Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 181425
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
in this best of all possible worlds, 'cause it's semifinals day. | iyinin en iyisi durumunda zira bugün yarı finallerin günü. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Which means it can only get better as Peter Colt stares down the racket of Pierre Maroux. | Bir de Peter Colt Pierre Maroux'un raketini devirirse bundan iyisi olamaz. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Whoa! Peter Colt must have had his Wheaties this morning. | Vay! Peter Colt nazarlıklarını takmalı bu sabah. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
He's off to a roaring start. | Kükreyen bir başlangıç yaptı. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
But remember, Chrissy, the last time these two met... | Ama 97 Amerika açıktaki son karşılaşmalarını | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
a day I'm certain Peter Colt wants to wipe from the memory banks. | eminim ki Peter Colt o günü hafıza bankasından silmek istiyordur. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
No kiddin; It was the greatest opportunity of Colt's career. | Şaka değil, Peter Colt'un kariyerinde ki en büyük fırsattı. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
And I don't think he's ever fully recovered from it. | Ve sanırım bir daha da tam olarak toparlanamadı. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
You know, John, choking can be instigated by the smallest thing. | Bilirsin John çok küçük şeyler çuvallamayı başlatabiliyor | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Absolutely. You wake up in the morning, and something just isn't right. | Kesinlikle. Sabah kalkarsın ve birşeyler yolunda değildir. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
And a seed of self doubt is planted. | Ve kendine güvensizlik tohumları büyümeye başlar. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Lizzie! I love you! | Lizzie! Seni seviyorum! | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Everywhere you look, that feeling of doubt seems to be looking right back at you. | Sonra baktığın heryerde güvensizlik duygularının seni izlediğini görürsün. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
and completely determine the outcome of a match. | ve bir maçın sonucunu belirleyebilir. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Game... Miss Rupesindhe. Advantage... Colt. | Oyun... Bayan Rupesindhe. Avantaj... Colt. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Thank you. And incredibly, just two points away... | Teşekkürler ve inanılmaz şekilde Pazar günü... | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Come on, Pete! Quiet please. | Haydi Pete! Sessizlik lütfen. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
That was an almost impossible passing shot. Match point. | Bu inanılmaz bir passing shot. Maç sayısı. Evet! | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Peter Colt's clearly in pain. | Peter Colt'un belirgin ağrısı var. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Shit. It's hard to tell. | Kahrolsun. Anlatması zor. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
This could spell disaster for the man who's captured the hearts... | Bu kalpleri kazanmış adamın hazin sonu olabilir mi? | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Come on, Son. Come on. Come on. Pick yourself up. You can do it. | Haydi oğlum. Haydi. Haydi. Topla kendini. Yapabilirsin. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Mr. Colt, are you okay? | Bay Colt iyi misiniz? | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
It's my back. Can you get up? | Sırtım. Kalkabilecek misiniz? | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
One more point. Come on. He can't actually hear you. | Bir sayı daha. Haydi. Aslında o seni duyamaz. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Oh, yes, he can. | Oh, evet duyabilir. Bu Tom Cavendish maçının ürkütücü bir yansıması gibi. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Well, only he knows how much it's hurting him. | Ne kadar acı çektiğini ancak kendisi bilebilir. Tanrım. Ne stres. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
But remember you're one point away from the finals. | Ama finallerden bir puan uzakta olduğunu hatırla. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
I'd love to see an English guy in the finals, but give me a break. | Ben de finallerde bir İngiliz görmekten mutlu olurum ama bana biraz izin ver. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Remember Australia? Your shoulder was killing you, and what did you do then? | Avustralya'yı hatırlıyor musun? Omuzun seni mahvediyordu, ve sen ne yapmıştın sonra? | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Game, set, match... Colt. | Oyun, set ve maç... Colt. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Colt wins three sets to love: 6 2, 6 1, 6 3. | Colt üç sete sıfır kazandı. 6 2, 6 1, 6 3. Evet! | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Who would have bet, two weeks ago, that the man time had forgotten, | İki hafta önce zamanın unuttuğu bir kişiye kim inanırdı... | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Rabbit. Caught it messing with your lettuce. | Tavşan. Senin bostanını dağıtırken yakaladım. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Congratulations, Peter. Can we just do a quickie? | Tebrikler Peter. Görüşme yapabilir miyiz? Yok, hayır, şimdi olmaz. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
How'd she do? | O ne yaptı? Benim hiçbir şeyi yanlış yapmadığım, | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
That would include accepting defeat, which Ms. Bradbury found very difficult today. | Bu Bayan Bradbury'nin kabullenmekte zorlandığı yenilgiyi de kapsıyor. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Bugger. It's not as if she can blame you, is it? | Pislik. Bunun için seni suçlayamaz değil mi? | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
I told you I needed to focus, to be away from you for just a few days. | Sana sadece bir kaç günlüğüne senden uzak kalıp odaklanmam gerektiğini söylemiştim. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
But, no, you sneak into my room, you don't even have the decency to spend the night... | Ama, hayır, sen odama sızdın tüm geceyi birlikte geçirmeye gerek bile görmeden. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
I had the earliest start, and I thought you'd want the extra sleep. | İlk maç benimkiydi, ve biraz fazladan uyumanı istedim. Ben sadece arakladığın bir pilicim. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Well, this chick is going back home to work on her serve. | Tamam, bu piliç evine ilk servis çalışmaya gidiyor. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Lizzie, I am sorry about your match. I really am. But please don't go. | Lizzie, maçın için üzgünüm. Gerçekten. Ama lütfen gitme. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Because you need to screw me before the finals. | Çünkü finallerden önce beni becermeye ihtiyacın var. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
That's why you think I'm here? | Bu nedenle mi burada olduğumu sanıyorsun? | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
It's not. Really, Peter? Not even just a little bit? | Değil mi? Gerçekten mi Peter? Azıcık bile değil mi? | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Aha! You see? I know you want me to think... | Aha! Gördün mü? Ne düşünmemi istediğini biliyorum... | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
but the only thing you fell in love with this week was winning. | ama bu hafta senin aşık olduğun tek şey kazanmak. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
You must clear your head. You must forget about her. | Kafanı boşaltmalısın. Onu unutmalısın. Dediği gibi aşk boktur. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
He's absolutely right. Just ask my soon to be ex wife. Ask all my ex wives. | Evet. Kesinlikle haklı. Yeni boşandığım karıma sor. Tüm boşadığım karılarıma sor. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Thanks for the words of wisdom, Ron. Shouldn't you be off sucking up to Jake? | Bilgece sözler için teşekkürler Ron. Senin Jake'i yağlaman gerekmiyor mu? | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
I took care of that at breakfast. | Bunu kahvaltıda hallederim. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
You gave her a taste of her own medicine. | Ona kendi ilacından tattırdın. Şimdi sen finaldesin. Onun yapacağı gibi davranma zamanı. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
I don't want to move... Feel that? | Ben öyle davranmak istemiyorum... Bunu duydunmuz mu? | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
but if you keep relatively still, you should be in a decent state for the finals. | güzelce istirahat dersen finallerde iyi durumda olabilirsin. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Yes! We got it. Frito Lay. What? | Evet! Anladık! Frito Lay. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
You are the new spokesperson for their brand new chip. | Ne? Yeni cips ürünlerinin tanıtımcısı sensin. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Surprisingly Zesty, it's called. That's you, pal. | Süpriz şekilde Zest aradı. O sensin dostum. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Oh, God. I've gotta get out of here. | Of Tanrım. Buradan çıkmalıyım. Hayır. Hiç yolu yok. Doktoru duydun. Oda servisini çağıralım. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
I would kill for another dozen of those... | Bunlardan bir düzine daha götürebilirim ... şu hıyar sandöviçlerinden... adı neydi bunların? | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Cucumber sandwiches. You Brits got a name for everything. | Hıyar sandöviçleri. Siz İngilizler herşeye bir isim verirsiniz ha? | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
finally disappeared from view today after blazing for nearly a... | sonunda bugün gözden kayboldu. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Why, Jennifer? | Niye Jennifer? Will you now Don't you know | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Yeah, all right. I'm going. | Evet, tamam. Gidiyorum. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
