Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 165972

İngilizce	Türkçe	Film Adı	Film Yılı	Ayrıntılar
and Joe showed me something better that wouldn't kill me.	...Joe da beni öldürmeyecek daha iyi bir şey gösterdi.	The Ledge-1	2011
What? What did he show you?	Ne? Sana ne gösterdi?	The Ledge-1	2011
How to be at peace	Kendimden daha büyük...	The Ledge-1	2011
by being in touch with something bigger than myself.	...bir şeye bağlanarak huzur bulmayı.	The Ledge-1	2011
I got that for you.	Bunu senin için hallederim.	The Ledge-1	2011
Come on. Lie down over here.	Hadi. Şuraya uzanalım.	The Ledge-1	2011
That's not exactly what I had in mind.	Aklımdaki şey bu değildi.	The Ledge-1	2011
Come on. Trust me. Lie down.	Hadi ama, güven bana. Uzan.	The Ledge-1	2011
There you have it.	İşte karşında.	The Ledge-1	2011
I mean, look at it. It's incredible.	Baksana şuna. İnanılmaz.	The Ledge-1	2011
You know, some of the stars you can see on a clear night,	Açık gecelerde görebildiğin yıldızlar...	The Ledge-1	2011
their light,	...onların ışıklarının...	The Ledge-1	2011
it's taken 21/2 million years to get here.	...buraya ulaşmaları 2.5 milyon yıl sürüyor.	The Ledge-1	2011
When that light started out, the Ice Age hadn't even begun.	O ışık yolculuğa çıkmasaydı, Buz Devri başlamamış olurdu.	The Ledge-1	2011
When you want a connection to something bigger,	Büyük bir şeye bağlanmak istiyorsan...	The Ledge-1	2011
how much bigger can you get than this?	...bundan daha büyük ne bulabilirsin ki?	The Ledge-1	2011
And we're a part of it,	Biz de bir parçasıyız...	The Ledge-1	2011
a lucky part of it, 'cause as far as we know,	...şanslı bir parçasıyız, çünkü bildiğimiz kadarıyla...	The Ledge-1	2011
only Earth came together in a way	...üzerinde yaşama imkân veren...	The Ledge-1	2011
that enabled life to exist.	...bir tek Dünya var.	The Ledge-1	2011
I mean, what a break, right?	Ne muhteşem değil mi?	The Ledge-1	2011
Thank you, universe.	Sağolasın evren.	The Ledge-1	2011
And then you die, and that's it.	Sonra ölürsün, hepsi bu.	The Ledge-1	2011
Oh, now I'm definitely feeling better.	Kesinlikle daha iyi hissediyorum.	The Ledge-1	2011
You should.	Hissetmelisin.	The Ledge-1	2011
Once you understand that life is finite,	Hayatın bir sonu olduğunu anladığında...	The Ledge-1	2011
you don't want to waste a moment of it.	...bir anını bile boşa geçirmek istemeyeceksin.	The Ledge-1	2011
I hate to say it,	Söylemekten nefret ediyorum...	The Ledge-1	2011
but I'm not getting the same buzz I get from church.	...kilisede aynı muhabbeti bulamıyorum.	The Ledge-1	2011
'Cause I want someone up there I can talk to.	Çünkü orada konuşabileceğim birini istiyorum.	The Ledge-1	2011
That's what I thought, see?	Ben de bunu düşünmüştüm.	The Ledge-1	2011
You don't want a spiritual life based on truth.	Gerçeklere dayalı dini bir hayat istemiyorsun.	The Ledge-1	2011
You want a daddy in the sky,	Gökte baban olmasını istiyorsan...	The Ledge-1	2011
and even if he is totally imaginary,	...hayal ürünü bile olsa...	The Ledge-1	2011
he's always gonna be there when you need him.	...ihtiyacın olduğunda o daima orada olacaktır.	The Ledge-1	2011
What I want is to be loved.	İstediğim şey sevilmek.	The Ledge-1	2011
We thank you, Lord, for your love and salvation,	Tanrım, sevgin ve kurtuluşun için sana şükürler olsun...	The Ledge-1	2011
but we are afraid.	...ama endişeliyiz.	The Ledge-1	2011
If you call us to do your work in Uganda,	Bizi Uganda'da işini yapmaya çağırıyorsan...	The Ledge-1	2011
please give us courage.	...lütfen bize cesaret ver.	The Ledge-1	2011
And also, Lord,	Ayrıca Tanrım...	The Ledge-1	2011
please give us the strength to resist temptation,	...lütfen bizi şeytana uymaktan koru...	The Ledge-1	2011
for sometimes we are sorely tried in this evil world.	...bazı zamanlar bu sefil dünyada şiddetle sınanıyoruz.	The Ledge-1	2011
I don't think I've ever loved anyone before you.	Senden önce birini sevdiğimi dahi sanmıyorum.	The Ledge-1	2011
Now I'm not even sure I could live without you.	Şimdiyse sensiz yaşayabileceğimden emin değilim.	The Ledge-1	2011
But if we are to be laborers together with God,	Ama ikimiz birlikte Tanrı'nın işçileriysek...	The Ledge-1	2011
then we have to answer when He calls.	...biz çağırdığında O'na cevap vermemiz gerek.	The Ledge-1	2011
What about my education?	Eğitimim ne olacak?	The Ledge-1	2011
Is that what this is about, Shana?	Konu bu mu Shana?	The Ledge-1	2011
Really?	Gerçekten bu mu?	The Ledge-1	2011
I don't want us to live a small life, Shana.	İkimiz için küçük bir hayat istemiyorum Shana.	The Ledge-1	2011
Here. Call me.	Al, ara beni.	The Ledge-1	2011
Who's Exley?	Exley kim?	The Ledge-1	2011
Oh, he used to work here.	Eskiden burada çalışırdı.	The Ledge-1	2011
I have to go to school.	Okula gitmeliyim.	The Ledge-1	2011
I'll call you as soon as I can.	En kısa zamanda arayacağım.	The Ledge-1	2011
Here.	Gel buraya.	The Ledge-1	2011
Tonight around 8:00?	Bu gece sekiz gibi olur mu?	The Ledge-1	2011
I'll find a room and email you.	Oda bulunca mesaj atarım.	The Ledge-1	2011
You really put some thought into this, huh?	Cidden bunu oturup düşündün mü?	The Ledge-1	2011
When do you reckon you'll get back?	Kaç gibi dönersin?	The Ledge-1	2011
I'm just filling in for someone.	Birinin yerine bakıyorum.	The Ledge-1	2011
I don't know when they'll show up.	Ne zaman gelirler bilmiyorum.	The Ledge-1	2011
I think I need one.	Sanırım ihtiyacım var.	The Ledge-1	2011
Are all these flowers for me?	Bütün çiçekler benim için mi?	The Ledge-1	2011
Stole 'em from the ballroom.	Balo salonundan çaldım.	The Ledge-1	2011
Wedding?	Düğün mü vardı?	The Ledge-1	2011
Memorial service.	Anma töreni.	The Ledge-1	2011
You don't have to do it.	Bunu yapmana gerek yok.	The Ledge-1	2011
Let me undress you.	Giysilerini ben çıkarayım.	The Ledge-1	2011
You have a job.	Bir işin var.	The Ledge-1	2011
You have God.	Tanrı'n var.	The Ledge-1	2011
I am washed, sanctified, and justified.	Yıkandım, kutsandım ve haklı çıktım.	The Ledge-1	2011
Help Shana.	Shana'ya yardım et.	The Ledge-1	2011
When I got home last night, he wasn't there.	Dün gece eve döndüğümde, evde değildi.	The Ledge-1	2011
Then he came back, and I asked him where he'd been,	Geldiğinde nerede olduğunu sordum...	The Ledge-1	2011
and he said, "Thinking. Where have you been?"	..."Düşünüyordum, sen neredeydin?" dedi.	The Ledge-1	2011
And then this morning, he was distant,	Bu sabah da, biraz soğuktu...	The Ledge-1	2011
and then he just went to work.	...hemen işe gitti.	The Ledge-1	2011
Why don't you leave him?	Niye onu terk etmiyorsun?	The Ledge-1	2011
I'm afraid of what he might do to himself.	Kendine bir şey yapmasından korkuyorum.	The Ledge-1	2011
I feel scared of him,	Onun için korkuyorum...	The Ledge-1	2011
and I feel sorry for him	...üzülüyorum...	The Ledge-1	2011
and grateful and ashamed.	...ona minnettarım ve mahcubum.	The Ledge-1	2011
But at the same time, it's	Ama aynı zamanda	The Ledge-1	2011
I sort of can't even think about him.	Onu düşünemiyorum.	The Ledge-1	2011
It's like he's disappearing.	Sanki yok oluyor gibi.	The Ledge-1	2011
All I can think about is you.	Tek düşünebildiğim sensin.	The Ledge-1	2011
I didn't sleep at all last night.	Dün gece hiç uyumadım.	The Ledge-1	2011
Could we see each other again tonight?	Bu gece birbirimizi yine görebilir miyiz?	The Ledge-1	2011
How would you get out?	Nasıl çıkacaksın?	The Ledge-1	2011
He's going to some church thing	7'yle 10 arası bir kilise olayına gidecek.	The Ledge-1	2011
Chris too.	Chris de öyle.	The Ledge-1	2011
Finally something to thank God for.	Sonunda Tanrı'ya şükredecek bir şey çıktı.	The Ledge-1	2011
I just wanted to give you a family.	Sana bir aile vermek istemiştim.	The Ledge-1	2011
What makes you think I want to talk about this now?	Bunu şimdi konuşmak istediğimi nereden çıkardın?	The Ledge-1	2011
Hollis, it was just an arrangement.	Hollis, sadece bir anlaşmaydı.	The Ledge-1	2011
Hollis, I was just afraid of losing you, so I just	Hollis, seni kaybetmekten korkuyordum, ben de	The Ledge-1	2011
I'm up here on the ledge with somebody and	Çatıda bir çıkıntının üstünde biriyleyim ve	The Ledge-1	2011
Please, Hollis.	Lütfen Hollis.	The Ledge-1	2011