Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 158261
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| There's got to be some type of connection there, right? | Bir bağlantısı olmalı değil mi? | Takers-1 | 2010 | |
| Yeah, Max. What's up? | Evet, Max. Nedir? | Takers-1 | 2010 | |
| Morning, Jack. Hey, Monica. | Günaydın, Jack. Merhaba, Monica. | Takers-1 | 2010 | |
| Whoa, whoa, slow down. | Yavaş, yavaş ol bakalım. | Takers-1 | 2010 | |
| Marketing rep. You got to be kidding me. | Şaka yapıyor olmalısın. | Takers-1 | 2010 | |
| Look, Max, you can just tell Carver he can call me Monday. | Dinle Max Carver'a söyle beni Pazartesi arayabilir. | Takers-1 | 2010 | |
| I don't work weekends, okay? | Hafta sonları çalışmıyorum, tamam mı? | Takers-1 | 2010 | |
| Well, can I make you some breakfast, Jack? | Sana kahvaltı hazırlayayım mı Jack? | Takers-1 | 2010 | |
| No, that's all right. I got to pick Sunday up. We're gonna go look at some landmarks. | Hayır. Pazar iş yapmam gerekecek. Bazı yerlere bakmam lazım. | Takers-1 | 2010 | |
| I'll see you Monday. See you, Jack. | Pazartesi görüşürüz. Görüşürüz, Jack. | Takers-1 | 2010 | |
| So, what do we got? What's the assignment for today? | Pekala, neyimiz var? Bugün ne yapıyoruz? | Takers-1 | 2010 | |
| After we go to the Walk of Fame, I'm supposed to write about us going there. | Ünlü Yürüyüşü'ne gittiğimizde, bizim hakkımızda yazı yazacaktım. | Takers-1 | 2010 | |
| Honey, the Walk of Fame's not a landmark, it's a tourist trap. | Hayır, teşekkürler. Eddie devam edebilir Hayatım, Ünlü Yürüyüşü şehri anlatmaz ki, turist tuzağı. | Takers-1 | 2010 | |
| I got a better landmark. Let's go over to La Brea Tar Pits, | Şehri daha iyi anlatan bir yer biliyorum. Hadi, La Brea Tar Pits'e gidelim, | Takers-1 | 2010 | |
| and then afterwards we can go to the museum, | ve daha sonra müzeye gidip... | Takers-1 | 2010 | |
| we can look at the fossils. | ...fosillere bakarız. | Takers-1 | 2010 | |
| And then after that, we can go to the Farmer's Market and get some burgers. | Ondan sonra da Çiftçi Market'e gider biraz burger alabiliriz. | Takers-1 | 2010 | |
| Good idea. Burgers and shakes at the Farmer's Market. | İyi fikir. Çiftçi Marketten burger ve içecek. | Takers-1 | 2010 | |
| Yeah, what do you got for me? | Evet, ne buldun? | Takers-1 | 2010 | |
| Sweetheart, we're gonna have to make a stop somewhere first. | Tatlım, önce bir yerde durmamız gerek. | Takers-1 | 2010 | |
| When I got your message from last night, I pulled Rivers' file, | Dün gece mesajı aldığımda, Rivers'ın dosyasına baktım ve... | Takers-1 | 2010 | |
| saw he was due this afternoon. | ...bu sabah zamanın dolduğunu gördüm. | Takers-1 | 2010 | |
| Cons like him, they're good for a visit or two. | Onun gibilere, bir iki ziyaret yapmalıyız. | Takers-1 | 2010 | |
| But four years of lockdown, I wouldn't bet on him. | Ama dört yıl yatmış, ona bahse girmezdim. | Takers-1 | 2010 | |
| There's your boy now. Want me to hold him? Rattle his cage? | Senin oğlan çıktı. Yakalayım mı? Kafesine koyayım mı? | Takers-1 | 2010 | |
| No. No, keep it routine. | Hayır. hayır. Rutinde kalsın. | Takers-1 | 2010 | |
| You got an address on this guy? Some dump in Long Beach. | Sende bu adamın adresi var mı? Long Beach'de bir çöplük. | Takers-1 | 2010 | |
| Probably good for a week, if that. | Eğer birşey varsa, çıkar bir haftaya. | Takers-1 | 2010 | |
| All right, thanks. | Pekala, sağ ol. | Takers-1 | 2010 | |
| Little Tokyo. Let's go. | Küçük Tokyo. Gidelim. | Takers-1 | 2010 | |
| Now are we going to the museum? | Şimdi müzeye gidiyor muyuz? | Takers-1 | 2010 | |
| Just a sec, honey. We will. | Bir saniye, tatlım. Gideceğiz. | Takers-1 | 2010 | |
| Anything else? Give me a couple of these, too. | Başka bir şey var mı? Bir çift de şunlardan ver. | Takers-1 | 2010 | |
| Here, on the right. | Burası, sağda bırak. | Takers-1 | 2010 | |
| Thanks, man. You got it. | Teşekkürler, dostum. Tamamdır. | Takers-1 | 2010 | |
| What's up? You're late. | N'aber? Geciktin. | Takers-1 | 2010 | |
| How'd the parole meeting go? We good. | Şartlı tahliye görüşmen nasıldı? İyi. | Takers-1 | 2010 | |
| You know they try and turn pissing in a cup into a seven game series. | Yaptıklarını oyun haline getirdiler sonunda. | Takers-1 | 2010 | |
| We straight, though. | Hala iyiyiz ama. | Takers-1 | 2010 | |
| Can I help you? Relish. | Yardımcı olabilir miyim? Karışık bir şeyler. | Takers-1 | 2010 | |
| Jesse. What's up? | Jesse. N'aber? | Takers-1 | 2010 | |
| What's happening? Where the guys? | Ne oluyor? Çocuklar nerede? | Takers-1 | 2010 | |
| I'm take out. They're waiting on me. | Mola verdim. Beni bekliyorlar. | Takers-1 | 2010 | |
| So, did you get it? Come on, man. It's me. | Peki, alabildin mi? Hadi ama, dostum. Bu, benim. | Takers-1 | 2010 | |
| What are you looking at, Daddy? | Neye bakıyorsun, baba? | Takers-1 | 2010 | |
| Just a second, honey. | Bir saniye, canım. | Takers-1 | 2010 | |
| Same thing the rescue workers use. | Kurtarma ekiplerinin kullandığıyla aynı. | Takers-1 | 2010 | |
| Easy as shit. Works just like a can opener. | Çok kolay. Konserve açmak gibi. | Takers-1 | 2010 | |
| Speak to the dispatcher? Yeah. | Memurla konuştun mu? Evet. | Takers-1 | 2010 | |
| Yeah, yeah, yeah, I spoke to him this morning. We good. | Evet, evet, evet, Bu sabah onunla konuştum. İyi durumdayız. | Takers-1 | 2010 | |
| Come on, man. Hey, the route's a lock, G. | Hadi ama, dostum. Rota sabit, G. | Takers-1 | 2010 | |
| Hey, man, find you something else to worry about, G. | Dostum, kendine endişelenecek başka bir şey bul, G. | Takers-1 | 2010 | |
| I got you, homes. | Sonrası bende, kankalar. | Takers-1 | 2010 | |
| Hold on to your seat, honey. | Koltuğunda kal, tatlım. | Takers-1 | 2010 | |
| What are you doing, idiot? | Ne yapıyorsun, aptal? | Takers-1 | 2010 | |
| You see a pen, baby? No? | Kalem gördün mü, bebeğim? Hayır mı? | Takers-1 | 2010 | |
| There, you see that blue sedan back there? Two cars back? | İşte, arkadaki mavi sedanı gördün mü? İki araba arkadaki. | Takers-1 | 2010 | |
| Yeah. He's sharking us. | Gördüm. Bizi izliyor. | Takers-1 | 2010 | |
| Make a right. | Atlatmaya çalış. | Takers-1 | 2010 | |
| You have a pen, baby? Anything? | Kalemin var mı bebeğim? Yok mu? | Takers-1 | 2010 | |
| All right, make another right. | Pekala, başka bir yolu dene. | Takers-1 | 2010 | |
| He's staying with us. Yeah. | Hâlâ bizimle. Evet. | Takers-1 | 2010 | |
| Let's pull over. | Hadi kenara çekelim. | Takers-1 | 2010 | |
| Who are they? They're just some guys. | Kim onlar? Sadece bazı adamlar. | Takers-1 | 2010 | |
| Is it a cop? With a kid? | Polis mi o? Çocukla mı? | Takers-1 | 2010 | |
| What's so important that you'd drag my ass all the way down here? | Kıçımı kaldırıp buraya gelmemi sağlayacak kadar önemli olan şey ne? | Takers-1 | 2010 | |
| I found him, Hatch. Who? | Buldum onu, Hatch. Kimi? | Takers-1 | 2010 | |
| Him, FedCal. Gordon Cozier. I mean, look at that. | Onu işte, federallerin aradığı kişiyi. Gordon Cozier'i. Yani, şuna baksana. | Takers-1 | 2010 | |
| Same height, same build, same everything. | Aynı boy, aynı yapı, her şeyi aynı. | Takers-1 | 2010 | |
| Wait, hold on. What are you talking about? | Dur, dur biraz. Neden bahsediyorsun? | Takers-1 | 2010 | |
| Where's all this coming from? I followed that guy, Rivers, | Bunların hepsi nereden çıktı? Şartlı tahliye görüşmesinden sonra... | Takers-1 | 2010 | |
| from his parole meeting. | Rivers denen adamı takip ettim. | Takers-1 | 2010 | |
| And he gets out of a cab downtown. With Sunday? | Şehir merkezinde bir taksiden indi. Sunday'le birlikte mi? | Takers-1 | 2010 | |
| What, are you gunning for Father of the Year now? | Nesin sen, yılın avcı babası mı? | Takers-1 | 2010 | |
| And from my car, I see him go to this hot dog stand. | Arabamdayken, onları sosisçinin önünde gördüm. | Takers-1 | 2010 | |
| And Cozier's there. Now, he's got his back to me. | Cozier oradaydı. Bana sırtı dönüktü. | Takers-1 | 2010 | |
| But I swear I see Rivers pass something to him. | Rivers ile gizli bir şey yapacaklarına eminim. | Takers-1 | 2010 | |
| A second later, this guy on a motorcycle, he looks at Cozier. | Bir saniye sonra motordaki adam, Cozier'e baktı. | Takers-1 | 2010 | |
| And then right before he takes off, bam, | Tam kaçmadan önce, bam. | Takers-1 | 2010 | |
| the same gesture the asshole used in the bank. | Pislik heriflerin bankadan çıktıklarında yaptığı hareketin aynısı. | Takers-1 | 2010 | |
| And then I followed Cozier and got his license plate number. | Cozier'i takip ettikten sonra plaka numarasını alabildim. | Takers-1 | 2010 | |
| Yeah, it's very official. What is that, crayon? | Evet, oldukça resmi. Nedir o, pastel boya mı? | Takers-1 | 2010 | |
| Look, man, I'm telling you, it's him. | Bak adamım. Söylüyorum işte, adamımız bu. | Takers-1 | 2010 | |
| Except you can't see his face. The guy's got a clean sheet. | Adamın yüzünü görmemek haricinde. Bu adamın temiz bir sayfası var. | Takers-1 | 2010 | |
| Come on, man, you follow an ex con | Hadi adamım, eski bir suçluyu izleyerek... | Takers-1 | 2010 | |
| who's no good for the bank job to, what, a hot dog stand? | Banka işini mi çözeceksin? Hem de bir sosisçinin önünde mi? | Takers-1 | 2010 | |
| Then he meets somebody... Listen to me. | Belki birileri buluşuyordur. Beni dinle. | Takers-1 | 2010 | |
| Maybe he meets somebody there, maybe he doesn't. | Belki de orada birileriyle buluşacaktı yada buluşmayacaktı. | Takers-1 | 2010 | |
| Maybe he passes something... Look, Hatch, I'm telling you I was there. | Belki de oradan bir yerlere geçecekti... Bak, Hatch. Sana söylüyorum oradaydım. | Takers-1 | 2010 | |
| ...and buys a hot dog with ketchup and relish, | ...ketçaplı bir sosis alıp zevkle yiyecekti... | Takers-1 | 2010 | |
| and then, some guy on a motorcycle says... Call me crazy. | Sonra da motordaki adam... Bana deli diyebilirsin. | Takers-1 | 2010 | |
| "So long," and rides off. | "Çok gezdim" artık yeter diyecekti. | Takers-1 | 2010 | |
| Come on, man, give a brother a break. Are you kidding me? | Hadi adamım, biraz ara ver. Dalga mı geçiyorsun? | Takers-1 | 2010 | |
| Can we still go to the Farmer's Market, Daddy? | Hâlâ Farmer marketine gidebilir miyiz, baba? | Takers-1 | 2010 | |
| Baby, I'm sorry. Geez. | Çok üzgünüm, bebeğim. | Takers-1 | 2010 | |
| I can't believe it's this late. We can go eat somewhere else. | Bu kadar geç olduğuna inanamıyorum. Başka bir yerde yemek yemeye gidebiliriz. | Takers-1 | 2010 | |
| Just gonna take a few minutes here. Wherever you want. | Birkaç dakikalığına buradayım. Sonra da istediğin yere gideriz. | Takers-1 | 2010 | |
| Your daddy loves you very much, you know that, right? | Baban seni çok seviyor, bunu biliyorsun değil mi? | Takers-1 | 2010 | |
| Don't ever forget that, okay? Okay. | Bunu sakın unutma, tamam mı? Tamam. | Takers-1 | 2010 | |
| Take care of the real stuff, Jack. | Gerçek işlerle ilgilen Jack. | Takers-1 | 2010 |