Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 156772
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| That's seriously fucked up. | Saçmalıyorsun resmen. Onu bana geri ver! Ne? | Super-1 | 2010 | |
| Baby, Jacques, it's okay. | Jacques, bebeğim, boşver. Frank işte, ne yapsa yeridir. | Super-1 | 2010 | |
| Oh, Sarah, shut up. | Sarah, kapa çeneni. Hayır sen kapa çeneni! | Super-1 | 2010 | |
| All right, pal, haven't I been nice to you? | Dostum ben sana nazik davranmıştım ama. | Super-1 | 2010 | |
| I mean, I've been nice, right? | Sana karşı naziktim yani. | Super-1 | 2010 | |
| I complimented your cooking. | Aşçılığına iltifat bile ettim. | Super-1 | 2010 | |
| You don't know who I am, | Sen beni tanımıyorsun... | Super-1 | 2010 | |
| so I'm gonna give you one last warning, | ...o yüzden sana son bir uyarı daha veriyorum. | Super-1 | 2010 | |
| out of the fucking kindness of my fucking heart. | Kalbimin derinliklerinden gelen nazik bir davranış işte. | Super-1 | 2010 | |
| Don't fucking touch my car again. | Sakın arabama bir daha dokunma. | Super-1 | 2010 | |
| That is the last time. | Bu sondu. | Super-1 | 2010 | |
| That's not the kind of touching I meant. | Böyle bir dokunuştan bahsetmemiştim. | Super-1 | 2010 | |
| No! No! Sarah! | Hayır! Hayır! Sarah! | Super-1 | 2010 | |
| Sarah! | Sarah! Gel buraya! | Super-1 | 2010 | |
| Some kind of stalker or something, buddy? | Sapık, psikopatın teki misin sen dostum? | Super-1 | 2010 | |
| Get off the car! | Çekil arabanın üzerinden! | Super-1 | 2010 | |
| God, please guide me. | Tanrım, lütfen beni yönlendir. | Super-1 | 2010 | |
| I hate you, God. | Senden nefret ediyorum. | Super-1 | 2010 | |
| I'm sorry I said that. | Özür dilerim, ağzımdan kaçtı. | Super-1 | 2010 | |
| It just seems so unfair, God. | Ama bu haksızlık Tanrım. | Super-1 | 2010 | |
| Other people have goodness. | Herkesin hayatı güzel gidiyor. | Super-1 | 2010 | |
| They have good things. | Güzel şeyler yaşıyorlar. | Super-1 | 2010 | |
| They have love and tenderness, | Sevgi ve şefkat görüyorlar... | Super-1 | 2010 | |
| people who care about their lives. | ...onları önemseyen yakınları var. | Super-1 | 2010 | |
| They're not humiliated at every turn. | Her fırsatta aşağılanmıyorlar. | Super-1 | 2010 | |
| Other people have things, God. | Herkesin hayatı yolunda ama Tanrım. | Super-1 | 2010 | |
| Even the starving children in Africa, | Afrika'da açlıktan ölen çocukların bile kendilerini seven aileleri var. | Super-1 | 2010 | |
| Why was I so unlucky | Ben niye bu kadar şanssızım... | Super-1 | 2010 | |
| to have my soul born into this disgusting me? | ...neden ruhum bu iğrenç bedene doğdu? | Super-1 | 2010 | |
| This ugly face, | Bu çirkin surat... | Super-1 | 2010 | |
| this hair, this hair that doesn't comb, | ...bu saç, tarak bile kâr etmiyor... | Super-1 | 2010 | |
| and this dumb, idiotic personality? | ...ve bu salak şapşal kişiliğim? | Super-1 | 2010 | |
| Other people stare at me, God. | Herkes bana dik dik bakıyor Tanrım. Anlayabiliyorum. | Super-1 | 2010 | |
