Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 168477
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Andy. What is it, Big Haircut? | Andy. Saçı Kesik mi ne demek? | The Office The Job-3 | 2007 | ![]() |
Yep. What? | Tabii. Ne? | The Office The Job-3 | 2007 | ![]() |
"Dwight, congratulations, a wipe. " | "Dwight, tebrikler denyo." | The Office The Job-3 | 2007 | ![]() |
"Don't screw the pooch. " | "İşin içine s.çma" | The Office The Job-3 | 2007 | ![]() |
All right. All right. Your loss. | Pekala, sen kaşındın. | The Office The Job-3 | 2007 | ![]() |
Www. creedthoughts. gov. Wwwlcreedthoughts. | Www.creedyaziyor.gov. Www/creedyaziyor. | The Office The Job-3 | 2007 | ![]() |
Michael. What? | Michael. | The Office The Job-3 | 2007 | ![]() |
Why? I'm sorry that just doesn't make sense. | Neden ? Kusura bakma ama hiç mantıklı değil. | The Office The Job-3 | 2007 | ![]() |
Would you want to get back together with her? | Tekrar birlikte olmayı istiyor musun? | The Office The Job-3 | 2007 | ![]() |
How can she make you get back together with her? | Nasıl olur da seni zorla ilişkiye geri döndürebilir? | The Office The Job-3 | 2007 | ![]() |
Thank you. Go. | Teşekkürler. | The Office The Job-3 | 2007 | ![]() |
Okay. Jan, | Pekala Jan... | The Office The Job-3 | 2007 | ![]() |
Jan is in a different place right now. | Jan eski duruşunu değiştirmiş. | The Office The Job-3 | 2007 | ![]() |
I would never do that. | Ben asla böyle birşey yapmam. | The Office The Job-3 | 2007 | ![]() |
I'm happy for him. I hope he gets the job. | Jim'in adına mutluyum. Umarım işi alır. | The Office The Job-3 | 2007 | ![]() |
Here's the sitch. | Olay şu: | The Office The Job-3 | 2007 | ![]() |
So, we have all night. Where do you want to go first? | Bütün gün bizim. Nereye gitmek istersin? | The Office The Job-3 | 2007 | ![]() |
I don't know. How about the UN? | Bilemiyorum. Luna Park'a ne dersin? | The Office The Job-3 | 2007 | ![]() |
For everything you've done | For everything you've done | The Office The Job-3 | 2007 | ![]() |
you reply, "Absolutely I do. " | O'na "Kesinlikle evet" dememi öğretmişti. | The Office The Job-3 | 2007 | ![]() |
I think it's going to be Michael. | Bence Michael işi alacak. | The Office The Job-3 | 2007 | ![]() |
Trees. Trees. | Ağaçtan. Ağaçtan. | The Office The Job-3 | 2007 | ![]() |
We're all unstable. Okay, do you know what? | Hepimiz dengesiziz. Bak biliyor musun? | The Office The Job-3 | 2007 | ![]() |
Totally! | Aynen! | The Office The Job-3 | 2007 | ![]() |
So long... | Senin ben... | The Office The Job-3 | 2007 | ![]() |
It could work. This could work, really. | Çok iyi olur. Çok iyi olur hakikaten. | The Office The Job-3 | 2007 | ![]() |
Yes. Absolutely. ... and questionnaire? | Evet yanımda. Ve anket... | The Office The Job-3 | 2007 | ![]() |
that I will pick randomly off the top of my head without thinking. | Hiç düşünmeden, kafadan sallayarak adam seçeceğim. | The Office The Job-4 | 2007 | ![]() |
It is time for the great spoon and egg race. | Kaşıkla yumurta tutma yarıştırmanın zamanı geldi. Bizimkisi biraz zorlu. | The Office The Job-4 | 2007 | ![]() |
There's already a twist, you're carrying an egg on a spoon. | Yarışma zaten zor. Kaşıkla yumurta taşıyorsun. | The Office The Job-4 | 2007 | ![]() |
and to everyone else in the circle, I guess, | ve buradaki herkese söylemeye çalıştığım.. Seninle eğlenmeyi özledim. | The Office The Job-4 | 2007 | ![]() |
Okay, I am gonna go walk in the water now. | Tamam. Ben şimdi suya giriyorum. | The Office The Job-4 | 2007 | ![]() |
Oh, for God's sake. | Tanrı aşkına. Oh, Tanrı aşkına. Tanrı aşkına. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
"Planking" is a very stupid and dangerous trend. | "Planking" çok salakça ve tehlikeli bir moda. "Planking" çok aptalca ve tehlikeli bir akım. "Planking" çok salakça ve tehlikeli bir moda. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
Basically you lie like a plank in weird places. | Yapılan, tuhaf yerlerde kalas gibi uzanmak. Temel olarak; garip yerlerdeki bir döşemeye yatıyorsun. Yapılan, tuhaf yerlerde kalas gibi uzanmak. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
That's it. | Hepsi bu. İşte bu. Hepsi bu. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
Sometimes you get run over. | Bazen sizi ezip geçerler. Bazen üstünden geçiyorsunuz. Bazen sizi ezip geçerler. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
Welcome to the Internet. | İnternet'e hoş geldiniz. İnternete hoş geldiniz. İnternet'e hoş geldiniz. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
Planking is one of those things where, | Planking "Ya anlarsın... Planking 'hey, ya yaparsın ya yapamazsın' Planking "Ya anlarsın... | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
hey, you either get it or you don't. | ...ya da anlamazsın" dediğimiz şeylerden birisidir. dediğimiz şeylerden biri. ...ya da anlamazsın" dediğimiz şeylerden birisidir. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
And I don't. | Ve ben anlamıyorum. Ve ben yapamıyorum. Ve ben anlamıyorum. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
But I am so excited to be a part of it. | Ama bir parçası olmak için inanılmaz heyecanlıyım. Ama bir parçası olduğum için çok heyecanlıyım. Ama bir parçası olmak için inanılmaz heyecanlıyım. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
After you, my good sir. No, I insist. | Buyurun, beyefendi. Olmaz, ısrar ediyorum. Önce siz, güzel efendim. Hayır, ısrar ediyorum. Buyurun, beyefendi. Olmaz, ısrar ediyorum. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
The search committee finally decided | Arama komitesi, müdür pozisyonu için... Arama komitesi bir çok tartışmadan sonra, Arama komitesi, müdür pozisyonu için... | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
after a lot of deliberation | ...uzun müzakereler sonucu... yönetici pozisyonu için son olarak ...uzun müzakereler sonucu... | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
on Robert California for the manager position... | ...Robert California'da karar kıldı. etrafa bir göz atan ve giden ...Robert California'da karar kıldı. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
Who took one look around | Bir kez göz atıp... Robert California üstünde karar kıldı. Bir kez göz atıp... | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
and left. | ...sonra giden adam. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
He drove down to Florida and convinced Jo | Florida'ya kadar gidip kendisini CEO yapması için... Florida'ya doğru sürdü ve Florida'ya kadar gidip kendisini CEO yapması için... | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
to make him CEO. | ...Jo'yu ikna etmiş. Jo'yu onu CEO yapması için ikna etti. ...Jo'yu ikna etmiş. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
CEO... | CEO... | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
Her own job. | ...Jo'nun kendi işi. Jo'nun kendi işi. ...Jo'nun kendi işi. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
He talked her out of her own job | Konuşmasıyla, onu kendi işinden vazgeçirmiş... Onunla kendi işi hakkında konuştu Konuşmasıyla, onu kendi işinden vazgeçirmiş... | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
and I don't really know how someone does that. | ...ve bir insan bunu nasıl yapabilirim hiç bilmiyorum. ve biri bunu nasıl yapar gerçekten bilmiyorum. ...ve bir insan bunu nasıl yapabilirim hiç bilmiyorum. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
But, anyway, then the position was his to fill | Neyse, bu şekilde müdürü seçmek ona kaldı... Ama, neyse, onun pozisyonunu doldurmak için seçtiği... Neyse, bu şekilde müdürü seçmek ona kaldı... | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
and he chose... | ...ve o da... | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
It's unbelievable. | İnanılır gibi değil. İnanılmaz. İnanılır gibi değil. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
True, I might have been the second choice, | Tamam, ikinci tercih olabilirim... Doğru, ikinci seçenek olma ihtimalim çok uzaktı, Tamam, ikinci tercih olabilirim... | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
but I was the first choice's first choice. | ...ama ilk tercihin ilk tercihiydim. yani birinci seçeneğin birinci seçeneğiydim. ...ama ilk tercihin ilk tercihiydim. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
And, about Dwight, I sense that he might | Dwight'a gelirsek, işi alamadığı için... Ve Dwight hakkında, Dwight'a gelirsek, işi alamadığı için... | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
have some resentment about not getting the job. | ...biraz gücenmiş gibi geliyor bana. işi alamamanın zoruna gidebileceğini hissettim. ...biraz gücenmiş gibi geliyor bana. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
So I sat him down and we had a talk. | O yüzden oturup biraz konuştuk. Böylece onu oturttum ve bir konuşma yaptık. O yüzden oturup biraz konuştuk. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
And I told him, "I need a really strong number two. | "Çok güçlü bir iki numaraya ihtiyacım var." Ve ona ''Gerçekten güçlü bir iki numaraya ihtiyacım var' dedim. "Çok güçlü bir iki numaraya ihtiyacım var." | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
I want you to be my enforcer." | İcracım olmanı istiyorum." dedim. Benim uygulayıcım olmanı istiyorum" İcracım olmanı istiyorum." dedim. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
Smart, right? Very smart. | Akıllıca, değil mi? Çok akıllıca. Zekice, değil mi? Çok zekice. Akıllıca, değil mi? Çok akıllıca. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
This has got to stop. I can't get down. | Buna bir son vermelisiniz. Aşağı inemiyorum. Bu son bulmalı. Aşağı inemiyorum. Buna bir son vermelisiniz. Aşağı inemiyorum. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
Ke Kevin! | Ke Kevin! | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
Yeah, at first I was really disappointed. | Başta büyük hayal kırıklığına uğramıştım. Evet, ilkönce gerçekten hayal kırıklığına uğramıştım. Başta büyük hayal kırıklığına uğramıştım. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
But I've got a great daily routine going right now. | Ama şimdi harika bir günlük takvimim var. Ama şu an harika giden bir günlük rutinim var. Ama şimdi harika bir günlük takvimim var. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
I've upped my karate to eight times a week. | Karate kursumu haftada sekiz defaya çıkardım. Karatemi haftada sekiz sefere arttırdım. Karate kursumu haftada sekiz defaya çıkardım. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
I've added boxing, lunches and on weekends. | Öğle tatiline ve hafta sonuna boks ekledim. Öğle yemeği ve hafta sonlarına boks ekledim. Öğle tatiline ve hafta sonuna boks ekledim. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
I do kickboxing three times a week, | Haftada üç defa kick boks... Haftada üç kez kickbox, dört kez yakın dövüş ve Haftada üç defa kick boks... | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
krav maga four times a week, | ...dört defa krav maga... | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
an hour of meditation every morning at sunrise, | ...her sabah gün doğarken ve akşam gün batarken... her gün doğumu saatinde meditasyon yapıyorum, ...her sabah gün doğarken ve akşam gün batarken... | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
and again at sunset. | ...bir saat meditasyon yapıyorum. ve gün batımında tekrar. ...bir saat meditasyon yapıyorum. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
So yeah... I'm doing great. | Sonuç olarak evet, harikayım. Yani evet... Harika gidiyorum. Sonuç olarak evet, harikayım. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
Okay, I'm going to need some help. Pam? | Biraz yardıma ihtiyacım olacak. Pam? Pekala, biraz yardıma ihtiyacım olacak. Pam? Bence yapmamalıyım. Biraz yardıma ihtiyacım olacak. Pam? | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
I don't think I should. | Bence yapmamalıyım. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
Oh, yeah, pregnant. | Evet, hamile. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
Right here. Little Michael Scott. | İşte burada. Minik Michael Scott. Burada. Küçük Michael Scott. İşte burada. Minik Michael Scott. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
Nope. I told you I don't like that joke. | Sakın. Bu şakadan hoşlanmadığımı söylemiştim sana. Hayır. Bu şakadan hoşlanmadığımı söylemiştim Sakın. Bu şakadan hoşlanmadığımı söylemiştim sana. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
It is a boy We found out early. | Bir oğlan. Erkenden öğrendik. Bir erkek Erken öğrendik. Bir oğlan. Erkenden öğrendik. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
Much different the second time around. | İkinci sefer çok farklı oluyormuş. İkinci seferde çok farklı. İkinci sefer çok farklı oluyormuş. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
And I have to say, it is nice | Ayrıca, ofisteki tek... Ve ofisteki tek hamile kadın olmamanın güzel olduğunu söylemeliyim. Ayrıca, ofisteki tek... | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
not being the only pregnant woman in the office. | ...hamile bayan olmamanın hoş olduğunu da söylemeliyim. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
Look! It's, uh, little pregs and big pregs. | Bakın. Minik gebe ve dev gebe. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
Wait, when did we start calling... | Dur bakalım, ne zamandan beri... Bekle, ne zaman böyle demey... Dur bakalım, ne zamandan beri... | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
Isn't it amazing, the difference in our sizes? | Cüsselerimizdeki fark inanılmaz değil mi? Boyutlarımızdaki fark büyüleyici değil mi? Cüsselerimizdeki fark inanılmaz değil mi? | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
Well, I am a few months ahead of you. | Çünkü ben senden birkaç ay öndeyim. Şey, bir kaç ay senin önündeyim. Çünkü ben senden birkaç ay öndeyim. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
I'm having a child with my husband the senator, | Ben, senatör kocamdan bir çocuk doğuruyorum... Ben, kocam senatörle çocuk sahibi oluyorum, Ben, senatör kocamdan bir çocuk doğuruyorum... | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
and Pam is having a child with Jim... | ...Pam ise Jim'den bir çocuk doğuruyor. ve Pam, Jim'le bir çocuk sahibi oluyor... ...Pam ise Jim'den bir çocuk doğuruyor. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
The great salesman. | Muhteşem satışçı. Mükemmel satış elemanı. Muhteşem satışçı. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
Hoist him aloft! | Kalıdırın yukarı. Yukarı kaldırın! Kalıdırın yukarı. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
Come on, Darryl! | Hadi, Darryl! | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
Lift, lift, Darryl. Yeah, come on, man... | Kaldır, kaldır, Darryl. Kaldır, kaldır Darryl. Evet, hadi dostum. Kaldır, kaldır, Darryl. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
Yeah, I wanted the manager job, | Müdürlüğü istemiştim... | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
but I got something much better... | ...ama çok daha iyi bir şey elde ettim. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
This soda. | İşte bu gazoz. Bu soda. İşte bu gazoz. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
This is mine. | Benim gazozum. Bu benim. Benim gazozum. | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |
It might be easier if you take a deep breath, | İsterseniz derin bir nefes alıp dizinizden destek alın... Derin nefes alıp dizlerinden kaldırırsanız ve... İsterseniz derin bir nefes alıp dizinizden destek alın... | The Office The List-1 | 2011 | ![]() |