Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 16076

İngilizce	Türkçe	Film Adı	Film Yılı	Ayrıntılar
So she got me what she thought was a hamster.	Bana, hamster olduğunu sandığı bir şey aldı.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
How long have I been chewing on this turkey?	Bu hindiyi ne zamandan beri çiğniyorum ben?	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
Feels like forever.	Sanki ezelden beri ağzımdaydı.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
Wait. Is that a tendon?	Bir saniye. Bu bir tendon mu yoksa?	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
Oh, my God, I I can't eat a tendon.	Tanrım. Ben tendon yiyemem.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
I need to spit this out into a napkin,	Bunu bir peçeteye çıkarmalıyım.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
but the sad kid keeps on looking at me.	Ama üzgün çocuk sürekli bana bakıyor.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
Maybe I can wash it down with orange drink.	Belki de portakal suyuyla yuvarlayabilirim.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
There's lipstick on that cup.	Bu bardakta ruj izi var.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
They're reusing cups.	Bardakları tekrar kullanıyorlar.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
Yoo hoo! Hi.	Hu hu. Merhaba.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
Down here.	Aşağıdayım.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
Oh! Hey, June, I didn't see you down there.	Hey, June. Seni göremedim.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
Yeah. Or in the hallway or the TV room.	Evet. Koridorda ve TV odasında da görmedin.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
But anyway, uh, listen,	Ama her neyse, bak.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
I know this is a little awkward.	Bunun biraz garip olduğunu biliyorum.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
But, um, Karen and I seem to be getting along great.	Ama, Karen'le iyi anlaştık sanırım.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
And you and I don't have to pretend	Birbirimizi tanımıyormuş gibi davranmamıza gerek yok.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
I mean, the last time I saw you,	Yani, seni son gördüğümde ayak başparmaklarımı emiyordun.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
Oh! That was the timer.	Fırının alarmı çaldı.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
I have to check something in the kitchen.	Mutfakta bir şeylere bakmam gerek.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
Hey. That is not where the kitchen is!	Hey. Mutfak o tarafta değil!	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
I know what you're doing Oh.	Ne yaptığını biliyorum.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
God. This rug is like a swamp.	Tanrım. Bu halı adeta bataklık gibi.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
Yep, stairs can be tricky.	Evet, merdivenler zorluk çıkarabiliyor.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
Mm. Here's what's gonna happen.	Şöyle yapalım.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
I'm gonna reach over. And I'm gonna set your brake.	Sana doğru uzanacağım. Frenlerini kilitleyeceğim.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
I'm gonna slip my right hand under your left buttock,	Sağ elimi, sol kalçanın altına süreceğim.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
and I'm gonna heft your weight...	Ve seni kaldırıp bir sandalyeden diğerine geçireceğim.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
Oh, beautiful. Beautiful. You all right?	Güzel, güzel. İyi misin?	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
Et voila.	Ve işte böyle.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
I've got a knitting project in the side pouch. Feel free.	Yandaki cepte örgüm var. İstersen bakabilirsin.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
See you downstairs!	Aşağıda görüşürüz.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
Hey oh...	Hey!	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
June, where the hell have you been?	June, hangi cehennemdeydin?	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
I've been trying to talk to your father,	Babanla konuşmaya çalışıyordum.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
but he's acting like a child.	Ama kendisi çocuk gibi davranıyor.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
Well, my mom just said she likes my hair down,	Annem az önce saçlarımın salık halini sevdiğini söyledi.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
so obviously, I put it up.	Tabii ki ben de hemen topladım.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
How do you make this thing go down?	Bu şey nasıl aşağı iniyor?	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
Are you even listening to me? This is red hour, June!	Sen beni dinliyor musun? Bu en kritik saat, June.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
This is right before dinner	Tam akşam yemeği öncesi.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
when my mom and I get in a huge fight,	Annemle sağlam bir kavga edip...	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
and I blow everything up! You're supposed to stop me!	...her şeyi mahvedeceğim vakit! Bana yardım etmen gerekiyordu!	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
Tell me to breathe or something!	'Nefes al' falan de bana.!	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
God, did you ever think that maybe your mother	Tanrım, acaba problemin annende olmadığını hiç düşündün mü?	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
She is a wonderful human being.	Kendisi harika bir insan.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
It is your father who has real issues	Tekerlekli sandalyedeki kadınlarla sorunu olan kişi, baban.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
You're supposed to be my emotional Sacagawea.	Benim duygusal Sacagawea'm olman gerekiyordu.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
Sacagawea's busy.	Sacagawea'nın işi var.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
Oh, dinnertime!	İşte Akşam yemeği!	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
Well, I just took some ibuprofen wink	Az önce iboprofen aldım.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
so I passed that little episode on my own,	...ve çektiğim sıkıntıyı kendim atlattım.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
no thanks to you. Uh huh. Look at Scott.	Senin sayende değil. Scott'a bak.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
He's staying as far away from me as possible.	Benden mümkün olduğunca uzakta oturuyor.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
You know, I've been thinking about it,	Biliyor musun, düşündüm de...	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
and he didn't even call me once	Beni bir kere bile aramadı geçirdiğim attan düşme kazasından sonra.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
You didn't have an accident.	Sen kaza falan geçirmedin.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
But he thinks I did, and he never sent me balloons	Ama o öyle sanıyor ve bana bir balon bile göndermedi.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
or came to visit me in the hospital...	Hastaneye ziyaretime de gelmedi, hiçbir şey yapmadı.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
I have a cup holder.	Bardak tutucum bile var.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
Ding, ding!	Çin çin!	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
Fork made the sound.	Çatal o sesi yaptı zaten. Söylemene gerek yoktu.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
Before we eat, I'd like to go around the table	Yemeğe başlamadan önce masadaki herkesin ne için...	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
and say what we're thankful for.	...şükran duyduğunu söylemesini isterim.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
I'm thankful for all of us being here together...	Ben, bugün hepimiz bir arada olduğumuz için şükran duyuyorum.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
Especially June, our newest addition.	Özellikle de June için. Aramıza yeni katıldı.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
I'm thankful we were able to get the Syracuse game	Ben Syracuse maçını uydu anteniyle izleyebildiğimiz için...	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
on the dish, right, tom?	...şükran duyuyorum, değil mi Tom?	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
Ha! Hilarious!	Aman, çok komik!	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
I'm thankful the snowy owl	Ben, Kar Baykuşu artık nesli tükenmekte olan hayvanlar...	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
To our troops overseas.	Deniz aşırı yerlerdeki askerlerimize. Ben çikolata için şükran duyuyorum.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
And the Mars rover.	Mars'taki aracımız için.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
And yams!	Ve tatlı patates!	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
How come no one said legs?!	Nasıl olur da bir kişi bile bacakları için şükretmez?	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
Uh, you mean, like, turkey legs?	Hindi butlarını mı kastediyorsun?	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
I mean you all have working legs,	Hepinizin bacakları sağlam ama bu hiçbirinizin umurunda değil!	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
Yams?!	Tatlı patates mi?	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
Legs!	Bacak diyorum!	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
June, pull yourself together!	June, kendine gel!	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
Everybody, I am so sorry	Çok üzgünüm millet.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
that June is trying to ruin our special Thanksgiving dinner.	June, özel Şükran Günü yemeğimizi mahvetmeye çalışıyor.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
What are you talking about?	Sen ne diyorsun be?	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
You wouldn't even be here if it weren't for me.	Ben olmasaydım bu kadar bile duramayacaktın.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
You'd be screwing that life size cheddar cheese over there	Şu hayvan boyutundaki çedar peyniriyle düzüşecek ve...	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
and arguing with your selfish father!	...o bencil babanla tartışacaktın.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
I'm Sacagawea!	Ben Sacagawea'yım! Benim resmim paraya basıldı. Para benim, sürtük!	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
June's legs work!	June'un bacakları sağlam!	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
I walked in on her getting nuts from on top of the fridge,	Onu dolabın üst rafından fıstık alırken gördüm.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
and I didn't want to say anything	Bir şey söylemedim, çünkü Şükran Gününü mahvetmek istemedim.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
Uh, June, honey, ignore her. This isn't about you.	June, hayatım. Sen ona bakma. Bu seninle ilgili değil.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
Chloe's always had a complicated relationship with my chair.	Chloe'nin benim sandalyemle her zaman karmaşık bir ilişkisi olmuştur.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
That's why I put a lock on your tampon holder.	Bu yüzden ped çantana bir de kilit koydum.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
Wait. What are you doing? What are you doing?	Dur. Ne yapıyorsun sen? Ne yapıyorsun?	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
Don't. Don't.	Yapma! Yapma!	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
Stop it! Chloe! Stop it!	Kes şunu! Chloe! Yapma!	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
She's done this to me before.	Bunu bana da yapmıştı.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
Set your brake. Set your brake!	Frenlerini kilitle. Frenlerini.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
Stop it! Get off of me!	Kes şunu! Çekil üzerimden!	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012
Get oh, my	Bırak, beni.	Dont Trust the B in Apartment 23-3	2012