• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 177213

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
Drink me. Benden iç madem. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
What, are you gonna shoot me now? Ne o, beni mi vuracaksın? True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
I wish I could just be a completely new person. Keşke yeni bir insan olsam. Keşke her şeye sıfırdan başlayabilsem. Keşke her şeye sıfırdan başlayabilsem. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
You will regret this. Pişman olacaksınız. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
ERIC: He tried to silence me tonight. Bu gece beni susturmaya çalıştı. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
You manipulated me into falling in love with you! Beni kendine zorla aşık ettin! Beni kendine zorla aşık ettin! Hayır! True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
I have nothing left to lose. Kaybedecek bir şeyim kalmadı. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Sookie, come with us. Sookie, bizle gel. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
MAN: Would you like to try a lumiere? They're great! Lumiere'in tadına bakmak ister misin? Harika bir şey. Bir Lumiere ister misiniz? Tadı harika! Bir Lumiere ister misiniz? Tadı harika! True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Would you like a lumiere? Lumiere alır mıydınız? Lumiere ister misiniz? Lumiere ister misiniz? True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
I feel nauseous. Midem bulanıyor. Geçer. Başım dönüyor. Geçer. Başım dönüyor. Geçer. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Well done. As you were. Sorun yok. Devam edin siz. Aferin. Devam edin. Aferin. Devam edin. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Wait. Are you like, the head of the faeries or somethin'? Dur. Perilerin başı falan gibi bir şey misin? Bir dakika. Siz şimdi peri başkanı falan mısınız? Bir dakika. Siz şimdi peri başkanı falan mısınız? True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Oh, hardly. No, I'm your... Pek sayılmaz. Ben senin... Pek sayılmaz. Daha çok senin... Pek sayılmaz. Daha çok senin... True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
I'm your godmother. You know, it's a... ...vaftiz annenim. Peri bir vaftiz annem mi var? Senin vaftiz annenim. Yani şey gibi... Senin vaftiz annenim. Yani şey gibi... True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
I have a Faerie Godmother? Peri vaftiz annem mi varmış benim? True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Oh, it's not all fun and parties. Some of us have to work. Hayatımız sadece eğlenceden ibaret değil. Bazılarımızın çalışması gerek. Oyun oynaş bir yere kadar. Bazılarımızın çalışması gerekli. Oyun oynaş bir yere kadar. Bazılarımızın çalışması gerekli. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Okay, if your job is to look after me, can I just say you suck? İşin bana göz kulak olmaksa, bu konuda çuvalladığını söyleyebilir miyim? Pekâlâ, madem görevin beni kollamak, bu işte sıçtığını da biliyor musun? Pekâlâ, madem görevin beni kollamak, bu işte sıçtığını da biliyor musun? True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Do you know how many times I could have used a Faerie Godmother? Peri bir vaftiz anneden yararlanabileceğim kaç an oldu biliyor musun? Bir peri vaftiz anneye ne kadar çok ihtiyaç duydum, biliyor musun? Bir peri vaftiz anneye ne kadar çok ihtiyaç duydum, biliyor musun? True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Well, you're still alive, aren't you? Hâlâ hayattasın, değil mi? Ölü falan değilsin sonuçta. Ölü falan değilsin sonuçta. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
You're not exactly Miss Trouble Free, you know. Pek sorunsuz bir kız değilsin sonuçta. Güllük gülistanlık bir hayat yaşamayacaksın elbette. Güllük gülistanlık bir hayat yaşamayacaksın elbette. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Come on. Let's enjoy the party. Hadi gel. Eğlencenin tadını çıkaralım. Haydi, partinin tadını çıkaralım. Haydi, partinin tadını çıkaralım. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Barry? Yeah. Barry? Evet. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
The bellboy? Yeah. Oteldeki komiydin, değil mi? Evet. Oda hizmetçisi olan? Evet. Oda hizmetçisi olan? Evet. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
We just got here. Jesus, can you believe this place? Daha yeni geldik. Tanrım, buraya inanabiliyor musun? Yeni geldik sayılır. Tanrım, buranın güzelliğine bak! Yeni geldik sayılır. Tanrım, buranın güzelliğine bak! True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Oh, this is my Faerie Godmother, Lloyd. Bu peri vaftiz annem Lloyd. Selam. Bu benim peri vaftiz annem, Lloyd. Bu benim peri vaftiz annem, Lloyd. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Look at everyone. Millete baksana. İnsanlara bak. İnsanlara bak. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Do you realize this is like the one place in the universe where we're not freaks? Evrende tuhaf karşılanmayacağımız tek yerin burası olduğunun farkında mısın? Koca dünyada kimsenin bize ucube gözüyle bakmayacağı tek yer burası. Koca dünyada kimsenin bize ucube gözüyle bakmayacağı tek yer burası. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Well, we're going to get a drink. Sohbetiniz bitince birer içki içeriz. Kaynaşın hadi. İçecek bir şeyler alacağız. İçecek bir şeyler alacağız. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Once you two are finished chatting, mingle. Muhabbetiniz bitince bize katılın. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Would you like a lumiere? A light fruit. Lumiere alır mıydınız? Işıldayan meyve. Lumiere ister misiniz? Işık meyvesi. Lumiere ister misiniz? Işık meyvesi. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
WOMAN 1: Oh, my God! Aman Tanrım! Tanrım! Tanrım! True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Barry, hold on a sec. Barry, bekle. Barry, dur bir dakika. Barry, dur bir dakika. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Mmm. Whoa. Vay. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
This is like biting into pure happiness. You gotta try this, Sookie. Saf mutluluktan bir ısırık almak gibi. Denemelisin, Sookie. Saf mutluluk ısırıyormuşum gibi. Kesinlikle denemelisin, Sookie. Saf mutluluk ısırıyormuşum gibi. Kesinlikle denemelisin, Sookie. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Yeah, hold on. Evet... Dur biraz. Evet, bir dakika. Evet, bir dakika. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Now, isn't that a beauty? Çok güzel değil mi? Şunun güzelliğine bak! Şunun güzelliğine bak! Yenice olgunlaştı. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Just turned ripe. Yeni olgunlaşmış. Yenice olgunlaştı. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Granddaddy? Büyük baba? Dede? Dede? True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Granddaddy Earl. Büyük baba Earl. Earl dede. Earl dede. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
I just saw you last week. Daha geçen hafta görmüştüm seni. Daha geçen hafta görüşmüştük. Daha geçen hafta görüşmüştük. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
It was your birthday. Doğum gününde. Doğum günündü. Doğum günündü. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Granddaddy, that was twenty years ago. Büyük baba, 20 yıl önceydi o. Dede, bahsettiğin şey yirmi yıl önceydi. Dede, bahsettiğin şey yirmi yıl önceydi. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Oh, my Lord. It's... Aman ya Rabbi. Tanrım. Onca yıl... Tanrım. Onca yıl True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Your grandma, did she... Büyük annen... Anneannen, yoksa... Anneannen, yoksa True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Did she pass gentle? ...rahat bir şekilde mi öldü? Huzur içinde mi vefat etti? Huzur içinde mi vefat etti? True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
It was peaceful. She lived a happy life. Çok rahat bir şekilde öldü. Çok mutlu bir ömür sürdü. Öyleydi. Mutlu bir hayat sürdü. Öyleydi. Mutlu bir hayat sürdü. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Mama and Daddy, they were in a flood, so I have no idea. Babamla annem boğularak öldü. Nasıl öldüklerini bilemiyorum yani. Annem ve babamı sel götürdü, pek bilgim yok o yüzden. Annem ve babamı sel götürdü, pek bilgim yok o yüzden. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
I try not to think about it. Düşünmemeye çalışıyorum. Pek aklıma getirmemeye çalışıyorum. Pek aklıma getirmemeye çalışıyorum. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
It's just me and Jason now. Jason'la ben kaldık. Ben ve Jason kaldık sadece. Ben ve Jason kaldık sadece. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Twenty years! I can't understand how... 20 yıl. Nasıl olur anlamıyorum. Yirmi koca yıl! Nasıl olur da onca yıl... Yirmi koca yıl! Nasıl olur da onca yıl True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
I swear, I've only been here a few hours. Yemin ederim geleli daha birkaç saat oldu. Yemin ederim ki buraya geleli daha birkaç saat oldu. Yemin ederim ki buraya geleli daha birkaç saat oldu. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
I must have lost track of time. ...zamanın nasıl geçtiğini anlamadım herhâlde. Zamanın izini kaybetmiş olmalıyım. Zamanın izini kaybetmiş olmalıyım. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
It's just, everything seems so... Her şey o kadar... True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
lovely. ...hoş görünüyor ki. ...güzel görünüyor ki. ...güzel görünüyor ki. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
SERVANT: Would you like a lumiere? Lumiere alır mıydınız? Lumiere ister misiniz? Lumiere ister misiniz? True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
SOOKIE: Granddaddy, can you hear me? Büyük baba, beni duyabiliyor musun? Büyükbaba, beni duyabiliyor musun? Büyükbaba, beni duyabiliyor musun? True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
EARL: (REVERSE ECHO) Yes. Yes, I can hear you. Evet, duyuyorum. Evet. Evet, seni duyabiliyorum. Evet. Evet, seni duyabiliyorum. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
This is a trap. We need to leave. Bu bir tuzak. Kaçmamız lazım. Bu bir tuzak. Gitmeliyiz. Bu bir tuzak. Gitmeliyiz. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
WOMAN: A trap? Tuzak mı? True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
The trap is the world you've left behind. Asıl tuzak geride bıraktığın dünyadır. Senin tuzak dediğin şey arkanda bıraktığın dünya. Senin tuzak dediğin şey arkanda bıraktığın dünya. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Oh, no need to bow. We're all friends here. Reverans yapmana hiç gerek yok. Hepimiz arkadaşız nasılsa. Selamlamana lüzum yok. Burada hepimiz arkadaşız. Selamlamana lüzum yok. Burada hepimiz arkadaşız. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
I'm sorry. I just have no idea who you are. Kusura bakmayın. Kim olduğunuzu bilmiyorum da. Affedersiniz. Kim olduğunuza dair hiçbir fikrim yok da. Affedersiniz. Kim olduğunuza dair hiçbir fikrim yok da. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
You can call me Mab. I am the one who sent for you. Mab diyebilirsin. Senin için gönderildim. Bana Mab diyebilirsin. Ben sana gönderilenim. Bana Mab diyebilirsin. Ben sana gönderilenim. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Have you had a try of the lumiere fruit yet? Lumiere meyvesinden denemedin mi daha? Lumiere meyvesinin tadına bakmadın mı hâlâ? Lumiere meyvesinin tadına bakmadın mı hâlâ? True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
No, I haven't had a chance. It's really very good. Hayır, fırsatım olmadı. Çok güzeldir. Hayır, fırsat olmadı. Gerçekten çok lezzetlidir. Hayır, fırsat olmadı. Gerçekten çok lezzetlidir. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
I'm not hungry. Have a taste. Aç değilim. Bir tadına bak. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
The future of our kind is in peril. Türümüzün geleceği tehlikede. Soyumuzun devamı tehlikede. Soyumuzun devamı tehlikede. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
A vampire breached our realm because he'd had a taste of faerie blood. Peri kanını tatmak istediği için bir vampir âlemimize izinsiz girdi. Bir vampir dünyamıza izinsiz girdi, çünkü peri kanının tadını almıştı bir kere. Bir vampir dünyamıza izinsiz girdi, çünkü peri kanının tadını almıştı bir kere. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Your blood. Senin kanını. Senin kanının tadını. Senin kanının tadını. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
In the old kingdom, vampires nearly drank us to extinction. Eski krallık zamanı vampirler soyumuzu kurutmak üzereydi. Eski Krallık'ta vampirler, kanımızı neredeyse soyumuzu tüketene kadar emdiler. Eski Krallık'ta vampirler, kanımızı neredeyse soyumuzu tüketene kadar emdiler. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
They drove us onto this plane. Bizi bu boyuta mahkûm ettiler. Bizi bu Ulu Çınar'a sürüklediler. Bizi bu aleme sürüklediler. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Well, it won't happen again. I'm staying away from vampires. Bir daha böyle bir şey olmayacak. Vampirlerden uzak duruyorum artık. Bu bir daha olmayacak. Vampirlerden uzak duruyorum. Bu bir daha olmayacak. Vampirlerden uzak duruyorum. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
I can guaran damn tee you that! Bundan emin olabilirsiniz. Buna garanti verebilirim! Buna garanti verebilirim! Bilirim. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
(OCTAVE LOWER: MONSTER'S VOICE) Oh, I know. Bilmez miyim... Bilirim. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
We can't have bearers of the fae on the human plane any longer. Peri kanı taşıyanların, insanların boyutunda olmasına müsaade edemeyiz artık. Artık peri habercilerini insanların dünyalarında bulunduramayız. Artık peri temsilcilerini insanların dünyalarında bulunduramayız. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
We've sown too many seeds with humans. Now it is time to harvest! İnsanlara çok tohum ektik. Şimdi hasat zamanıdır. İnsanlarla çok fazla ürün verdik. Şimdi de hasat zamanı! İnsanlarla çok fazla tohum ektik. Şimdi de hasat zamanı! True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Harvest? Hasat mı? True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
You're harvesting people. İnsanları hasat ediyorsunuz. İnsanları hasat ediyorsun. İnsanları hasat ediyorsun. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Fruit, please. Meyve lütfen. Meyve, lütfen. Meyve, lütfen. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Get away from me! Uzak dur benden! Benden uzak durun! Benden uzak durun! True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Eat it. Ye şunu. Ye. Ye. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Granddaddy, run! Büyük baba, kaç! Büyük baba, koş! Büyük baba, koş! True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Do not let the girl escape! Kızın kaçmasına izin vermeyin! True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Get her! Yakalayın onu! Yakala onu! Yakala onu! True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
SOOKIE: Can you keep up? Daha hızlı olur musun? Yetişir misin? Devam edebilir misin? True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
EARL: Trying! Olmaya çalışıyorum. Deniyorum! Deniyorum! Daha iyisini dene! True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
SOOKIE: Try harder! Daha çok çalış o zaman! Daha iyisini dene! True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
CLAUDE: Come with us! We can help you! Bizimle gelin. Size yardım edeceğiz. Bizimle gelin! Size yardım edebiliriz! Bizimle gelin! Size yardım edebiliriz! True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Let me go! Bırakın beni! Bırak beni! Bırak beni! True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Do not fear. We can get you home. Korkmayın. Sizi evinize götürebiliriz. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Hold them off! I've got the humans! Şunları uzak tutun! İnsanlar benimle! Onları uzak tutun! İnsanlar benimle! Onları uzak tutun! İnsanlar benimle! True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Hurry. This way! Hurry! Acele edin. Bu taraftan. Hadi! Acele edin. Bu taraftan! Acele edin. Acele edin. Bu taraftan! Acele edin. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
CLAUDE: This way! Bu taraftan! True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
CLAUDE: You have to jump! Atlamanız gerekiyor. Atlamalısınız! Atlamalısınız! True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
What? No. I don't even know who the hell you are! Ne? Olmaz. Senin kim olduğunu bile bilmiyorum be. Ne? Olmaz. Senin kim olduğunu bile bilmiyorum! Ne? Olmaz. Senin kim olduğunu bile bilmiyorum! True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
My sister was the one who abducted you Seni kaçıran benim kız kardeşimdi. Seni kaçıran kişi benim kız kardeşimdi, çünkü Kraliyet... Seni kaçıran kişi benim kız kardeşimdi, çünkü Kraliyet... True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
because the Crown wishes to seal off the human world from Faerie forever. Kraliçe, insanların dünyasını sonsuza kadar perilerden soyutlamak istiyor çünkü. ...insanların dünyasını sonsuza kadar perilere kapatmak istiyor. ...insanların dünyasını sonsuza kadar perilere kapatmak istiyor. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
It was once our world, too. It is our right to travel there. Orası bir zamanlar bizim de dünyamızdı. Oraya gitmek hakkımız. Bir zamanlar bizim de dünyamızdı. Oraya yolculuk etmek bizim hakkımız. Bir zamanlar bizim de dünyamızdı. Oraya yolculuk etmek bizim hakkımız. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Have you eaten the light fruit? Işıldayan meyveden yediniz mi? Lumiere meyvesinden yediniz mi? Lumiere meyvesinden yediniz mi? True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 177208
  • 177209
  • 177210
  • 177211
  • 177212
  • 177213
  • 177214
  • 177215
  • 177216
  • 177217
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim