• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 172983

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
Course I would. Course I would. Yeah. Elbette gelirim. Elbette gelirim, evet. Elbette. Elbette katılırdım. Evet. Elbette gelirim. Elbette gelirim, evet. The Trip-2 2010 info-icon
If only to pad out the numbers, you know. Eğer pamuk doldurursan... Sadece daha kalabalık gözükmesi için anlarsın ya. Eğer pamuk doldurursan... The Trip-2 2010 info-icon
You know when someone dies and they go to the funeral Bilirsin biri öldüğü zaman cenazeye giderler. Bilirsin birisi öldüğünde cenaze törenine giderler ve... Bilirsin biri öldüğü zaman cenazeye giderler. The Trip-2 2010 info-icon
and they say, you know, Ve şöyle derler bilirsin. Ve şey derler, bilirsin. ve şöyle derler bilirsin. The Trip-2 2010 info-icon
"We should have done this when he was alive. "Bunu o yaşıyorken yapmalıydık... "Bunu daha önceden yapmalıydık. "Bunu o yaşıyorken yapmalıydık, The Trip-2 2010 info-icon
He would have loved this." ...buna bayılırdı." Buna bayılırdı." Bunu sevecekti." The Trip-2 2010 info-icon
What, cremated him? Eğer yakarsa nolur? Neye, vücudunu yakmaya mı? Eğer yakarsa nolur? The Trip-2 2010 info-icon
No, you know, hearing the eulogies. Bu kasideyi duymadın mı? Hayır, bilirsin, dizilen methiyeleri duymaya... Bu kasideyi duymadın mı? The Trip-2 2010 info-icon
That's what I'll say at your funeral. Bu senin cenazende söyleyeceğim şey. Senin cenazende söyleyeceğim şey bu. Bu senin cenazende söyleyeceğim şey. The Trip-2 2010 info-icon
We should have done this a lot when he was alive, Bunu yaşıyorken yapmalıydı. Bunu o, hayattayken de yapmalıydık, Bunu yaşıyorken yapmalıydı. The Trip-2 2010 info-icon
cremated him. Bedenini yaktırmayı. bedenini yakmayı. yakıldı. The Trip-2 2010 info-icon
No riposte from you, 'cause you're dead. Senden hiçbir cevap yok. Çünkü sen ölüsün. Sendense hiç yanıt yok. Çünkü zartayı çekmişsin. Senden hiç bir cevap yok. Çünkü sen ölüsün. The Trip-2 2010 info-icon
[as small man] I don't think you should say that. Bunu söylemen gerektiğini düşünmüyorum. Bunu söylemesen iyi olur. Bunu söylemen gerektiğini düşünmüyorum. The Trip-2 2010 info-icon
You really shouldn't... Gerçekten gerek yok. Gerçekten söylememelisin... Gerçekten gerek yok. The Trip-2 2010 info-icon
Yeah. [normal voice] In the box. Evet. Kutuda. Evet. Kutunun içinde. Evet. Kutuda. The Trip-2 2010 info-icon
You wouldn't be able to come back with your man in a box Adamınla bir kutuda gelmene izin verilmezdi. Kutudaki adam taklidinle ortaya çıkamazdın... Adamınla bir kutuda gelmene izin verilmezdi. The Trip-2 2010 info-icon
even though it would be fantastic if you had, Bunun harika olmasına rağmen. Gerçi çıksaydın ne şahane olurdu. bunun harika olmasına rağmen. The Trip-2 2010 info-icon
'cause you'd be in a coffin. Çünkü bir tabutta olacaksın. Çünkü bir tabutun içinde olacaktın. çünkü bir tabutta olacaksın. The Trip-2 2010 info-icon
It would have been the perfect place to do it, Bunu yapmak için en iyi yer olurdu. Böyle bir taklidi yapmak için mükemmel bir yer, Bunu yapmak için en iyi yer olurdu. The Trip-2 2010 info-icon
but you wouldn't be able to do it... Ama onu yapamayacaksın. Ama yapamazdın tabi. ama onu yapamayacaksın. The Trip-2 2010 info-icon
I would literally be a man in the box. Tabutta tam anlamıyla bir adam olurdum. Kelime anlamıyla kutudaki adam olurdum o zaman. Tabutta tam anlamıyla bir adam olurdum. The Trip-2 2010 info-icon
I know, it would have been great, Biliyorum, daha iyi olurdu. Biliyorum, mükemmel olurdu. Biliyorum, daha iyi olurdu. The Trip-2 2010 info-icon
but I'd be safe in the knowledge that I could do that, Ama bunu yapabildiğimde, bilgiyle güvende olurum. Ama bunu benim yapabileceğimi, seninse bu... Ama bunu yapabildiğimde, bilgiyle güvende olurum. The Trip-2 2010 info-icon
and he won't come back with his man in a box, Ve o geri gelmeyecek. bir kutu içinde adamıyla... ...taklidinle asla geri dönmeyeceğini bilerek rahat ederdim. ve o geri gelmeyecek. bir kutu içinde adamıyla The Trip-2 2010 info-icon
which would have been brilliant, ...gerçekten görkemli olurdu. Yapman halinde çok komik olacak gerçekten görkemli olurdu. The Trip-2 2010 info-icon
but he can't, 'cause he's brown bread. Ama yapamaz. Çünkü o kızarmış bir ekmek oldu. bir şeyi yapamayacak olmanı bilmek... Çünkü kapkara kömüre dönüşmüşsün... ama yapamaz. Çünkü o kızarmış bir ekmek oldu. The Trip-2 2010 info-icon
I'd be there. I'd be there. I'd be at your funeral. Orada olmalıydım, orada olmalıydım. Senin cenazende olmalıydım. Orada olacağım. Orada olacağım. Cenaze töreninde olacağım. Orada olmalıydım, orada olmalıydım. Senin cenazende olmalıydım. The Trip-2 2010 info-icon
And now, from one of Rob's very closest friends... Ve şimdi Rob'un en yakın arkadaşlarından. Ve şimdi de Rob'un en yakın arkadaşlarından... Ve şimdi Rob'un en yakın arkadaşlarından. The Trip-2 2010 info-icon
you'll know him, of course, as TV's Alan Partridge, Onu tanıyacaksın, elbette televizyondan Alan Partridge... ...ki siz, tabiki onu TV'deki Alan Partridge'ten tanıyorsunuz, Onu tanıyacaksın,elbette Televizyondan Alan Partridge, The Trip-2 2010 info-icon
and he has asked specifically to come up and take 25, 30 minutes ...ve özel olarak rica etti, 20 veya 25 dakikanızı alacak. Buraya gelip arkadaşı Rob hakkında 25 30 dakika... ve özel olarak rica etti, 20 veya 25 dakikanızı alacak. The Trip-2 2010 info-icon
to talk about his friend Rob. Arkadaşı Rob hakkında konumak için. ...konuşmayı rica etti özellikle. Arkadaşı Rob hakkında konumak için. The Trip-2 2010 info-icon
Ladies and gentlemen... [shushing] Baylar bayanlar. Baylar ve bayanlar... Baylar bayanlar. The Trip-2 2010 info-icon
Steve Coogan. Steve Coogan. The Trip-2 2010 info-icon
Oh, you may also know Steve Aynı zamanda onu çok iyi eleştiri alan. Oh, ayrıca Steve'i Aynı zamanda onu çok iyi eleştiri alan. The Trip-2 2010 info-icon
from some of his very good art house films sanat filmlerinden çok başarılı olmuş ve önemli gazetelerden... sanat filmlerinden The Trip-2 2010 info-icon
that have been very well reviewed Steve olarak tanırdınız. çok iyi eleştiriler almış sanat filmleri... Steve olarak tanırdınız. The Trip-2 2010 info-icon
by some of the broadsheet newspapers. bazı gazetelerden tanırsınız. ...aracılığıyla tanımanız da mümkün. bazı gazetelerden tanırsınız. The Trip-2 2010 info-icon
Somebody will shout that out. One of my Welsh relatives. Gallerli akrabalarımdan biri böyle bağıracak. Birisi mutlaka bağırır. Benim Galli akrabalarımdan birisi. Gallerli akrabalarımdan biri böyle bağıracak. The Trip-2 2010 info-icon
Alan Partridge. Alan Partridge. The Trip-2 2010 info-icon
Very much alive Rob Brydon ayrılmış arkadaşımızla... Rahmetli dostumuz Rob Brydon'la Rob Brydon ayrılmış arkadaşımızla The Trip-2 2010 info-icon
compared with our good departed friend Rob Brydon. ...kıyasalanabilir. kıyaslayınca bayağı canlı sayılır. kıyasalanabilir. The Trip-2 2010 info-icon
Rob was an interesting guy, Rob ilginç bir adamdı. Rob ilginç bir herifti, Rob ilginç bir adamdı, The Trip-2 2010 info-icon
very funny, Çok eğlenceli, Çok komik, çok eğlenceli, The Trip-2 2010 info-icon
very entertaining, and yet, at the same time, Çok eğlenceli ama şimdi aynı zamanda... Çok eğlendirici, Ne var ki, aynı zamanda... çok eğlenceli ama şimdi aynı zamanda.. The Trip-2 2010 info-icon
there was something... Bir şeyler... Bir şeyler tersti. bir şeyler.. The Trip-2 2010 info-icon
Although he made me laugh and made us all laugh, I think, Beni güldürmesine rağmen, her gülüşte düşünüyorum. Her ne kadar beni güldürse de, hepimizi güldürse de, bence... Beni güldürmesine rağmen, her gülüşte düşünüyorum. The Trip-2 2010 info-icon
there was something about him that was lost, Kaybettiği bir şeyle ilgili bir şeyler yolunda değildi. Onun hakkında bilinmeyen bir şeyler vardı. kaybettiği bir şeyle ilgili bir şeyler yolunda değildi. The Trip-2 2010 info-icon
something about him that seemed unable to confront Onun hakkında bazı şeyler anlatılmayacak gibi görünüyordu. Ondaki bir şey hayatın gerçekleriyle yüzleşmek için yetersizdi. onun hakkında bazı şeyler anlatılmayacak gibi görünüyordu. The Trip-2 2010 info-icon
the reality of life, and so when I think of Rob, Hayatın gerçek yüzü, yani ne zaman Rob'u düşündüğümde. O yüzden, Rob'u düşündüğümde... hayatın gerçek yüzü, yani ne zaman Rob'u düşündüğümde. The Trip-2 2010 info-icon
I think of him with both a smile Onu gülüşüyle hatırlıyorum... Radyo 4'teki şovlara uyan, Onu gülüşüyle hatırlıyorum, The Trip-2 2010 info-icon
at some of the funny, pithy one liners ...ve yaptığı şakalarıyla. Bazıları komik, tek satırlık esprilerin sahibi ve yaptığı şakalarıyla, The Trip-2 2010 info-icon
he would come out with on Radio 4 panel shows, Radio 4 panel gösterileri yapacaktı. Olarak görüyor ve gülümsüyorum. Radio 4 panel gösterileri yapacaktı, The Trip-2 2010 info-icon
but also for the man inside, Aynı zamanda içerideki adam. Ama öte yandan bu maskenin ardındaki adama da gülüyorum. aynı zamnda içerideki adam. The Trip-2 2010 info-icon
because behind every little, pithy, vaguely amusing joke Çünkü her özlü sözün arkasında iyi bir şaka vardır. Çünkü her ufak ve belli belirsiz güldüren esprinin ardında... çünkü her özlü sözün arkasında iyi bir şaka vardır. The Trip-2 2010 info-icon
is a cry for help. Ağlamaya yardımcı olur. Bir trajedi yatar. ağlamaya yardımcı olur. The Trip-2 2010 info-icon
Not gonna finish there, are you? Orada bitirmeyecek misin? Burada bitirmeyi düşünmüyorsun, değil mi? Orada biirmeyecek misin? The Trip-2 2010 info-icon
I won't finish there, no. Jesus Christ. Hayır orada bitirmiyorum Yüce İsa. Hayır, burada bitmiyor. Hayır! İsa aşkına! Hayır orada bitirmiyorum Yüce İsa. The Trip-2 2010 info-icon
But of course, let's not remember a man who was lost, Ama elbette onu çaresiz bir halde aptalca sesler çıkartarak... Ve elbette,kaybettiği adamı da unutmayalım. The Trip-2 2010 info-icon
desperately trying to legitimize his life ...yaşantısını mazur göstermeye çalışan... Yaşantısını mazur göstermeye çalışan, ve çaresizce hayatını tanıtmaya çalışıyor. The Trip-2 2010 info-icon
by doing silly voices constantly and not confronting the truth. ...gerçeklerle yüzleşemeyen biri olarak hatırlamayalım. Gerçeklerle yüzleşemeyen biri olarak hatırlamayalım. gerçekle yüzleşmeyip aptalca ses şakaları yaparak. The Trip-2 2010 info-icon
Let's remember the other side of Rob, Rob'un diğer yönünü unutmayalım. Rob'un diğer yanını hatırlayalım. Rob'un diğer yönünü unutmayalım. The Trip-2 2010 info-icon
the Rob Brydon the entertainer, İnsanları eğlendiren Rob Brydon'ı! Rob Brydon bir komedyen The Trip-2 2010 info-icon
the Rob Brydon who gave some levity to our life Hayatlarımıza ciddiyetsizlik katan... Hayatlarımıza ciddiyetsizlik katan, Hayatımıza biraz düşüncesizlik veren kişi. The Trip-2 2010 info-icon
and helped us avoid confronting the harsh realities Ve bizi hayatın acı gerçekleriyle savaşmaktan koruyan. Ve bizi hayatın acı gerçekleriyle savaşmaktan koruyan, ve bize kötü gerçeklerden The Trip-2 2010 info-icon
and helped us avoid looking at the brutal reality Onun zalim gerçekliğine bakmamakta bize yardım eden... yüzleşmemizden kaçmamıza yardım eden kişi. The Trip-2 2010 info-icon
of what life is. Rob Brydon'ı hatırlayalım. Hayat nedir? The Trip-2 2010 info-icon
All right, talk about some of the characters. Tamam, biraz da karakterlerden bahset. Pekâla, biraz da tiplemelerim hakkında konuş. Tamam,biraz da karakterlerden bahset. The Trip-2 2010 info-icon
Some of the characters. Bazı karakterlerden. Tiplemelerimin bazıları hakkında Bazı karakterlerden. The Trip-2 2010 info-icon
Who can forget his Tom Jones impression? Tom Jones'un taklidini kim unutabilir? Kim onun Tom Jones taklidini unutabilir ki? Tom Jones'un taklidini kim unutabilir? The Trip-2 2010 info-icon
Who can forget that? Onu kim unutabilir? Kim unutabilir. Onu kim unutabilir? The Trip-2 2010 info-icon
[grunts] Think I better die now. Sanırım şu an ölmek istiyorum. Şuracıkta ölsem daha iyi. Sanırım şuan ölmek istiyorum. The Trip-2 2010 info-icon
You could say that. Bunu söylemeliydin. Bunu söyleyebilirdin. Bunu söylemeliydin. The Trip-2 2010 info-icon
[as Jones] [grunts] Think I better die now. Sanırım şu an ölmek istiyorum. Şuracıkta ölsem daha iyi. Sanırım şuan ölmek istiyorum. The Trip-2 2010 info-icon
That's good. Yeah. I know. Çok güzel. Evet. Biliyorum. İyiydi bu. Evet, biliyorum. Çok güzel. Evet. Biliyorum. The Trip-2 2010 info-icon
Well, I'll take over when you're... Peki, biz devralıyoruz. Şey, ben yerini doldururum, sen... Peki, biz devralıyoruz. The Trip-2 2010 info-icon
I'll do plenty of Tom Jones when you're dead. Sen öldüğünde, Tom Jones taklidi yaparım. Bir sürü Tom Jones taklidi yapacağım sen öldüğünde. Sen öldüğünde,Tom Jones taklidi yaparım. The Trip-2 2010 info-icon
Don't worry about that. Bunun hakkında kaygılanma. O konuda hiç endişen olmasın. Bunun hakkında kaygılanma. The Trip-2 2010 info-icon
Oh, well, thank you. Peki, teşekkür ederim. Oh, şey, teşekkür ederim. Peki,teşekkür ederim. The Trip-2 2010 info-icon
Oh, you're welcome. Bir şey değil. Mühim değil. Bir şey değil. The Trip-2 2010 info-icon
But there'll be affection there. Ama orada bir etki olacak. Tabi o zaman bir duygulanma oluşacak. Ama orada bir etki olacak. The Trip-2 2010 info-icon
I'd... I would never stick the knife in. Asla bıçağın iç tarafını tutmazdım. Belden... Belden aşağı çalışmazdım ama. Asla bıçağın iç tarafını tutmazdım. The Trip-2 2010 info-icon
I might just, like, tickle you with a knife. Sadece seni bir bıçakla bıçaklayabilirdim. Sanırım en fazla göbek deliğine kadar gelirdim. Sadece seni bir bıçakla bıçaklayabilirdim. The Trip-2 2010 info-icon
That's all good sport. Bu gerçekten iyi bir şaka. Centilmenlik de bu değil midir! Bu gerçekten iyi bir şaka. The Trip-2 2010 info-icon
Exactly. Exactly. Exactly. Exactly. Exactly. Kesinlikle. Kesinlikle. Kesinlikle. Kesinlikle. Kesinlikle. The Trip-2 2010 info-icon
Should it go the other way. Diğer taraftan mı gitsek? Olaylar başka türlü gelişirse... Diğer taraftan mı gitsek? The Trip-2 2010 info-icon
It's okay. We don't... I'm not asking you to do that. Tamam. Senden bunu yapmanı istemiyorum. Sorun değil, bizim... Senden de aynısını yapmanı beklemiyorum. Tamam. Senden bunu yapmanı istemiyorum. The Trip-2 2010 info-icon
Let's move on. Hadi gidelim. Haydi, gidelim. Hadi gidelim. The Trip-2 2010 info-icon
No, I'm just saying, if it did... Hayır, sadece eğer onu yaparsam diyorum. Hayır, sadece diyorum ki, eğer belden aşağı çalışmak... Hayır,sadece eğer onu yaparsam diyorum. The Trip-2 2010 info-icon
Yeah, that's all right. I would be... Tamam. Harika. Ben yapardım. Evet, sorun değil. Ben bundan... Tamam. Harika. Ben yapardım. The Trip-2 2010 info-icon
That's okay. I don't need to know. Tamam. Bilmem gerekmiyor. Sorun değil. Bunu bilmeme hiç gerek yok. Tamam. Bilmem gerekmiyor. The Trip-2 2010 info-icon
I'd rather that it be a mystery. Bunun bir sır kalmasını tercih ederim. Bunun bir gizem olarak kalmasını tercih ederim. Bunun bir sır kalmasını tercih ederim. The Trip-2 2010 info-icon
Oh, don't run it. Orada koşma. Oh, koşturma. Orada koşma. The Trip-2 2010 info-icon
What? What? Don't run! Ne? Ne? Çalıştırma. Ne? Ne? Koşma! Ne? Ne? Çalıştırma The Trip-2 2010 info-icon
Why? There'll be moss. Neden? Yosun olacaklar. Niye? Yosuna denk gelebilirsin. Neden? Yosun olacaklar. The Trip-2 2010 info-icon
Fucking hell. Lanet olsun. Hay sıçayım böyle işe. Lanet olsun. The Trip-2 2010 info-icon
Whoa! Whoa! Whoa! Whoa! Whoa! Whoa! Whoa! Whoa! Çüş! Çüş! Çüş! Çüş! Whoa! Whoa! Whoa! Whoa! The Trip-2 2010 info-icon
You've got stuck halfway towards your destination! Yolunun yarısında köşeye sıkıştın. Yolun ortasında sıkışıp kaldın! Yolunun yarısında köşeye sıkıştın. The Trip-2 2010 info-icon
You're stuck in a metaphor! İstiareye sıkıştın. Mecaz olarak sıkışıp kaldın! İstiareye sıkıştın. The Trip-2 2010 info-icon
I'm not. Hayır. Kalmadım. Hayır. The Trip-2 2010 info-icon
You'll... Ooh! Ooh! Oh! Oh! Düşe... Ooh! Ooh! You'll... Ooh! Ooh! The Trip-2 2010 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 172978
  • 172979
  • 172980
  • 172981
  • 172982
  • 172983
  • 172984
  • 172985
  • 172986
  • 172987
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim