Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183037
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| lf l do, can l tell everyone... | Eğer bunu yapabilirsem herkese anlatır.. | Yi Yi-4 | 2000 | |
| and bring them to visit you? | ..ve seni görmeleri için yanına getiririm. | Yi Yi-4 | 2000 | |
| l miss you. | ..seni çok özlüyorum. | Yi Yi-4 | 2000 | |
| Especially when l see my newborn cousin... | Özellikle de, hala bir ismi olmayan.. | Yi Yi-4 | 2000 | |
| who still doesn�t have a name. | ..yeni doğmuş kuzenimi gördüğümde. | Yi Yi-4 | 2000 | |
| He reminds me that you always said you felt old. | Bana, her zaman ne kadar yaşlandığını anlattığını hatırlatıyor. | Yi Yi-4 | 2000 | |
| l want to tell him that l feel. | Büyüdüğünde, ben de ona hissettiklerimi anlatacağım. | Yi Yi-4 | 2000 | |
| l am old too. | Çünkü, ben de yaşlıyım. | Yi Yi-4 | 2000 | |
| lsn't it our turn for photos? | Fotoğraf sırası bizde mi? | Yi Yi-7 | 2000 | |
| She doesn't feel well. | İyi hissetmiyor. | Yi Yi-7 | 2000 | |
| Where's Xiao Yan? | Xiao Yan nerede? | Yi Yi-7 | 2000 | |
| lf it's not Uncle's fault, it must be Xiao Yan's. | Hata amcamda değilse, Xiao Yan'da olmalı. | Yi Yi-7 | 2000 | |
| lf not, ask Dad to bring it in when he's parked. | Yapamazsan, babana sor. Park ettikten sonra yardım eder. | Yi Yi-7 | 2000 | |
| lf he won't admit it... | Eğer itiraf etmezse.. | Yi Yi-7 | 2000 | |
| lf I forget again, remind me. | Eğer unutursam, bana hatırlat. | Yi Yi-7 | 2000 | |
| Don't you worry about Xiao Yan. | Xiao Yan'ı da, takma kafana artık. | Yi Yi-7 | 2000 | |
| lf you have questions, you can't ask. | Soruların olduğunda, soramayacaksın. | Yi Yi-7 | 2000 | |
| lf we don't sign, | İmza atamazsak da.. | Yi Yi-7 | 2000 | |
| You know, music of way.I'm afraid maybe you don't like the place I'm taking you. | Biliyor musun, seni götüreceğim yerden hoşlanmamandan korkuyorum. | Yi Yi-7 | 2000 | |
| lf I ended up like her one day... | Ya, bir gün ben de onun gibi olursam. | Yi Yi-7 | 2000 | |
| ls Mummy home? I haven't seen her lately. | Annen evde mi? Ne zamandır görmedim onu. | Yi Yi-7 | 2000 | |
| lsn't it Ota? I wasn't told. | Ota değil mi? Ben söylemedim. | Yi Yi-7 | 2000 | |
| lsn't Lili home yet? | Lili evde değil mi? | Yi Yi-7 | 2000 | |
| Let's eat. | İşte geldi. | Yi Yi-7 | 2000 | |
| You don't like my cooking? | Yemeklerimi sevmiyor musun yoksa? | Yi Yi-7 | 2000 | |
| Been to McDonald's again? | Yine McDonalds'a mı gitmek istiyorsun? | Yi Yi-7 | 2000 | |
| so as to know Min Min's family better. | Min Min'in ailesinin durumu bilmek için. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| So you missed Min Min's signals. | Siz de, Min Min'in sahip olduğu gücü farkedemediniz. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Yang Yang, don't run around naked! | Yang Yang, çıplak şekilde dolanma ortalarda. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Like everyone, my wife and I need help from others. | Herkes gibi, karım ve ben de başkalarının yardımını isterdik. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| But maybe I'd anger the gods by making too many requests. | Belki, Tanrılardan çok şey isteyerek onları kızdırmışımdır. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| lf I turn to them only for the big things I can't handle... | Eğer, böylesine büyük birşey için onlara dönersem, başa çıkamayabilirim. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| But... I haven't yet had troubles. | Ayrıca.. Henüz sorunlarımız da yok. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Lend me $300, I have nothing on me. | Bana 300$ borç verir misin. Üstümde hiç kalmadı. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| A cab driver's waiting, I owe him $300. | Taksi şoförü parayı bekliyor. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| You'd die without me! | Bensiz, ölürsün sen. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Aren't you lucky? | Çok şanslısın. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I went to NJ's place... | NJ'lere gittim ama.. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I still owe him money. | Ona hala borcum var. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I was ashamed to borrow from him again. | Tekrar borç istemeye yüzüm kalmadı. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Didn't I give you 9 million to clear your debt with NJ? | Sana, NJ ile olan hesabını kapatman için 9 milyon vermemiş miydim? | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I let Piggy invest that. | Onu Piggy'e verdim. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| He says it's tripled in value. | Bana, paranın 3 kat değerleneceğini söyledi. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I hear he's on the run in China. | Onun Çin'e kaçtığını duydum. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Bullshit! I won big on mahjong at his place last week. | Saçmalama! Daha geçen hafta onu mahjong'da (çin dominosu) yendim. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Let's visit him tomorrow to check. | Yarın gidip gitmediğine bir bakalım. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Thank you so much, it'll only take a minute. | Çok teşekkürler, birkaç dakika sürer işimiz. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Don't tell anyone I let you in! | Sizi içeri aldığımı kimseye söylemeyin. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| They're no slouches, cleaned the place out. | Hiç de tembel değiller. Evi ne güzel temizlemişler. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| How much money have I got left? | Ne kadar param kaldı? | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Didn't we just make 10 million? | 10 milyon biriktirmemiş miydim? | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I'm broke again. | ..yine kaybettim, demek istiyorsun. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Remember this," trust no one!" | Şunu hatırla: "Kimseye güvenme". | Yi Yi-8 | 2000 | |
