Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 15894
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
That's a mountain. Yep. | Karanlıktan korkuyorum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Oh, no, no, no. | Hayır, hayır, hayır. Kolay yoldan çıkmak yok! | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Yuma Takahashi. | Gizli bir örgütün elemanlarından biri mi? Şu dallı budaklı komplonun dallarından birinin o mu olduğunu düşünüyorsun? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
He loves the beach. | Gerçekten Tokyo'daki bir programcının, işini kapabilmek için... Sırf işini almak için Tokyo'daki birinin... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Keep dialing. | Planın üstüden tekrar geçmek istiyorum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Two? One. | Her şey yoluna girecek. Her şey yoluna girecek. Her şey yoluna girecek. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I have something in my pocket. | Bitti. Her şey bitti. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I have it! | Botunda da ağızlık gibi bir şey olmalı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Are you having fun? | Hayır. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Put the drill in the hole. | Sakın elini kıpırdatma. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Me, too. | Topher, bir sorum var. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Let me see your hands! | Hemen ateş etmeye başla! Ateş etmeye başla... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
We'll try. | Şimdi gitmem gerek. Şimdi gitmem gerek. Şimdi gitmen gerek. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Uh, John Smith, maybe? | Antov Lubov olacaksın. Adın Anton Lubov kalacak. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
on every "be on the lookout" list from here | Kaç kişiyiz? Kaç kişi görüyorsan. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
If your body turns up | ...ve farklı bir hikaye anlatırsa... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
My CI shows up dead, nobody's going to blink. | Bulunduğumuz yeri başka kim biliyor? Bulunduğumuz yeri başka kim biliyor? Burada olduğumuzu başka kim biliyor? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Around the corner, you can get out. | Üzgünüm. Lütfen gitmeme izin ver. Kimseyi incitmek istemiyorum. Üzgünüm. Lütfen gitmeme izin ver. Kimseyi incitmek istemiyorum. Özür dilerim, lütfen beni bırak. Kimsenin zarar görmesini istemiyorum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You'll need to sign and initial at the bottom. | Yoksa bu...? Yoksa bu... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Previously on Dollhouse: | Önceki bölümlerde Dollhouse... Önceki bölümlerde Dollhouse... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
They're called breasts. | Bunlara göğüs deniyor. Bunlara göğüs deniyor. Ayrıca biliyorum, bomba gibiler. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You can mention that when you blog about this later. | Bu konuyu daha sonra internette günlük yazarken belirtebilirsin. Bugünü internet günlüğüne yazarken bundan bahsedersin artık. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
So, boss, what do we really call you? | Patron, sana gerçekten ne diye hitap edeceğiz? Ee, patron hanım, sana nasıl hitap edeceğiz? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
He put together this merry band of thieves. | Bu neşeli hırsızlık topluluğunu bir araya getirdi. Bu şen hırsızlar bandosunu o bir araya getirdi... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
In his infinite wisdom he decided that... | Bu neşeli hırsızlık topluluğunu bir araya getirdi. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
well, guess I am the boss of you. | ...patronun ben olduğunu düşündürttü. ...beni patronunuz yaptı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I figured out on my first job | İlk işimde, küçük "yaratıcı düşüncem"... Daha ilk işimde kafama göre hareket ettiğim için... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Our client's paying premium for no kill. | İşin içinde öldürme olmadığı halde müşterimiz bize prim ödüyor. Müşterimizi hiç kimseyi öldürmememiz için esaslı bir ödeme yaptığı için... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
He gets no kill. | İşin içinde öldürme olmadığı halde müşterimiz bize prim ödüyor. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I I think you're hurting him. | Sanırım canını yakıyorsun. Sanırım canını yakıyorsun. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You're very astute, Professor. | Gözünden de hiçbir şey kaçmıyor, profesör. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
It's a good thing this is a no kill job. | Bu işte ölüm olmaması güzel. Allah'dan hiç kimsenin ölmemesi gereken bir görevdesin. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You could have been in trouble there. | Orada başın belaya girebilirdi. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Uh, yeah, right. | Pekala. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Shouldn't we go far away now? | Şimdi buradan uzaklaşmamız gerekmiyor mu? Şimdiye uzaklaşmamamız gerekmiyor muydu? Size bu işin nasıl olacağını anlatayım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
In 64 seconds, | 64 saniye sonra, duvarın öteki tarafında bulunan yüksek güvenlikli binadaki... 64 saniye sonra... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
the high security building | ...hemen yanımızdaki yüksek güvenlik önlemlerine sahip binadaki... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
to be shutting down their motion sensors, | ...hareket sensörleri, kızılötesi sensörleri ve güvenlik kameraları kapatılacak. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
We will be in a Gray Hour. | Bir saat karanlıkta kalacağız. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
In the one hour it takes them | Güvenlik sistemlerini onarmak ve aşılmaz hale getirmek bir saatlerini alacak... Bir saat içinde ise güvenlik sistemlerini aşılmaz hale yükseltecekler. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
If their system is down, | Sistemleri çökerse birilerinin içeri sızmaya çalışacağını anlayacaklar. Güvenlik sistemlerini kapattıklarında mutlaka... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Inside security: five guards, | İç Güvenlikte yakalarında GPS izleme sistemi olan 5 koruma var. İçerideki güvenlik 5 kişiden oluşuyor. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
each with GPS tracking devices implanted in their badges. | Beşinin de rozetlerine gps takip ekipmanı takıldı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
The guards will be focused on perimeter threats. | Bu korumalar çevresel tehditlere odaklanacaklar. Korumalar sadece dışarıdan gelecek tehlikelere odaklanmış olacaklardır. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
They're not allowed on the vault floor during Gray Hour. | Karanlık Saat boyunca kasanın olduğu katta bulunmaları yasak. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You have 'em yet? | Daha yerlerini tespit edemedin mi? İçeri girmeden edemem. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Not till we're inside. | İçeri girene kadar göremeyeceğim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
15 seconds. | 15 saniye kaldı. Patlatmaya hazır mısın? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You ready to go boom? | Patlamaya hazır mısınız? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
We gotta sync our watches... | Saatlerimizi ayarlamalıyız... Önce saatlerimizi ayarlamamız... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You're on Taffy Standard Time now. | Şu anda Taffy'nin Standart Zamanı'ndasın. Artık Küresel Taffy Zamanındasın. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
And three, two, one. | Ve üç, iki, bir, bas. Üç, iki, bir. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
A hundred people must have heard this. | Pek çok kişi bu gürültüyü duymuş olmalı. Bu sesi yüzlerce kişi duymuş olmalı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Upstairs, they're just thinking a truck rumbled by. | Yukarıdakiler, bir kamyonet gürültü yaparak geçti diye düşünecekler. Yukarıdakilere göre sadece bir kamyon yoldan geçti. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Bladdy, blah. | Vıdı vıdı yapma. Hepimiz işimizin erbabıyız, ukala şey. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
We're all the best, braggy. | Hepimiz en iyiyiz, kibirli şey seni! | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
So pretty. | Harika. Harika. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Hey, if she's the best, funny I've never heard of her. | Kız en iyi ise, gariptir ki hiç adını duymadım. İşinin erbabıysa neden daha önceden onu duymadık? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You've heard of Bonnie and Clyde, right? | Bonnie ile Clyde'ı duydun, değil mi? Bonnie ve Clyde'ı duymuşsundur, değil mi? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Are you Bonnie? | Bonnie ile Clyde'ı duydun, değil mi? Sen Bonnie misin? Sen Bonie misin? Hayır. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I'm not that stupid. | O kadar aptal değilim. O kadar aptal biri değilim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Bonnie and her gun crazy beau | Bonnie ile onun züppe arkadaşı. Bonnie ve o silah âşığı erkeği neyin peşindeydi biliyor musun? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
It wasn't to be the best. | En iyi olmamalarını. En iyi olmanın peşinde değillerdi. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Best ness means a quiet, head down kind of life. | En iyi olmak sessiz, baş aşağı bir hayat demektir. En iyi olmak dikkat çekmeyen, sakin bir hayat gerektirir. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
No, Bonnie and Clydie they wanted fame. | Hayır, Bonnie ile Clyde ünlü olmak istedi. Ama hayır, Bonnie ve Clydie şöhret peşindeydiler. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
And boy, did they get it. | Ve dostum, istediklerini elde ettiler. İyi nam saldılar ama aynı zamanda öldüler de. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
When this is over, feel free to forget I exist. | Bu iş bittiğinde, var olduğumu bile unutabilirsiniz. Bu iş bitince yaşadığımı bile unutabilirsin. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Now just keep it down | Sevgilimle birbirimizi daha yakından tanımaya çalışırken siz kontrol etmeye devam edin. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
while this little darling and I get to know each other better. | ...bu şeker şeyle birbirimizi daha bir yakından tanıyalım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Uh, coming online. | Birileri geliyor. İzleme aktif hale geldi. İki saniye içinde korumaları görürüz. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Two secs. | İki güvenlik görevlisi. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I'll see the guards. | Birileri geliyor. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
She's in. | Açtı. Girdi bile. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Damn! | İnanmıyorum! Vay anasını! | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
damn | İnanamıyorum. Vay be! | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Tick tock, boys. | Şipşak, çocuklar! Saat işliyor, beyler. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Hey, this is... | Bu... Bu yoksa... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Oh. Oh, my God. | Aman Tanrım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
There are rumors of secret vaults | Dünyanın en tartışmalı eserlerini saklamak için... Büyük müzelerin dünyanın en ses getiren eserlerini saklandığı... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
to store the world's most controversial works, but... | ...kasaların var olduğu dedikodusu var ama... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Yeah. Piccolo Boy here is shocking. | Piccolo Boy resminin burada olması inanılmaz! "Piccolo Çocuğumuz" şoka girdi. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, Piccolo Boy, as you call him, | Piccolo Boy resmi yakın zamanda... Piccolo Çocuğu tablosu... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
was recently stolen from a private collector in Paris. | ...Paris'teki özel bir koleksiyoncudan çalınmıştı. ...Paris'teki özel bir koleksiyoncudan çalınmıştı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Valued at $17 million. | Değerli 17 milyon dolar. Değeri 17 milyon dolar. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
So, we're stealing stolen art? | Yani sanat hırsızlığı mı yapıyoruz? Çalıntı sanat eserlerini mi çalmaya geldik? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Antiquities, which are my particular forte... | Antikalar benim özel ilgi alanımdır. Asıl uzmanlık alanım antikalardır... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Old stuff's in here. | Eski eşyalar burada. Küflü şeyler bu tarafta. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Thank you, gods... | Teşekkür ederim, tüm Tanrılar ve Tanrıçalar. Şükürler olsun size Tanrılar... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
and goddesses. | ...ve Tanrıçalar. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Gray Hour's now Gray 45 minutes. | Karanlık saatin şu anda 45 dakikası karanlık. Görünmez saatin bitmesine 45 dakikamız kaldı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
This is what we're here for. | İşte bunun için buradayız. Burada bulunma sebebimiz bu. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Find it, tell me if it's the real thing, | Bul onu, gerçek olup olmadığını söyle ki onu alıp buradan gidebilelim. Bul ve gerçek olup olmadığını kontrol et de... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Why else would I have been chosen? | Başka hangi sebepten ben seçilmiş olabilirim? Başka neden seçilebilirdim ki zaten. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Chosen for what? What are we taking out of here? | Hiç komik değil. Adım November. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
The Parthenon. | Parthenon'u. Partenon Tapınağı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Isn't that kind of big? | Bahsettiğin şey biraz büyük değil mi? O büyükçe bir şey değil miydi? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Don't do... Don't shoot me. | Yapma... Vurma beni. Yapma. Sakın vurma. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
How'd you get in here? | Buraya nasıl girdin? Buraya nasıl girdin? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Get out. | Çık dışarı. Hemen dışarı. Bana yardım etmelisin. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Put me in Witness Protection. Uh, get me out of town! | Çık dışarı. Beni sanık koruma programına aldır. Beni bu şehirden gönder! Tanık koruma programına sok beni. Buradan kurtar. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |