Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 172967
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
[laughs] Do you know that? | Biliyor musun? Biliyor musun onu? Onu biliyor musun? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Yes, I do. Hans Christian Andersen. | Evet biliyorum. Hans Christian Andersen. Evet, biliyorum. Hans Christian Andersen. Evet biliyorum. Hans Christian Andersen. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Do you have... Do you know him in Poland? | Onu Polonya'dayken biliyor musun? Siz acaba, siz onu Polonya'da tanıyor musunuz? Onu Polonya'dayken biliyor musun? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Of course. Of course we read. | Elbette. Elbette okudum. Elbette. Elbette okuruz. Elbette. Elbette okudum. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Yeah, no, we do read. | Evet,hayır, biz okuruz. Evet, hayır, okuruz tabi. Evet,hayır,biz okuruz. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Right. Okay. Where is he from? | Pekâlâ, o nereli? Peki. Tamam? Nereli o? Pekala, O nereli? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Um... Denmark. Denmark. That's right. Yes. | Hmm... Danimarka Danimarka, evet doğru. Ee... Danimarka. Danimarka. Evet, doğru. Hmm.. Danimarka Danimarka,evet doğru. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Denmark. Yeah. I don't like the Danish. | Danimarka evet. Danimarkalıları sevmem. Danimarka. Danca'yı sevmem. Danimarka evet. Danimarkalıları sevmem. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
[as nasally Caine] No, it's like that, isn't it? | Şuna benziyor, benzemiyor mu? Hayır, öyle değil, değil mi? Şuna benziyor,benzemiyor mu? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
No, it's like that. | Hayır, benziyor. Hayır, öyle. Hayır,benziyor. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Through the nose. Through the nose. | Burundan. Burundan. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
[mumbling] Michael Caine's voice is through the nose. | Michael Caine'in sesi burundan geliyor. Michael Caine'in sesi burundan gelir. Michael Caine'in sesi burundan geliyor. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
So how long have you worked here? | Ne zamandır burada çalışıyorsun? Peki, ne kadar çalıştın burada? Ne zamandır burada çalışıyorsun? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Long? Almost a year. | Zaman? Neredeyse bir yıl oldu. Çok? Neredeyse 1 yıl. Zaman? Neredeyse bir yıl. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Right. Okay. | Anladım. Tabi. Tamam. Anladım. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
So you and Rob, do you work a lot together or... | Yani sen ve Rob... Sık sık birlikte mi çalışırsınız? Acaba sen ve Rob, siz çok sık çalışır mısınız beraber, yoksa... Yani sen ve Rob, Daha çok birlikte mi çalışırsınız | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Very rarely. [laughs] | Çok nadir. veya nadiren mi? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
If I can avoid it. | Eğer ondan kaçabilirsem. Uzak kalabildiğim sürece. Eğer ondan kaçabilirsem. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I mean, you seem to know each other quite well. | Demek istediğim birbirinizi oldukça iyi tanıyorsunuz gibi görünüyor. Demek istiyorum ki, birbirinizi bayağı iyi tanıyor gibisiniz. Demek istediğim birbirinizi oldukça iyi tanıyorsunuz gibi görünüyor. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
It's all right, but the relationship's purely platonic. | Anlıyorum ama ilişkimiz sadece platonik. Sorun değil fakat ilişki yalnızca tek taraflı. Anlıyorum ama ilişkimiz sadece platonik. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
So what should we do? | Yani ne yapmalıyız? Peki o halde, ne yapmalıyız? Yani ne yapmalıyız? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Well, which is the one you liked? | Şey, hangisini istersin? Hangisini beğendin? Şey,hangisini istersin? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
15. Yeah, I prefer 15. | 15. 15'i tercih ederim. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I think we should go with that. | Bence oraya gitmeliyiz. Bence de tercihimizi ondan yana yapmalıyız. Bence oraya gitmeliyiz. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Do they accommodate you here, or do you have, like... | Seni burada mı ağırlayacaklar yoksa başka...? Sana kalacak yer veriyorlar mı yoksa senin... Seni burada mı ağırlayacaklar, veya başka..? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
