Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 181183
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| and yak butter is used as an offering to the gods. | ...yağı da tanrılara adak olarak sunulur. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| The yak has even led the Tibetans to buried treasure! | Bu hayvan sayesinde Tibetliler toprağa gömülü hazineleri de keşfetmişlerdir! | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| In summer, people can be seen scouring the grassland, | Yaz geldiğinde çimlerin üzerinde büyük bir dikkatle... | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| bent over in deep concentration. | ...bir şeyler arayan insanlar görülebilir. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| This is the world's weirdest harvest. | Bu, dünyanın en garip tarım yöntemidir. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| Tibetans first investigated this strange root like organism, | Tibetliler yatsa gunbu olarak bilinen köke benzer bu garip organizmayı... | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| known locally as yatsa gunbu, | ...ilk olarak bunlardan beslenen öküzlerinin... | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| when their yaks appeared to have more energy after grazing on it. | ...daha kuvvetli olduğunu fark ettiklerinde keşfetmişler. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| Rumours of its amazing properties gradually spread | Bu bitkinin sahip olduğu muhteşem özelliklerle ilgili söylentiler çabucak yayılmış... | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| and today the yatsa gunbu is a passport into a shady, underground world. | ...ve yatsa gunbu bugün en önemli karaborsa ürünlerden biri haline gelmiş. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| It's possible to dig up 40 of them in a day, | Bunlardan günde 40 taneye kadar toplayabilmek mümkündür. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| the proceeds from which may provide half the collector's annual income. | Buradan elde edilen gelir, toplayıcıların yıllık kazancının yarısına denk gelmektedir. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| Yatsa gunbu has been used | Yatsa gunbu binlerce yıldır en sağlıklı insanlar tarafından bile... | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| It's been bartered for tea and silk, | Çay ve ipekle takas edilebilir. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| and is worth more than four times its weight in silver. | Aynı ağırlıktaki gümüşten dört kat daha değerlidir. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| So lucrative is this trade, | Bu ticaret o kadar karlıdır ki... | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| that sites and information are jealously guarded. | ...bunların nerede bulunduğu bilgisi kimseyle paylaşılmaz. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| At the nearby market, yatsa gunbu are cleaned, | Yakındaki pazarda yatsa gunbular temizleniyor... | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| and their true nature becomes clear. | ...ve gerçek doğaları ortaya çıkıyor. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| Yatsa gunbu translates as "summer grass, winter worm". | Yatsa gunbu "yazın mantar, kışın solucan" şeklinde tercüme edilebilir. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| The winter worm is a caterpillar. | Kışın bu solucan, tırtıldır. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| It eats the roots of grasses | Güveye dönüşme aşamasındayken çimlerin köklerini yer. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| But some winter worms never make it as moths. | Ama bazı tırtıllar hiçbir zaman güve olmayı başaramaz. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| Instead, a strange growth erupts from their body, | Bunun yerine vücutlarını garip bir ur kaplar... | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| appearing above ground in summer. | ...ve yaz geldiğinde toprağın üzerine çıkar. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| This is the summer grass, a fungus called Cordyceps | İşte bu Cordyceps adlı yaz mantarıdır. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| whose spores have infected the caterpillar, | Büyümek için bulaştığı tırtılın vücudunu yuva olarak kullanır. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| Modern scientific tests have shown that substances contained in Cordyceps | Modern bilimsel testler Cordyceps'in içeriğindeki maddelerin... | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| lower blood pressure and make it easier to breathe. | ...kan basıncını düşürerek nefes almayı kolaylaştırdığını göstermektedir. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| So in recent years, harvesting this natural treasure | Bu yüzden son yıllarda bu doğal hazinenin toplanması... | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| has grown into a huge and profitable business. | ...müthiş ve kazançlı bir iş kolunun büyümesini sağladı. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| Yatsa gunbu sells for big money in the top department stores of Lhasa, | Yatsa gunbu, Lhasa'daki büyük marketlerde yüksek fiyatlardan satılıyor. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| and there is a growing market outside of Tibet. | Tibet dışında da büyüyen bir pazar var. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| Although Tibet is modernising fast, it retains a deeply spiritual culture. | Hızla modernleşmesine karşın Tibet manevi kültürünü de muhafaza ediyor. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| Even today Tibetan valleys resound | Tibet vadileri bugün bile... | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| to distinctive and extraordinary calls to prayer. | ...kendine özgü ve sıra dışı dua sesleriyle yankılanıyor. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| The Tibetan horn may be the world's most unwieldy instrument, | Tibet kornası dünyanın en kaba enstrümanlarından biri olabilir... | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| but its sound is unique. | ...ancak kendine özgü bir tınısı vardır. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| Every morning the nuns assemble for practise. | Rahibeler her sabah pratik yapmak için toplanırlar. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| The air is chilly, but they soon warm up. | Hava biraz serin ama birazdan ısınırlar. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| Monks and nuns comprise a substantial portion of society, | Keşiş ve rahibeler toplumun önemli bir kısmını oluştururlar... | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| largely self contained and isolated. | ...ve genelde kendi başlarına tecrit edilmiş bir yaşam sürerler. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| Deep within the monastery | Manastırın içerisindeki gizem... | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| is the spiritual engine that drives much of Tibetan culture. | ...Tibet kültürüne büyük oranda yön veren ruhani bir lokomotiftir. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| in which the actions of this life will impact on the next. | ...sonsuz bir yaşam döngüsüne inanırlar. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| The goal of Buddhism is to escape | Budizm'in amacı bu dünyevi acı ve dertlerden kaçarak... | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| by achieving a state of freedom called enlightenment. | ...aydınlanma olarak tabir ettikleri özgürlüğe ulaşmaktır. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| The enlightened guides, or spiritual teachers, are called lamas. | Aydınlanmış rehberler ya da ruhani öğretmenlere lama denir. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| The possibility of escaping the cycle of life and death | Ölüm ve yaşam döngüsünden kaçarak aydınlığa ulaşma... | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| and the promise of enlightenment | ...olasılığı insanları bütün canlıların yararına... | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| encourages people to perform activities that benefit all beings. | ...olacak eylemler yapmaya teşvik ediyor. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| This belief assigns as much importance to the environment and its creatures | Bu inanç tıpkı insanlara olduğu gibi çevreye ve diğer yaratıklara da... | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| as it does to humans, | ...büyük bir önem verir... | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| since every living creature is believed to have a soul. | ...çünkü yaşayan her canlının bir ruhu olduğuna inanılır. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| In the remote lands of Tibet, for over 1,000 years | 1000 yılı aşkın süredir Tibet'in uzak köşelerinde... | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| this concept has been translated into practical benefits for wildlife, | ...bu anlayış doğal yaşam için faydalı eylemlere dönüşmüş... | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| and it starts literally on their doorstep. | ...ve tüm topluma yayılmış. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| Buddhist monasteries have sacred sites, | Budist manastırları kutsal mekânlardır. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| areas where taboos are placed on the hunting and killing of animals. | Buralarda insan öldürmek ve hayvan avlamak yasaktır. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| Some creatures have become so tame | Bu sayede bazı hayvanlar o kadar evcilleşmiş ki... | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| that the nuns are able to hand feed them, | ...artık keşişler onları kendi elleriyle besler hale gelmişler. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| like these Tibetan eared pheasants. | Tıpkı bu ibikli Tibet sülünü gibi. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| Thanks to handouts from the nuns, | Keşişlerin yardımlarıyla... | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| these rare birds can survive the worst of the winter. | ...bu nadir bulunan kuş türü en sert kış koşullarında bile hayatta kalabiliyor. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| In this extreme place, people with few resources | Bu sıra dışı yerde insanlar ellerindeki kıt kaynakları... | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| are prepared to share them with their needy fellow creatures. | ...muhtaç durumdaki hayvanlarla paylaşmaktan çekinmiyorlar. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| The Tibetan example is a model for conservation. | Tibet örneği doğayı koruma konusunda model olarak alınabilir. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| This respect for wildlife extends beyond the monasteries | Doğal hayata duyulan bu saygı manastırların ötesine geçerek... | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| and into the wider community. | ...halka kadar yayılmış durumda. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| One of Tibet's most sacred creatures is the black necked crane. | Tibet'in en kutsal hayvanlarından biri de siyah boyunlu turnalardır. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| In summer they live and breed out on the plateau, | Yazın platoda yaşayıp, beslenirler... | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| but in winter they congregate on farmland. | ...ancak kışın çiftliklere yönelirler. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| Seventy percent of the world's population can be found here. | Dünyadaki nüfuslarının yüzde 70'i bu bölgede bulunur. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| The species was only recently identified by scientists, | Bu tür, bilim adamları tarafından henüz keşfedildi... | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| but it's been known to Tibetans for hundreds of years. | ...ancak Tibetliler yüzlerce yıldır onları tanıyor. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| In the 17th century, Tibet's supreme lama wrote, | 17. yüzyılda Tibet'in başrahibi şöyle yazmış: | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| "Crane, lend me your wings. | "Turnam, bana kanatlarını ver." | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| "I go no farther than Lithang County. | "Lithang'dan öteye gitmez". | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| "And thence, return again." | "Ve tekrar geri dönerim." | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| Tibetans believed | Tibetliler rahibin... | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| he was predicting the site of his own reincarnation, | ...yeniden doğacağı yeri önceden haber verdiğine inanıyor ve... | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| and in due course his successor was found, | ...zamanı geldiğinde Lithang'da yaşayan halefinin... | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| sure enough, living in Lithang County. | ...ortaya çıkacağından kuşku duymuyorlar. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| Even today, black necked cranes are treated with reverence | Bugün bile siyah boyunlu turnalar büyük saygı görüyor... | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| and are welcomed by farmers | ...ve köyün etrafındaki tarlalara konduklarında... | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| as they land in the fields around the villages. | ...çiftçiler tarafından hoş karşılanıyorlar. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| Here they perform their elaborate sky pointing rituals. | Gökyüzünü gösteren özenli ayinleri başladı. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| After the dignified business of parading, | Bu gösterişli törenin ardından... | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| they begin to forage for leftover barley, | ...toprağı dağıtan domuzların da yardımıyla... | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| helped by the pigs which break up the soil. | ...arta kalan yiyecekleri araştırmaya başlıyorlar. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| The farmers are happy to have these sacred birds on their fields. | Çiftçiler bu kutsal hayvanların tarlalarına gelmesinden mutlular. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| Within the village, religion is an integral part of life. | Din, köy yaşamının ayrılmaz bir parçasıdır. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| Each prayer wheel is inscribed with mantras. | Her dua tekerinin üzerine dinsel motifler işlenmiş. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| Spinning them has much the same effect as reciting the prayers. | Onları döndürmek dua okumakla aynı etkiyi meydana getiriyor. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| Perhaps the Buddha would have enjoyed the thought | Buda, öğretilerinin böylesine eğlenceli sonuçları olduğunu... | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| that his teachings could provide so much fun! | ...görebilseydi, muhtemelen çok mutlu olurdu! | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| Buddhist respect for nature may find expression in practical ways, too. | Budistler doğaya olan saygılarını eylemleriyle de gösteriyorlar. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| This bird has a broken wing | Bu kuşun kanadı kırılmış... | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| and has been nursed back to health by the villagers. | ...köylüler de onu iyileştirerek yaşama döndürmüşler. | Wild China Tibet-1 | 2008 | |
| Such kind acts are common | Bu davranışlar toplum içerisinde çok yaygın. | Wild China Tibet-1 | 2008 |