Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 177407
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| The programme of our president Nazarbaev to make | Milletvekilleri, Cumhurbaşkanımız Nazarbayev'in... | Tulpan-2 | 2008 | |
| Kazakhstan a developed country with clean air and water | ...Kazakistan’ı temiz hava ve suyu olan gelişmiş bir ülke... | Tulpan-2 | 2008 | |
| We have to buy the children new shoes for school | Çocuklara okul için yeni ayakkabı almalıyız. | Tulpan-2 | 2008 | |
| International | Uluslararası haberler. | Tulpan-2 | 2008 | |
| The fate of Kazakhstan�s Kashagan oil field | Kazakistan'da bulunan Kashagan petrol sahasının geleceği... | Tulpan-2 | 2008 | |
| Was discussed at the economic forum in Switzerland | ...İsviçre'deki ekonomik forumda tartışıldı. | Tulpan-2 | 2008 | |
| Several countries are to participate in its development | Bazı ülkeler gelişmesine katkıda bulunarak... | Tulpan-2 | 2008 | |
| What a memory! Maybe he�ll be a senior accountant! | Ne hafıza be! | Tulpan-2 | 2008 | |
| Stop it, I�m reciting the news! | Kes şunu, haberleri okuyorum! | Tulpan-2 | 2008 | |
| Cultural news | Kültür haberleri. | Tulpan-2 | 2008 | |
| Russian Radio: In the Petropavlovsk Theatre | Petropavlovsk Tiyatrosunda... | Tulpan-2 | 2008 | |
| In the Petropavlovsk Theatre the premier of the play | Petropavlovsk Tiyatrosunda, "A Ray of Light at Night"... | Tulpan-2 | 2008 | |
| �A Ray of Light at Night�l was held | ...oyununun ilk gösterisi yapıldı. | Tulpan-2 | 2008 | |
| Ondas, look at his leg | Ondas, şu bacağa bir bak. | Tulpan-2 | 2008 | |
| Ondas, look here! what�s wrong? | Ondas, buraya bak! Sorun nedir? | Tulpan-2 | 2008 | |
| He runs around wild, that�s all! | Baştan savma iş yapıyor, hepsi bu! | Tulpan-2 | 2008 | |
| The dumber they are, the harder they fall | Ne kadar aptal olursan, o kadar kötü düşersin. | Tulpan-2 | 2008 | |
| I don�t see his guts hanging out! | Cesaretsiz herif! | Tulpan-2 | 2008 | |
| Don�t you see he�s trying? I see he�s trying all wrong! | Yapmaya çalışıyor görmüyor musun? Evet, yanlış yapmaya çalıştığını görüyorum! | Tulpan-2 | 2008 | |
| You�re pampering him! It�s ridiculous! | Onu sen şımartıyorsun! Anlayamıyorum! | Tulpan-2 | 2008 | |
| Don�t forget he�s my brother! So what? | Unutma o benim kardeşim! Ne olmuş yani? | Tulpan-2 | 2008 | |
| He has nobody except us! Should we cradle him? | Bizden başka kimsesi yok! Ne yapabilirim ki? | Tulpan-2 | 2008 | |
| we started scraping and bowing! He�s gone through a lot! | Beni küçük düşürüyor! Çok ileri gidiyorsun! | Tulpan-2 | 2008 | |
| I promise he�ll stop! | Söz veriyorum bir daha yapmayacak! | Tulpan-2 | 2008 | |
| For what, Samal? It�s not so | Ne için Samal? Yanılıyorsun. | Tulpan-2 | 2008 | |
| What did I do? He doesn�t hate you | Ne yaptım ben? Senden nefret etmiyor. | Tulpan-2 | 2008 | |
| Am I in the way? No | Sorun bu mu? Hayır. | Tulpan-2 | 2008 | |
| If I�m in the way, I�ll sleep on the steppe! | Eğer sorun buysa, ben bozkırda yatarım! | Tulpan-2 | 2008 | |
| I�ll ask him to go with you to see that girl again | Seninle o kızı bir kez daha görmek için gitmesini isteyeceğim. | Tulpan-2 | 2008 | |
| I wouldn�t go with him for anything! | Onunla hiçbir yere gitmem! | Tulpan-2 | 2008 | |
| What�s a sailor to do? I see him on the bottom, not breathing | Bir denizci ne yapar bilmiyordum! Onu en dipte nefes alamıyorken gördüm. | Tulpan-2 | 2008 | |
| something grabs my legs and starts to squeeze | Bir şey ayaklarımdan yakaladı ve sıkmaya başladı. | Tulpan-2 | 2008 | |
| I feel something pulling me under, tentacles squeezing me | Bir şeyin ben aşağıya çektiğini hissettim. Dokunaçlar bacaklarımı sıkıyordu. | Tulpan-2 | 2008 | |
| My bones are cracking I�m losing consciousness | Kemiklerim çatırdıyordu. Bilincimi kaybetmeye başladım. | Tulpan-2 | 2008 | |
| There�s nothing I can do | Yapabilecek hiçbir şeyim yoktu. | Tulpan-2 | 2008 | |
| I try to escape But those eyes are moving in | Kaçmaya çalıştım... Fakat gözler beni takip ediyordu... | Tulpan-2 | 2008 | |
| We don�t get it We�ve come here, travelled all day | Bunları anlatmana gerek yok. Gün boyunca yolculuk ettik ve buraya geldik. | Tulpan-2 | 2008 | |
| Right, here�s to peace on earth! | Hadi, dünya barışının şerefine! | Tulpan-2 | 2008 | |
| Tulpan doesn�t like him | Tulpan onu sevmedi. | Tulpan-2 | 2008 | |
| We can�t force her | Onu zorlayamayız. | Tulpan-2 | 2008 | |
| We are cultured people | Biz eğitimli insanlarız. | Tulpan-2 | 2008 | |
| My father was a bookkeeper | Benim babam muhasebeciydi. | Tulpan-2 | 2008 | |
| Look, he�s a prince! | Bak, o bir prens! | Tulpan-2 | 2008 | |
| Everything�s clear | Her şey normal. | Tulpan-2 | 2008 | |
| Asa, it�s okay | Asa, tamam. | Tulpan-2 | 2008 | |
| From this side | Bu taraftan. | Tulpan-2 | 2008 | |
| Let Tulpan speak for herself Have her come out! | Bırak Tulpan kendi adına konuşsun. Onu dışarı çıkar! | Tulpan-2 | 2008 | |
| �To the city, to the city!� | "Şehre, şehre!" | Tulpan-2 | 2008 | |
| �To college!� | "Okula!" | Tulpan-2 | 2008 | |
| Be realistic Foolish old woman! | Gerçekçi ol. Aptal yaşlı kadın! | Tulpan-2 | 2008 | |
| American! Alright one second | Amerikalı! Pekâlâ... Bir saniye. | Tulpan-2 | 2008 | |
| You�re the fool! | Aptal olan sensin! | Tulpan-2 | 2008 | |
| We�re going? Sit! | Gidiyor muyuz? Otur! | Tulpan-2 | 2008 | |
| Asa, let�s go | Asa, gidelim. | Tulpan-2 | 2008 | |
| We�ve travelled all day | Bütün gün yolculuk yaptık. | Tulpan-2 | 2008 | |
| Asa wants to ask Tulpan himself | Asa Tulpan’a bizzat sormak istiyor. | Tulpan-2 | 2008 | |
| You won�t marry her off easily! | O kızla evlendirmen çok zor! | Tulpan-2 | 2008 | |
| Tulpan | Tulpan... | Tulpan-2 | 2008 | |
| There�s a tradition: Each sailor draws his dream on his collar | Bir gelenek vardır: Her denizci hayalini yakasına çizer. | Tulpan-2 | 2008 | |
| This is my dream | Bu benim hayalim. | Tulpan-2 | 2008 | |
| My chance, Tulpan, to change my life | Bu hayatımı değiştirme şansım Tulpan. | Tulpan-2 | 2008 | |
| It�s my dream to build a little corner of paradise like this | Hayalim bunun gibi cennetten küçük bir köşe yapmak. | Tulpan-2 | 2008 | |
| A white yurt with patterns on it like this | Üzerinde bunun gibi desenleri olan beyaz bir yurt*... | Tulpan-2 | 2008 | |
| a TV, my own farm | ...ve bir televizyon. Kendi çiftliğimde. | Tulpan-2 | 2008 | |
| Don�t turn away! Look at me just once! | Arkanı dönme! Sadece bir kere bana bak! | Tulpan-2 | 2008 | |
| You have nothing right now Neither do l | Şu anda senin hiçbir şeyin yok. Benim de. | Tulpan-2 | 2008 | |
| But together, we�ll get a flock, we�ll make it big | Fakat birlikte, bir sürü alacağız ve onu kocaman yapacağız. | Tulpan-2 | 2008 | |
| What do you need the city for? It�s hard there, too | Şehre neden ihtiyacın var? Orada da yaşamak zor. | Tulpan-2 | 2008 | |
| we�ll live differently, rich and happy Not like others here | Biz burada farklı yaşayacağız, zengin ve mutlu. Buradakiler gibi değil. | Tulpan-2 | 2008 | |
| Then I�ll buy the flock and start our own farm | Sürüyü aldıktan sonra kendi çiftliğimiz için çalışacağız. | Tulpan-2 | 2008 | |
| You can do a correspondence course | Hem sen mektupla öğretime de katılabilirsin. | Tulpan-2 | 2008 | |
| Let�s go Yes | Hadi gidelim. Evet. | Tulpan-2 | 2008 | |
| Don�t call her back! | Ona bir daha gitme! | Tulpan-2 | 2008 | |
| Don�t spoil her! | Onu şımartma! | Tulpan-2 | 2008 | |
| Sweetie Don�t be angry at papa | Tatlım. Babana kızma. | Tulpan-2 | 2008 | |
| We have to do something, Ondas | Bir şeyler yapmalıyız Ondas. | Tulpan-2 | 2008 | |
| Can�t Asa graze the pregnant sheep by the pen? | Asa hamile koyunları otlatabilir mi? | Tulpan-2 | 2008 | |
| Huh? Ondas? | Ondas ne diyorsun? | Tulpan-2 | 2008 | |
| Breaking news: Yesterday, a strong earthquake occurred | Son dakika: Dün, Japonya'da Richter ölçeğine göre... | Tulpan-2 | 2008 | |
| Nuka is stealing my radio! stop it! Help him! | Nuka radyomu çalıyor! Kapat şunu! Yardım et ona! | Tulpan-2 | 2008 | |
| I�ll graze them myself You help your mama! | Ben onları tek başıma otlatacağım. Sen annene yardım et! | Tulpan-2 | 2008 | |
| I�ll drive around my ranch on one like it | Bunun gibi bir şeyle çiftliğimi gezeceğim. | Tulpan-2 | 2008 | |
| Easy there, don�t tear it! | Yavaş ol, yırtma! | Tulpan-2 | 2008 | |
| I saw one like that in Sakhalin | Sakhalin'de buna benzer bir tane gördüm. | Tulpan-2 | 2008 | |
| That thing there is a solar panel Japanese! | Bu gördüğün güneş paneli. Japon malı! | Tulpan-2 | 2008 | |
| When I make it big, I�ll buy one of those solar panels | Sürümü büyüttüğüm zaman, bu güneş panellerinden alacağım. | Tulpan-2 | 2008 | |
| I�ll get it here | Onu buraya getireceğim. | Tulpan-2 | 2008 | |
| And when I�ve got my own farm, I�ll put in water as well | Kendi çiftliğimi kurduğumda, çiftliğimde suyum da olacak. | Tulpan-2 | 2008 | |
| And a satellite dish | Ve bir çanak anten. | Tulpan-2 | 2008 | |
| I�ll do everything different here | Burada birçok farklı şey yapacağım. | Tulpan-2 | 2008 | |
| It�s great, yeah? Great | Mükemmel değil mi? Mükemmel. | Tulpan-2 | 2008 | |
| Don�t get upset | Üzülme. | Tulpan-2 | 2008 | |
| Is she here? I�m looking for her! | Buldun mu? Bende onu arıyordum! | Tulpan-2 | 2008 | |
| Don�t move! Understand? | Kımıldama! Anladın mı? | Tulpan-2 | 2008 | |
| You�ll be okay! | İyi olacaksın! | Tulpan-2 | 2008 | |
| It�s alive! | Yaşıyor! | Tulpan-2 | 2008 | |
| Quicker, there�s no heartbeat It stinks! | Daha hızlı, kalp atışı yok. Kokuyor! | Tulpan-2 | 2008 | |
| It�s useless | Faydasız. | Tulpan-2 | 2008 | |
| Put out the lamp | Işığı kapat. | Tulpan-2 | 2008 | |
| Ondas | Ondas... | Tulpan-2 | 2008 |