Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 18407
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
I can't let my partner escort you out, we just became friends. | Ortağımın sana eşlik etmesine izin veremem, daha yeni tanıştık. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
How about you walk out instead? | Dışarıya yürümeye ne dersiniz? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Each of you. One by one. | Her biriniz. Teker teker. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Starting with you. | Senden başlayarak. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Come on, we ain't got all day! Let's go. | Hadi ama, harcayacak zamanımız yok. Hadi. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Now you. | Şimdi sıra sende. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Don't be stupid, Black. You won't shoot. | Aptal olma, Siyah. Ateş etmeyeceksin. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
I'll be missed. | Beni arayacaklardır. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
You're sick like me. | Sen de benim gibi hastasın. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Your death will be explained away, OK? | Ölümün için bir şey açıklanabilir, tamam mı? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
No one outside this room even cares. | Bu oda dışındakilerin umurunda bile olmaz. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
They've got problems of their own, like avoiding the infection themselves. | Kendi sorunları var zaten, hastalıktan uzak durmak gibi. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Your conscience will haunt you. | Vicdanın peşini bırakmayacak. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
You're assuming I've got one. | Vicadanım varmış gibi konuşuyorsun. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
I'll go. I'm through with this. | Ben giderim. Yoruldum artık. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Don't cry, darlin'. | Sakın ağlama, hayatım. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
You were a passenger in here, anyway. | Buradan geçen bir yolcuydun sadece. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
You fucked your way to the top. Then I saved your life. | Üst seviyeye çıkma şansını kaçırdın. Senin hayatını kurtardım. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Well, anyone can make a mistake. | Herkes hata yapabilir. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Lights out! | Işıkları söndür! | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Lights on! | Işıkları yak! | Exam-1 | 2009 | ![]() |
You said there's one answer and you're looking at him! | Tek bir cevap olduğunu söylediniz, şu anda ona bakıyorsunuz işte! | Exam-1 | 2009 | ![]() |
I've done everything! I made everything happen in here, | Her şeyi yaptım! Buradaki her şeyi ben yaptım,... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
and she's done nothing! | ...o ise hiçbir şey yapmadı. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
It's me! I'm the one you want! | Benim! İstediğiniz kişi benim! | Exam-1 | 2009 | ![]() |
I'M THE ONE YOU WANT! | İstediğiniz kişi ben olmalıyım! | Exam-1 | 2009 | ![]() |
If you try to communicate with myself or the guard... | "Benimle veya koruma görevlisiyle iletişime geçmeye çalıştığınız takdirde... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
.. you will be disqualified. | ...diskalifiye olursunuz." | Exam-1 | 2009 | ![]() |
That's it, join in at last. | Sonunda aramıza katıldın. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
There is one question before you, and one answer is required. | Önünüzde sadece bir soru ve verilecek tek bir cevap mevcut. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Answers? That's what you've been holding back? | Cevaplar mı? Kendine sakladığın şey bu muydu? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
That's your big secret? You still don't get it, do you? | Büyük sırrın bu muydu? Hâlâ anlamıyorsunuz, değil mi? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
What is it? Where is it? | Soru ne? Nerede? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
The question? What's the purpose of this exam? | Soruyu mu? Bu sınavın amacı ne? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
The question? What is it? Tell us! What does it matter? | Soru? Soru ne? Söyle bize! Ne farkeder ki? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
You really think he's behind there? | Cidden orada olduğunu mu düşünüyorsunuz? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Are you saying that they rigged the test to bring us all together? | Nasıl yani? Bizi biraraya getirmek için çıkarlarına göre mi hareket ettiler? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Is there something you want to tell us? | Bize söylemek istediğin bir şey mi var? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
It's a piece of paper. It's more than that. | Sadece bir kağıttan ibaret. Hayır, artık ondan ötesi, değil mi? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
If we can't see it, how are we supposed to find it? | Göremeyeceksek bunu nasıl bulmamız bekleniyor? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
What if the question is written down? We just can't see it? | Peki ya soru zaten yazıyorsa ama biz bunu göremiyorsak? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
What if it reveals the question too? | Peki ya bu soruyu ortaya çıkarmak içinse? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
They're not gonna make it that easy. | Bu kadar kolay bir şey yapmış olamazlar, değil mi? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
How hard can they afford to make it? | Daha ne kadar zor olmasını sağlayabilirler ki? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
So has anyone figured out the answer yet? | Cevabın ne olduğunu anlayabilen var mı? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
It's not about the answer, it's about the question. | Cevap önemli değil. Önemli olan sorunun ne olduğu. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
That's the answer you wanted to the first question asked of us. | Sorduğunuz ilk soruya istediğiniz cevap buydu. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
The only question asked of you. | Size sorulan tek soru buydu. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
I almost missed it too. Almost. | Neredeyse kaçırıyordum. Neredeyse. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
As it is, we're happy to be hiring someone today. | Görünüşe göre, bugün birini işe alabileceğimiz için memnunuz. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
I haven't accepted yet. | Daha işi kabul etmedim ki. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
You wouldn't have participated if you didn't want the job. | Bu işi istemiyor olsaydın buraya katılmazdın. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
That was before. Before all this. | Bu öncedendi. Yaşananlardan önce. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Now it's over, I have questions. | Artık bittiğine göre benim de sorularım var. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Questions? More than one. | Sorular mı? Birden fazla. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Ask. | Sor. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
You don't look like him. | Hiç ona benzemiyorsun. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Any suit can play the CEO for shareholders and the media. | Hisse sahipleri ve medya için herhangi biri de Başkan gibi görünebilir. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Our founder isn't a businessman. | Kurucumuz bir iş adamı değil. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
He has no interest in fame. Too bad. | Şöhretle ilgilenmiyor. Bu çok kötü. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
That was some performance. Who said it was a performance? | İyi bir gösteriydi. Kim gösteri olduğunu söyledi ki? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Our founder is a scientist, an innovator. | Kurucumuz bir bilim adamıdır, öncü biri. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
He's very particular about those he invites to work with him, | Onunla çalışacak kişiyi seçme konusunda oldukça titiz davranır,... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
especially when it comes to the most important hiring decision he's ever made. | ...özellikle de şimdiye kadar verdiği en önemli işe alım kararı olduğu düşünülürse. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Important enough to kill for? | Önemli olması öldürmek için yeterli bir sebep mi? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
What makes you think he's dead? | Öldüğünü nereden bilyorsun? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
While searching for the cure, | Tedaviyi araştırırken,... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
we stumbled upon something far more powerful. | ...tesadüf eseri daha güçlü bir şey keşfettik. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Rapid cell regeneration... | Hızlı hücre yenilenmesini sağlayan... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
.. in a pill. | ...bir hap. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
It eradicates the virus and other stubborn mutations. | Tüm virüs ve diğer inatçı mutasyonların kökünü kazıyor. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
The magic bullet. The gift of life for millions. | Sihirli kurşun. Milyonlara adanmış bir yaşam hediyesi. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Such a breakthrough creates unanticipated dilemmas. | Böyle büyük bir yenilik, beklenmedik zor durumlara sebep olabilir. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Too great for any one man to bear. | Tek bir kişi için yüklenmesi oldukça büyük bir yük. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
People are gonna need this product, | İnsanların bu ürüne ihtiyacı olacak... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
and we can only make so much at a time. | ...ve tek seferde bundan bir sürü üretebiliriz. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Tough decisions are gonna have to be made by a wise administrator, | Zor kararlar akıllı bir yönetici tarafından verilmelidir,... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
someone who combines a listening disposition | ...ki bu kişi detaylara dikkat ederek... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
with attention to detail | ...kendini dinletebilme yeteneği olan... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
and compassion for her fellow man. | ...hemcinslerine şefkat gösterebilen biri olmalı. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
If you are still interested... | Tabii hâlâ ilgini çekiyorsa. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Il est revenu. | Il est revenu. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
He is... | Ayağa... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
.. risen. | ...kalkıyor. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
There will be no repetition. | Herhangi bir tekrarı olmayacak. | Exam-2 | 2009 | ![]() |
"lf you attempt to communicate..." | "Benimle veya koruma görevlisiyle... | Exam-2 | 2009 | ![]() |
..with myself or the guard... | ...iletişime geçmeye çalıştığınız... | Exam-2 | 2009 | ![]() |
..you will be disqualified. | ...takdirde diskalifiye olursunuz.", dedi. | Exam-2 | 2009 | ![]() |
He didn't say... ..we can't speak to each other. | Birbirimizle konuşamayacağımızı söylemedi. Birbirimizle konuşamayacağımızı söylemedi. | Exam-2 | 2009 | ![]() |
(WOMAN) If the answer takes one minute to write down. | Tabii cevabı yazmak 1 dakika sürüyorsa. | Exam-2 | 2009 | ![]() |
Facts and opinions? Compare and contrast (!) | Düşüncelerini belirtmeni ya da kıyaslama yapmanı mı? | Exam-2 | 2009 | ![]() |
..interplay. | ...etkileşim içinde olmayı gerektirir. | Exam-2 | 2009 | ![]() |
Teamwork. He's right. (WOMAN) We're in a stress scenario. | Takım çalışması. Doğru söylüyor. Bir gerilim senaryosunun içerisindeyiz. | Exam-2 | 2009 | ![]() |
To bring out the worst in us. (MAN) Or the best. | Aramızdaki zayıf halkayı belirlemek için. Ya da en iyisini. | Exam-2 | 2009 | ![]() |
..Dark, I suppose. | ...burası Koyu Esmer, sanırım. | Exam-2 | 2009 | ![]() |
If you're the sensitive type, you shouldn't be here, love. 1 | Bu kadar alıngan bir tipsen burada olmasaydın, tatlım. | Exam-2 | 2009 | ![]() |
He hasn't forbidden us to stand, has he? | Ayağa kalkmamızı yasaklamadı, değil mi? | Exam-2 | 2009 | ![]() |
Well, l guess moving about is OK too. What's that gonna achieve? | Sanırım hareket etmekte serbest. Bu bize ne kazandıracak peki? | Exam-2 | 2009 | ![]() |
That's what l'm talking about! | İşte ben de bundan bahsediyordum! | Exam-2 | 2009 | ![]() |
(BRUNETTE) We'd need something to reveal it. Like light. | Ortaya çıkarmak için bir şey lazım. Işık gibi. | Exam-2 | 2009 | ![]() |