| It's just junk. | Bu sadece bir çöp. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| You little fuckers! Don't run. | Sizi piçler! Geliyorum oraya! | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I'll get you! You fuckers! | İcabınıza bakıcam şimdi! | Yi Yi-8 | 2000 | |
| We couldn't make it. | Yapamadık işte! | Yi Yi-8 | 2000 | |
| It grows irresistible... | Karşı konulmaz bir şekilde büyürler. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| It's believed that thunder created all life on earth. | Gök gürültüsünün, dünya üzerindeki yaşamı yarattığına inanılır. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I can't help you! You two can't fight like this! | İkiniz de bu şekilde kavga ettikçe, yardım edemem size. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Everyone envied you! You can't do this! | Herkes sana gıpta ederken, sen bu şekilde davranamazsın. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I'm very disappointed! | Hayal kırıklığına uğrattın beni. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I haven't seen her in ages. | Uzun zamandır onu görmedim. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I didn't say that... You should know better. | Ben böyle bir şey demedim. Sen daha iyi bilirsin. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Lili, it's not how it looks. | Lili, göründüğü gibi değil! | Yi Yi-8 | 2000 | |
| You're my teacher! You're my mother! | Biriniz öğretmenim, biriniz annem! | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I'll tell the principal! I'll tell everyone! | Bunu, müdüre anlatacağım! Herkese söyleyeceğim bunu! | Yi Yi-8 | 2000 | |
| It's not what you think, Lili! | Düşündüğün gibi değil, Lili. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I can't stand any more! | Dayanamıyorum daha fazla! | Yi Yi-8 | 2000 | |
| What? You're moved? | Ne? Taşındın mı? | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Didn't you say we could counter it by giving him a lucky name? | Ona şans getiren bir isim vererek, bunu aşacağımızı söylemiştin. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| It's all right! | Herşey yolunda. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| You're the first! | İlk, senin bebeğin oldu. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Let's see the baby. | Bebeğin nerede? | Yi Yi-8 | 2000 | |
| So they say! I can't tell. | Evet, öyle diyorlar. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| How's his horoscope? What's his name? | Yıldızı nasıl? Ne isim verdiniz? | Yi Yi-8 | 2000 | |
| The name is crucial, I'm still working on it. | İsim vermek ciddi bir olay, hala üzerinde çalışıyorum. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Right, it's for life! | Doğru, haklısın. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I hear you've set the world to rights! | Adaletli bir dünya yarattığını duydum. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Let's drink to that! Here, some expensive red wine! | İşte buna içilir! Sana pahalı bir kırmızı şarap aldım. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Had a good eye, didn't I? | Gözlerim iyi görüyor, değil mi? | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I spotted Xiao Yan in a crowd of job applicants. | Xiao Yan'ı iş başvurusunda, hem de o kalabalıkta, hemen farkettim. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I was right, wasn't I? | Haklı değil miyim? | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Hi, what's the matter? | Selam, sorun nedir? | Yi Yi-8 | 2000 | |
| You didn't invite her! | Siz çağırmadınız mı? | Yi Yi-8 | 2000 | |
| That's what she told you all? | Tüm bunları, o mu söyledi peki? | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Weren't you so friendly to each other just now? | Siz arkadaş kalmayı tercih etmemiş miydiniz? | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Let's be happy. | Mutlu olun. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Fuck, it's a set up! | S..ir, bu bir kurmaca. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| It's a fucking set up! | Lanet olası, bir kurmaca! | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Think of our classmates' feelings! | Buradakilerin duygularını bir düşün. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| It's for everyone's good. | Bu, herkesin iyiliğine olacak. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Your behaviour isn't helping. | Davranışın, bize hiç yardımcı olmuyor. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| You're wrecking it, not her! | O değil, sen mahvettin partiyi! | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Xiao Yan, don't get me wrong. | Xiao Yan, beni yanlış anladın. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I'm sincerely happy for both of you, believe me. | İkiniz adına da çok seviniyorum, inan bana. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| So I'm the villain? What did I do to deserve this? | Yani, kötü kadın ben miyim? Bunu hakedecek ne yaptım ben? | Yi Yi-8 | 2000 | |
| You should repent! Our friendship doesn't deserve this! | Özür dilemelisin! Arkadaşlığımız, söylediklerini haketmiyor. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Don't leave! Stay here! | Nereye gidiyorsun? | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Long time no see, don't go! | Uzun zamandır görüşmedik, sakın gitme! | Yi Yi-8 | 2000 |