• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 156348

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
They ain't got much. The mom's got a ring, but it's only two carats. Fazla bişey yok. Annenin bir yüzüğü var, ama sadece iki karat. Fazla bir şey yok. Annenin bir yüzüğü var, ama sadece iki karat. Fazla bir şey yok. Annenin bir yüzüğü var, ama sadece iki karat. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
All right, fine. Pekala, güzel. Pekâlâ, güzel. Pekâlâ, güzel. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
What else have they got? Başka neleri var? Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Well, you know, not that much. I mean, they mostly just have each other. Pekala, bilirsin, fazla bişey değil. Yani, sadece birbirlerine sahipler. Pekâlâ, bilirsin, fazla bir şey değil. Yani, sadece birbirlerine sahipler. Pekâlâ, bilirsin, fazla bir şey değil. Yani, sadece birbirlerine sahipler. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
A moment while I vomit. Şimdi kusacağım. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Why don't we just try somewhere else? Neden başka bir yeri denemiyoruz? Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Because you're set up here. Çünkü sen buraya yerleştin. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
And maybe... ve belki de... Stuart Little 2-1 2002 info-icon
...you like them. ...sen de onları seviyorsun. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Hey, Margalo, come on. Hey, Margalo, Hadi. Hey, Margalo, Haydi. Hey, Margalo, Haydi. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Don't con a conman. Tereciye tere satma. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Nobody else ever invited me to live with them. Kimse beni kendisiyle yaşamam için davet etmedi. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Oh, really? Who found a pitiful orphan bird... Oh, gerçekten mi? Kim acınacak öksüz bir kuş buldu... Stuart Little 2-1 2002 info-icon
...and plucked her out of the gutter? ...ve onu sefaletten kurtardı? Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Who shared his food with her... Kim onunla yiyeceğini paylaştı... Stuart Little 2-1 2002 info-icon
...and, I hasten to add, taught her a trade? Who? ...ve, söylemek zorundayım, kim ona ticareti öğretti? Kim? Stuart Little 2-1 2002 info-icon
You did. I did. Right. Sen. Ben. Doğru. Sen. Ben. Doğru. Sen. Ben. Doğru. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Well, then, straighten up and fly right. And remember, you are here on business. Pekala, öyleyse, kendine gel ve doğru uç. ve unutma, iş için buradasın. Pekâlâ, öyleyse, kendine gel ve doğru uç. Ve unutma, iş için buradasın. Pekâlâ, öyleyse, kendine gel ve doğru uç. Ve unutma, iş için buradasın. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
You're not here to play around. Burada oyun oynamak için bulunmuyorsun. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Come on, Falcon! When I'm on a job, I never play around! Hadi, Şahin! Bir iş üstündeysem, etrafta oyun oynamam! Haydi, Şahin! Bir iş üstündeysem, etrafta oyun oynamam! Haydi, Şahin! Bir iş üstündeysem, etrafta oyun oynamam! Stuart Little 2-1 2002 info-icon
I guess when the weather gets too cold, you'll just fly south for the winter? Sanırım havalar soğuduğunda, kış için güneye uçarsınız ha? Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Well, to tell you the truth, I've never flown south. Pekala, gerçeği söylemek gerekirse, hiç güneye uçmadım. Pekâlâ, gerçeği söylemek gerekirse, hiç güneye uçmadım. Pekâlâ, gerçeği söylemek gerekirse, hiç güneye uçmadım. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
It's kind of a dream of mine. Benim için bir rüya gibi. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Get out of this cold, windy city, catch that jet stream.... Bu soğuktan, rüzgarlı şehirden kurtulmak, hava akımını yakalamak.... Bu soğuktan, rüzgarlı şehirden kurtulmak, hava akımını yakalamak... Bu soğuktan, rüzgarlı şehirden kurtulmak, hava akımını yakalamak... Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Fruit trees, millions of new birds to meet. Meyve ağaçları, milyonlarca yeni kuş buluşur. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
I hear it's paradise. Then how come you haven't gone? Cennet gibi olduğunu duymuştum. Öyleyse nasıl şimdiye kadar gitmedin? Cennet gibi olduğunu duymuştum. Öyleyse nasıl şimdiye kadar gitmedin? Cennet gibi olduğunu duymuştum. Öyleyse nasıl şimdiye kadar gitmedin? Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Something's always stopping me. Herzaman bişeyler beni durdurmuştur. Her zaman bişeyler beni durdurmuştur. Her zaman bişeyler beni durdurmuştur. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Something's always stopping me, too. Beni de hep bişeyler durdurmuştur. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Everybody around here thinks I'm too small to accomplish anything. Buradaki herkes bişeyleri başarmam için çok küçük olduğumu düşünüyor. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Hey, the way I see it, you're as big as you feel. Hey, bana göre, hissettiğin kadar büyüksündür. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Yeah. Boy, I'm really glad you fell into my car. Evet. Çocuk, gerçekten arabana düştüğüm için mutluyum. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
I mean, you know.... I mean I'm not glad you fell. I just.... Yani bilirsin.... Demek istediğim düştüğüme sevinmedim tabi. Ben sadece.... Yani bilirsin... Demek istediğim düştüğüme sevinmedim tabii. Ben sadece... Yani bilirsin... Demek istediğim düştüğüme sevinmedim tabii. Ben sadece... Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Want some more popcorn? Biraz daha mısır istermisin? Biraz daha mısır ister misin? Biraz daha mısır ister misin? Stuart Little 2-1 2002 info-icon
My pin. Rozetim. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
It's fixed. How Tamir olmuş. Nasıl Tamir olmuş. Nasıl... Tamir olmuş. Nasıl... Stuart Little 2-1 2002 info-icon
On my way home from school, I drive right past where you crashed. Okuldan eve dönerken, Çarpıştığımız yerden geçtim. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
It was no big deal. Önemli bişey değil. Önemli bir şey değil. Önemli bir şey değil. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
I mean, there was finding it... Demek istediğim, orada buldum onu... Stuart Little 2-1 2002 info-icon
...figuring out how the pieces fit together... ...parçaları nasıl biraraya getireceğimi düşündüm... Stuart Little 2-1 2002 info-icon
...and you know, fixing it. ...ve bilirsin, onardım onu. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
And no big deal. Just... ve önemli bişey değil. Sadece... ve önemli bir şey değil. Sadece... ve önemli bir şey değil. Sadece... Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Oh, Scottie. Oh, Scottie. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
...one, two, three. ...bir, iki, üç. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Good as new. Eskisinden daha iyi. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
No, Stuart, it's not. Hayır, Stuart, değil. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
It's much, much better. Daha daha iyisi. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Stay with me. All the time. Benimle kal. Her zaman. Benimle kal. Her zaman. Benimle kal. Her zaman. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Did you really think I wouldn't find out? Gerçekten farketmeyeceğimi mi sandın? Stuart Little 2-1 2002 info-icon
I'm talking about you and your little mouse friend. Senden ve küçük fare arkadaşından bahsediyorum. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Big mistake! Never make a friend I can eat. Büyük hata!Asla yiyebileceğim bir arkadaş edinme. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Now, get me that ring! Şimdi, bana şu yüzüğü getir! Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Or the mouse is lunch. yada fare öğle yemeği olur. ya da fare öğle yemeği olur. ya da fare öğle yemeği olur. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
I'll do the dishes. You did them last night. Bulaşıkları yıkayayım. Dün gece yıkamıştın. Bulaşıkları yıkayayım. Dün gece yıkamıştın. Bulaşıkları yıkayayım. Dün gece yıkamıştın. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
For you, I'd do dishes every night. Senin için her gece yıkarım. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
That way, I don't have to change the baby. Bu arada, bebeğin altını değiştirmemiş oluyorum. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
She just dropped her dolly. Oyuncağının üzerine çıkardı. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
I'll just Ben sadece Ben sadece... Ben sadece... Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Frederick! What? Frederick! Ne? Frederick! Ne? Frederick! Ne? Stuart Little 2-1 2002 info-icon
My ring. It's gone. What do you mean? Yüzüğüm. Gitmiş. Ne demek gitmiş? Yüzüğüm. Gitmiş. Ne demek gitmiş? Yüzüğüm. Gitmiş. Ne demek gitmiş? Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Are you absolutely.... Positive. Eminmisin.... Evet. Eminmisin... Evet. Eminmisin... Evet. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Unless.... Yoksa.... Yoksa... Yoksa... Stuart Little 2-1 2002 info-icon
I'll call the plumber! Tesisatçıyı çağıracağım! Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Mom's ring went down the drain. I can't reach it. Annemin yüzüğü giderden aşağı gitti. Ona ulaşamıyorum. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Hey! What about me? Hey! Bana ne dersiniz? Stuart Little 2-1 2002 info-icon
I can do it. Let me go, Dad. Bunu yapabilirim. Bırak gideyim baba. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Go where? Down the drain. Nereye? Giderden aşağı. Nereye? Giderden aşağı. Nereye? Giderden aşağı. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
I can bring it back up. It's an adventure. Onu geri getirebilirim. Bu bir macera. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
I don't know. It's awfully dark down there. Bilmiyorum. Acayip karanlık aşağısı. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
And smelly. And cold. ve kokuyor ve soğuk. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
But it's Mom's ring. She loves that ring. Ama bu annemin yüzüğü. Yüzüğünü çok sever. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Come on, Dad. Let me try. Hadi, baba. Bırak deneyeyim. Haydi, baba. Bırak deneyeyim. Haydi, baba. Bırak deneyeyim. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Now, if it gets too cold, or too scary... Şimdi, eğer çok soğuk olursa, yada korkutucu... Şimdi, eğer çok soğuk olursa, ya da korkutucu... Şimdi, eğer çok soğuk olursa, ya da korkutucu... Stuart Little 2-1 2002 info-icon
...you just tell us. ...sadece bize söyle. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Don't worry, Dad. I can handle it. Merak etme baba. Üstesinden gelebilirim. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Or yank on the string, we'll pull you up. Will do. bizde seni hızla, iple yukarı çekeriz. Yaparsınız. Bizde seni hızla, iple yukarı çekeriz. Yaparsınız. Bizde seni hızla, iple yukarı çekeriz. Yaparsınız. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
How's it so far? Ne kadar uzaklıkta? Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Wet. There's a lot of slimy stuff all over the walls. Islak. Duvarların üzerinde bir sürü yapış yapış şeyler var. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
What does it look like? Like the inside of your nose. Neye benziyor? Sanki senin burnunun içi gibi. Neye benziyor? Sanki senin burnunun içi gibi. Neye benziyor? Sanki senin burnunun içi gibi. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Can you see the bottom yet? No, just more pipe. Dibini görebildin mi? Hayır, birkaç boru daha. Dibini görebildin mi? Hayır, birkaç boru daha. Dibini görebildin mi? Hayır, birkaç boru daha. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
And everything we ate for dinner last week. ve geçen hafta yemekte yediğimiz herşey. ve geçen hafta yemekte yediğimiz her şey. ve geçen hafta yemekte yediğimiz her şey. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
And the pipe seems to go on and on. ve boru gittikçe gidiyor. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Well, the plumber said.... Pekala, tesisatçı dedi ki.... Pekâlâ, tesisatçı dedi ki... Pekâlâ, tesisatçı dedi ki... Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Is that a new top? Üstündekiler yeni mi? Stuart Little 2-1 2002 info-icon
You know, you have such taste. Simple elegance is what I call it. Bilirsin, herşeyi kendine yakıştırırsın. Buna zerafet deniyor sanırım. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
What's on the other end of that string? İpin diğer ucunda ne var? Stuart Little 2-1 2002 info-icon
This string? Yes. Bu ipte mi? Evet. Bu ipte mi? Evet. Bu ipte mi? Evet. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Well, now, don't get excited, but someone that you and I love... Pekala, şimdi, heyecanlanma, senin ve benim sevdiğimiz birisi... Pekâlâ, şimdi, heyecanlanma, senin ve benim sevdiğimiz birisi... Pekâlâ, şimdi, heyecanlanma, senin ve benim sevdiğimiz birisi... Stuart Little 2-1 2002 info-icon
...has volunteered to go down the drain to get your ring. ...yüzüğünü giderden almak için gönüllü oldu . ...yüzüğünü giderden almak için gönüllü oldu. ...yüzüğünü giderden almak için gönüllü oldu. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Stuart? Good guess, Mom. Stuart? İyi tahmin anne. Stuart? İyi tahmin anne. Stuart? İyi tahmin anne. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
You let our son go down the kitchen drain? Oğlumuzun mutfak giderinden aşağı gitmesine izin mi verdin? Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Now, Eleanor, don't be upset. Şimdi, Eleanor, kızma. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
It's been well thought out. If there's a problem, I pull on the string and.... Baştan iyi bir fikir gibi gelmişti. Eğer bir sorun çıkarsa, ipi çekeceğim ve.... Baştan iyi bir fikir gibi gelmişti. Eğer bir sorun çıkarsa, ipi çekeceğim ve... Baştan iyi bir fikir gibi gelmişti. Eğer bir sorun çıkarsa, ipi çekeceğim ve... Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Now you can be upset. Şimdi kızabilirsin. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Are you okay? Can you hear me? iyi misin? Beni duyuyormusun? iyi misin? Beni duyuyor musun? iyi misin? Beni duyuyor musun? Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Hurry! I'm slipping. Acele et! Kayıyorum. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Get more string. Great. Biraz daha ip bul. Harika. Biraz daha ip bul. Harika. Biraz daha ip bul. Harika. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
There must be string here. Burada ip olmalıydı. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
There is no more. What else can we use? Başka kalmadı. Başka ne kullanabiliriz? Başka kalmadı. Başka ne kullanabiliriz? Başka kalmadı. Başka ne kullanabiliriz? Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Spaghetti? We're out of spaghetti. Spagetti? spagetti miz kalmadı. Spagetti? Spagetti miz kalmadı. Spagetti? Spagetti miz kalmadı. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
Well, do we have macaroni? That's too short. Pekala, makarnamız var mı? Bu çok kısa. Pekâlâ, makarnamız var mı? Bu çok kısa. Pekâlâ, makarnamız var mı? Bu çok kısa. Stuart Little 2-1 2002 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 156343
  • 156344
  • 156345
  • 156346
  • 156347
  • 156348
  • 156349
  • 156350
  • 156351
  • 156352
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim