Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 157915
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| you don't find him. he finds you. | Onu buIamazsın. O seni buIur. Onu bulamazsın. O seni bulur. Onu bulamazsın. O seni bulur. Onu bulamazsın. O seni bulur. | Swordfish-1 | 2001 | |
| Here's how it works. | Şöyle olacak. | Swordfish-1 | 2001 | |
| His people pick me up. Take me to him. | Adamları beni alacak ve ona götürecek. | Swordfish-1 | 2001 | |
| He tells me what he wants me to do. | Ne yapmamı istediğini söyleyecek. | Swordfish-1 | 2001 | |
| I do the job right there. | İsş i orada yapacağım. İşi orada yapacağım. İşi orada yapacağım. İşi orada yapacağım. | Swordfish-1 | 2001 | |
| I get paid, and I leave. | Paramı alacağım ve gideceğim. | Swordfish-1 | 2001 | |
| That's a really nice story, but you haven't told me shit, have you? | Çok iyi bir hikaye ama bana hiçbir şey anIatmadın, değiI mi? Çok iyi bir hikaye ama bana hiçbir şey anlatmadın, değil mi? Çok iyi bir hikaye ama bana hiçbir şey anlatmadın, değil mi? Çok iyi bir hikaye ama bana hiçbir şey anlatmadın, değil mi? | Swordfish-1 | 2001 | |
| Excuse me, sir. you have a call. Take a message. | Affedersiniz, teIefonunuz var. Not aI. Affedersiniz, telefonunuz var. Not al. Affedersiniz, telefonunuz var. Not al. Affedersiniz, telefonunuz var. Not al. | Swordfish-1 | 2001 | |
| lt's assistant director Joy. he said it's important. | Müdür Yardımcısı Joy. ÖnemIi dedi. Müdür Yardımcısı Joy. Önemli dedi. Müdür Yardımcısı Joy. Önemli dedi. Müdür Yardımcısı Joy. Önemli dedi. | Swordfish-1 | 2001 | |
| l can only tell you what l've done for him. | Onun için ne yaptığımı söyIeyebiIirim. Onun için ne yaptığımı söyleyebilirim. Onun için ne yaptığımı söyleyebilirim. Onun için ne yaptığımı söyleyebilirim. | Swordfish-1 | 2001 | |
| Well, that's a start. | Bu da bir başIangıç. Bu da bir başlangıç. Bu da bir başlangıç. Bu da bir başlangıç. | Swordfish-1 | 2001 | |
| Thank you. you've just let my client go free. | Tesekkür ederim. MüvekkiIimi serbest bıraktın. Teşekkür ederim. Müvekkilimi serbest bıraktın. Teşekkür ederim. Müvekkilimi serbest bıraktın. Teşekkür ederim. Müvekkilimi serbest bıraktın. | Swordfish-1 | 2001 | |
| you denied his right to counsel Excuse me. | Avukat hakkını inkar ettin. . . Affedersiniz. Avukat hakkını inkar ettin... Affedersiniz. Avukat hakkını inkar ettin... Affedersiniz. Avukat hakkını inkar ettin... Affedersiniz. | Swordfish-1 | 2001 | |
| yeah, and you eat the dick! | Evet, boku sen yedin. | Swordfish-1 | 2001 | |
| yes, l got a call from A.D. Joy. This is Roberts. | Müdür Yardımcısı Joy'dan teIefon aIdım. Ben Roberts. Müdür Yardımcısı Joy'dan telefon aldım. Ben Roberts. Müdür Yardımcısı Joy'dan telefon aldım. Ben Roberts. Müdür Yardımcısı Joy'dan telefon aldım. Ben Roberts. | Swordfish-1 | 2001 | |
| hold for just one moment, sir. | Bir dakika efendim. | Swordfish-1 | 2001 | |
| Joy. yeah, Roberts. you needed me. | Joy. Evet, Roberts. Beni istemişsiniz. Joy. Evet, Roberts. Beni istemişsiniz. Joy. Evet, Roberts. Beni istemişsiniz. Joy. Evet, Roberts. Beni istemişsiniz. | Swordfish-1 | 2001 | |
| you didn't call? | Beni aramadınız mı? | Swordfish-1 | 2001 | |
| No, Roberts. What do you want? | Hayır, Roberts. Ne istiyorsun? | Swordfish-1 | 2001 | |
| you should've let me buy you a suit, Stanley. | Sana bir takım eIbise aImama izin vermeIiydin. Sana bir takım elbise almama izin vermeliydin. Sana bir takım elbise almama izin vermeliydin. Sana bir takım elbise almama izin vermeliydin. | Swordfish-1 | 2001 | |
| l'm happy with what l'm wearing. | ÜstümdekiIerden memnunum. Üstümdekilerden memnunum. Üstümdekilerden memnunum. Üstümdekilerden memnunum. | Swordfish-1 | 2001 | |
| lgnorance is bliss. | BiIgisizIik büyük bir mutIuIuk. Bilgisizlik büyük bir mutluluk. Bilgisizlik büyük bir mutluluk. Bilgisizlik büyük bir mutluluk. | Swordfish-1 | 2001 | |
| Miss me? | Beni özIedin mi? Beni özledin mi? Beni özledin mi? Beni özledin mi? | Swordfish-1 | 2001 | |
| Stanley, Gabriel. Big Stan. | StanIey, GabrieI. Büyük Stan. Stanley, Gabriel. Büyük Stan. Stanley, Gabriel. Büyük Stan. Stanley, Gabriel. Büyük Stan. | Swordfish-1 | 2001 | |
| Nice suit. Thanks. | GüzeI takım. SağoI. Güzel takım. Sağol. Güzel takım. Sağol. Güzel takım. Sağol. | Swordfish-1 | 2001 | |
| They say the clothes make the man. you buy it? | KıyafetIer kişiIiği yansıtır derIer. Sence doğru mu? Kıyafetler kişiliği yansıtır derler. Sence doğru mu? Kıyafetler kişiliği yansıtır derler. Sence doğru mu? Kıyafetler kişiliği yansıtır derler. Sence doğru mu? | Swordfish-1 | 2001 | |
| hope not. Drink? | Umarım değiIdir. İçki? Umarım değildir. İçki? Umarım değildir. İçki? Umarım değildir. İçki? | Swordfish-1 | 2001 | |
| l flew 1 500 miles for this meeting. how about we get to the point? | Bu topIantı için 1 500 miI uçtum. Hemen konuya girsek? Bu toplantı için 1500 mil uçtum. Hemen konuya girsek? Bu toplantı için 1500 mil uçtum. Hemen konuya girsek? Bu toplantı için 1500 mil uçtum. Hemen konuya girsek? | Swordfish-1 | 2001 | |
| No. Actually, you flew 1 500 miles for 1 00 grand. | Hayır. Yüz bin doIar için 1 500 miI uctun. Hayır. Yüz bin dolar için 1500 mil uçtun. Hayır. Yüz bin dolar için 1500 mil uçtun. Hayır. Yüz bin dolar için 1500 mil uçtun. | Swordfish-1 | 2001 | |
| But that's not the point. helga. Meet Stanley. | Fakat konu bu değiI. HeIga. StanIey'Ie tanış. Fakat konu bu değil. Helga. Stanley'le tanış. Fakat konu bu değil. Helga. Stanley'le tanış. Fakat konu bu değil. Helga. Stanley'le tanış. | Swordfish-1 | 2001 | |
| hello, Stanley. helga. | Merhaba StanIey. HeIga. Merhaba Stanley. Helga. Merhaba Stanley. Helga. Merhaba Stanley. Helga. | Swordfish-1 | 2001 | |
| Look, l don't have a lot of patience, Gabriel. | Pek sabırIı değiIim GabrieI. Pek sabırlı değilim Gabriel. Pek sabırlı değilim Gabriel. Pek sabırlı değilim Gabriel. | Swordfish-1 | 2001 | |
| Maybe you can help me with something. | BeIki bir konuda bana yardım edebiIirsin. Belki bir konuda bana yardım edebilirsin. Belki bir konuda bana yardım edebilirsin. Belki bir konuda bana yardım edebilirsin. | Swordfish-1 | 2001 | |
| you know l can't touch that. | Ona dokunamayacağımı biIiyorsun. Ona dokunamayacağımı biliyorsun. Ona dokunamayacağımı biliyorsun. Ona dokunamayacağımı biliyorsun. | Swordfish-1 | 2001 | |
| Do you like tequila, Stanley? | TekiIa sever misin StanIey? Tekila sever misin Stanley? Tekila sever misin Stanley? Tekila sever misin Stanley? | Swordfish-1 | 2001 | |
| This is bullshit. | Bu sacmaIık. Bu saçmalık. Bu saçmalık. Bu saçmalık. | Swordfish-1 | 2001 | |
| you want something from me, and l from you. | Sen benden bir şey istiyorsun, ben de senden. | Swordfish-1 | 2001 | |
| DOD d base, 1 28 bit encryption. What do you think? | Savunma BakanIığı, 1 28 bit şifreIeme. Ne diyorsun? Savunma Bakanlığı, 128 bit şifreleme. Ne diyorsun? Savunma Bakanlığı, 128 bit şifreleme. Ne diyorsun? Savunma Bakanlığı, 128 bit şifreleme. Ne diyorsun? | Swordfish-1 | 2001 | |
| lmpossible? Nothing's impossible. | İmkansız mı? Hiçbir şey imkansız değiI. İmkansız mı? Hiçbir şey imkansız değil. İmkansız mı? Hiçbir şey imkansız değil. İmkansız mı? Hiçbir şey imkansız değil. | Swordfish-1 | 2001 | |
| Good. Maybe slide in a Trojan horse hiding a worm? | GüzeI. YapıIabiIir. BeIki soIucan programIı bir truva atı sokarsın. Güzel. Yapılabilir. Belki solucan programlı bir truva atı sokarsın. Güzel. Yapılabilir. Belki solucan programlı bir truva atı sokarsın. Güzel. Yapılabilir. Belki solucan programlı bir truva atı sokarsın. | Swordfish-1 | 2001 | |
| ls this an interview? Sort of. Marco. | Bu bir görüşme mi? ÖyIe sayıIır. Marco. Bu bir görüşme mi? Öyle sayılır. Marco. Bu bir görüşme mi? Öyle sayılır. Marco. Bu bir görüşme mi? Öyle sayılır. Marco. | Swordfish-1 | 2001 | |
| Give him some incentive. | Onu biraz hevesIendir. Onu biraz heveslendir. Onu biraz heveslendir. Onu biraz heveslendir. | Swordfish-1 | 2001 | |
| hey, what are you doing? Relax, Stanley. | Ne yapıyorsun? SakinIeş StanIey. Ne yapıyorsun? Sakinleş Stanley. Ne yapıyorsun? Sakinleş Stanley. Ne yapıyorsun? Sakinleş Stanley. | Swordfish-1 | 2001 | |
| l have been told that the best crackers in the world. . . | Dünyanın en iyi şifre kırıcıIarının bunu 60 dakikada. . . Dünyanın en iyi şifre kırıcılarının bunu 60 dakikada... Dünyanın en iyi şifre kırıcılarının bunu 60 dakikada... Dünyanın en iyi şifre kırıcılarının bunu 60 dakikada... | Swordfish-1 | 2001 | |
| . . .can do this in 60 minutes. | . . .yapabiIdikIerini duydum. ...yapabildiklerini duydum. ...yapabildiklerini duydum. ...yapabildiklerini duydum. | Swordfish-1 | 2001 | |
| Unfortunately, l need someone to do it in 60 seconds. | Ne yazık ki bunu 60 saniyede yapacak birine ihtiyacım var. | Swordfish-1 | 2001 | |
| you're kidding. | DaIga geçiyorsun. Dalga geçiyorsun. Dalga geçiyorsun. Dalga geçiyorsun. | Swordfish-1 | 2001 | |
| Afraid not. Go. | Korkarım hayır. BaşIa. Korkarım hayır. Başla. Korkarım hayır. Başla. Korkarım hayır. Başla. | Swordfish-1 | 2001 | |
| Get up, get up! | ÇekiI, çekiI! Çekil, çekil! Çekil, çekil! Çekil, çekil! | Swordfish-1 | 2001 | |
| Fifty five. Get on with it. | 55. BaşIa haydi. 55. Başla haydi. 55. Başla haydi. 55. Başla haydi. | Swordfish-1 | 2001 | |
| What the hell is this? Time's a wasting, big guy. | Bu da ne? Vaktini harcıyorsun. Bu da ne? Vaktini harcıyorsun. Bu da ne? Vaktini harcıyorsun. Bu da ne? Vaktini harcıyorsun. | Swordfish-1 | 2001 | |
| Forty five seconds. | 45 saniye. | Swordfish-1 | 2001 | |
| Oh, she's good, isn't she? | Çok iyi, değiI mi? Çok iyi, değil mi? Çok iyi, değil mi? Çok iyi, değil mi? | Swordfish-1 | 2001 | |
| What's going on here? Jesus Christ. | NeIer oIuyor burada? Tanrım. Neler oluyor burada? Tanrım. Neler oluyor burada? Tanrım. Neler oluyor burada? Tanrım. | Swordfish-1 | 2001 | |
| More time, more time! Come on, Stan! | Daha cok zaman Iazım! Haydi Stan! Daha çok zaman lazım! Haydi Stan! Daha çok zaman lazım! Haydi Stan! Daha çok zaman lazım! Haydi Stan! | Swordfish-1 | 2001 | |
| Twenty. Nineteen. | Yirmi. On dokuz. | Swordfish-1 | 2001 | |
| Fifteen. | On bes. | Swordfish-1 | 2001 | |
| Three. | Üc. Üç. Üç. Üç. | Swordfish-1 | 2001 | |
| Too bad. you gotta die. No, wait! | Çok yazık. ÖIeceksin. Hayır, dur. Çok yazık. Öleceksin. Hayır, dur. Çok yazık. Öleceksin. Hayır, dur. Çok yazık. Öleceksin. Hayır, dur. | Swordfish-1 | 2001 | |
| l was just fucking with you, Stan. | Sadece daIga geçiyordum. Sadece dalga geçiyordum. Sadece dalga geçiyordum. Sadece dalga geçiyordum. | Swordfish-1 | 2001 | |
| That's our guy. | İste adamımız. İşte adamımız. İşte adamımız. İşte adamımız. | Swordfish-1 | 2001 | |
| Get away from me. l really want to help you, Stan. | Uzak dur benden. Sana yardım etmek istiyorum. Uzak dur benden. Sana yardım etmek istiyorum. Uzak dur benden. Sana yardım etmek istiyorum. Uzak dur benden. Sana yardım etmek istiyorum. | Swordfish-1 | 2001 | |
| Like you helped me in there? | Orada ettiğin gibi mi? | Swordfish-1 | 2001 | |
| That was a test, Stan. A test. | O bir sınavdı Stan. Sınav. O bir sınavdı Stan. Sınav. O bir sınavdı Stan. Sınav. O bir sınavdı Stan. Sınav. | Swordfish-1 | 2001 | |
| And you passed. | Ve geçtin. | Swordfish-1 | 2001 | |
| l don't know why l let you talk me into this. | Neden ikna etmene izin verdim ki? | Swordfish-1 | 2001 | |
| you're saving your daughter. | Kızını kurtarıyorsun. | Swordfish-1 | 2001 | |
| l'd do anything for her, but if l end up in a box or in jail. . . | HoIIy için her şeyi yaparım ama öIürsem, ya da hapsi boyIarsam. . . Holly için her şeyi yaparım ama ölürsem, ya da hapsi boylarsam... Holly için her şeyi yaparım ama ölürsem, ya da hapsi boylarsam... Holly için her şeyi yaparım ama ölürsem, ya da hapsi boylarsam... | Swordfish-1 | 2001 | |
| . . .then l really can't help her. | . . .ona yardım edemem. ...ona yardım edemem. ...ona yardım edemem. ...ona yardım edemem. | Swordfish-1 | 2001 | |
| l'm taking my money and going back to court! | Paramı aIıp, mahkemeye gideceğim. Paramı alıp, mahkemeye gideceğim. Paramı alıp, mahkemeye gideceğim. Paramı alıp, mahkemeye gideceğim. | Swordfish-1 | 2001 | |
| With your little $1 00,000? | Yüz bin doIarcıkIa mı? Yüz bin dolarcıkla mı? Yüz bin dolarcıkla mı? Yüz bin dolarcıkla mı? | Swordfish-1 | 2001 | |
| Melissa will throw $500,000 back at you. Think! | MeIissa sana karsı 500 bin harcar. Düsün! Melissa sana karşı 500 bin harcar. Düşün! Melissa sana karşı 500 bin harcar. Düşün! Melissa sana karşı 500 bin harcar. Düşün! | Swordfish-1 | 2001 | |
| l'm thinking that you'll put a gun to my head just to see if l can | Bence nereIere girebiIeceğimi görmek için başıma siIah dayayacak. . . Bence nerelere girebileceğimi görmek için başıma silah dayayacak... Bence nerelere girebileceğimi görmek için başıma silah dayayacak... Bence nerelere girebileceğimi görmek için başıma silah dayayacak... | Swordfish-1 | 2001 | |
| l can't pee in front of an audience. | BaşkaIarı seyrederken işeyemem. Başkaları seyrederken işeyemem. Başkaları seyrederken işeyemem. Başkaları seyrederken işeyemem. | Swordfish-1 | 2001 | |
| Let me break it down to you, Stanley, one last time. | Durumu son kez açıkIayayım StanIey. Durumu son kez açıklayayım Stanley. Durumu son kez açıklayayım Stanley. Durumu son kez açıklayayım Stanley. | Swordfish-1 | 2001 | |
| you live in a trailer. | Bir karavanda yaşıyorsun. | Swordfish-1 | 2001 | |
| you're a felon. you work a dead end job. | HükümIüsün. Çok kötü bir isin var. Hükümlüsün. Çok kötü bir işin var. Hükümlüsün. Çok kötü bir işin var. Hükümlüsün. Çok kötü bir işin var. | Swordfish-1 | 2001 | |
| And you desperately want your daughter back. | Ve kızını geri aImayı çok istiyorsun. Ve kızını geri almayı çok istiyorsun. Ve kızını geri almayı çok istiyorsun. Ve kızını geri almayı çok istiyorsun. | Swordfish-1 | 2001 | |
| Gabriel is your only shot. | GabrieI senin tek sansın. Gabriel senin tek şansın. Gabriel senin tek şansın. Gabriel senin tek şansın. | Swordfish-1 | 2001 | |
| Take it. | KuIIan. Kullan. Kullan. Kullan. | Swordfish-1 | 2001 | |
| l'm concerned about our new friend. Oh, now, don't be jealous. | Yeni dostumuzdan endişeIiyim. Kıskanma. Yeni dostumuzdan endişeliyim. Kıskanma. Yeni dostumuzdan endişeliyim. Kıskanma. Yeni dostumuzdan endişeliyim. Kıskanma. | Swordfish-1 | 2001 | |
| l don't see him dragging his sorry ass over the finish line. | Bu isi sonuna kadar götürebiIeceğini sanmıyorum. Bu işi sonuna kadar götürebileceğini sanmıyorum. Bu işi sonuna kadar götürebileceğini sanmıyorum. Bu işi sonuna kadar götürebileceğini sanmıyorum. | Swordfish-1 | 2001 | |
| Thought we lost you. Tell me what the deal is. | Seni kaybettiğimizi sanmıştık. NeIer döndüğünü anIat. Seni kaybettiğimizi sanmıştık. Neler döndüğünü anlat. Seni kaybettiğimizi sanmıştık. Neler döndüğünü anlat. Seni kaybettiğimizi sanmıştık. Neler döndüğünü anlat. | Swordfish-1 | 2001 | |
| The deal is that we're having a little gathering at the house. | Biz evde kücük bir topIantı yapıyoruz. Biz evde küçük bir toplantı yapıyoruz. Biz evde küçük bir toplantı yapıyoruz. Biz evde küçük bir toplantı yapıyoruz. | Swordfish-1 | 2001 | |
| Come and l'll explain it to you there. | GeI, sana orada açıkIarım. Gel, sana orada açıklarım. Gel, sana orada açıklarım. Gel, sana orada açıklarım. | Swordfish-1 | 2001 | |
| Gentlemen, if it's not good news, don't say it. | BeyIer, iyi haber değiIse, söyIemeyin. Beyler, iyi haber değilse, söylemeyin. Beyler, iyi haber değilse, söylemeyin. Beyler, iyi haber değilse, söylemeyin. | Swordfish-1 | 2001 | |
| Actually, we have a ray of hope in the darkness of your life. | Hayatımızı oIuşturan engin karanIıkta kücük bir umut kıvıIcımı beIirdi. Hayatımızı oluşturan engin karanlıkta küçük bir umut kıvılcımı belirdi. Hayatımızı oluşturan engin karanlıkta küçük bir umut kıvılcımı belirdi. Hayatımızı oluşturan engin karanlıkta küçük bir umut kıvılcımı belirdi. | Swordfish-1 | 2001 | |
| When we grabbed Torvalds at the airport, these two guys were there. | HavaaIanında TorvaIds'ı yakaIadığımızda bu iki adam oradaydı. Havaalanında Torvalds'ı yakaladığımızda bu iki adam oradaydı. Havaalanında Torvalds'ı yakaladığımızda bu iki adam oradaydı. Havaalanında Torvalds'ı yakaladığımızda bu iki adam oradaydı. | Swordfish-1 | 2001 | |
| Check this out. | Simdi suna bak. Simdi şuna bak. Simdi şuna bak. Simdi şuna bak. | Swordfish-1 | 2001 | |
| Recognize those two same guys, a few hours later. | Yine o iki adam, birkac saat sonra. Yine o iki adam, birkaç saat sonra. Yine o iki adam, birkaç saat sonra. Yine o iki adam, birkaç saat sonra. | Swordfish-1 | 2001 | |
| And then. . . | Sonra. . . Sonra... Sonra... Sonra... | Swordfish-1 | 2001 | |
| . . .guess who shows up. | . . .biI bakaIım ortaya kim çıktı? ...bil bakalım ortaya kim çıktı? ...bil bakalım ortaya kim çıktı? ...bil bakalım ortaya kim çıktı? | Swordfish-1 | 2001 | |
| Stanley Jobson. | StanIey Jobson. Stanley Jobson. Stanley Jobson. Stanley Jobson. | Swordfish-1 | 2001 | |
| Wired magazine's 1 996 Man of the year. | Wired dergisine göre 1 996'ının adamı. . . Wired dergisine göre 1996'ının adamı... Wired dergisine göre 1996'ının adamı... Wired dergisine göre 1996'ının adamı... | Swordfish-1 | 2001 | |
| A burnout now, but the hacker Zeitgeist then. | Zamanında müthis bir biIgisayar korsanıydı. Zamanında müthiş bir bilgisayar korsanıydı. Zamanında müthiş bir bilgisayar korsanıydı. Zamanında müthiş bir bilgisayar korsanıydı. | Swordfish-1 | 2001 | |
| yeah, l know Jobson, l arrested him. | Evet, Jobson'ı tanıyorum. Onu ben tutukIamıstım. Evet, Jobson'ı tanıyorum. Onu ben tutuklamıştım. Evet, Jobson'ı tanıyorum. Onu ben tutuklamıştım. Evet, Jobson'ı tanıyorum. Onu ben tutuklamıştım. | Swordfish-1 | 2001 | |
| Why are you in L.A., Stan? | L.A.'de ne isin var Stan? L.A.'de ne işin var Stan? L.A.'de ne işin var Stan? L.A.'de ne işin var Stan? | Swordfish-1 | 2001 | |
| his ex wife and daughter live in Malibu. | Eski karısı ve kızı MaIibu'da yaşıyor. Eski karısı ve kızı Malibu'da yaşıyor. Eski karısı ve kızı Malibu'da yaşıyor. Eski karısı ve kızı Malibu'da yaşıyor. | Swordfish-1 | 2001 | |
| The new husband owns Backdoor Films, a shady porn production house. | Yeni kocası, porno yapım stüdyosu oIan Backdoor FiIms'in sahibi. Yeni kocası, porno yapım stüdyosu olan Backdoor Films'in sahibi. Yeni kocası, porno yapım stüdyosu olan Backdoor Films'in sahibi. Yeni kocası, porno yapım stüdyosu olan Backdoor Films'in sahibi. | Swordfish-1 | 2001 | |
| The production value's good, considering that they shoot on video. | Video kaydı yapmaIarına rağmen cekimIer cok kaIiteIi. Video kaydı yapmalarına rağmen çekimler çok kaliteli. Video kaydı yapmalarına rağmen çekimler çok kaliteli. Video kaydı yapmalarına rağmen çekimler çok kaliteli. | Swordfish-1 | 2001 |