Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 169815
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Get out of town. I designed it. | Defol oradan. Ben tasarladım. Hadi oradan. Ben tasarladım onu. | The Romantics-1 | 2010 | |
| Listen, the wildest thing that you've ever done... | Dinle, yaptığın en vahşice şey... Şimdiye kadar yaptığın en çılgınca şey... | The Romantics-1 | 2010 | |
| ...is roll down your window on the drive up here. | ...buraya gelirken arabanın camını açmak. ...buraya gelirken yolda camı açmaktı. | The Romantics-1 | 2010 | |
| Oh, yeah? Yeah. | Öyle mi dersin? Evet. Öyle mi? Evet. | The Romantics-1 | 2010 | |
| Is that a challenge? And what if it is? | Meydan okuma mı? Ya öyleyse? Meydan mı okuyorsun? Öyleyse ne olur? | The Romantics-1 | 2010 | |
| I'll race you to the front porch. | Ön terasa kadar sana meydan okuyorum. Terasa kadar seninle yarışacağım. | The Romantics-1 | 2010 | |
| We're talking fully dressed? | Elbiselerimizle değil mi? Elbiselerle değil mi? | The Romantics-1 | 2010 | |
| Fuck that. Buck naked. | Salla onları. Anadan doğma. Siktir et elbiseyi. Çırılçıplak. | The Romantics-1 | 2010 | |
| Weesie. I like this. Yeah. | Weesie. Bunu beğendim. Evet. Weesie. Buna bayıldım. Evet. | The Romantics-1 | 2010 | |
| Yeah. Let's do it. It's a new you. | Evet. Hadi yapalım. Senin için yeni bir şey bu. Evet. Hadi yapalım. Bu senin için ilk olacak. | The Romantics-1 | 2010 | |
| Now we're talking. Take it off. | Şimdi anlaşıyoruz işte. Çıkar hadi. Çıkar bakalım. | The Romantics-1 | 2010 | |
| You know, I haven't done anything worthwhile since I was 18. | Bilirsin, 18 yaşımdan beridir kayda değer bir şey yapmadım. 18 yaşımdan beri dişe dokunur bir şey yapmadım. | The Romantics-1 | 2010 | |
| What'd you do when you were 18? | 18 yaşında olsan ne yapardın? 18 yaşında ne yapmıştın ki? | The Romantics-1 | 2010 | |
| Cheated on my SATs and got into Yale. | ÖSS'de kopya çeker, Bilkent'e giderdim. Eğitim Yetenek Sınavında kopya çeker, Yale'e giderdim. Üniversite sınavında kopya çektim ve Yale Üniversitesine gittim. | The Romantics-1 | 2010 | |
| Yeah, I was headed for greatness. | Mükemmeliyetçi olurdum. Evet, çok mükemmeliyetçiydim. | The Romantics-1 | 2010 | |
| Now I'm just headed for a breakdown. Oh, really? | Şimdi ise sadece vakit geçiriyorum. Öyle mi? Şimdi ise sadece oyalanıyorum. Öyle mi? | The Romantics-1 | 2010 | |
| Yeah. No, now is where you say, | "Biliyor musun Trip, çok iyi bir oyuncusun."... Şimdi şöyle demen gerekiyordu. | The Romantics-1 | 2010 | |
| "You know what, Trip? You're a great actress." | ...demenin tam vakti. "Biliyor musun, Trip? Harika bir oyuncusun". | The Romantics-1 | 2010 | |
| And I say, "You know what? Your novel is gonna change the world." | Ben de sana, "Biliyor musun, romanın dünyayı değiştirecek". Ben de sana, "Biliyor musun? Romanın dünyayı değiştirecek". | The Romantics-1 | 2010 | |
| Oh, yeah? You know what, Trip? Great actress. | Öyle mi? Biliyor musun Trip? Harika oyunculuk. Öyle mi? Biliyor musun, Trip? Harika bir oyuncusun. | The Romantics-1 | 2010 | |
| And your novel is gonna... | Senin de romanın... Senin romanında dünyayı... | The Romantics-1 | 2010 | |
| We don't really have to do this. | Yapmak zorunda değiliz. Bunu yapmak zorunda değiliz. | The Romantics-1 | 2010 | |
| Yeah, let's not. | Evet ama yapalım. Evet, yapmayalım. | The Romantics-1 | 2010 | |
| Funny idea, though. | Komik fikir ama. Komik fikirdi ama. | The Romantics-1 | 2010 | |
| You're not getting off that easy. | O kadar kolay kurtulamazsın. Bu kadar kolay kurtulamazsın. | The Romantics-1 | 2010 | |
| Oh, shit, let go. Let's get out. What? Wait! | Ha siktir. Hadi gidelim. Ne? Bekle! | The Romantics-1 | 2010 | |
| Minnow? | Minnow? | The Romantics-1 | 2010 | |
| No, no, no, no. | Olamaz! Olamaz, olamaz. | The Romantics-1 | 2010 | |
| Minnow! Look what I did, accidentally. | Minnow! Bak, ne yaptım kazara! Minnow! Kazayla ne yaptım bak. | The Romantics-1 | 2010 | |
| OK, OK, calm down. Calm down. | Tamam, tamam. Sakin ol. Sakin ol. | The Romantics-1 | 2010 | |
| She's probably gonna come up here in the morning. | Muhtemelen buraya sabah gelecektir. Yarın sabah buraya gelecektir. | The Romantics-1 | 2010 | |
| OK. OK. OK. This is what we're gonna do. | Tamam. Tamam. Şunu yapacağız. Pekâlâ. Pekâlâ. Şöyle yapacağız. | The Romantics-1 | 2010 | |
| You're gonna count to 100. I'm gonna go downstairs. | 100'e kadar sayacaksın. Ben aşağı ineceğim. Sen yüze kadar sayacaksın. Ben de aşağıya ineceğim. | The Romantics-1 | 2010 | |
| And when you hear me go into Lila's room, | Lila'nın odasına girdiğimi duyduğundan, Lila'nın odasına girdiğimi duyunca, | The Romantics-1 | 2010 | |
| you're gonna make a break for it. | ...kaçacaksın. ...buradan gideceksin. | The Romantics-1 | 2010 | |
| And we are gonna deal with this tomorrow. | Bununla yarın ilgileneceğiz. Bunu yarın halledeceğiz. | The Romantics-1 | 2010 | |
| Laura, Trip, you're late! Just me. | Laura, Trip, geciktiniz! Yalnız benim. Laura, Trip, geciktiniz! Benim. | The Romantics-1 | 2010 | |
| You said you'd be here at midnight. Yeah, I know. | Gece yarısı geleceğiz demiştiniz. Evet, biliyorum. Gece yarısı burada olacağız demiştiniz. Evet, biliyorum. | The Romantics-1 | 2010 | |
| We're druggie loser assholes. I'm so sorry. | İlaç bağımlısı mallarız. Kusura bakma. İlaç bağımlısı götoşlarız. Özür dilerim. | The Romantics-1 | 2010 | |
| Where is everyone? | Diğerleri nerede? Herkes nerede? | The Romantics-1 | 2010 | |
| We all had so much to drink, I doubt anyone's still standing. | Çok içmişiz, kimsenin ayık olduğunu sanmıyorum. Çok içtik, kimsenin ayakta olduğunu sanmıyorum. | The Romantics-1 | 2010 | |
| What's up, dude? What's up, man? | Naber, Dostum? Naber, adamım? | The Romantics-1 | 2010 | |
| Hey, you want a sweater or something? | Süveter gibi bir şey ister misin? Üzerine bir şeyler ister misin? | The Romantics-1 | 2010 | |
| I ain't a for real cowboy, but I am one hell of a stud. | Gerçek bir kovboy olmayabilirim ama azgınlıkta üstüme tanımam. Gerçek bir kovboy değilim, ama çok azgınımdır. | The Romantics-1 | 2010 | |
| Here you go, sir. | Buyurun efendim. Buyurun, efendim. | The Romantics-1 | 2010 | |
| Hey, is this cashmere? | Koyun yünü mü? Kaşmir mi bu? | The Romantics-1 | 2010 | |
| God, I don't know where she is. | Şey... bilmiyorum ki nerede. Tanrım, nerede bilmiyorum. | The Romantics-1 | 2010 | |
| Actually, I saw her go into the house about an hour ago. | Aslında bir saat evvel eve giderken görmüştüm ama. Aslında, onu eve doğru giderken gördüm. | The Romantics-1 | 2010 | |
| So she said she was going to sleep. | Uyuyacağını söylemişti. Yatmaya gittiğini söyledi. | The Romantics-1 | 2010 | |
| What is up with the toga situation? | Nevresime sarılma da nereden çıktı? Kıyafetlerin nerede? | The Romantics-1 | 2010 | |
| What? It's... | Ne? Bu... Ne... | The Romantics-1 | 2010 | |
| I couldn't find my... Dress? | Bulamadım... Elbiseni? Şeyimi bulamadım... Elbiseni? | The Romantics-1 | 2010 | |
| It's... How are you? | Nasılsın? | The Romantics-1 | 2010 | |
| Any luck? No. You? | Gelişme var mı? Hayır. Sizde? Gelişme var mı? Yok. Sizde? | The Romantics-1 | 2010 | |
| No. This is bad. | Hayır. Bak bu kötü işte. Yok. Bu kötü işte. | The Romantics-1 | 2010 | |
| I'm sure Chip and Laura found him by now. | Eminim Chip ve Laura onu şimdiye dek bulmuşlardır. Eminim Chip ve Laura onu bulmuşlardır. | The Romantics-1 | 2010 | |
| Yeah, if they're even still together. | Tabii hâlâ birlikteyseler. Tabii hâlâ beraberlerse. | The Romantics-1 | 2010 | |
| Lila's gonna kill us. | Lila bizi öldürecek. Lila bizi gebertecek. | The Romantics-1 | 2010 | |
| No, we should not tell her 'cause she's gonna freak out. | Söylememeliyiz çünkü duyduğu an çıldırır. Hayır, söylememeliyiz yoksa çıldırır. | The Romantics-1 | 2010 | |
| That would be an appropriate response, don't you think? | Makul bir tepki verir, sence de öyle değil mi? Beklenilen bir tepki olmaz mı, öyle değil mi? | The Romantics-1 | 2010 | |
| Why are you trying to cover your butt? | Neden paçanı kurtarmaya çalışıyorsun? Neden kıçını kurtarmaya çalışıyorsun? | The Romantics-1 | 2010 | |
| I'm not trying to cover my butt. I did nothing wrong. | Çalışmıyorum. Yanlış bir şey yapmadım. | The Romantics-1 | 2010 | |
| You guys, you guys, just give him a few more hours. | Kızlar, kızlar. Birkaç saat mühlet tanıyın ona. Millet, millet, ona bir kaç saat daha tanıyın. | The Romantics-1 | 2010 | |
| There's no point in getting Lila worked up if we can avoid it. | Görmezden gelerek hiçbir yere varamayız. | The Romantics-1 | 2010 | |
| Exactly my point. | Tam da dediğim. Ben de onu diyorum. | The Romantics-1 | 2010 | |
| All right. Everybody in favor of telling Lila? | Pekâlâ. Herkes Lila'ya söyleme taraftarı mı? | The Romantics-1 | 2010 | |
| Everybody in favor of not telling Lila. | Söylememe taraftarı mı? Herkes Lila'ya söylememe taraftarı mı? | The Romantics-1 | 2010 | |
| Fine. Let's just wait until it's light. | Öyle olsun. Gün ağarana kadar bekleyelim. Peki. Gün doğana kadar bekleyelim. | The Romantics-1 | 2010 | |
| All right. OK. | Pekâlâ. Tamam. | The Romantics-1 | 2010 | |
| "Forlorn. | "Sahipsiz kimse! "Sahipsiz! | The Romantics-1 | 2010 | |
| The very word is like a bell tolling me back from thee | Kelime, senden kendi özüme dönüşüm için... Senden kendi özüme dönmemi... | The Romantics-1 | 2010 | |
| to my sole self. Adieu. | ...çalan bir çan gibi. Elveda! ...sağlayan bir çan. Elveda! | The Romantics-1 | 2010 | |
| The fancy cannot cheat so well as she is famed to do, deceiving elf. | Hayaller de, şöhret şahsiyetler de aldatılamaz. Sevgisi, şöhreti kadar kolay aldatılamaz. | The Romantics-1 | 2010 | |
| Adieu, adieu, thy plaintive anthem fades past the near meadows, | Elveda! Elveda! Senin hüzünlü marşın, yemyeşil çimleri bile sarartır, Elveda! Elveda! Senin kederli marşın yeşil çimenleri soldurur, | The Romantics-1 | 2010 | |
| over the still stream, up the hillside | ...durgun akarsu boyunca, yamaca kadar. ...durgun akarsulardan, tepenin yamacına kadar... | The Romantics-1 | 2010 | |
| and now 'tis buried deep in the next valley glades. | Ve ağaçsız alanlara gömülecektir. ...ve ağaçsız alanda derinlere gömülecek. | The Romantics-1 | 2010 | |
| Was it a vision or a waking dream? | Bu bir hayal miydi yoksa bir rüyadan uyanma mı? Bu bir hayal miydi, yoksa rüya mı? | The Romantics-1 | 2010 | |
| Fled is that music. Do I wake or do I sleep?" | Kaçan müziğin ta kendisi: uykuda mıyım yoksa uyanık mı?" Müzik böyle kaçıyordu: Uykuda mıyım yoksa uyanık mı?" | The Romantics-1 | 2010 | |
| Look, there's Lo. | Bak işte, Lo. Bak, Lo orada. | The Romantics-1 | 2010 | |
| Hey. Have you seen him? | Selam. Gördün mü onu? Selam. Onu gördün mü? | The Romantics-1 | 2010 | |
| Us, either. We're gonna tell Lila right now. | Biz de. Lila'ya söyleyeceğiz şimdi. Biz de görmedik. Lila'ya söyleyeceğiz. | The Romantics-1 | 2010 | |
| Wait. What is it? Where were you last night? | Dur. Ne var? Dün gece neredeydin? durun. Ne oldu? Dün gece neredeydin? | The Romantics-1 | 2010 | |
| Where were you last night? Oh, my God. You were with him. | Dün gece neredeydin? Aman Allah'ım. Onunlaydın! Dün gece neredeydin? Aman Tanrım. Onunla birlikteydin. | The Romantics-1 | 2010 | |
| Trip, leave her alone. No, she was. | Trip, rahat bırak. Hayır, onunlaydı. Trip, onu rahat bırak. Hayır. Onunlaydı. | The Romantics-1 | 2010 | |
| Why do you think that? | Onu nereden çıkarıyorsun? Neden öyle düşündün? | The Romantics-1 | 2010 | |
| We don't have time for this right now. Let's go. | Şimdi buna ayıracak vakit yok. Gidelim. Bunun için vaktimiz yok. Hadi gidelim. | The Romantics-1 | 2010 | |
| Minnow! | Minnow! | The Romantics-1 | 2010 | |
| Look what she did. | Yaptığına bir bak! Yaptığına bir bak. | The Romantics-1 | 2010 | |
| Oh, darling, that's... | Tatlım, bu... Hayatım. Bu... | The Romantics-1 | 2010 | |
| That's... We have enough time. It can be fixed. | Bu... Düzeltecek kadar vaktimiz var. Düzeltilebilir. Bir şey değil. Zamanımız var. Düzeltiriz. | The Romantics-1 | 2010 | |
| Really. This will be fine. I can fix this. | Gerçekten. Sorun olmaz. Hallederim. Gerçekten. Sorun olmaz. Düzeltebilirim. | The Romantics-1 | 2010 | |
| Lila, don't. Don't! | Lila yapma. Yapma! | The Romantics-1 | 2010 | |
| She didn't... Lila, she didn't mean it! God! | O... İsteyerek yapmadı! O... İsteyerek yapmadı! Tanrım! | The Romantics-1 | 2010 | |
| You're so dead! | Tanrım! | The Romantics-1 | 2010 | |
| Li, there's something we need to tell you. | Li, sana bir şey söylemek zorundayız. Li, sana bir şey söylememiz gerek. | The Romantics-1 | 2010 | |
| Tom's missing. Last night... | Tom kayıp. Dün gece... | The Romantics-1 | 2010 | |
| No, he's not. | Hayır değil. Hayır, değil. | The Romantics-1 | 2010 | |
| I saw Tom last night. Are you kidding me? That's great! | Onu dün gece gördüm. Dalga geçmiyorsun değil mi. Bu harika! Dün gece Tom'u gördüm. Dalga mı geçiyorsun? Bu harika! | The Romantics-1 | 2010 | |
| Where is he now? There he is! | Şimdi nerede? Orada işte! Şimdi nerede? İşte orada! | The Romantics-1 | 2010 | |
| Hey! I looked there. | Selam! Oraya bakmıştım. Oraya bakmıştım. | The Romantics-1 | 2010 |