For God's sake, what... | Tanrı aşkına, ne... | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Well, it's a bit late now. You better come in and have some breakfast. | Şu anda biraz geç oldu. En iyisi gel kahvaltıya yap. Ne yemek istersin? | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
What do you want? Eggs and soldiers? | Yumurta ve kızarmış ekmek? | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Morning, Son. Where's the marmalade? | Günaydın evlat. Marmelat nerede? | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Well, uh, I'm out of the tree house. | Evet, eh, ağaç evden çıktım. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
in the end, the only thing we shared was the downstairs toilet, | sonuçta tek paylaştığımız alt kattaki tuvaletti ve annen bunda da pek ısrarcı değildi. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
I think what I'm trying to say is that... | Sanırım söylemek istediğim şey... | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
That's meant to be the other way around actually, I know. | Bu şu anda farklı anlaşılabilir, biliyorum. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
But how very proud we are of you. | Ama seninle çok gurur duyuyoruz. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Dad? Hmm? | Baba? Hmm? | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
My back. Oh, God. | Sırtım. Hay Allah. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
I, for one, will admit... and that's not a word I like very much. | Ben kendi adıma, itiraf edeyim... ve çok hoşlanarak söylemiyorum. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Without judgment, without... | Birbirimizi yargılamadan ya da... | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
For God's sake, Carl, stop biting your fingernails. You're not a bloody infant! | Tanrı aşkına Carl, tırnaklarını yeme. Sefil bir ufaklık değilsin! Augusta! | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
It's a trick. Our family. | Bu incelik. Ailemize. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Our family. | Ailemize. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Oh, bloody marvelous. No, darling. We're bad luck. | Oh, bu harika. Hayır tatlım, biz kötü şans getiriyoruz. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
If we came and you lost, I would never be able to forgive myself. | Biz gelirsek ve sen kaybedersen kendimi asla affedemem. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
tomorrow will be my last professional tennis match. | yarın benim son profesyonel tenis maçım olacak. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
And I can't imagine the three of you not being there. So, please. | Ve siz üçünüzün orada olmamasını düşünemiyorum. Lütfen. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Good morning. It's Radio 1 at 7:00. I'm Chris Moyles. | Günaydın. Burası Radyo 1, saat 07:00. Ben Chris Moyles. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
So today's the day. It's the big finals. | Bugün büyük final günü. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
I didn't think he was gonna do it. Now, I'm starting to think... | Ben başaracağını düşünmemiştim. Şimdi düşünmeye başladım... | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Morning, everyone. BBC London 94.9. And it's here. It is Wimbledon finals day. | Herkese günaydın. BBC Londra 94.9. Ve işte karşınızda. Wimbledon finalleri. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
I'll try to be detached, I try to be cool, but I'm carried away. | Tarafsız olmaya, sakin olmaya çalışacağım ama coşuyorum. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Good luck, Mr. Colt. | İyi şanslar, Bay Colt. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
All the best, Mr. Colt. | En iyi dilekler, Bay Colt. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
If you could win that cup, sir, we'd all be so proud. | Eğer bu kupayı kazanabilirseniz çok gurur duyacağız. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Ready, sir? | Gerçekten mi efendim? | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Peter Colt, seen here in his teens, | Burada çocukluğu görülen Peter Colt... | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Colt had become no more than a fading blip on the radar of tennis history. | Colt tenis tarihi radarında sönmekte olan bir bipten fazlası değildi. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Now he's become the man who... | Şimdi ise o bir... | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Not to add the pressure, Peter, | Baskıyı arttırmak için değil ama Tüm İngiltere bugün seni destekliyor Peter. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Did you have any realistic hope two weeks ago that | İki hafta önce bugüne geleceğizine dair gerçekçi bir umudunuz var mıydı? | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Lizzie, I love you more than life itself, | Lizzie seni her şeyden çok severim, ama Birleşik Krallık'taki tüm lanet olası televizyonu kapatamam. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Flight board's in half an hour. | Uçuş yarım saat sonra. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |