Türkçe
İngilizceAra
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 165332
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| I never like any wine that costs less than $20. | 20 dolardan ucuz şarapları asla beğenmem. | The January Man-1 | 1989 |  |
| No matter how good it tastes? | Tadı ne kadar iyi olsa bile mi? | The January Man-1 | 1989 | |
| I'll pour you a glass. | Sana bir bardak koyayım. | The January Man-1 | 1989 | |
| What do you think? I hate it. | Ne düşünüyorsun? Nefret ettim. | The January Man-1 | 1989 | |
| This is balsamic vinegar. | Balsamik sirke. | The January Man-1 | 1989 | |
| Sprinkle some on the octopus. | Ahtopohun üzerine biraz koy. | The January Man-1 | 1989 | |
| Where did you get that scar? | Bu yara nasıl oldu? | The January Man-1 | 1989 | |
| A burn from a fire. | Yangında. | The January Man-1 | 1989 | |
| Right. You're a fireman. | Doğru, sen bir itfaiyecisin. | The January Man-1 | 1989 | |
| Till yesterday. | Düne kadar. | The January Man-1 | 1989 | |
| It's hard to picture. | İnanması zor. | The January Man-1 | 1989 | |
| A burning building... | Yanan bir bina.. | The January Man-1 | 1989 | |
| everybody else runs out, you run in. | ..herkes kaçarak çıkarken sen koşarak içeri dalıyorsun. | The January Man-1 | 1989 | |
| Basically, it's a maniac's job. | Aslında tam bir deli işi. | The January Man-1 | 1989 | |
| Marinated eggplant? | Marine edilmiş patlıcan? | The January Man-1 | 1989 | |
| Have you forgiven Franklin? | Franklin'i affettin mi? | The January Man-1 | 1989 | |
| For what? Did he do something wrong? | Ne için? Yanlış birşey mi yaptı? | The January Man-1 | 1989 | |
| He needed a fall guy, and he gave them you. | Bir günah keçisine ihtiyaçları vardı ve o seni verdi. | The January Man-1 | 1989 | |
| His own brother. That's right. | Kendi öz kardeşini. Doğru. | The January Man-1 | 1989 | |
| How should I feel about that? | Bunun hakkında ne hissetmeliyim acaba? | The January Man-1 | 1989 | |
| I guess you should be mad. | Bence kızmalısın. | The January Man-1 | 1989 | |
| Then that's what I am. | O zaman bende öyle yaparım. | The January Man-1 | 1989 | |
| Anything else that I should be mad about? | Kızmama gereken başka birşey daha var mı? | The January Man-1 | 1989 | |
| Me. Right. | Ben. Doğru. | The January Man-1 | 1989 | |
| I should be mad about you... | Sana kızmam gerekiyor.. | The January Man-1 | 1989 | |
| and that is my fucking curse. | ..ve bu benim kahrolası lanetim. | The January Man-1 | 1989 | |
| still mad about you. | ..sana halen kızgınım. | The January Man-1 | 1989 | |
| Yeah. You should. | Evet, kesinlikle. | The January Man-1 | 1989 | |
| You hate the food, and you married the wrong man. | Yemekten nefret ettin ve yanlış adamla evlendin. | The January Man-1 | 1989 | |
| I'll get my coat. | Ceketimi kendim alırım. | The January Man-1 | 1989 | |
| You might as well, Christine... | Bence de Christine. | The January Man-1 | 1989 | |
| 'cause I am not gonna sleep with you... | Çünkü sen evliyken.. | The January Man-1 | 1989 | |
| not while you're married. | ..seninle asla yatmayacağım. | The January Man-1 | 1989 | |
| I'm not gonna sleep with you. | Bende seninle yatmayacağım. | The January Man-1 | 1989 | |
| That's right, you're not. | Evet, yatmayacaksın. | The January Man-1 | 1989 | |
| Not if you beg me on your knees. | Dizlerinin üstünde yalvarmazsan asla. | The January Man-1 | 1989 | |
| I may covet my brother's wife, but I am not gonna boff her. | Ağabeyimin karısından hoşlanabilirim ama onunla asla yatmam. | The January Man-1 | 1989 | |
| You have not changed. | Hiç değişmemişsin. | The January Man-1 | 1989 | |
| Neither have you, but you should. | Sende ama değişmelisin. | The January Man-1 | 1989 | |
| Haven't you missed me? | Beni özledin mi? | The January Man-1 | 1989 | |
| When you close your eyes, don't you see my face? | Gözlerini kapadığın zaman benim yüzümü görmüyor musun? | The January Man-1 | 1989 | |
| Nick, don't. | Nick, yapma. | The January Man-1 | 1989 | |
| How do you make love to him after me? | Benden sonra onunla nasıl birlikte olabiliyorsun? | The January Man-1 | 1989 | |
| How do you get wet? Do you think about the money? | Nasıl heyecanlanabiliyorsun? Parayı mı düşünüyorsun? | The January Man-1 | 1989 | |
| There was a check. | Bir çek vardı. | The January Man-1 | 1989 | |
| That last night I saw you, two years ago. Here. | 2 sene önce, seni gördüğüm son gece. Burada. | The January Man-1 | 1989 | |
| There was a canceled check on the table. | İptal edilmiş bir çek vardı masanın üzerinde. | The January Man-1 | 1989 | |
| There was a canceled check on that table right there... | Tam burada, masanın üzerinde Frank tarafından.. | The January Man-1 | 1989 | |
| made out to my brother Frank. | ..iptal edilmiş bir çek. | The January Man-1 | 1989 | |
| After you left, it was gone. | Sen gittikten sonra kayboldu. | The January Man-1 | 1989 | |
| Are you accusing me? | Yoksa beni mi suçluyorsun? | The January Man-1 | 1989 | |
| I'm telling you. | Sadece söylüyorum. | The January Man-1 | 1989 | |
| Thanks for stopping by. | Uğradığın için sağ ol. | The January Man-1 | 1989 | |
| All right. You've got about one more minute. | Tamam, bir dakikanız daha var. | The January Man-1 | 1989 | |
| I can take one question. One more, that's it. | Bir soru daha sorabilirsiniz, bir soru daha sadece o kadar. | The January Man-1 | 1989 | |
| Mr. Mayor, do you really think Nick Starkey... | Sayın Başkan, Nick Starkey'nin polis departmanından.. | The January Man-1 | 1989 | |
| can expect the support and respect... | ..2 sene önceki hoş olmayan ayrılışından sonra.. | The January Man-1 | 1989 | |
| of the police department... | ..beklediği destek ve saygıyı.. | The January Man-1 | 1989 | |
| given his ungraceful departure of two years ago? | ..tekrar görebilecek mi? | The January Man-1 | 1989 | |
| Now understand this. | Şu anlamalısınız ki.. | The January Man-1 | 1989 | |
| There was no hard evidence of graft, all right? | ..ortada rüşvet olduğuna dair hiçbir güçlü kanıt yoktu! | The January Man-1 | 1989 | |
| What's going to happen to him? | Peki ona ne olacak? | The January Man-1 | 1989 | |
| Just a second. Let me finish... | Bekleyin biraz. Ya ben bitireyim... | The January Man-1 | 1989 | |
| or you can come up here and do it. | ..ya da siz buraya gelip benim yerime yapın. | The January Man-1 | 1989 | |
| Now, because he was under a cloud... | O karalandığı için.. | The January Man-1 | 1989 | |
| we were under a cloud. | ..bizde onunla beraber yanacaktık. | The January Man-1 | 1989 | |
| So we made what you might call a political decision. | Kısacası, politik karar vermek dediğiniz şeyi yapmak durumunda kaldık. | The January Man-1 | 1989 | |
| And he was wonderful. | O mükemmeldi. | The January Man-1 | 1989 | |
| He put the department's good ahead of his good. | Birimi en iyinin en iyisi durumuna getirdi. | The January Man-1 | 1989 | |
| He could have fought it, but he knew what he'd destroy. | Savaşabilirdi ama kaybedebileceği şeyleri düşündü. | The January Man-1 | 1989 | |
| And I respect him for that. | Bunun için ona saygı duyuyorum. | The January Man-1 | 1989 | |
| And at this moment, I think he's the obvious choice... | Ve bence şu anki soruşturmanın en tehlikeli noktasında.. | The January Man-1 | 1989 | |
| in this dangerous juncture of time to lead the investigation. | ..işi götürebilecek tek kişi odur. | The January Man-1 | 1989 | |
| Because we have to do something... | Çünkü bizim yapamamız gereken bir işimiz var.. | The January Man-1 | 1989 | |
| and I think that Lieutenant Starkey... | ..ve Teğmen Starkey... | The January Man-1 | 1989 | |
| can make it happen. | ..bunu barşarmamıza yardımcı olabilir. | The January Man-1 | 1989 | |
| That's all for today. | Şimdilik bu kadar. | The January Man-1 | 1989 | |
| The show is over. I gotta go. | Şov bitti. Gitmem gerek. | The January Man-1 | 1989 | |
| Commissioner Starkey, how do you feel... | Komiser Starkey, kardeşiniz özel dedektif olması konusunda.. | The January Man-1 | 1989 | |
| about your brother being named special investigator? | ..neler hissediyorsunuz? | The January Man-1 | 1989 | |
| I'm very glad my brother's been reinstated. | Kardeşimin tekrar göreve getirilmesinden dolayı çok mutluyum. | The January Man-1 | 1989 | |
| Obviously, I was grieved... | 2 sene önce yaşadığı zorluklardan ötürü.. | The January Man-1 | 1989 | |
| by his difficulties of two years ago... | ..gerçekten üzülmüştüm elbette ama kariyerine bıraktığı yerden.. | The January Man-1 | 1989 | |
| and hoped the day might come when he could resume his career. | ..devam edeceği günün geleceğini biliyordum. | The January Man-1 | 1989 | |
| That day has come. | O gün geldi işte. | The January Man-1 | 1989 | |
| No one is happier than me. | Kimse benden daha mutlu olamaz. | The January Man-1 | 1989 | |
| Yeah, you look ecstatic. | Evet, kesinlikle kendinden geçmiş görünüyorsun. | The January Man-1 | 1989 | |
| That was police... | Bu polis... | The January Man-1 | 1989 | |
| Cone. | Cone. | The January Man-1 | 1989 | |
| When Lieutenant Starkey reports, keep him away from me. | Teğmen Starkey gelirse onu benden uzak tut. | The January Man-1 | 1989 | |
| Give him Olson's old office. | Olson'nın eski ofisini ver ona. | The January Man-1 | 1989 | |
| Lieutenant Starkey's already reported, sir. | Teğmen Starkey çoktan geldi efendim. | The January Man-1 | 1989 | |
| He has? | Öyel mi? | The January Man-1 | 1989 | |
| Yes, sir... | Evet efendim... | The January Man-1 | 1989 | |
| and he didn't like Olson's old office... | ..ve Olson'ın ofisini beğenmedi efendim.. | The January Man-1 | 1989 | |
| so he took the big one down at the end of the hall. | ..bu yüzden koridorun sonundaki büyük ofisi aldı. | The January Man-1 | 1989 | |
| He doesn't like Olson's office? | Olson'ın ofisini beğenmedi mi? | The January Man-1 | 1989 | |
| He said the light was no good. | Işık güzel değil dedi efendim | The January Man-1 | 1989 | |
| You know, sir. The sunlight. | Bilirsiniz efendim. Günışığı. | The January Man-1 | 1989 | |
| Sunlight? | Günışığı mı? | The January Man-1 | 1989 | |
