Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 147629

İngilizce	Türkçe	Film Adı	Film Yılı	Ayrıntılar
Went from a size 40 to a 42.	40 bedenden 42 'ye çıktım.	Seinfeld The Soup-1	1994
No kidding? Yeah. I'm huge.	Şaka mı yapıyorsun? Evet. İzbandut gibi oldum.	Seinfeld The Soup-1	1994
Well, I'll leave you guys alone. Okay, thanks.	Eee, ben sizi yalnız bırakayım. Tamam, teşekkürler.	Seinfeld The Soup-1	1994
Oh, Jerry, you know what just hit me? I was thinking	Oh, Jerry, bak şimdi aklıma ne geldi? Düşünüyordum da	Seinfeld The Soup-1	1994
What size suit are you? I'm a 40. Why?	Sen kaç bedensin? 40. Ne oldu?	Seinfeld The Soup-1	1994
I just got a brand new Armani suit, doesn't fit me anymore. You want it?	Yepyeni bir Armani takım almıştım, bana uymuyor artık. İster misin?	Seinfeld The Soup-1	1994
Well, I don't know if	Eee, bilmiyorum	Seinfeld The Soup-1	1994
Oh, come on. Why should it sit in a closet?	Oh, hadi ama. Neden dolabımda öylece dursun ki?	Seinfeld The Soup-1	1994
An Armani suit? Take the suit.	Armani takımı mı? Al takımı.	Seinfeld The Soup-1	1994
Well, okay, I guess.	Eee, tamam, galiba.	Seinfeld The Soup-1	1994
You gonna be home later? Yeah.	Evine erken gidecek misin? Evet.	Seinfeld The Soup-1	1994
I'll drop it off.	Sana bırakırım.	Seinfeld The Soup-1	1994
Hey, new suit! Yeah, yeah. Lucky me.	Hey, yeni takım! Evet, evet. Ne kadar şanslıyım.	Seinfeld The Soup-1	1994
Here, I personally made you a cold chicken sandwich.	Al bakalım, sana kişisel olarak soğuk bir tavuklu sandviç yaptım.	Seinfeld The Soup-1	1994
It's not even on the menu.	Bu menüde bile yok.	Seinfeld The Soup-1	1994
Oh, this is fabulous.	Oh, bu çok iyi.	Seinfeld The Soup-1	1994
Boy, she is nice.	Tanrım, o çok hoş.	Seinfeld The Soup-1	1994
I like her. I like her, Jerry. She's got substance.	Ondan hoşlandım. Ondan hoşlanıyorum, Jerry. O çok dolu dolu birisi.	Seinfeld The Soup-1	1994
She oozes substance.	Hatta biraz da sızdırıyor.	Seinfeld The Soup-1	1994
Well, go in there and talk to her.	Eee, içeri git ve konuş onunla.	Seinfeld The Soup-1	1994
She's not gonna put them on the glass.	O içindekileri bardağa koyacak değil ya.	Seinfeld The Soup-1	1994
You mean the walk back in?	Yani geri mi gideyim?	Seinfeld The Soup-1	1994
That's the toughest move in the business.	Bu olaydaki en zor şey bu.	Seinfeld The Soup-1	1994
You're sending me into no man's land...	Beni kimsenin olmadığı bir yere yolluyorsun...	Seinfeld The Soup-1	1994
...and if I get shot down, I have to crawl back.	...eğer vurulursam, sürünerek geri dönmem gerekecek	Seinfeld The Soup-1	1994
Well, I can't do it, I tell you!	Eee, ben bunu yapamam, adım gibi biliyorum!	Seinfeld The Soup-1	1994
Pull yourself together. You're going in there, soldier.	Kendine gel. İçeri gidiyorsun, asker.	Seinfeld The Soup-1	1994
Listen, I need you to do me a favor.	Dinle, bana bir iyilik yapman lazım.	Seinfeld The Soup-1	1994
What? Help me move my refrigerator.	Ne? Buzdolabımı hareket ettirmem lazım.	Seinfeld The Soup-1	1994
Why? Because I'm getting rid of it.	Neden? Çünkü ondan kurtuluyorum.	Seinfeld The Soup-1	1994
Yeah? It's K.B. I have the suit.	Evet? Ben K.B. Takım yanımda.	Seinfeld The Soup-1	1994
All right, come on up.	Tamam, yukarı çık.	Seinfeld The Soup-1	1994
So.... Why get rid of your refrigerator?	Eee.... Neden buzdolabını atıyorsun?	Seinfeld The Soup-1	1994
After that kidney stone, I only want fresh food.	O böbrek taşından sonra artık, sadece taze şeyler yemek istiyorum.	Seinfeld The Soup-1	1994
It's gotta be fresh. I'm not eating any more stored food.	Taze olmalı. Bundan sonra marketten bir şey yemiyorum.	Seinfeld The Soup-1	1994
Plus, you know, I want the space.	Artı anlarsın, bana boş yer lazım evde.	Seinfeld The Soup-1	1994
What for? Well, I could put a dresser in there.	Ne için? Eee, oraya şifoniyer koyacağım.	Seinfeld The Soup-1	1994
I could get dressed while I'm making breakfast.	Kahvaltımı yaparken giyinebileceğim.	Seinfeld The Soup-1	1994
Here you go. Yeah.	Al bakalım. Evet.	Seinfeld The Soup-1	1994
Didn't think I was really gonna give you a suit, did you?	Gerçekten sana bir takım elbise vereceğimi düşünmüyordun, değil mi?	Seinfeld The Soup-1	1994
You're giving him this suit? That's right. And it's Armani.	Ona bu takımı mı veriyorsun? Aynen öyle. Ayrıca bu Armani.	Seinfeld The Soup-1	1994
Hey, Armani, Jerry. Yes, yes, I heard.	Hey, Armani, Jerry. Evet, evet, duydum.	Seinfeld The Soup-1	1994
Come on, try it on. No, it's okay.	Hadi ama, dene bakalım. Hayır, böyle iyi.	Seinfeld The Soup-1	1994
Come on. I want to see how it fits. All right.	Hadi ama. Uyup uymadığını görmek istiyorum. Tamam, öyle olsun.	Seinfeld The Soup-1	1994
There you go. There, okay?	Al bakalım. Burada işte, tamam?	Seinfeld The Soup-1	1994
Oh, boy. Look at that. That looks great.	Oh, Tanrım. Bak bir şuna. Çok güzel görünüyor.	Seinfeld The Soup-1	1994
I can't believe you're giving him this. And I don't even want anything for it.	Bunu verdiğine inanamıyorum. Ve ayrıca karşılığında da hiç birşey istemiyorum.	Seinfeld The Soup-1	1994
He's very generous, isn't he? Yes. Yes, he is.	O çok cömert, değil mi? Evet. Evet, öyle.	Seinfeld The Soup-1	1994
I'll tell you what, you can take me out to dinner sometime.	Bak sana ne diyeceğim, beni istediğin zaman akşam yemeğine götürebilirsin.	Seinfeld The Soup-1	1994
Dinner? Yeah, you buy me a meal.	Akşam yemeği mi? Evet, bana yemek ısmarlayacaksın.	Seinfeld The Soup-1	1994
Can't get a better deal than that. You'll never get a better deal.	Bundan daha iyi anlaşma olmaz. Hiçbir zaman olmaz.	Seinfeld The Soup-1	1994
All right, I'll leave you alone. Yeah, yeah.	Tamam, seni yalnız bırakayım. Evet, evet.	Seinfeld The Soup-1	1994
Look at that. Armani. Yeah.	Bak şuna. Armani. Evet.	Seinfeld The Soup-1	1994
Yeah, that's a deal. That's a terrible deal.	Evet, anlaşma buymuş. Bu çok kötü bir anlaşma.	Seinfeld The Soup-1	1994
I don't want to go out to dinner with him. I'd rather make my own suit.	Onla yemeğe gitmek istemiyorum. Kendime takım elbise dikerim daha iyi.	Seinfeld The Soup-1	1994
I did it. It's all done. Hey.	Bitti. Herşey halloldu. Hey.	Seinfeld The Soup-1	1994
I did it. We're going out as soon as she gets off work.	Yaptım. İşten çıkar çıkmaz beraber dışarı çıkacağız.	Seinfeld The Soup-1	1994
And it'll still be daytime.	Ve hala gündüz olacak.	Seinfeld The Soup-1	1994
I'm better in the daytime than at night. It's less pressure.	Ben gündüz geceden daha iyiyim. Baskı daha az.	Seinfeld The Soup-1	1994
I love the day date.	Gündüz randevusunu seviyorum.	Seinfeld The Soup-1	1994
No wine, no shower. There you go.	Şarap yok, duş yok. İşte bu.	Seinfeld The Soup-1	1994
So the trip was good? Yes.	Yolculuk iyi miydi? Evet.	Seinfeld The Soup-1	1994
Apart from that dreadful airline food.	Uçakta verilen berbat yemeği saymazsak.	Seinfeld The Soup-1	1994
Wreaked absolute havoc with my stomach.	Karnım harap oldu.	Seinfeld The Soup-1	1994
You know, I have to say, I've never admitted this to anyone...	Bir şey söylemeliyim, bunu daha önce kimseye itiraf etmedim...	Seinfeld The Soup-1	1994
...but I kind of like airline food.	...ama ben uçak yemeğini seviyorum.	Seinfeld The Soup-1	1994
That's probably because of....	Bunun sebebi muhtemelen....	Seinfeld The Soup-1	1994
What? Yeah, what?	Ne? Evet, ne?	Seinfeld The Soup-1	1994
Where I come from, we don't say "what."	Benim geldiğim yerde, "ne" denmez.	Seinfeld The Soup-1	1994
It's proper to say "pardon."	Uygun olanı "pardon" demektir	Seinfeld The Soup-1	1994
Oh, this should be interesting.	Oh, ilginç olmalı.	Seinfeld The Soup-1	1994
Pardon? Nothing.	Pardon? Yok bir şey.	Seinfeld The Soup-1	1994
So then, about a year ago, I started selling these funky little hair clips.	Ve bir yıl önce şu küçük, zıpır tokalardan satmaya başladım.	Seinfeld The Soup-1	1994
It's going pretty good. I make them in my apartment.	İş bayağı iyi gidiyor. Kendi dairemde yapıyorum.	Seinfeld The Soup-1	1994
I'm just waitressing because I wanted to go to Europe this summer...	Garsonluğu sadece bu yaz Avrupa'ya gidebilmek için yapıyorum...	Seinfeld The Soup-1	1994
...and I could use a few extra Careful.	...ve böylece para konusunda ekstra rahat olabileceğim.	Seinfeld The Soup-1	1994
Oh, it's just horse manure. Horse manure's not that bad.	Oh, sadece at gübresi. At gübresi o kadar kötü değildir.	Seinfeld The Soup-1	1994
I don't even mind the word "manure."	Ben hatta "manure"(Gübre) kelimesine bile sıcağımdır.	Seinfeld The Soup-1	1994
You know, it's "nure," which is good...	Bilirsin, sonu "nure" ki bu da iyidir...	Seinfeld The Soup-1	1994
...and a "ma" in front of it. Manure.	...ve başında "ma"(Anne) vardır. Manure.	Seinfeld The Soup-1	1994
When you consider the other choices, "manure" is actually pretty refreshing.	Diğer seçenekleri düşünürsen, "manure" çok rahatlatıcı.	Seinfeld The Soup-1	1994
That's a nice watch, George. Yeah.	Güzel saat, George. Evet.	Seinfeld The Soup-1	1994
You know, my boyfriend has the same one.	Biliyor musun, erkek arkadaşımda da aynısından var.	Seinfeld The Soup-1	1994
Really? Yeah, he loves watches.	Öyle mi? Evet, o saatleri sever.	Seinfeld The Soup-1	1994
He's a real watch freak. Well, how about that?	O gerçekten bir saat kompetanıdır. Eee, işte buna dersin?	Seinfeld The Soup-1	1994
Oh, look out. You stepped right in it. Yes. I sure did.	Oh, dikkat et. Tam üstüne bastın. Evet. Aynen öyle.	Seinfeld The Soup-1	1994
So you just pretended it didn't bother you?	Yani seni rahatsız etmemiş gibi davrandın?	Seinfeld The Soup-1	1994
What is that? Boyfriend? I don't understand that.	Ne ki şimdi bu? Erkek arkadaş? Anlayamıyorum.	Seinfeld The Soup-1	1994
What does she think I asked her out for?	Onu ne için dışarı çıkardım sanıyor ki?	Seinfeld The Soup-1	1994
It's the way they just slip it in there too.	İşte bu onların sızma yollarından biri.	Seinfeld The Soup-1	1994
Yeah, like it's all just part of the conversation.	Evet, sanki hepsi muhabbetin parçasıymış gibi.	Seinfeld The Soup-1	1994
"My boyfriend really likes watches. He's a real watch freak."	"Erkek arkadaşım saatleri sever. O gerçek bir saat kompetanıdır"	Seinfeld The Soup-1	1994
Well, that's fabulous.	Eee, harika bir şey.	Seinfeld The Soup-1	1994
Well, let me ask you this. What exactly did you say when you asked her out?	Peki, sana bir şey sorayım. Ona çıkma teklif ederken tam olarak ona ne dedin?	Seinfeld The Soup-1	1994
I said, "Would you like to go for a walk or something?"	"Yürüyüş ya da başka birşey yapmak ister misin?" dedim.	Seinfeld The Soup-1	1994
Oh, a walk? Well.... Or something. I said "or something."	Oh, yürüyüş mü? O zaman.... Ya da başka birşey de var. "Başka birşey" de dedim.	Seinfeld The Soup-1	1994
Or something?	Başka birşey mi?	Seinfeld The Soup-1	1994
Yeah, that's a date. There you go.	Evet, bu çıkma teklifidir. Aynen öyle.	Seinfeld The Soup-1	1994
Of course, there is always the possibility that she called an audible.	Tabiki, onun konsept değiştirme ihtimali de var.	Seinfeld The Soup-1	1994
What do you mean? She got to the line of scrimmage...	Ne demek bu şimdi? O oyun kurma çizgisine kadar geldi...	Seinfeld The Soup-1	1994