Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 158268
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Mikhail, from in the joint, sent me. | Hapisten Mikail yolladı beni. Mikhail, hapishaneden beni gönderdi. | Takers-2 | 2010 | |
| Y'all having fun, huh? | Eğleniyor musunuz? Eğleniyor musun? | Takers-2 | 2010 | |
| Not so fast, my man. | O kadar da çabuk değil, dostum! O kadar hızlı değil, dostum. | Takers-2 | 2010 | |
| USA! USA! USA! | USA! USA! USA! ABD! ABD! ABD! | Takers-2 | 2010 | |
| Think about it. | İyi düşün. Bunu bir düşün. | Takers-2 | 2010 | |
| We... We have vodka and take care of business, huh? | Votkamız var işleri hallederiz, olmaz mı? Biz... Birer votka içelim ve işimize bakalım, tamam? | Takers-2 | 2010 | |
| That's what I thought you'd say. | Böyle söyleyeceğini düşünmüştüm. Sana söylemeye çalıştığım da bu. | Takers-2 | 2010 | |
| We've got some serious stacks now. | Sağlam para kaldırdık. Çok iyi para kaldırdık. | Takers-2 | 2010 | |
| And I mean it's love, baby. | Aşk işte budur. Ve bu aşk demek, bebeğim. | Takers-2 | 2010 | |
| Yeah, we did all right. All right, my ass. | Evet, iyi iş başardık. İyi de neymiş! Evet, iyi işti. Pekala, götlek. | Takers-2 | 2010 | |
| Our biggest heist yet, and you, you don't seem too jazzed. | Şimdiye kadar ki en büyük soygunumuz, pek de sevinmişe benzemiyorsun. Büyük bir soygun yaptık, ama sen pek mutlu görünmüyorsun. | Takers-2 | 2010 | |
| No, I'm good. | Hayır, iyiyim. Hayır, ben iyiyim. | Takers-2 | 2010 | |
| Listen, Dad called last night. | Dinle, dün gece babam aradı. Bak, dün gece babam aradı. | Takers-2 | 2010 | |
| He wants us to come see him. | Onu görmeye gitmemizi istiyor. Onu görmeye gelmemizi istiyor. | Takers-2 | 2010 | |
| No. Hell, no, Jake. | Hayatta olmaz Jake. Olmaz, hayatta olmaz Jake. | Takers-2 | 2010 | |
| I've been to see Dad in jail. I've been to juvie. | Babamı hapiste gördüm. Daha çocuktum. Onu hapiste gördüm. Daha küçüktüm. | Takers-2 | 2010 | |
| I'm not going back. Not for you, not for Dad, | Tekrar gitmiyorum. Ne senin ne de babam için. Geri gitmeyeceğim. Ne senin için, ne babam için... | Takers-2 | 2010 | |
| not for anybody. Ever. Okay, okay. | Ne de başkası için. Asla. Tamam. Tamam. ...hiç kimse için. Asla. Tamam, tamam. | Takers-2 | 2010 | |
| He's got less than five. | 5 aydan az vakti kaldı. Beş aydan az kaldı. | Takers-2 | 2010 | |
| So, when he gets out, | Yani, dışarı çıktığında... Yani çıktığı zaman,... | Takers-2 | 2010 | |
| maybe we build him a house. | ...belki de ona bir ev yaparız. ...belki ona bir ev yaparız. | Takers-2 | 2010 | |
| Cool? Cool. | Güzel mi? Güzel. İyi mi? İyi. | Takers-2 | 2010 | |
| Gordon says you find anything marked, burn it. | Gordon, işaretli bir şey bulursa yaksın dedi. Gordon, işaretli bir şey bulursan yak dedi. | Takers-2 | 2010 | |
| You just gonna leave your kid bro up there with all that paper? | Küçük kardeşini o kadar parayla bırakıp gidecek misin? Tüm paralarla kardeşini yukarı da mı bırakacaksın? | Takers-2 | 2010 | |
| If he runs out with it, shoot him. | Paraları alıp kaçarsa, onu vururum. Paralarla kaçarsa, onu vururum. | Takers-2 | 2010 | |
| I will, too. | Ben de. Ben de vururum. | Takers-2 | 2010 | |
| Remember the song? | Şarkıyı hatırladın mı? Bu parçayı hatırladın mı? | Takers-2 | 2010 | |
| A'ight. | Tamam. Pekala. | Takers-2 | 2010 | |
| I don't know what to tell you. We're so... We're so busy. Look at this. | Sana ne dedi bilmiyorum. Çok meşgulüz. Şuna bak. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Biz çok... Çok meşgulüz. Şuna baksana. | Takers-2 | 2010 | |
| And if we get that empty space next door, think about how amazing it's gonna be. | Yandaki boş daireyi alırsak, ne kadar güzel olacağını düşün. Eğer yandaki boş daireyi tutarsak, ne kadar harika olacağını düşün. | Takers-2 | 2010 | |
| What's this? Open it. | Bu da ne? Aç. Ne bu? Aç. | Takers-2 | 2010 | |
| If you'll have me, | Beni kabul edersen... Eğer beni kabul edersen... | Takers-2 | 2010 | |
| I wanna spend the rest of my life with you. | ...hayatımın kalanını seninle geçirmek istiyorum. Hayatımın geri kalanını seninle geçirmek istiyorum. | Takers-2 | 2010 | |
| Cocky assholes. | Ukala pislikler. Göt herifler. | Takers-2 | 2010 | |
| All right, let's see what we got. | Peki bakalım elimizde ne var. Pekala, bakalım elimizde ne varmış. | Takers-2 | 2010 | |
| There's 20 elevators for the lobby. | Lobide 20 asansör var. Lobi için 20 asansör var. | Takers-2 | 2010 | |
| Twelve for the lower floors, eight for the uppers. | 12 tanesi alt katlar, 8 tanesi üst katlar için. Alt katta 12, üst katta 8. | Takers-2 | 2010 | |
| You can cross over at 22. | 22 tane çaprazlama yapabilirsin. 22 tane çarprazlama yapılabilir. | Takers-2 | 2010 | |
| So, over the course of the day, how many people on and off? | Peki günde kaç kişi inip biner? Peki, bunlara günde kaç insan biniyor? | Takers-2 | 2010 | |
| Ten thousand, give or take. Shit. | Aşağı yukarı 10 bin kişi. Ha siktir. Yaklaşık, 10 bin civarı. Siktir. | Takers-2 | 2010 | |
| Well, let's see who got off on the construction floor. | İnşa halindeki katta inenlere bakalım. Pekala, tamirat katına kim inmiş bir bakalım. | Takers-2 | 2010 | |
| It couldn't have been more than a handful of people. | Birkaç kişiden fazlası olamaz. Bir avuç insandan fazla olamaz. | Takers-2 | 2010 | |
| Well, it doesn't work that way. These tapes are time coded, not floor coded. | Öyle bulamayız. Kasetler zaman kodlu, kat kodlu değil. Ama biz bu şekilde yapmayız. Kasetler zaman kodlu, kat kodlu değil. | Takers-2 | 2010 | |
| All these people getting on and off | İnip binen o kadar insan var... Bu insanlar inip biniyorlar... | Takers-2 | 2010 | |
| and we have no idea what floor we're watching? | ...ama hangi katı izlediğimize dair hiçbir fikrimiz yok mu? ...ve bizim hangi katta olduklarına dair bir fikrimiz yok mu? | Takers-2 | 2010 | |
| Yeah. I mean, that's how it works. | Evet. Kayıt böyle çalışıyor. Evet. Yani, böyle çalışıyor. | Takers-2 | 2010 | |
| Come on. This is some system you got here, Chief. | Hadi ama. Burada bir sistemin olmalı Şef. Hadi ama. Bu çok dandik bir sistem, Şef. | Takers-2 | 2010 | |
| Most of the buildings in the city are set up this way. | Şehirdeki binaların çoğuna sistem böyle kurulmuş. Şehirdeki binaların çoğu bu şekildedir. | Takers-2 | 2010 | |
| Whoever set it up is an idiot. Hey, I don't need this! | Kim kurduysa aptalmış. Bunu yapmak zorunda değilim! Hangi gerizekalı bunları kurar ki? Bunu istemiyorum! | Takers-2 | 2010 | |
| All right, I'm down here trying to help. | Buraya yardıma indim. Ben burada yardım etmeye çalışıyorum. | Takers-2 | 2010 | |
| Hey. Look, man, he doesn't mean nothing by it, all right? | Bak dostum, arkadaşım kötü bir şey söylemek istemedi. Bak dostum, ne dediğini bilmiyor, tamam mı? | Takers-2 | 2010 | |
| Thanks for coming by, okay? Screw you. | Geldiğin için sağ ol. Siktir git! Geldiğin için sağol. Canın cehenneme. | Takers-2 | 2010 | |
| Meds not working or we just need to get you laid? | Ya ilaçların işe yaramıyor ya da acilen sevişmen lazım. İlaçlar işe yaramıyor mu, yoksa biriyle yatmaya mı ihtiyacın var? | Takers-2 | 2010 | |
| What's the problem? Look at this. | Sorun ne? Şuna bak. Sorun nedir? Şuna baksana. | Takers-2 | 2010 | |
| It's a camera. They knew the elevator was empty. | Bu bir kamera. Asansörün boş olduğunu biliyorlardı. Kamera. Asansörün boş olduğunu biliyorlardı. | Takers-2 | 2010 | |
| They knew the building. They knew the whole system. | Binayı da güvenlik sistemini de biliyorlarmış. Onlar binayı biliyorlardı. Tüm sistemi biliyorlardı. | Takers-2 | 2010 | |
| Yeah, must be a hundred hours here. | Burada yüz saat falan harcamamız lazım. Burada, yüz saatlik kayıtlar olmalı. | Takers-2 | 2010 | |
| We don't know what the hell we're looking for. | Daha ne aradığımızı bile bilmiyoruz. Ne halt aradığımızı bilmiyoruz. | Takers-2 | 2010 | |
| Not to piss on Grand Cayman, | Grand Cayman adasında olmaz... Grand Cayman'da olmaz... | Takers-2 | 2010 | |
| but I think I can get you an additional 75 basis points | ...ama sanırım size Hollanda Antilleri'nde ilaveten... ama size Hollanda Antilleri'nden... | Takers-2 | 2010 | |
| in the Dutch Antilles. I say why not? | ...%75 kazandırabilirim. Ben neden olmasın ki diyorum. ...%75 kazandırırım. Ben, neden olmasın diyorum. | Takers-2 | 2010 | |
| Yeah, but the way the markets keep jumping around, man, | Evet ama piyasada sıçramalar devam ediyor dostum. Evet, ama piyasada sıçralamalar devam edecek, dostum. | Takers-2 | 2010 | |
| another four, six weeks, who knows what the rates'll be? | Önümüzdeki 4 6 hafta içinde kim bilir durum ne olacak? Dört ya da altı haftada acaba ne olacak. | Takers-2 | 2010 | |
| And have you seen the latest Bloomberg report? | Son Bloomberg raporunu gördünüz mü? Ve son Bloomberg raporunu gördünüz mü? | Takers-2 | 2010 | |
| Shit is bleak out there. "Bloomberg reports"? Are you kidding me? | Piyasa çok durgun. "Bloomberg raporları" mı? Şaka mı bu? Durumlar çok kötü. "Bloomberg raporları" mı? Dalga mı geçiyorsun? | Takers-2 | 2010 | |
| Come on, college guys. Let's not over think it. | Hadi ama üniversiteli çocuk. Bırak artık kafa patlatmayı. Hadi ama, kolejli çocuk. Düşünme artık. | Takers-2 | 2010 | |
| Yeah, come on. Dutch Antilles wanna pay us more money. | Evet, hadi ama. Hollanda Antilleri bize daha fazla para ödemek istiyor. Evet, hadi ama. Hollanda Antilleri bize daha fazla para ödemek istiyorlar. | Takers-2 | 2010 | |
| That's a no brainer. I like the Dutch Antilles, | Düşünecek bir şey yok. Hollanda Antilleri'ni severim... Düşünecek bir şey kalmadı. Hollanda Antilleri'ni severim... | Takers-2 | 2010 | |
| as long as the banks don't pack up and take my money overnight. | ...tabii banka bir gecede toplanıp paramı iç etmediği sürece. ...banka bir gece önce toplanıp paranın içine etmediği sürece. | Takers-2 | 2010 | |
| Of course. 10% to the usual charities? | Elbette. Yüzde 10 klasik hayır işi için mi? Elbette. Yüzde 10'u hayır kurumlarına mı? | Takers-2 | 2010 | |
| I chartered a jet. It's taking off Van Nuys Airport tonight. | Bir jet kiraladım. Bu gece Van Nuys Havaalanı'ndan kalkıyor. Bir jet kiraladım. Bu gece Van Nuys Havaalanından kalkacak. | Takers-2 | 2010 | |
| Anybody wants to come, I got your private parking passes right here. | Gelmek isteyen olursa, özel park biletlerinizi buraya bırakıyorum. Gelmek isteyenler olursa, özel park yeri biletlerinizi buraya bırakıyorum. | Takers-2 | 2010 | |
| It'll be sweet. | Çok güzel olacak. Güzel olacak. | Takers-2 | 2010 | |
| Man, life's looking pretty good from right here. | Dostum, hayat buradan bakınca oldukça güzel görünüyor. Dostum, hayata tam buradan bakınca çok güzel görünüyor. | Takers-2 | 2010 | |
| Nice house. Cool view. | Güzel ev. Şahane manzara. Güzel ev. Havalı görünüyor. | Takers-2 | 2010 | |
| You know, jacking that news chopper had "A.J." written all over it. | Habercilerin helikopterini kaldırınca her yerinde A.J. yazdığı görülüyor. Biliyorsun, helikopter kalktığı zaman her yerinde "A.J." yazdığını görünüyor. | Takers-2 | 2010 | |
| They let you out early or what? | Seni erken mi saldılar? Erken mi çıktın? | Takers-2 | 2010 | |
| Good behavior. About a year early. | İyi halden. Bir yıl kadar önce. İyi halden, bir yıldan erken. | Takers-2 | 2010 | |
| But I guess you guys kind of lost track, huh? | Ama sanırım izimi kaybettiniz, değil mi? Ama galiba izimi kaybettiniz, ha? | Takers-2 | 2010 | |
| No contact. That's what we agreed upon. So, what's up? | Temas yok. Böyle anlaşmıştık. Neler oluyor? Bağlantı kurulmayacaktı. Böyle anlaşmıştık. Ne oldu? | Takers-2 | 2010 | |
| I think I'm gonna have another scotch. | Ben bir viski daha alacağım. Sanırım bir viski daha alacağım. | Takers-2 | 2010 | |
| It's good shit, John. You gonna drink with me, right? | Güzel içkidir John. Bana eşlik edersin, değil mi? Bu çok iyi, John. Sen de benimle içersin, değil mi? | Takers-2 | 2010 | |
| Sure you are. | Tabii ki edersin. Elbette içersin. | Takers-2 | 2010 | |
| You see, I came to you, John, | Bak işte sana geldim John. Görüyorsun, sana geldim John,... | Takers-2 | 2010 | |
| because you the one with that higher consciousness and shit. | Çünkü ekipte en aklı başında olan sensin. ...çünkü aralarında en bilinçli ve bok herifin tekisin. | Takers-2 | 2010 | |
| All right, I'm listening. Well, you asked what's up. | Pekala, dinliyorum. Neler oluyor diye sormuştun. Pekala, dinliyorum. İyi, ne oluyor diye sen sordun. | Takers-2 | 2010 | |
| I miss my homies. That's what's up. | Dostlarımı özledim. Olan budur. Arkadaşlarımı özledim. Olan budur. | Takers-2 | 2010 | |
| That, and some unfinished business. | Budur ve bazı bitmemiş işlerim var. Bu ve bazı tamamlanamamış işler. | Takers-2 | 2010 | |
| Your money from '04 is safe and accruing interest. | 2004'den kalan paran güvende ve faizde. Paran, 2004'den beri güvende ve faiz işliyor. | Takers-2 | 2010 | |
| Gordon's got the bank account numbers. | Banka hesap numaraları Gordon'da. Bankanın hesap numaraları, Gordon'da. | Takers-2 | 2010 | |
| What about Lilli? Who's got her numbers? | Peki ya Lilly? Onun numarası kimde var? Peki ya Lilli? Onun numaraları nerede? | Takers-2 | 2010 | |
| She's with Jake now. | Şu an Jake ile birlikte. Jake ile beraber. | Takers-2 | 2010 | |
| Well, good for them. I got a deal we need to discuss. | Aferim onlara. Elimde konuşmamız gereken bir anlaşma var. Onlar için ne iyi. Tartışmamız için bir anlaşmam var. | Takers-2 | 2010 | |
| A job. You're kidding me, right? | Bir iş. Şaka yapıyorsun değil mi? İş. Benimle dalga geçiyorsun, değil mi? | Takers-2 | 2010 | |
| You're coming at me with a job right now? | Bana iş için mi geliyorsun? Bana iş için mi geldin? | Takers-2 | 2010 | |
| Think I'd come at you on some bullshit? | Sana saçmalıklar için mi geleceğimi sandın? Sana saçmalıklar için geleceğimi mi sandın? | Takers-2 | 2010 | |
| Once in a lifetime, John. You know me. | Bu fırsat hayatta bir kere ele geçer John. Anlıyorsun beni. Hayatta bir kez olur, John. Beni bilirsin. | Takers-2 | 2010 | |
| All right, so what do you want me to say here? | Ne söylememi istiyorsun? Pekala, ne söylememi istiyorsun? | Takers-2 | 2010 | |
| You ain't got to say shit. | Bir şey söylemene gerek yok. Bir bok söyleme. | Takers-2 | 2010 | |
| Just remember I was the one left bleeding on that fire escape in '04. | 2004 işinde yangın çıkışında kalıp kan kaybı geçirenin ben olduğumu unutma. Sadece 2004'deki yangında yaralandığımı hatırla. | Takers-2 | 2010 |