| They are amazed at how | Böylesine şapşal bir salağın varlığını görünce şaşkına dönüyorlar. | Super-1 | 2010 | |
| Why am I that? | Ben niye böyleyim? | Super-1 | 2010 | |
| I just want this one thing. | Senden tek bir şey istiyorum. Sadece tek bir şey. | Super-1 | 2010 | |
| I'll never ask for anything ever again. | Senden bir daha asla bir şey istemeyeceğim. | Super-1 | 2010 | |
| Let Sarah be my Sarah again. | Müsaade et Sarah bana dönsün. | Super-1 | 2010 | |
| I have been plagued by visions throughout my life. | Hayatım boyunca bazı şeyler görüp rahatsız edildim. | Super-1 | 2010 | |
| At the age of eight, | Sekiz yaşındayken duvarımda İsa'yı otururken gördüm. | Super-1 | 2010 | |
| Don't worry about it. It's not a big deal. | Hiç canını sıkma, önemli bir şey yok. | Super-1 | 2010 | |
| Why does everybody | Herkes neden her şeyi devamlı fazla ciddiye alıyor ki? | Super-1 | 2010 | |
| At 12, I discovered | 12 yaşındayken... | Super-1 | 2010 | |
| my friend Johnny Stockwell wasn't all he appeared to be. | ...arkadaşım Johnny Stockwell aslında göründüğü gibi olmadığını anladım. | Super-1 | 2010 | |
| And when I first met Sarah, I heard the words of God. | Sarah ile ilk tanıştığımda Tanrı'dan bir ses duydum. | Super-1 | 2010 | |
| Marry her. | Evlen onunla. | Super-1 | 2010 | |
| I have never known if these visions | İlâhi yollardan mı geldi, yoksa başka bir şey miydi hiçbir zaman bilemedim. | Super-1 | 2010 | |
| But I never experienced anything... | Ama daha önce hiç böyle bir şey... | Super-1 | 2010 | |
| like this. | ...başıma gelmemişti. | Super-1 | 2010 | |
| The finger of God. | Tanrı'nın parmağı. | Super-1 | 2010 | |
| Touching your brain. | Beynine dokunuyor. | Super-1 | 2010 | |
| The tiniest tip of the tiniest tip | Tanrı'nın parmağının en küçüğünün... | Super-1 | 2010 | |
| of the finger of God. | ...en küçük dokunuşu. | Super-1 | 2010 | |
| Even that is too much | İnsanlığın fındık kadar aklıyla karşılaştırıldığında... | Super-1 | 2010 | |
| for a human being's peanut mind to comprehend. | ...bu bile çok fazladır. | Super-1 | 2010 | |
| There's a plan for you, Frank. | Senin için bir plan var Frank. | Super-1 | 2010 | |
| Some of His children are chosen. | Tanrı'nın bazı çocukları seçilmiştir. | Super-1 | 2010 | |
| Can I help you with something in particular? | Yardımcı olabileceğim bir şey var mı? | Super-1 | 2010 | |
| Holy Avenger. | Holy Avenger. | Super-1 | 2010 | |
| The Avengers? | The Avengers mı? Hayır. | Super-1 | 2010 | |
| Holy Avenger. | Holy Avenger. Ha, Holy Avenger. | Super-1 | 2010 | |
| Jeez, do you always mumble like that? | Hep böyle geveler misin? | Super-1 | 2010 | |
| Back issues under H. Right there. | Şurada, "H" başlığının altındaki eski sayılara bak. | Super-1 | 2010 | |
| Holy Avenger. What a cunt. | Holy Avenger. Mal mıdır nedir? | Super-1 | 2010 | |
| Hold this, asshole. | Tut şunu gerzek. | Super-1 | 2010 | |
| Oh, the cook. | Aşçı. | Super-1 | 2010 | |
| Yeah, you're the cook at the diner. | Sen yemekteki Aşçı'sın. | Super-1 | 2010 | |
| I eat lunch there all the time. | Öğle yemeğimi hep orada yerim. | Super-1 | 2010 | |
| Tuna avocado salad? | Tuna avokado salatası. | Super-1 | 2010 | |
| No. | Hayır. Sahi mi? | Super-1 | 2010 | |
| Are you really into this Christ y shit? | Bu İsa'cı saçmalıklara merakın mı var? Daha önce hiç okumadım. | Super-1 | 2010 | |
| Well, dude... | Dostum... | Super-1 | 2010 | |
| God, I got to warn you | Seni uyarmalıyım çok salakça bir şey bu. Seni uyarmalıyım, çok salakça bir şey bu. Seni uyarmalıyım çok salakça bir şey bu. | Super-1 | 2010 | |
| Well, I mean, unless you're laughing | Ne kadar geyce bir şey olduğuna gülüyorsan çok komik oluyor tabii. | Super-1 | 2010 | |
| Okay. | Tamam. Şu çizimlere baksana. | Super-1 | 2010 | |
| They look like a bunch of mongoloids. | Mongoloidler'e benziyorlar. | Super-1 | 2010 | |
| You know what I mean? | Hani Mongoloidler'in tuhaf gözleri vardır ya. | Super-1 | 2010 | |
| Speaking of mongoloids, | Mongoloidler demişken... | Super-1 | 2010 | |
| just how fucking crazy would it be to be a midget? | ...cüce olsaydık çok tuhaf olurdu. | Super-1 | 2010 | |
| Just fucking crazy. | Çok tuhaf olurdu. | Super-1 | 2010 | |
| I don't understand how you'd operate at all. | O kadar işi nasıl yapardık kafam basmıyor. | Super-1 | 2010 | |
| Can I just buy it? | Şunu alayım artık. | Super-1 | 2010 | |
| Listen, "I'm no different from you or anyone else, Holly. | Dinle, "Senden veya başkasından farklı biri değilim Holly." | Super-1 | 2010 | |
| "All it takes to be a superhero | "Süper kahraman olmak için kötülükle savaşmayı seçmen yeter." | Super-1 | 2010 | |
| Actually, the guy's kind of got a point. | Aslında adamın hakkı var biraz. | Super-1 | 2010 | |
| I mean, I wonder all the time | He merak etmişimdir, neden biri ortaya çıkıp gerçek bir süper kahraman olmaz ki? | Super-1 | 2010 | |
| "All it takes to be a superhero | "Süper kahraman olmak için... | Super-1 | 2010 | |
| is the choice to fight evil." | ...kötülükle savaşmayı seçmen yeter." | Super-1 | 2010 | |
| It was all so clear. | Her şey ortadaydı. | Super-1 | 2010 | |
| Maybe I couldn't shoot beams out of my eyes or fly, | Belki gözlerimden ışın çıkmıyor veya uçamıyorum... | Super-1 | 2010 | |
| but the finger of God had touched me. | ...ama Tanrı'nın parmağı bana dokundu. | Super-1 | 2010 | |
| And who's to say what kind of powers | Bunun bir insana nasıl bir güç verdiğini kim bilebilirdi ki? | Super-1 | 2010 | |
| Jock had stolen Sarah, | Jock benden Sarah'yı çaldı... | Super-1 | 2010 | |
| propelling me into the depths of hell itself. | ...beni karanlık bir uçuruma itti. | Super-1 | 2010 | |
| But in those depths, | Ama o uçurumda... | Super-1 | 2010 | |
| I became myself for the first time ever. | ...ilk defa kendim olmuştum. | Super-1 | 2010 | |
| I found my skin. | Kendimi buldum. | Super-1 | 2010 | |
| Everybody give up. | Kimse kıpırdamasın! | Super-1 | 2010 | |
| It's me, The Crimson Bolt. | Ben Crimson Bolt. | Super-1 | 2010 | |
| You just made the biggest mistake of your life. | Az önce hayatınızın en büyük hatasını yaptınız. | Super-1 | 2010 |