Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 151882
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| It was like the dog was some kind of replacement. | Köpek sanki yedeğim gibiydi. | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| He used to let her sleep in the bed, actually in the bed. | Yatakta yatmasına izin veriyordu, gerçekten yatağın içinde. | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| Sometimes I used to wonder. | Bazen merak ederdim. | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| Anyway, eventually I had to say "It is the dog or me." | Herneyse, sonunda olay "ya köpek ya ben" noktasına geldi. | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| (Tim snores) And he chose the dog. | O da köpeği seçti. | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| Bitch. | Kancık! | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| Sarah? Sarah! I'm here. | Sarah mı? Sarah! Burdayım. | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| I'm here, it's OK. His pet name for me. | Buradayım, merak etme. Bana taktığı evcil hayvan ismi. | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| Hm. Where does that come from? | Nereden geliyor peki? | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| My ex girlfriend. | Eski kız arkadaşımdan. | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| It's me, Richard. Oh, hello. | Benim, Richard. Selam. | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| I got your phone number from your mum. How's it going? | Numaranı annenden aldım, nasıl gidiyor? | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| Oh, it's fine, you know, good, thanks. | İyi gidiyor, güzel, teşekkürler. | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| What's the flat like? Erm, very nice. | Ev nasıl? Gayet güzel. | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| Cool. Listen, I've been thinking, wondering about that Tim guy you've moved in with. | İyi, dinle bak, şu taşındığınız Tim denen herifi düşünüyordum da, merak ettim. | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| (Whispers) Look, I can't really talk now. There's some people here. OK? | Bak, cidden şu an konuşacak durumda değilim. Burada insanlar var da... | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| (American accent) I love you, Daisy Duke! I love you, too, Boss Hogg. | Seni seviyorum Dük Daisy. Ben de seni, Patron Hogg. | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| I can't hear you! I love you, too, Boss Hogg. | Duyamadım! Ben de seni seviyorum patron Hogg. | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| That was, er... Boss Hogg. | Arayan, patron Hogg' du. | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| How long have you been together? (Both) Five years, eight months, three days. | Ne kadar süredir berabersiniz? 5 yıl 8 ay 3 gün. | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| That's what you said two days ago. | İki gün evvel de böyle demiştiniz? | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| It's at times like this I wish I was telepathic. Don't you, Tim? | Böyle zamanlarda hep telepati yeteneğimin olmasını istemişimdir, ya sen Tim? | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| Daisy and me have two anniversaries. OK. | Daisy ile iki yıldönümümüz var, değil mi? Evet. | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| Daisy takes it from when we kissed, | Daisy ilk öpüştüğümüz günü sayıyor,... | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| I take it from the first time we were physically intimate. | ...ben de ilk fiziksel yakınlaşmamızı. | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| Oh, that's sweet! (Laugh nervously) | Çok tatlı! | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| Whose is it today? | Bugün hanginizinki? | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| It's Daisy's. Mine. | Daisy'nin. Benimki. | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| So you had sex before you kissed? | Yani öpüşmenizden önce mi seks yaptınız? | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| Happy anniversary. | Yıldönümünüz mutlu olsun. | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| Are you gonna keep the table here? Cos I always think it works better by the window. | Masa burada mı kalacak? Ben hep cam kenarında daha güzel duracağını düşünmüşümdür de... | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| It's up to you though, innit? It's your flat now. | Ama karar sizin, artık burası sizin daireniz. | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| Night, Brian. Night. | İyi geceler, Brian. İyi geceler. | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| Are you and Mar... Sh! | Marsha ve sen... | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| Night. Thanks, see you later. | İyi geceler, sağolun, görüşmek üzere. | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| That was close. | Zor yırttık. | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| You're telling me. | Bana mı diyorsun! | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| Well... didn't get much unpacking done, did we? | Daha pek bir yerleşemedik değil mi? | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| Ooh! Well... Well! (Laughs nervously) | Neyse... Neyse! | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| Good night. Oh, OK. Night. | İyi geceler. İyi geceler. | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| Off to beddy byes. Yeah. (Laughs) | İyi geceler vedası. Evet. | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| Well done to that. (Yawns loudly) | İyi iş başardık. | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| I'm knackered. Me too. | Benim pestilim çıktı. Benim de. | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| So, good night. Good night. | Hadi o zaman, iyi geceler. İyi geceler. | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| OK. Night. OK, well... You... Good night. | Hadi iyi geceler. Sana da iyi geceler. | Spaced Beginnings-1 | 1999 | |
| I'm sorry. I'm hit! | Üzgünüm. Vuruldum! | Spaced Change-1 | 2001 | |
| I'm blind. Buffy! | Körüm. Buffy! | Spaced Change-1 | 2001 | |
| (Marsha ) I knew this day would come. | Böyle olacağını biliyordum. | Spaced Change-1 | 2001 | |
| Still. She had to go sometime. | Arada bir böyle gider. | Spaced Change-1 | 2001 | |
| I met this girl when I was travelling, | Yolculuğum sırasında, babası savaşa giden... | Spaced Change-1 | 2001 | |
| whose dad had to go to war, but he was crippled. | ...ve topal kalan bir kızla tanıştım. | Spaced Change-1 | 2001 | |
| Because she wasn't what her parents wanted, | Ailesinin olmasını istediği gibi değilmiş. | Spaced Change-1 | 2001 | |
| not that Amber wasn't what you wanted, | Amber de senin istediğin gibi değil,... | Spaced Change-1 | 2001 | |
| but you know she was different, like a tomboy... | ...ama biliyorsun ki o farklı, biraz erkeksi. | Spaced Change-1 | 2001 | |
| So she stole her dad's armour | Sonra babasının savaş kıyafetlerini çalmış... | Spaced Change-1 | 2001 | |
| and went to war instead of him | ...ve onun yerine savaşa gitmiş. | Spaced Change-1 | 2001 | |
| and they won the war because of her. | Ve onun sayesinde savaşı kazanmışlar. | Spaced Change-1 | 2001 | |
| That's Mulan. That's her name. Do you know her? | Bu Mulan. Onun adı. Onu tanıyor musun? | Spaced Change-1 | 2001 | |
| It's a film. It's a Disney film. Yes. | Bir film. Bir Disney filmi. Evet. | Spaced Change-1 | 2001 | |
| And there's a song in it... | Ve içinde bir şarkı var. | Spaced Change-1 | 2001 | |
| which is about how she wants to look in the mirror... | Aynaya nasıl bakmak istediği ile ilgili... | Spaced Change-1 | 2001 | |
| I think that's probably a bit how Amber's feeling. | Sanırım Amber de biraz böyle hissediyordur. | Spaced Change-1 | 2001 | |
| Like Mulan? | Mulan gibi mi? | Spaced Change-1 | 2001 | |
| Eddie Murphy does the voice of the dragon. | Eddie Murphy ejderin sesini yapmıştı. | Spaced Change-1 | 2001 | |
| To my mind, his third best film. | Bana göre, en iyi üçüncü filmi. | Spaced Change-1 | 2001 | |
| Does anyone want a drink? | İçecek isteyen var mı? | Spaced Change-1 | 2001 | |
| Phew. Bit early for that, innit? Yeah, go on, then. | Bunun için biraz erken, değil mi? Evet, devam et. | Spaced Change-1 | 2001 | |
| I'm thinking more like a tea. | Bir çay iyi olur. | Spaced Change-1 | 2001 | |
| Are you worried about Amber? | Amber için endişeleniyor musun? | Spaced Change-1 | 2001 | |
| Nah. She's got three languages and a Dutch cap. She'll be fine. Cheers. | Üç dili ve bir de Hollanda şapkası var. İyi olacaktır. Şerefe. | Spaced Change-1 | 2001 | |
| You are so blind! You so do not understand! | Ne kadar körsün! Hiç anlamıyorsun! | Spaced Change-1 | 2001 | |
| You weren't there at the beginning. | Başlangıçta orada değildin. | Spaced Change-1 | 2001 | |
| You don't know how good it was. How important. | Ne kadar güzel olduğunu bilmiyorsun. Ne kadar önemli olduğu. | Spaced Change-1 | 2001 | |
| This is it for you. | Bu senin için. | Spaced Change-1 | 2001 | |
| This jumped up firework display of a toy advert. | Çoluk çocuk saçmalığı. | Spaced Change-1 | 2001 | |
| People like you make me sick. What's wrong with you? | Senin gibiler beni hasta ediyor. Neyin var senin? | Spaced Change-1 | 2001 | |
| Now, I don't care if you've saved up all your 50p's. | 50 peni biriktirip biriktirmemen umurumda bile değil. | Spaced Change-1 | 2001 | |
| Take your pocket money and get out! | Paranı al ve defol git! | Spaced Change-1 | 2001 | |
| What a prick. | Yarrak kafalı. | Spaced Change-1 | 2001 | |
| Tim, can I have a word in my office? | Tim, seninle ofisimde konuşabilir miyiz? | Spaced Change-1 | 2001 | |
| Have a seat, Tim. | Otur, Tim. | Spaced Change-1 | 2001 | |
| Twiglet? Better not. | Bisküvi? Hayır. | Spaced Change-1 | 2001 | |
| I was like you once. | Önceden senin gibiydim. | Spaced Change-1 | 2001 | |
| Blond hair. Scraggy little beard. Child like ears. | Sarı saç. Dağınık küçük sakal. Çocuk kulaklı. | Spaced Change-1 | 2001 | |
| Full of beans and spunk. | Cesaret dolu. | Spaced Change-1 | 2001 | |
| I let my principles get in the way sometimes. | Bazen prensiplerimi ön plana çıkarırdım. | Spaced Change-1 | 2001 | |
| I punched a bloke in the face once | Bir keresinde Hawk the Slayer'a çöplük dediğim için... | Spaced Change-1 | 2001 | |
| for saying Hawk the Slayer was rubbish. | ...suratıma yumruk yemiştim. | Spaced Change-1 | 2001 | |
| Good for you. Thanks. | Senin için iyi. Teşekkürler. | Spaced Change-1 | 2001 | |
| The point is, I was defending the fantasy genre | Mesele şu ki, ben "Baba, haklısın." derken... | Spaced Change-1 | 2001 | |
| with terminal intensity, | ...büyük bir içtenlikle... | Spaced Change-1 | 2001 | |
| when what I should have said is, "Dad, you're right." | ...fantazi türünü savunuyordum. | Spaced Change-1 | 2001 | |
| Let's give Krull a try and we'll discuss it later. | "Krull'a bir şans ver, daha sonra tartışırız." diye düşünüyordum. | Spaced Change-1 | 2001 | |
| The Phantom Menace was 18 months ago, Tim. | The Phantom Menace 18 ay önceydi, Tim. | Spaced Change-1 | 2001 | |
| I know, Bilbo. It just... It still hurts. | Biliyorum, Bilbo. Sadece... Hala beni üzüyor. | Spaced Change-1 | 2001 | |
| That kid brought in a Jaja doll. | Çocuk elinde Jaja oyuncağı ile girdi. | Spaced Change-1 | 2001 | |
| Kids like Jaja. Why? | Çocuklar Jaja'yı sever. Neden? | Spaced Change-1 | 2001 | |
| What about the Ewoks? | Ewoklara ne olmuş? | Spaced Change-1 | 2001 | |
| They were rubbish. You don't complain about them. | Onlar da çöplüktü. Onlar hakkında şikayet etmiyorsun. | Spaced Change-1 | 2001 | |
| Jaja Binks makes the Ewoks look like fucking Shaft. | Jaja Bink'ler Ewok'ları siktiğimin Shaft'ı gibi gösteriyordu. | Spaced Change-1 | 2001 |