Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 148581
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
They hired you to do a job. | İş yapman için aldı. Bir işi yapmak için kiraladı. Bir işi yapmak için kiraladı. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
And if you can't do it, we'll find someone who can. | Eğer yapamayacaksan yerine yapacak birini buluruz. Ve bunu yapamaz ise, biz kimse kim olabilir bulacaksınız. Ve bunu yapamaz ise, biz kimse kim olabilir bulacaksınız. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Get Tom on the phone. | Tom'u bağla. telefonda Tom alın. telefonda Tom alın. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Look, I don't care if he's in a meeting. | Toplantıda olması umrumda değil. o eğer Bak, umrumda değil bir toplantıda. o eğer Bak, umrumda değil bir toplantıda. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Tell him Stacy Everheart wants to talk to him now. | Stacy Everheart'ın hemen onunla konuşmak istediğini söyle. Söyle ona Stacy Everheart istiyor Şu anda onunla konuşmaya. Söyle ona Stacy Everheart istiyor Şu anda onunla konuşmaya. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Thank you. (TV playing) | Teşekkür ederim. teşekkür ederiz. teşekkür ederiz. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Yep, I'm watching the recap right now. | Evet, tekrarını izliyorum. Evet, ben izliyorum Şu anda recap. Evet, ben izliyorum Şu anda recap. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
So what'd the network say? | Kanal ne dedi? ağ diyorum What'd? ağ diyorum What'd? | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Tom: The network is replacing you, Stacy. | Kanal yerine başkasını geçiriyor Stacy. Ağ Stacy size yerini almaktadır. Ağ Stacy size yerini almaktadır. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
What? I'm sorry. | Ne? Üzgünüm. Ne? Özür dilerim. Ne? Özür dilerim. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
That's the decision they've made. But it's my story. | Bu onların kararı. Ama haber bana ait. Yani yaptığınız bir karar. Ama benim bir hikaye. Yani yaptığınız bir karar. Ama benim bir hikaye. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Hey, Stacy... I hope you understand, all right? | Stacy... Umarım anlarsın, tamam mı? Hey, Stacy ... Ben seni anlamıyor, tamam umut? Hey, Stacy ... Ben seni anlamıyor, tamam umut? | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Fine. (beeps) | Peki. Ince. Ince. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Rat bastards are sending in another reporter to take the lead. | Adi herifler yerime başka bir muhabir gönderiyorlar. Sıçan piçler gönderiyor Başka bir gazeteci de yol almak. Sıçan piçler gönderiyor Başka bir gazeteci de yol almak. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
What? What is this? | Ne? Bu ne? Ne? Bu da ne? Ne? Bu da ne? | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Pez figured out a pattern in the attacks. | Pez saldırılarda bir düzen keşfetti. Pez bir model anladım saldırıları. Pez bir model anladım saldırıları. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Show me. | Göster. Göster bana. Göster bana. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
This is where I first spotted the creature. | Burası yaratığı ilk gördüğüm yer. Bu benim ilk benekli yerdir yaratık. Bu benim ilk benekli yerdir yaratık. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
This was the attack on the bungee tower. | Bu bungee kulesine yapılan saldırı. Bu saldırı olduğunu bungee kule üzerinde. Bu saldırı olduğunu bungee kule üzerinde. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
And this was the attack on the resort. | Bu da tatil köyüne yapılan saldırı. Ve bu saldırı olduğunu çare gör. Ve bu saldırı olduğunu çare gör. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
So it's sticking to the coast heading south. | Yani kıyıdan güneye doğru gidiyor. Bu nedenle yapıştırma's kıyıya güneye doğru. Bu nedenle yapıştırma's kıyıya güneye doğru. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Yeah. What are we supposed to do? | Evet. Ne yapmamız gerekiyor? | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Just head south and hope we run into it? | Güneye gidip onunla karşılaşmayı mı umalım? Sadece güney kafa ve bunun içine koşmak umut? Sadece güney kafa ve bunun içine koşmak umut? | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Worth a shot, and maybe we can get some more footage. | Denemeye değer, belki biraz daha görüntü çekebiliriz. Değerinde bir atış, ve belki de biraz daha görüntüleri alabilirsiniz Değerinde bir atış, ve belki de biraz daha görüntüleri alabilirsiniz | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Then the network would have to make us the leads. | O zaman kanal haberi bize vermek zorunda kalır. Sonra ağa olurdu bize yol yapmak. Sonra ağa olurdu bize yol yapmak. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
You know, | Biliyor musun, Biliyorsun, Biliyorsun, | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
I bet we could cover a lot more miles by boat. | eminim tekneyle daha çok yere bakabiliriz. Sanırım kapağı olabilir bahis Tekne ile çok daha fazla mil. Sanırım kapağı olabilir bahis Tekne ile çok daha fazla mil. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Fine. | Peki. Ince. Ince. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
But you're gonna double my salary | Ama maaşımı iki katına çıkaracaksın... Ama sen kalacaksın benim maaş çift Ama sen kalacaksın benim maaş çift | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
and you're gonna pay for my car. | ...ve arabamın parasını ödeyeceksin. ve ödeme yapacağız benim araba için. ve ödeme yapacağız benim araba için. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Oh, Pez, I could just hug you right now. | Pez, şu an seni kucaklayabilirim. Oh, Pez, Ben şu anda sadece sarılmak olabilir. Oh, Pez, Ben şu anda sadece sarılmak olabilir. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
I mean, if you were better looking and had better hygiene. | Tabii eğer daha yakışıklı ve daha temiz olsaydın. Seni daha iyi bakıyor olsaydı, ortalama ve daha iyi hijyen vardı. Seni daha iyi bakıyor olsaydı, ortalama ve daha iyi hijyen vardı. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Oh, what the hell! | Aman neyse! Oh, ne cehennem! Oh, ne cehennem! | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Pez! I'm sorry. | Pez! Üzgünüm. Pez! Özür dilerim. Pez! Özür dilerim. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Lock and load, boys. It's time to get wet. | Hazırlanın çocuklar. Islanma zamanı. Kilidi ve yük çocuklar. Islak almak zamanı. Kilidi ve yük çocuklar. Islak almak zamanı. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
You got the helm, brother. | Dümen sende kardeşim. Eğer kardeşim dümen var. Eğer kardeşim dümen var. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
You better watch your back down there. | Arkanı kollasan iyi olur. Daha iyi geri izle orada. Daha iyi geri izle orada. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Oh, watching my back is your job. | Arkamı kollamak senin işin. Aman geri izliyor senin iş. Aman geri izliyor senin iş. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
I don't know. Am I in your will? You get my dog. | Bilmem ki. Vasiyetinde miyim? Köpeğim sana kalacak. Bilmiyorum. senin olacak mıyım? Sen benim köpek almak. Bilmiyorum. senin olacak mıyım? Sen benim köpek almak. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
You don't have a dog. (laughs) | Senin köpeğin yok ki. Eğer bir köpek yok. Eğer bir köpek yok. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Hey. Remember, my dad doesn't want S 11 harmed, all right? | Unutma, babam S 11'in zarar görmesini istemiyor tamam mı? Hey. Hatırlıyorum, babam yok S 11, tamam zarar mı istiyorsun? Hey. Hatırlıyorum, babam yok S 11, tamam zarar mı istiyorsun? | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
And we always do what Daddy says, don't we? | Ve babanın her dediğini yaparız değil mi? Ve biz her zaman, baba söylediklerini yapın , değil mi? Ve biz her zaman, baba söylediklerini yapın , değil mi? | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Relax, I've got 300,000 reasons | Rahatla, o şeyi tek parça olarak... Dinlenmek, Ben 300.000 nedenleri var Dinlenmek, Ben 300.000 nedenleri var | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
to bring that thing back in one piece. | ...getirmek için 300 bin sebebim var. geri o şeyi getirmek için tek parça halinde. geri o şeyi getirmek için tek parça halinde. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
We stick to the plan, | Plana sadık kalacağız, Biz, plana sadık Biz, plana sadık | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
tranq it, force it to the surface, | onu sakinleştirip yüzeye çıkmaya zorlayacağız, tranq o, , Yüzeye kuvvet tranq o, , Yüzeye kuvvet | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
then Santos shoots it with your remote control gizmo, | sonra Santos onu uzaktan kumandalı zımbırtınla vuracak... sonra Santos vurur Uzaktan kumanda gizmo ile, sonra Santos vurur Uzaktan kumanda gizmo ile, | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
and you guys jockey it back | ...ve onu yatınıza çekeceksiniz, jockey geri ve siz jockey geri ve siz | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
to your yacht, if your gear really works. | tabii düzenek çalışırsa. yatınız için, eğer vites gerçekten çalışıyor. yatınız için, eğer vites gerçekten çalışıyor. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Yeah, it does work. So make sure you don't miss. | Çalışıyor. O yüzden kaçırmadığından emin ol. Evet, çalışıyor. Böylece kaçırmayın emin olun. Evet, çalışıyor. Böylece kaçırmayın emin olun. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
I haven't yet. | Daha kaçırmadım. Ben henüz. Ben henüz. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Now I'm ready. Patch him in. | Hazırım. Bağla. Şimdi ben hazırım. Yama onu içeri Şimdi ben hazırım. Yama onu içeri | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Guess what I just saw on CNE. | CNE'de ne gördüğümü tahmin et. Ben sadece CNE gördüm Tahmin et ne. Ben sadece CNE gördüm Tahmin et ne. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
S 11 looks impressive on TV, doesn't it, Commander? | S 11 televizyonda etkileyici görünüyor değil mi Binbaşı? S 11, TV etkileyici görünüyor o Komutanı, değil mi? S 11, TV etkileyici görünüyor o Komutanı, değil mi? | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Are you drinking? | İçki mi içiyorsun? Eğer içme mısınız? Eğer içme mısınız? | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Yes, I am. Scotch. | Evet. Scotch. Evet, öyleyim. Viski. Evet, öyleyim. Viski. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Good scotch. Damn it, Sands. | İyi bir scotch. Lanet olsun Sands. İyi viski. Kahretsin, Sands. İyi viski. Kahretsin, Sands. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
You said you could handle this. | Bunu halledebileceğini söylemiştin. Eğer bu başa söyledi. Eğer bu başa söyledi. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Listen, if you can't handle... No, Commander, you listen. | Dinle, eğer halledemeyeceksen... Hayır Binbaşı, sen dinle. Eğer idare edemiyorlar, eğer dinle ... Hayır, Komutan, sen dinle. Eğer idare edemiyorlar, eğer dinle ... Hayır, Komutan, sen dinle. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
The Navy said they wanted a killing machine. | Donanma bir ölüm makinesi istediğini söyledi. Donanma onlar istediğini söyledi Bir ölüm makinesi. Donanma onlar istediğini söyledi Bir ölüm makinesi. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
That's exactly what I gave them. | Ben de onlara bunu verdim. Ben onlara ne verdi tam olarak. Ben onlara ne verdi tam olarak. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
And yes, the civilian deaths are a tragedy. | Evet, sivil ölümler bir trajedi. Ve evet, sivil ölümleri bir trajedi vardır. Ve evet, sivil ölümleri bir trajedi vardır. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
But greatness comes at a price. It always has. | Ama büyüklüğün bir bedeli var. Daima vardı. Ama büyüklüğü bir bedeli var. Her zaman vardır. Ama büyüklüğü bir bedeli var. Her zaman vardır. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Just capture that freak | O ucubeyi tekrar televizyona çıkmadan önce yakala. Sadece o ucube yakalama Sadece o ucube yakalama | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
before it shows up on TV again. | tekrar TV'de gösterir önce. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
If the media links this to the Navy, we're screwed. | Eğer medya bunu Donanma'ya bağlarsa mahvoluruz. medya ise, Deniz Kuvvetleri için bu bağlantıları biz vidalı konum. medya ise, Deniz Kuvvetleri için bu bağlantıları biz vidalı konum. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Don't worry, Commander. I've got my best man on it. | Merak etme Binbaşı. Bu işe en iyi adamımı verdim. Komutan, endişelenmeyin. Ben o benim en iyi adam var. Komutan, endişelenmeyin. Ben o benim en iyi adam var. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Don't worry. Flynn can take care of himself. | Endişelenme. Flynn başının çaresine bakabilir. Merak etmeyin. Flynn kendini çaresine bakabilirim. Merak etmeyin. Flynn kendini çaresine bakabilirim. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Worried? Why would I be worried? | Endişelenmek mi? Neden endişeleneyim? Endişeli? Neden endişeli olurdu? Endişeli? Neden endişeli olurdu? | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
No reason. Hey, do me a favor. | Bir sebebi yok. Bana bir iyilik yap. Nedeni yok. Hey, bana bir iyilik yap. Nedeni yok. Hey, bana bir iyilik yap. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Stay out of my business and focus on the shooting. | İşime karışma ve vurmaya odaklan. Kalmak dışarı benim iş ve çekim odağı. Kalmak dışarı benim iş ve çekim odağı. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
All right? Yes, ma'am. | Tamam mı? Evet efendim. Tamam mı? Evet, efendim. Tamam mı? Evet, efendim. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
What is that? | O nedir? Bu da ne? Bu da ne? | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Ink. Oh God, no. | Mürekkep. Olamaz. Mürekkep. Hayır Oh Tanrım,. Mürekkep. Hayır Oh Tanrım,. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
It's right behind me. It got me in the leg. | Tam arkamda. Beni bacağımdan yakaladı. O arkamda doğru. Onu bacağından beni. O arkamda doğru. Onu bacağından beni. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Did your tranq hit it? | Sakinleştiriciyle vurdun mu? senin tranq onu vurdun mu? senin tranq onu vurdun mu? | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
No. It pulled it out of its hide. | Hayır. Saplandığı yerden çıkardı. No Onun gizlemek dışına çıkardı. No Onun gizlemek dışına çıkardı. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
What about the others? They're gone. | Diğerleri ne oldu? Öldüler. Başkaları hakkında neler? Onlar gittin. Başkaları hakkında neler? Onlar gittin. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
They're dead. | Hepsi öldü. Onlar öldüler. Onlar öldüler. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
So what makes you think we'll spot it out here? | Onu burada bulacağımızı nereden biliyorsun? Böylece ne düşündürüyor? Burada dışarı nokta olacak? Böylece ne düşündürüyor? Burada dışarı nokta olacak? | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
I don't know, but if you've got a better idea, I'm all ears. | Bilmiyorum, ama daha iyi bir fikrin varsa dinlemedeyim. Ama bilmiyorum, sen var eğer daha iyi bir fikir, ben bütün kulaklar değilim. Ama bilmiyorum, sen var eğer daha iyi bir fikir, ben bütün kulaklar değilim. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
No no, you're the captain. | Yok, kaptan sensin. Hayır hayır, kaptan konum. Hayır hayır, kaptan konum. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Nice yacht, by the way. | Bu arada güzel yat. Bu arada Nice yat. Bu arada Nice yat. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Bite me. | Hadi be. Bana Bite. Bana Bite. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Flynn: What do you think? Two or three stitches? | Ne düşünüyorsun? İki üç dikiş mi? Siz ne düşünüyorsunuz? Iki veya üç dikiş? Siz ne düşünüyorsunuz? Iki veya üç dikiş? | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Santos: This is nothing. | Bu hiçbir şey. Bu başka bir şey değildir. Bu başka bir şey değildir. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Remember that go go dancer in Bangkok? | Bangkok'daki striptizciyi hatırladın mı? o dansçı go hatırla Bangkok? o dansçı go hatırla Bangkok? | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Crazy chica nearly bit your pinkie toe off. | Manyak kadın az daha serçe parmağını koparıyordu. Deli chica neredeyse bit senin serçe parmak kapalı. Deli chica neredeyse bit senin serçe parmak kapalı. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Now that was bad. | O kötüydü işte. Şimdi kötü olduğunu söyledi. Şimdi kötü olduğunu söyledi. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Man, I have no idea where that thing came from. | O şeyin nereden çıktığını bilmiyorum. Adam, Hiçbir fikrim yok nerede o şey geldi. Adam, Hiçbir fikrim yok nerede o şey geldi. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
It's like it knew we were coming. That's what sharks do, amigo. | Sanki geleceğimizi biliyordu. Köpekbalıkları öyledir. Biz geliyordu biliyordu gibi It's. Bu köpekbalıkları, amigo budur. Biz geliyordu biliyordu gibi It's. Bu köpekbalıkları, amigo budur. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
No, this wasn't predatory instinct. This was a planned attack. | Hayır, bu yırtıcı içgüdüsü değildi. Planlı bir saldırıydı. Hayır, bu yırtıcı içgüdü değildi. Bu planlı bir saldırıydı. Hayır, bu yırtıcı içgüdü değildi. Bu planlı bir saldırıydı. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Is that mine? Damn it. | O benim mi? Lanet olsun. Bu benimki mi? Kahretsin. Bu benimki mi? Kahretsin. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
You better not have any diseases. | Umarım hasta değilsindir. Daha iyi bir hastalığı yok. Daha iyi bir hastalığı yok. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Yeah, well, it burns when I urinate. | İşediğim zaman yanma yapıyor. Evet, ben işemek yanmaktadır. Evet, ben işemek yanmaktadır. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Shouldn't be concerned, should I? (cell phone rings) | Endişelenecek bir şey yok değil mi? Ben, söz konusu olmamalı mı? Ben, söz konusu olmamalı mı? | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Oh, there's Daddy. Dad. | İşte baba arıyor. Baba. Oh, baba var. Baba. Oh, baba var. Baba. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Yeah, it escaped and the tracer went dead again. | Evet, kaçtı ve takip cihazı yine sustu. Evet, bu kaçtı ve izli tekrar ölü gitti. Evet, bu kaçtı ve izli tekrar ölü gitti. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Is that your dad? Tell him I miss him. | Baban mı? Onu özlediğimi söyle. Bu baban mı? Onu özlüyorum onu ??söyle. Bu baban mı? Onu özlüyorum onu ??söyle. | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |
Is that Flynn? | Flynn mi o? Bu Flynn mi? Bu Flynn mi? | Sharktopus-1 | 2010 | ![]() |