Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 165293
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Austen's all about keeping it zipped. | Austen, bunları gizli tutmakta ustadır. Austen her zaman üstü kapalı anlatır. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Yeah, but isn't physical attraction one of the ungovernable forces? | Evet, ama fiziksel cazibe, başa çıkılmayan tutkulardan biri değil midir? Evet ama bu kontrol edemediğimiz bir gücün çekimi değil mi? | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
You know, like gravity. That's what we like about it. | Yer çekimi gibi. Hoşumuza giden de bu olur zaten. Bilirsin, yerçekimi gibi. Bu, hoşlandığımız bir şey. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
You know, downhill, release the brakes, loosen your grip, and... | Yani bayır aşağıya, frenlerin boşalır, kontrolü kaybedersin, ve sonra da... Bilirsiniz, yokuş aşağı, freni boşalmış, kontrolü kaybetmiş ve... | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Yeah. Love makes people crazy. | Evet. Aşk insanların aklını başından alır. Evet. Aşk insanı çıldırtır. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
It does not excuse bad behavior. I agree. | Yine de yapılan hataları haklı çıkarmaz. Aynı fikirdeyim. Kötü davranışından dolayı özür dilemez. Katılıyorum. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
And Mr. Knightley is violently in love. "Violently!" His word. | Bay Knightley, vahşice aşık. "Vahşice!" onun tanımı. Ve Knightley ölesiye aşık. "Ölesiye!" Onun kelimesi. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
And yet, he's never anything but a gentleman. | Ve şu ana kadar centilmenlik dışı davranmıyor. Henüz bir şey yapamamış, ama bir beyefendi. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Yeah, a gentleman who scolds people. Not everyone. | Evet, insanları azarlayan bir centilmen. Herkesi değil. Evet, herkesin ağzının payını veren bir beyefendi. Herkesin değil. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
You know, just Emma, just the woman that he loves. | Sadece Emma'yı, sadece sevdiği kadını. Bilirsiniz, sadece Emma, sadece sevdiği kadın. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
C'est vrai. C'est typique. | Bu doğru. Çok tipik. Kendine özgü ise o gerçektir. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
A man can do whatever he likes to the woman he loves. | Bir erkek, aşık olduğu kadına ne isterse yapabilir. Bir erkek sevdiği kadına istediğini yapabilir. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
I don't think that's what Austen's saying. | Austen'ın söylediği şeyin, bu olduğunu sanmıyorum. Bunu Austen'in söylediğini sanmıyorum. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Actually, Emma stops being crazy when she falls for Mr. Knightley. | Aslında, Emma Bay Knightley'e aşık olunca, deli gibi davranmayı bırakıyor. Gerçekten, Emma, Knightley'e aşık olunca çılgınlıklarına son vermişti. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
It's the event of the book. Love is an act of sanity. | Kitabın anlattığı bu. Aşk, aklı başında bir olgudur. Kitabın özü bu. Aşk akıllı davranmaktır. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
One thing that I noticed about Emma is the sense of menace. | Emma'da fark ettiğim şeylerden biri, tehditkâr bir hava. Emma hakkında fark ettiğim bir şey de tehdidi sezinlemesi. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
The gypsies, Jane Fairfax's boating accident, | Çingeneler, Jane Fairfax'in tekne kazası,... Çingeneler, Jane Fairfax'ın kayığına çarpınca, | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Mr. Woodhouse's worries. | ...Bay Woodhouse'ın endişeleri. Woodhouse endişelendi. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Austen's entire thesis is that none of these things are real, Grigg. | Austen'ın tüm anlatmaya çalıştığı, bunların gerçekte var olmadığıdır, Grigg. Austen'in tüm tezi, bu şeylerin hiçbirinin gerçek olmaması, Grigg. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
I mean, Emma, she acts on the basis of her fantasies. | Söylemeye çalıştığım, Emma fantezilerine dayanarak hareket ediyor. Demek istediğim, Emma kendi fantezilerinin temelinde rol yapıyor. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Yes, Grigg, I'm afraid you've just entirely missed the point. | Evet Grigg, korkarım ana temayı kesinlikle anlayamamışsın. Evet, Grigg, korkarım asıl noktayı tamamen kaçırmışsın. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
You know, I've read that the Emma plot, | Hani şu iyi kızın aşağılandığı Emma hikayesinin,... Biliyorsunuz, Emma olgusunu okudum... | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
the humbling of the pretty, know it all girl is the most popular plot of all time. | ...tüm zamanların en popüler hikayesi olduğunu okumuştum. ...güzel şeylerin kibiri kırması, tüm kızlar için daima en popüler olgu budur. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Yes, universally satisfying. | Evet, evrensel tatmin. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Okay. Well, what bothered me | Tamam. Şey, beni rahatsız eden... Peki, benim canımı sıkan şey... | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
was how Emma kept forcing her friend Harriet on Mr. Elton. | ...Emma'nın arkadaşı Harriet'ı, Bay Elton'la birlikte olmaya zorlamasıydı. ...Emma'nın arkadaşı Harriet vasıtasıyla Elton'un üzerindeki baskısına devam etmesi. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
And then she finds out who Harriet's father is, | Sonra da Harriet'ın babasının kim olduğunu öğrenince,... Ve sonra Harriet'in babasının kim olduğunu ortaya çıkarınca... | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
and suddenly, "Ew!" She's lucky to get the farmer. | ...birden "Iğğ!". Çiftçiyi kaptığı için şanslı oluyor. ...birden bire " Ay! ". Çiftçiyi aldığı için şanslı. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
I think Jane was being ironic there. I think some readers might miss that. | Bence Jane ironik olmaya çalışıyordu. Bazı okuyucular bunu kaçırmış olabilir. Bence, orada Jane biraz alaycı oluyor. Bazı okurlar onu kaçırmış olabilir. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Emma's a snob. Please. | Emma bir züppe. Haydi ama. Emma bir züppe. Lütfen. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
People are instinctively drawn to partners who are their near equal in looks. | İnsanlar, görünüşte kendilerine yakın olanlara, içgüdüsel bir çekim hissederler. İnsanlar içgüdüsel olarak kendilerinle aynı özelliklerdeki kişileri seçerler. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
The pretty marry the pretty, the ugly the ugly. | Güzeller, güzellerle evlenir, çirkinler de çirkinlerle. Güzel, güzel ile evlenir, çirkin ise çirkin ile. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
To the detriment of the breed, in my opinion. | Benim fikrime göre, üremenin hayrı için. Bana göre, yetişmenin bir sonucu. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
God, you're such an Emma. Isn't she? | Tanrım, tam bir Emma'sın. Öyle değil mi? Tanrım, aynı Emma gibisin. Değil mi? | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
You'd love to pair up the whole world, from dogs to people. | Köpeklerden insanlara kadar tüm dünyayı bir araya getirmeye bayılıyorsun. Köpeklerden insanlara, tüm dünyayı eşleştirmeyi seviyorsun. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Put me together with Daniel. | Daniel ile beni de bir araya getirmişti. Beni Daniel ile birlikte koydun. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
And you had beautiful children. | Ve çok güzel çocuklarınız oldu. Ve çok güzel çocukların var. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Oh, no, don't get up, Jocelyn. I'll get the tea. Sorry. | Sen kalkma, Jocelyn. Çayı ben getiririm. Affedersin. Oh, hayır, sen dur, Jocelyn. Çayımı ben alacağım. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
I hope we didn't scare Grigg away. | Umarım Grigg'i korkutmamışızdır. Umarım, Grigg'i korkutmamışızdır. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Yeah, he sure got out of here fast. Yeah, we'll toughen him up. | Arkasına bakmadan kaçtığına eminim. Evet, onu biraz güçlendireceğiz. Evet, buradan hızlı bir şekilde gitti. Evet, onu biraz sertleştirdik. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Was the book club a bad idea? | Kitap kulübü, kötü bir fikir miydi? Kitap kulübü kötü bir fikir miydi? | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Austen has a way of making you forget that most marriages end in divorce. | Austen'ın, çoğu evliliğin boşanmayla bittiğini unutturan bir yanı var. Austen'in çoğu evliliğin boşanmayla sonuçlandığını unutturacak bir tarzı vardır. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Well, she's all about the weddings, Jane. | Her şey evlilikle ilgili Jane. Güzel, tüm evlilikler ile ilgili, Jane. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Yeah, "Jane." Did you catch that? | Evet "Jane". Fark ettiniz mi? Evet, "Jane. " Yakalayabildin mi? | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Oh, Prudie? "Jane and I, we know our themes." | Prudie mi? "Jane ve ben, konularımızı biliriz." Oh, Prudie? "Jane ve ben, biz ne olduğumuzu biliriz. " | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
And why did she have to speak in French? | Neden Fransızca konuşmak zorunda ki? Fransızca konuşmak zorunda mı? | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
And if so, couldn't she do it in France, where it's less noticeable? | Öyleyse de, neden Fransa'da, daha az fark edilebilecek bir yerde yapmıyor? Eğer öyleyse, neden Fransa'da konuşmuyor? Orada pek dikkat çekmez. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
I feel for Prudie. She's married to a complete Neanderthal. | Prudie'yi anlayabiliyorum. Tam bir Neandertal ile evli. Prudie için üzülüyorum. Tam bir mağara adamıyla evlenmiş. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Okay, I will call you when I land in Dallas. You know what? | Tamam. Dallas'a indiğimde seni ararım. Biliyor musun? Peki, Dallas'a inince seni ararım. Neden biliyor musun? | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Let me call you when I check in the hotel if there's time before the game, | Otele varınca arayayım, eğer maçtan önce vakit olursa,... Aslında otele gidince seni arayacaktım. Ama zamanım olmayabilir... | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
'cause we're gonna wanna get there early. Whatever, okay. | ...oraya biraz erken gitmek istiyoruz da. Her neyse, tamam. ...çünkü maça erken gitmek istiyoruz. Her neyse, tamam. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Have fun with your mom. | Sana annenle iyi eğlenceler. Annen ile iyi eğlenceler. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Hey, Sky. Hi. Hi. | Selam Sky. Selam. Selam. Hey, Sky. Selam. Selam. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Mom, you were supposed to sit with the car. | Anne, arabada oturman gerekiyordu. Anne, arabada bekleyecektin. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
I'm gonna get a ticket! | Ceza yiyeceğim! Bilet almaya gitmiştim! | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Yo! Get some ass! | Yo! Bir kaç kıç getir! Hey! Kıçımı al! | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
So... Hey, what're we doing today? | Pekâlâ... Bugün ne yapıyoruz? Peki... Bugün ne yapıyoruz? | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Well, I'm teaching. It's a school day, okay? | Şey, ben öğretmenlik yapıyorum. Okul günü, tamam mı? Ben okula gideceğim. Tamam mı? | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
So I'm gonna drop you at the house. | O yüzden seni eve bırakacağım. Peki, seni eve bırakayım. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Or you can take the car and you can go see a movie or something. | Ya da arabayı alıp, bir film filan izlemeye gidersin. Veya bir taksi tutup sinemaya filan da gidebilirsin. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
No, no, I'll hang with you. No, no, you can't. | Hayır, seninle takılacağım. Hayır, bunu yapamazsın. Hayır, ben seni bırakırım. Hayır, olmaz. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
They don't allow that. | Buna izin vermiyorlar. Buna izin vermezler. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Mom, could you... Oh, my God, please. | Anne şunu... Aman Tanrım, lütfen. Anne, sen... Aman tanrım, lütfen. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Okay, I can't. | Tamam, bunu yapamam. Yapamayacağım. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Mom, I'm late. Please. Come on. | Anne geciktim. Haydi lütfen. Anne geç kaldım. Çabuk ol. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Oh, ditch them. Blow them off. | Ek onları. Bir şeyler uydur. Boş ver, bugünlük okulu boş ver. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Tell them your mother doesn't wanna hang around while you go to work. | Annenin sen işteyken, ortalıkta gezinmek istemediğini söyle. Onlara annenin sen işteyken gezemediğini söylersin. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
What's the story with the clothes? You dress like a flight attendant. | Bu kıyafetler de neyin nesi? Hostes gibi giyiniyorsun. Neden bu kıyafetleri giydin? Hosteslere benzemişsin. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
No, I dress like a teacher. Or it gets confusing. | Hayır, öğretmen gibi giyiniyorum. Yoksa insanlar karıştırıyor. Hayır, bir öğretmen gibi giyindim. Yoksa düzensiz oluyorum. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Mom, mind your stupid... For everyone. | Anne, müsaade eder misin... Anne, herkesi aptal yerine koyma. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Why would anyone wanna teach high school? | Niye insan lisede öğretmenlik yapmak istesin ki? Neden millet okumak ister ki? | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
I hated my teachers. | Ben öğretmenlerimden nefret ederdim. Öğretmenlerimden nefret ederdim. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Well, I'm just gonna settle you at the house. | Pekâlâ, seni eve bırakacağım. Tamam, seni eve bırakacağım. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
No, I'll drop you at school and then I'll take the car. | Hayır, ben seni okula bırakıp, sonra da arabayı alırım. Hayır, seni okula bırakıp arabayı alacağım. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Should you be driving? Huh? | Böyle mi araba kullanacaksın? Kullanabilecek misin? Ne? | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Okay, you know what? Just don't forget to come get me at 3:00. | Tamam biliyor musun? Beni üçte almayı unutma yeter. Peki, ama beni saat 3'te almayı unutma. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Okay? Don't forget. | Tamam mı? Unutma. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
I'm in Brigadoon. Would you mind running lines with me? | Brigadoon oyununda oynuyorum. Benimle repliklerimi tekrar eder misin? Tiyatro kulübündeyim. Çalışmalarıma yardım etmek ister misin? | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
"Of course I'm all right." | "Tabii ki iyiyim." "Tamam ben iyiyim. " | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
"I'd have died if anything had happened to you. | "Sana bir şey olsaydı, ölürdüm." "Sana bir şey olursa ölürüm." | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
"I love you so." | "Seni o kadar seviyorum ki." "Seni bu kadar çok seviyorum. " | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
"But how can you be sure in just one day?" | "Ama sadece bir günde, bundan nasıl emin olabilirsin?" "Sadece bir günde nasıl emin olabilirsin?" | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
"I dinna know, 'tis just | "Bilmem, bu sadece..." "Bilmiyorum, bu sadece..." | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
"when a lass falls in and out of love, she knows it right away." | "...bir genç kız, aşkın içine düştüğünde, bunu hemen bilir." "...insan aşık olduğunu anlayamaz mı hiç. " | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
What? It's a good accent. | Ne? Güzel bir aksan. Ne? Bu güzel bir vurgu. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Well, languages are my speciality. I just thought that... | Yabancı diller, benim uzmanlık alanımdır. Düşündüm ki Güzel, lisanlar benim uzmanlık alanımda. Düşündüm ki... | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
French teacher. | Fransızca öğretmeni. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
It's your line. | Senin satırın. Senin çizgin bu. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
"Do you think you're in love with me?" | "Bana aşık olduğunu düşünüyor musun?" "Bana aşık olduğunu mu düşünüyorsun? " | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
"Think? What good does thinking do? | "Düşünmek mi? Düşünmek ne işe yarar ki?" "Düşünmek mi? Düşünceler ne yapar? " | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
"But what I feel is something else." | "Ama hissetiğim başka bir şey." "Fakat benim hissettiğim şey farklı. " | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
"What do ye feel then, Tommy?" | "Ne hissediyormuşsun peki, Tommy?" "Peki ne hissediyorsun, Tommy?" | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
And then we kiss. | Ve sonra öpüşüyoruz. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Who plays opposite you? | Karşında kim oynuyor? | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
Karen Bhave. | Karen Bhave. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
I think she only tried out because she thought we'd hook up during the play. | Sanırım sadece benimle takılabilmek için oyuna girdi. Sanırım sadece denemeler yapıyor, çünkü oyunda birleşeceğimizi düşünüyor. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
I saw you watching me in the library. | Kütüphanede beni izlediğini gördüm. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
I wasn't watching. You were watching. | İzlemiyordum. İzliyordun. İzlemiyordum. İzliyordun. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
No, I was reading. | Hayır okuyordum. Hayır, okuyordum. | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |
You were watching. I was reading this... | İzliyordun. Şu şey kitabını okuyordum... İzliyordun. Ben okuyordum... | The Jane Austen Book Club-1 | 2007 | ![]() |