Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 151847
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| 'I've never seen anything like it before.' | Böyle bir şeyi daha önce hiç görmemiştim. | Space-1 | 2000 | |
| Computer must be getting something from Eagle 1. | Hadi Kano. Bilgisayar Kartal 1'den az da olsa bir bilgi alıyor olmalı. | Space-1 | 2000 | |
| We're getting continuous data from their instruments. | Aletlerinden sürekli veri alıyoruz. | Space-1 | 2000 | |
| Well? There's no analysis yet. | Eeee? Daha bir analiz yok. | Space-1 | 2000 | |
| Eagle 1! 'Commander?' | Kartal 1! Komutan? | Space-1 | 2000 | |
| Commander, it's incredible! | Komutan, bu inanılmaz! | Space-1 | 2000 | |
| 0utside temperature's increasing. | Dış sıcaklık artıyor. | Space-1 | 2000 | |
| There are strange shapes forming all around us. | Etrafımızda garip garip şekiller oluşuyor. | Space-1 | 2000 | |
| 'Commander, I...' (Static) | Komutan, ben... | Space-1 | 2000 | |
| Boost to interstellar strength. | Yıldızlararası güce yükselt. | Space-1 | 2000 | |
| Wayland, pull away! Pull away! Do you hear me? | Wayland, ayrıl! Ayrıl! Beni duyuyor musun? | Space-1 | 2000 | |
| Boost scanners. | Tarayıcıların gücünü yükseltin. | Space-1 | 2000 | |
| All transmission from onboard computer has ceased. | Uçuş bilgisayarından gelen tüm veri akışı kesildi. | Space-1 | 2000 | |
| John, their life signs have disappeared. | John, yaşamsal göstergeleri kayboldu. | Space-1 | 2000 | |
| Go, Alan. | Git Alan. | Space-1 | 2000 | |
| Kelly, Rescue Eagle to Pad Three. I'll meet you on board. | Kelly, Kurtarma Kartal'ı, 3 numaralı piste. Seninle orada buluşuruz. | Space-1 | 2000 | |
| Sandra, keep searching for them with long range scanner. | Sandra, onları uzun menzilli tarayıcıyla aramaya devam et. | Space-1 | 2000 | |
| It could just be a fault on Wayland's ship. | Wayland'ın gemisinde de bir arıza olabilir. | Space-1 | 2000 | |
| Victor, they've stopped trying to talk to us | Victor, bizimle konuşmaya çalışmaktan vazgeçtiler. | Space-1 | 2000 | |
| and one of our Eagles has disappeared. | Ve Kartallarımızdan biri kayboldu. | Space-1 | 2000 | |
| (Beeping) Meteorite! | Meteorit! | Space-1 | 2000 | |
| Activate screens. Activated. | Kalkanları çalıştırın. Çalıştırıldı. | Space-1 | 2000 | |
| It's got through! | Kalkanları aştı! | Space-1 | 2000 | |
| Meteorite strike! Section six, red alert! | Meteorit tehlikesi! Bölüm 6, kırmızı alarm! | Space-1 | 2000 | |
| Fortunately, no casualties. Just impact damage. | Çok şükür can kaybı yok. Sadece çarpma hasarı var. | Space-1 | 2000 | |
| What puzzles me is where it's from. And how it got through our screens. | Benim merak ettiğim, onun nereden geldiği? | Space-1 | 2000 | |
| They're setting it up for analysis, I'll check it out. | Onu analiz için hazırlıyorlar. Gidip kontrol edeceğim. | Space-1 | 2000 | |
| Paul? Nothing. They've just disappeared. | Paul? Hiçbir iz yok. Öylece kayboldular. | Space-1 | 2000 | |
| No radar trace, no radio signals. | Radar izi de yok, radyo sinyali de. | Space-1 | 2000 | |
| It's as if Wayland's Eagle vaporised. | Wayland'ın Kartal'ı buhar olup uçtu sanki. | Space-1 | 2000 | |
| Commander, the meteorite. | Komutan, meteorit. | Space-1 | 2000 | |
| Computer estimates it came from between references 350 and 400. | Bilgisayar onun 350 ila 400 arası koordinatlardan gelmiş olabileceğini söylüyor. | Space-1 | 2000 | |
| The last reported reference point for Eagle 1 was 397. | Kartal 1'in son referans noktası 397'ydi. | Space-1 | 2000 | |
| It's just possible that Eagle 1 was hit by that meteorite. | Kartal 1'e o meteoritin çarpmış olması mümkün. | Space-1 | 2000 | |
| Alan, it's possible the meteor may have collided with Eagle 1. | Alan, o meteorun Kartal 1'le çarpışmış olması ihtimali var. | Space-1 | 2000 | |
| Is there any sign of wreckage? | Hiç enkaza rastladın mı? | Space-1 | 2000 | |
| 'I can't tell, I'm picking up electrical disturbance.' | Bunu söyleyemiyorum, çok fazla elektriksel karışıklık saptıyorum. | Space-1 | 2000 | |
| Then let's check it out visually. Have Kelly take a space walk. | O zaman gözle kontrol edelim. Kelly'yi bir uzay yürüyüşüne çıkart. | Space-1 | 2000 | |
| 'Right.' | Tamam. | Space-1 | 2000 | |
| I'll be in Technical. | Ben Teknik Bölümde olacağım. | Space-1 | 2000 | |
| What do you suppose that is out there? | Sence dışarıda ne var? | Space-1 | 2000 | |
| I have no idea and I wouldn't wait around long enough to find out. | Hiçbir fikrim yok ve buralarda onu öğrenecek kadar da kalmayacağım. | Space-1 | 2000 | |
| Just look for Eagle 1, 0K? Sure. | Sadece Kartal 1'i ara tamam mı? Elbette. | Space-1 | 2000 | |
| Hey, Kelly? | Hey, Kelly? | Space-1 | 2000 | |
| Good luck. You bet. | İyi şanslar. Elbette. | Space-1 | 2000 | |
| 'Depressurisation complete, Kel.' Right, Alan. | Basınç eşitlendi Kel. Tamamdır Alan. | Space-1 | 2000 | |
| 0K, Kelly. Go! | Tamam, Kelly. Yürü! | Space-1 | 2000 | |
| Well, John, it may not look like much, but it's very dense. | Pek öyle gözükmeyebilir ama John, bu şey epey yoğun. | Space-1 | 2000 | |
| And it's very heavy. | Ve de çok ağır. | Space-1 | 2000 | |
| We had to turn the gravity control right down to get it in here. | Onu buraya getirebilmek için yerçekimi kontrolünü en aza indirmek zorunda kaldık. | Space-1 | 2000 | |
| How dense? How heavy? Computer's finding out now. | Ne kadar yoğun? Ne kadar ağır? Bilgisayar şu anda bunu buluyor. | Space-1 | 2000 | |
| Any surface marks? Any indication it may have hit Eagle 1? | Yüzeyinde bir iz var mı? Kartal 1'e çarptığını kanıtlayacak bir iz? | Space-1 | 2000 | |
| Huh? It's possible. | Ne? Bu mümkün. | Space-1 | 2000 | |
| I've got some early findings on this stuff. | Bu şeyle ilgili ilk bulguları getirdim. | Space-1 | 2000 | |
| It's a piece of the coating from the surface of this meteorite. | Bu, meteoritin yüzeyinden bir parça. | Space-1 | 2000 | |
| It's organic. | Organik. | Space-1 | 2000 | |
| Alive? Definitely. | Canlı mı? Kesinlikle... | Space-1 | 2000 | |
| It's nothing we'd recognise... John. | Bu bildiğimiz hiçbir şeye... John. | Space-1 | 2000 | |
| Weight, 328 tons. | Ağırlık, 328 ton. | Space-1 | 2000 | |
| Constituent elements, titanium, stainless steel, aluminium, | Bileşenleri; titanyum, paslanmaz çelik, alüminyum, | Space-1 | 2000 | |
| glass, carbon fibres, plastics, nuclear fuel cells... | cam, karbon, plastik, nükleer yakıt hücreleri... | Space-1 | 2000 | |
| and a small amount of human tissue. | ve az miktarda da insan dokusu. | Space-1 | 2000 | |
| Human tissue? | İnsan dokusu mu? | Space-1 | 2000 | |
| We've found Eagle 1. | Kartal 1'i bulduk. | Space-1 | 2000 | |
| Lee, recall Carter immediately. | Lee, hemen Carter'ı geri çağır. | Space-1 | 2000 | |
| 'But sir, Kelly's out in space.' | Ama efendim, Kelly dışarıda. | Space-1 | 2000 | |
| Get him back immediately! | Onu hemen geri çağır! | Space-1 | 2000 | |
| Kelly, abort. We've been recalled. | Kelly, yürüyüş iptal! Geri çağrıldık. | Space-1 | 2000 | |
| Kel, do you read me? | Kel, beni duyuyor musun? | Space-1 | 2000 | |
| Kel? Are you receiving? | Kel? Duyuyor musun? | Space-1 | 2000 | |
| Kelly, signal if I'm getting through to you. | Kelly, sesimi duyuyorsan, sinyal ver. | Space-1 | 2000 | |
| Main Mission, Eagle 4 here. | Ana Görev, Kartal 4 konuşuyor. | Space-1 | 2000 | |
| Receiving you, Eagle 4. | Seni duyuyoruz Kartal 4. | Space-1 | 2000 | |
| Paul, check our communication line. I'm getting no response from Kelly. | Paul, iletişim hattımızı kontrol et. Kelly'den yanıt alamıyorum. | Space-1 | 2000 | |
| 'No fault registering, Alan.' | Bir arıza gözükmüyor Alan. | Space-1 | 2000 | |
| Then Kelly's in trouble. I'm going out after him. | O zaman Kelly'nin başı dertte. Onun peşinden gidiyorum. | Space-1 | 2000 | |
| Alan, get away from that area. | Alan, o bölgeden uzaklaş. | Space-1 | 2000 | |
| 'Right now.' Commander? | Hemen şimdi. Komutan? | Space-1 | 2000 | |
| Get away from there, now! You can't expect me to leave Kelly. | Oradan uzaklaş, şimdi! Kelly'yi orada bırakmamı bekleyemezsiniz. | Space-1 | 2000 | |
| Kelly? Kelly, can you hear me? | Kelly? Kelly, beni duyabiliyor musun? | Space-1 | 2000 | |
| Kelly, I'm not receiving you. | Kelly, seni duyamıyorum. | Space-1 | 2000 | |
| Kelly, are you receiving me? | Kelly, beni duyuyor musun? | Space-1 | 2000 | |
| Hey, Kel. Hey, come on, buddy. Right, gotcha. | Hey, Kel, hadi dostum. Tamam, yakaladım. | Space-1 | 2000 | |
| Let's get you back to the Eagle. | Hadi seni Kartal'a geri götürelim.. | Space-1 | 2000 | |
| Those brain patterns are fantastic | Tamamen anestezi altındaki bir adam için... | Space-1 | 2000 | |
| for a man who's totally anaesthetised. | o beyin aktiviteleri muhteşem. | Space-1 | 2000 | |
| His brain activity's phenomenal. But his breathing is normal. | Beyin aktivitesi olağandışı. Ama soluk alışverişi normale döndü. | Space-1 | 2000 | |
| His heart and lungs have adjusted to what's going on inside his brain. | Kalbi, ciğerleri beyninin içinde olanlara uyum sağlamış. | Space-1 | 2000 | |
| But what IS going on inside it? | Ama içeride neler oluyor? | Space-1 | 2000 | |
| Well, he's suffering this non stop flow of impulses and ideas, | Hiç dinmeyen dürtü ve fikir bombardımanı altında, | Space-1 | 2000 | |
| because that part of the cerebellum which controls his will is failing. | çünkü beyinciğinin arzularını kontrol eden kısmı işlevini göremiyor. | Space-1 | 2000 | |
| My hope is to stimulate the cerebellum and restore balance. | Beyinciğini uyarıp, dengeyi tekrar kurabilmeyi ümit ediyorum. | Space-1 | 2000 | |
| Now, if we don't achieve that, very soon, he'll burn himself up. | Eğer bunu yakında başaramazsak, kısa süre içinde kendini yiyip bitirecek. | Space-1 | 2000 | |
| Melita. Where is he? What has happened? | Melita. Nerede o? Ne oldu? | Space-1 | 2000 | |
| Melita? They're going to operate. | Melita? Onu ameliyat edecekler. | Space-1 | 2000 | |
| What's wrong, Commander? Look, Melita. Your husband's 0K. | Sorun ne Komutan? Bak Melita. Kocan iyi. | Space-1 | 2000 | |
| He's in good hands. His heart and lungs are fine. | Emin ellerde. Kalbi ve ciğerleri çok iyi. | Space-1 | 2000 | |
| When there's news, we'll tell you. Try not to worry. | Söyleyecek bir şey olduğunda bunu sana söylerim. Endişelenmeye gerek yok. | Space-1 | 2000 | |
| How can I? | Nasıl endişelenmem? | Space-1 | 2000 | |
| This isn't the best place, is it? Nurse, take Melita to her quarters. | Burası en uygun yer değil, öyle değil mi? Hemşire, Melita'yı odasına götürün. | Space-1 | 2000 |