There are cottages for the staff at the main house, | Ana binada çalışanlar için kulubeler var. Ana binada görevliler için kulübeler var. Ana evdeki çalışanlar için kulubeler de var. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
so yes, I live nearby. | Yani evet, ben yakınlarda yaşıyorum. Yani evet, yakında yaşıyorum. Yani evet,ben yakınlarda yaşıyorum. 451 00:16:11,814 > 00:16:12,654 Bu işe yarar. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Well, that's handy. | Güzel. Şey, pratikmiş. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I'm very nearby, yeah. | Ben çok yakındayım evet. Çok yakınım, evet. Ben çok yakındayım evet. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Hi, is that Greg? | Merhaba, Greg sen misin? Merhaba, Greg'le mi görüşüyorum? Merhaba,bu Greg mi ? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
It is, yes. | Evet benim. Evet, buyurun. Evet benim. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Hey. Hey, how are you? | Selam. Selam nasılsın? Selam. Merhaba nasılsın? Selam. Selam nasılsın? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
You emailed me, asked me to call. | Seni aramam için mail atmışsın. Bana elektronik posta atıp aramamı istemişsin. Senin aramam için mail atmışsın. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Can you hear me, Greg? | Beni duyabiliyor musun, Greg? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
No, I can't... | Hayır, duyamıyorum... Hayır, duyamıyorum. Hayır,duyamıyorum... | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Can you hear me now? Can you hear me now? | Şimdi duyabiliyor musun? Şimdi duyabiliyor musun? Şimdi duyuyor musun? Şimdi duyuyor musun beni? Şimdi duyabiliyor musun? Şimdi duyabiliyor musun? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Yes, yes. I can hear you. | Evet, evet. Seni duyabiliyorum. Evet, evet. Duyuyorum şimdi.. Evet,evet. Seni duyabiliyorum. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Okay, I'll stay here. | Tamam, burada kalacağım. Peki, burada durayım. Tamam,burada kalacağım. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Right, Doctor Who are very keen again. | Tamam, Doctor Who tekrar çok istekli. Tamam, Doctor Who çok istekli yine. Tamam, Doctor Who tekrar çok istekli. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Doctor Who? What, is it the baddie? | Doctor Who? Ne şu kötü adam mı? Doctor Who? Ne, kötü adam mı o? Doctor Who? Ne şu kötü adam mı? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I don't want to do British TV. | İngiliz Televizyonunda çalışmak istemiyorum. İngiliz Kanal'ında çalışmak istemiyorum. İngiliz TV yapmak istemiyorum. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Well, I mean, all you need is... | Yani, demek istediğim ihtiyacın olan şey... Şey, demek istediğim, tek ihtiyacın... Şey,demek istediğim ihtiyacın olan şey, | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
you just need one film, Steve, | ...sadece bir film, Steve. Yalnızca bir film, Steve, sadece bir film, Steve, | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
and that will propel you. | Seni ileriye götürecek bir film. ve bu da senin itici gücün olacak. seni ileriye götürecek. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I've done ten. | 10 tane yaptım. On tane film yaptım ki zaten. 10 tane yaptım. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
You need the right film. | Doğru filme ihtiyacın var. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
You see, you've got a huge amount of momentum | Görüyor musun, arkanda büyük bir kitle var. Biliyorsun, fazlasıyla ivmen var Görüyor musun arkanda büyük bir kitle var. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Yeah, you get momentum when you're going downhill. | Evet, yokuş aşağı inerken arkanda büyük bir kitle var. Evet, bayır aşağı giderken arkanda ivmen olur zaten. Evet,yokuş aşağı inerken arkanda büyük bir kitle var. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Well, yes, but... | Şey, evet ama. Şey, doğru, ama... Şey,evet ama. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I want to be in films, | Filmlerde olmak istiyorum... Filmlerin içinde bulunmak istiyorum, Filmlerde olmak istiyorum, | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
good films. | ...iyi filmlerde. iyi filmlerin. iyi filmlerde. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Where exactly are you at the moment? | Şuan tam olarak neredesin? Şu an tam olarak neredesin ki? Şuan tam olarak neredesin? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I'm in the Trough of Bowland. | Bowland Yalağındayım.. Şimdi tam olarak Bowland valisindeyim. Bowland Yalağındayım.. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Rather appropriately, Greg, I'm in a trough, | Oldukça uygun Greg, Yalaktayım, Tamı tamına, Greg, Harfi harfine Oldukça uygun Greg, Yalaktayım, | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
literally and metaphorically. | Gerçekten ve metaforik olarak. Ve mecazen... Gerçekten ve metaforik olarak. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Yeah, is Mischa with you? Is she enjoying it? | Tamam, Mischa seninle mi? Eğleniyor mu? Evet, Mischa da seninle birlikte mi? O da sevdi mi? Tamam,Mischa seninle mi? Eğleniyor mu? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Yes, she's... yes, she's... yes, she is, yeah. | Evet, burada. Evet, eğleniyor, evet. Evet, o... Evet o da... Evet o. Evet. Evet burada. Evet,eğleniyor,evet. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Hello? | Selam. Alo? Selam? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Hey, it's me! | Benim! Hey, benim! Benim! | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
What time is it? | Saat kaç! Saat kaç? Saat kaç! | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
It's, uh, it's 12:00, your time. | Senin saatin 12.00. Saat, aa, 12, senin kalkma zamanın. Senin saatin 12.00. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Oh, shit. I'm late. | Hay aksi. Geç kaldım. Sıçayım bu işe. Geç kaldım. Hay aksi. Geç kaldım. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Oh, you just got up? | Daha yeni mi kalktın? Oh, yeni mi kalktın? Daha şimdi mi kalktın? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Yeah, I had a really late night. | Evet. Gerçekten geç yattım. Evet, gece gece bayağı geç yatmıştım. Evet. Gerçekten geç yattım. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I guess I got in at, like, 3:00 or 4:00 maybe. | Tahminim 3 veya 4'te yattım. Sanırım yatağa girdiğimde, ee 3:00 ya da 4:00 gibi bir şeydi. Tahminim 3 veya 4'te yattım. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Where'd you go? | Nereye gidecektin? Nereye gittin? Nereye gidecektin? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I told you, I went to this, uh, magazine party, | Sana söyledim, derginin... Söyledim ya sana, şu derginin verdiği partiye Sana söyledim,gittim, dergi partisi, | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
this magazine launch. | ...öglen yemeği partisine gittim. Şu dergi lansmanı. derginin öğle yemeği. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I thought it'd | Bu yemeğin insanlarla buluşup... Düşündüm ki orası gidip Yemeğin insanlarla buluşup | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
be a good place to go and meet some people | ...fikirlerimi paylaşmak için iyi bir yer olduğunu düşündüm. insanlarla tanışmak ve fikirlerimin bir kısmını çıtlatmak fikirlerimi paylaşacak iyi bir yer olduğunu düşündüm. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
and pitch some of my ideas, and it was really good. | Ve gerçekten de iyi geçti. İçin güzel bir yer olabilirdi. Ve öyleydi de. ve gerçekten iyi geçti. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I met some amazing people, and there's lots of interest. | Harika insanlarla tanıştım, gerçekten çok büyük ilgi var. Şaşırtıcı insanlarla tanıştım ve bayağı ilgiliydiler. Harika insanlarla tanıştım, Ve çok ilgi var. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Yeah? Who'd you meet? Who was interesting? | Pekâlâ, kimlerle tanıştın? Kimler ilginçti? Öyle mi? Kiminle tanıştın? Hayret verici olan kimdi? Evet,kiminle tanıştın? Kim ilginçti? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I met the, um, the editor of Esquire, | Şeyle tanıştım. Esquire'nin editörü... Şeyle, ee, Şeyin editörü Esquire, Şeyle tanıştım. Esquire'nin editörü | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
and he, uh, | ...ayrıca... Ve o, aa... ve bi de. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
he's interested in the story I did about the bikers | ...bisikletçiler hakkında yazdığım hikayelerle ilgileniyor. Bisiklet sürücüleri ile ilgili yazdığım hikayemle ilgilendi. bisikletçiler hakkında yazdığım hikayelerle ilgileniyor | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
when I went back home. | Eve döndüğümde Eve gittiğimde. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Does he fancy you? | Senden hoşlandı mı? Sana kur mu yaptı yoksa? Senden hoşlandı mı? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
God, you know what? | Tanrım, ne demek istiyorsun? Tanrım, biliyor musun ne? Tanrım,ne biliyorsun? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
That really pisses me off when you do that | Şunu yaptığın zaman gerçekten de çok kızıyorum. Bunu yaptığın zaman gerçekten deliriyorum Şunu yaptığında gerçekten çok sinirleniyorum. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
like I've got nothing else to offer. | Söyleyecek hiçbir şeyim yok gibi hissediyorum. Sanki sunabileceğim başka bir şeyim yokmuş gibi. Teklif edecek hiç bir şeyim yok gibi oluyorum. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I'm not saying... Whatever. | Bir şey demiyorum Ne olursa olsun. Öyle demek... Her neyse. Bir şey demiyorum Ne olursa olsun. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Listen, listen, I've got to go. | Dinle, dinle, kapatmam gerek. Dinle. Dinle. Kapatmalıyım. Dinle,dinle,gitmem gerek. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Hey, listen... I'm gonna be late, okay? | Hey, dinle! Geç kalıyorum, tamam mı? Hey, bak... Geç kalacağım diyorum, anladın mı? Hey,dinle! Geç kalıyorum,tamam mı? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Okay. Hey, uh, uh, well, I miss you. | Tamam. Pekâlâ, şey, seni özledim. Peki. Hey, aa, ee, şey, seni özledim. Tamam, Pekâlâ,şey,seni özledim. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Yeah, I miss you too. | Ben de seni özledim. Hı hıh, ben de. Ben de seni özledim. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I got to go. | Gitmem gerek. Kapatmalıyım.. Gitmem gerek. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Listen, well, let's just speak later, okay? | Dinle, sonra konuşalım mı? Dinle bak, şey, daha sonra konuşalım, olur mu? Dinle,şey sadece sonra konuşalım mı? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Okay. Okay, bye. | Tamam. Tamam, hoşça kal. Peki. Tamam, hoşçakal. Tamam. Tamam, bye. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Bye. Bye, baby. Bye. | Güle güle, bebeğim. Hoşça kal. Allaha ısmarladık, bebeğim. Hoşçakal. Bye. Bye, bebeğim. Bye. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Bye. | Hoşça kal. Allaha ısmarladık. Bye. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Bye. | Hoşça kal. Hoşçakal. Bye. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I thought we'd go up to Dunsop Bridge, | Dunsop Köprüsü'ne kadar gideceğimizi düşündüm. Dunsop Köprüsü'ne çıkacağımızı sandım. Dunsop Köprüsü'ne kadar gideceğimizi düşündüm. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
up through the Trough of Bowland, | Bowland'dı biraz geçip... Bowland üzerinden, Bowland'dan yukarıya kadar. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
through Abbeystead, get on the M6 at junction 33, | ...Abbeystead'a doğru, M6'ya dön kavşak 33'ten... Abbeystead üzerinden 33. kavşakta M6'ya geçeceğimizi, Abbeystead'a doğru, M6'ya dön kavşak 33'ten. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
then off at junction 36 a bit further up, | ...sonra da 36. kavşaktan biraz daha... Sonra kavşak 36'dan biraz yukarıya çıkacağımızı, ve 36. kavşaktan biraz daha | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
and that'll take us almost all the way to Cartmel. | Ardından her yol bizi gideceğimiz yere çıkarır. Böylece Cartmel'e giden yolun büyük kısmını geçebiliriz. Ve neredeyse her yol bizi oraya çıkaracak. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Did you cement Anglo Polish relations? | Anglo Polish ilişkilerini güçlendirdin mi? Senin Anglo Polish bir ilişkin mi oldu? Anglo Polish ilişkilerini güçlendirdin mi? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
There was a summit in my bedroom. | Odamda bir zirve vardı. Öyle bir durum vardı odamda. Odamda bir zirve vardı. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I won't go into detail, | Detaya girmeyeceğim... Fazla detaya girmeyeceğim, Detaya girmeyeceğim, | The Trip-2 | 2010 | ![]() |