Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 172966
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
[as Al Pacino] Plenty of heat | Bol miktarda acı... Midyeleri Bol miktarda acı | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
in my scallops. | ...hem de deniz kabuklarımda. fırına verdim. deniz kabuklarımda. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Heat. | Heat. Acı. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Pacino. De Niro. Michael Mann. | Pacino. De Niro. Michael Mann. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Four bodies in a morgue. I'm out there every fucking day. | Bir morgda dört ceset. Lanet olası her gün oradayım. Morg'da dört ceset. Her Allah'ın günü buradayım. Bir morgda dört ceset. Lanet olası her gün oradayım. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Ugh. | Ugh. Ah. Ugh. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Yeah? Heat. Yeah? | Evet? Heat. Evet? Evet? Acı. Evet? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
A movie where De Niro and Pacino | De Niro ve Pacino'nun oynadığı film. De Niro ve Pacino'nun De Niro ve Pacino'nun oynadığı film | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
are running a celebrity magazine. | Ünlü bir dergi tarafından yönetildi. popüler magazin dergisi işlettikleri film Ünlü bir dergi tarafından yönetiliyor. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
[as Pacino] What do you got? | Ne var? Neyin var? Ne var? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I need a photo exclusive of Katie Price having a botox. | Katie Price'in botokslu özel bir fotoğrafına ihtiyacım var. Katie Price'ın botoks yaptırdığı münhasır bir fotoğraf lazım. Katie Price'in botokslu özel bir fotoğrafına ihtiyacım var. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
[as De Niro] Ain't got it, Al. We can't do it. We can't do it. | Anlayamadım, Al. Yapamayız, yapamayız. Bende yok ki, Al. Yapamayız bunu. Yapamayız. Anlayamadım, Al. Yapamayız,yapamayız. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
It's not looking... | Bakmıyor. Senin demek istediğin gibi Bakmıyor. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
[as Pacino] What do you mean it's not looking good? | Ne demek istiyorsun? İyi görünmüyor mu? gelmiyor kulağa. Kulağa hoş gelmiyor mu? Ne demek istiyorsun? İyi görünmüyor mu? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I got to have her on the front page right now! | Onu ilk sayfaya koymak gerekir. Onu kapak yapmalıyım derhal! Onu ilk sayfaya koymak gerekir. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Every day I'm there! | Her gün oradayım. Her gün oradayım! Her gün oradayım. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Hey, calm it down. All right. Sorry. | Hey, sakin ol. Pekâlâ, afedersiniz. Hey, sakin ol. Peki tamam, üzgünüm. Hey, sakin ol. Tamam,üzgünüm. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
It's all right. They don't mind. They love it. | Her şey yolunda. Düşünmüyorlar. Seviyorlar. Sorun değil, umurlarında değil. Hoşlarına gidiyor. Her şey iyi. Düşünmüyorlar. Seviyorlar. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Yeah, well, not sure about that, but anyway... | Ondan pek emin değilim, her neyse. Evet şey, pek emin değilim bu, konuda, ama... Ah,şey onun hakkında emin değilim fakat her neyse. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Ever worked with Michael Mann? | Michael Mannle hiç çalıştın mı? Michael Mann'le çalıştın mı hiç? Michael Mannle hiç çalıştın mı? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I don't work with mainstream Hollywood directors. | Hollywood yönetmenleriyle çalışmıyorum. Ana akım Hollywood sinemacılarıyla çalışmam. Hollywood yönetmenleriyle çalışmıyorum. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I work with auteurs. | Yazarlarla çalışıyorum. Amatörlerle çalışırım. Yazarlarla çalışıyorum. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Like in Rain Man? | Rain Man? gibi mi? Rain Man'deki gibi mi? Rain Man? gibi | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
[as Raymond Babbitt] Oh, I'm an excellent director. | Ben harika bir yönetmenim. Of, ben ne mükemmel bir yönetmenim. Ah ben harika bir yönetmenim. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I'm an excellent director. | Ben harika bir yönetmenim. Mükemmel bir yönetmen. Ben harika bir yönetmenim. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I directed the whole movie in one go. | Tek seferde bütün filmi yönettim ve gittim. Tüm filmi şıp diye çekiverdim. Tek seferde bütün filmi yönettim ve gittim. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
No, that's autistic. | Bu çok otistik. Hayır, otistik olan o. Bu çok otistik. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I know that. | Biliyorum. Biliyorum onu. Biliyorum, | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I wonder... that's autistic savant. | Şu otistik bilgini merak ediyorum. O otistik dahiyi merak ediyorum... Merak ediyorum şu otistik bilgin. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Is there such a thing as an autistic impressionist? | Orada otistik izlenimci diye bir şey var mı? Gerçekten de otistik izlenimci diye bir şey var mı ki? Orada otistik izlenimci diye bir şey var mı? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
'Cause if there is, | Çünkü eğer orada öyle bir şey varsa... 'Çünkü varsa, Çünkü eğer orada. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I think that might be the key to your condition. | Bence sen bir numune olabilirdin. bence bu senin durumunu özetleyebilir. Bence sen durumuna bir örnek olabilirdin. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
[as Pacino] Maybe you're right. | Belki de haklısın. Belki de iyisin. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I don't know, but I see a guy with something stuck up his ass | Bilmiyorum, ama karşımda eli kolu bağlı bir adam görüyorum. Bilmem ama götüne bir şey kaçmış bir adam görüyorum ben Bilmiyorum,ama karşımda eli kolu bağlı bir adam görüyorum. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
who's too uptight to let go. | Kimin biraz gevşemeye ihtiyacı var? Götündekini çıkartamayacak kadar gergin bir adam. Gevşemek için kim çok gergin? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
No, I like humor. I like levity. I like brevity. | Hayır, mizahı severim. Kısalığı severim. Özlüğü severim. Yo, mizahı severim Yavşaklığı severim. Dozunda olanı severim. Hayır,mizahı severim. Kısalığı severim.Özlüğü severim. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I just like to... | Sadece... Ve bir de... Sadece.. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Gravity? Where do you stand on that? | Yer çekimi mi? Neyin üzerinde duruyorsun? Ciddiyeti? Nesinde ısrar ediyorsun bunun? Yer çekimi? Neyin üzerinde duruyorsun? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Um, firmly. On terra firma. | Şey, sımsıkı. Yerküre firmasında. Ee, cidden. Her şeyinde. Hmm,sımsıkı. Yerküre firmasında. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
[as Groucho Marx] You like levity, brevity, and gravity. | Hoppalığı, kısalığı ve yerçekimini mi seviyorsun? Mizahı, yavşaklığı ve ciddiyeti seviyorsun. Hoppalığı,kısalığı,ve yer çekimini seviyorsun? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
[as Dustin Hoffman] It's great to meet you. | Seninle tanışmak harika. Seninle tanışmak ne büyük bir şeref. Seninle tanışmak harika. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
It's terrific to meet you. | Seninle tanışmak harika. Seninle tanışmak tarif edilemez. Seninle tanışmak korkunç. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I got to tell you, you're a terrific actor. | Sana harika bir aktör olduğunu söylemem gerekir. Gerçekten de olağanüstü bir aktör olduğunu söylemem lazım. Sana söylemem gerek, korkunç bir aktörsün. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I like your work. | Çalışmanı seviyorum. Yaptığın işi seviyorum. Çalışmanı seviyorum. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I caught your work the other day. | Bir gün çalışmana rast geldim. Geçen senin çalışmana rastladım. Diğer gün çalışmanı yakaladım. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I was watching the television in my room, and I said, | Odamda televizyon izliyordum ve dedim ki: Odamda oturmuş ve televizyon izliyordum, sonra dedim ki Odamda televizyon izliyordum ve dedim ki, | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
"Who is this guy? | ''Bu adam kim?'' "Bu adam da kim? ''Bu adam kim?'' | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
"He's not as tall as Coogan, but he's better. | "Coogan kadar uzun değil, fakat daha iyi. "Coogan kadar uzun değil ama ondan daha iyi. "Coogan kadar uzun değil, fakat daha iyi. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I like him a lot." | Onu çok seviyorum." Sevdim bunu." Onu çok seviyorum." | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Do you find as you get older... | Kendini yaşlı hissediyor musun? Yaşlandıkça yediklerinin daha çok... Kendini yaşlanmış buluyor musun? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
food gets stuck in your teeth more? | Yemekler dişlerinin arasına sıkışıyor mu? dişinde kaldığını düşünüyor musun sen? yemekler dişlerinin arasına sıkışıyor mu? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Oh, yes. Yes. Yes. Yes. Yeah. | Evet, evet evet. Oh, Evet. Evet, evet, evet. Hı hıh. Evet,evet evet. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
More readily? You know why that is? | Kolayca. Bunun nedenini biliyor musun? Daha bi' kolay? Neden biliyor musun? Daha kolayca? Bunun nedenini biliyor musun? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Why? Receding gums. | Neden? Gerileyen diş etleri. Neden? Diş eti erimesi. Neden? Gerileyen diş etleri. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Revealing the crack, the gap, between the tooth and the gum. | Çatlak diş ve diş eti arasındaki boşluğu ortaya çıkarıyor. Diş ve diş eti arasındaki çatlakları, yarıkları açıkta bırakıyor. Çatlağı ortaya çıkarıyor,boşluk, diş ve diş arasındaki. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
As you... look, look. Look how much... look. | Çok şey görünüyorsun. Çok şey... Senin gibi. Bak... Bak. Bak ne kadar... Bak. Çok şey görünüyorsun. Çok..Çok.. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
What are you showing me? | Bana ne gösteriyorsun? Ne gösteriyorsun ki şimdi bana? Bana ne gösteriyorsun? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
My gums. | Diş etlerimi. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Those look all right, you know. | İyi görünüyorlar. İyi görünüyorlar, biliyorsun. İyi görünüyorlar. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
[mumbled] Can you see them receding? | İçe çökükler görebiliyor musun? Eriyişlerini görüyor musun? İçe çökükler görebiliyor musun? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Mm, yes. Yeah. Yeah? | Ah evet, evet. Tamam mı? Hım, evet, evet. öyle mi? Ah evet,evet. Tamam? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Well, that is a honey trap for morsels of food. | Şey, orada yemek parçalarından bal tuzağı var. İşte, lokmalara kuyruk sallıyorlar. Şey,orada yemek parçalarından bal tuzağı var. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
That is an open invitation. | Açık bir davet. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
A bit of food sees that, he goes running towards it. | Besin parçaları gösteriyor ki; karşıya doğru çalışmaya gidiyor. Bir parça yemek de gördü mü onları, peşi sıra gidiyorlar. Besin parçaları gösteriyor ki, Karşıya doğru çalışmaya gidiyor. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
It's not good if you're on a date. | Eğer bir randevudaysan bu hiç iyi olmaz. Sevgilinle çıktığın zaman hiç hoş olmaz bu. Eğer bir buluşmadaysan bu hiç iyi olmaz. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
You still go on dates, do you? | Hâlâ randevulara mı gidiyorsun? Hâlâ birileriyle çıkıyor musun? Hâlâ randevular mı gidiyorsun? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Yeah, if I want to pick my... what I do is, | Evet, eğer almak istiyorsam... Yaptığım. Hı hıh, eğer birini seçecek... Yapacağım şey. Evet,eğer almak istiyorsam... Yaptığım, | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I normally go to the toilet. | Normalde tuvalete giderim. Tuvalete gitmek oluyor. Normalde tuvalete giderim. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I take a toothpick, go to the toilet, | Bir kürdan alırım ve tuvalete giderim. Bir tane kürdan alıp tuvalete giderim. Bir kürdan alırım ve tuvalete giderim. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
and just get every little bit out of my teeth, | Ve dişimin her noktasını karıştırırım. ve her bir parçasına kadar temizlerim. ve dişimin her noktasını karıştırırım. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
or I try to avoid foods that get lodged in your teeth, 'cause... | Veya dişime misafir olan bu besinlerden kaçmaya çalışırım. Çünkü... Ya da dişime yapışacak yiyeceklerden uzak dururum, çünkü... Veya,dişine misafir olan bu besinlerden kaçmaya çalışırım. Çünkü, | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
You don't want to try and go and kiss a girl | Azıdişlerinin içine büyük bir tavuk parçası sıkışmış... Çünkü bir kızı azı dişlerine Azıdişlerinin içinde büyük bir tavuk parçası sıkışmış | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
with a big lump of chicken stuck inside of one of your molars. | ...şu anda bir kız öpmek istemezsin. saplanıp kalmış bir külçe tavukla öpmek istemezsin. bir kız öpmek istemezsin. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
See that strikes me as odd, that a man at our age | Gerçekten garip bir şey, bizim yaşımızdaki bir adam... Görüyor musun bizim yaşımızdaki bir adamın bir kızı öpmek hakkında Gerçekten garip bir şey, bizim yaşımızdaki bir adam | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
would be thinking about trying to kiss girls. | ...kızları öpmeye çalışmayı düşünüyor... düşünüyor olması bile çok tuhaf. kızları öpmeye çalışmayı düşünüyor... | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Hi, sorry. Hello. | Merhaba, affedersiniz! Selam. Selam, üzgünüm. Merhaba. Merhaba,üzgünüm. Selam. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
It's your lucky day. | Şanslı gününüz. Şanslı günündesin. Sizin şanslı gününüz. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Why? We've had a cancellation. | Neden? Bir iptalimiz var. Neden? Bir rezervasyon iptal edildi. Neden? Bir iptalimiz var. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
You don't have to share a bed tonight. | Bu gece yatağınızı paylaşmak zorunda değilsiniz. Artık bir yatağı paylaşmak zorunda değilsiniz. Bu gece yatağınızı paylaşmak zorunda değilsiniz. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I'll drink to that. | Buna içerim. İşte buna içerim ben. Buna içerim. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Shall I leave you in room 15 and move Mr. Brydon into 7, or... | Sizi 15 numaralı odaya veya Bay Brydon'u 7 numaraya veya... Bay Brydon'ı 7 numaraya alıp, sizi 15 numarada mı bırakayım, yoksa... Sizi 15 numaralı odaya, veya Bay Brydon'u 7 numaraya,veya... | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Which is the better room? | Hangi oda daha iyi? Hangisi daha iyi ki? Hangi oda daha iyi? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
7 is a bit bigger, but I prefer 15. | 7 biraz daha büyük ama ben 15'i tercih ederim. 7 daha büyük olsa da 15'i tercih ederdim ben. 7 biraz daha büyük, ama ben 15'i tercih ederim. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Maybe you want to see it? | Belki de görmek istersiniz. Belki görmek istersiniz? Belki de görmek istersiniz? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Um... yes, I think I would. | Evet isterim... Aa, evet. İsterim. Evet isterim... | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Do you mind excusing me? | Gitmem de bi sakınca var mı? Kusuruma bakma. Gitmem de bi sakınca var mı? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I could come as well if you want. | İstersen ben de gelebilirim. Ben de gelebilirim isterseniz. İstersen ben de gelebilirim. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Nah. | Yok. Yoo. Yok. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Yeah, it's open. | Evet açık... Evet, açık. Evet açık.. 413 00:15:01,574 > 00:15:03,054 Üzgünüm. Tamam. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Sorry. Okay. | Üzgünüm. Sorun değil. Üzgünüm. Tamam. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Okay, so this is room number 7. | Pekala, yani bu 7 numaralı oda. İşte 7 Numara. Pekala,yani bu 7 numaralı oda. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
That's nice, yeah. | Evet harika. Güzelmiş, evet. Evet harika. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Beautiful room. | Güzel oda. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Nice view. Yeah? | Hoş manzara. Öyle mi? Hoş manzara. Hah? Hoş manzara. Tamam? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I find the view is very important. | Manzara benim için çok önemli. Manzara benim için çok önemlidir. Manzarayı çok önemli buluyorum. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
You can't go wrong around this area. | Buradan başka bir yere gidemezsin. Bu civarda aksi mümkün değil. Bu yerden başka bir yere gidemezsin. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Everything's beautiful. | Her şey fevkalade. Her şey çok güzel. Her şey çok güzel. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
It is. I know. It's true. | Öyle olduğunu biliyorum. Bu gerçek. Evet. Biliyorum. Doğru. Biliyorum öyle. Bu gerçek. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
It's pretty high, isn't it? | Oldukça yüksek, değil mi? Çok yüksek, değil mi? Oldukça yüksek,öyle değil mi? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
It reminds me of The Princess and the Pea. | Bu bana The Princess and the Pea'yi hatırlattı. Bana Prenses ve Bezelye Tanesi'ni anımsatıyor. Bu bana The Princess and the Pea'yi hatırlattı. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |