Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 14498
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
So, tell me something on you, Addisons. | Şey, bana bir şeyler söyle, kendin hakkında, Edison. Bana kendinle ilgili bir şeyler anlatsana, Addison. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
What do you know? | Ne bilmek istiyorsun? Ne bilmek istiyorsun? | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
I do not know ... What you do for a living? Why are you so serious? Anything. | Bilmem ... Yaşamak için ne yaparsın? Neden bu kadar ciddisin? Herşey olabilir. Bilmem. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
I was a boxer. | Ben bir boksördüm. Eskiden boksördüm. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Sometimes, as a long time ago. | Bazen, çok uzun zaman geçmiş gibi geliyor. Şimdi o günler çok eskide kalmış gibi geliyor. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Like a boxer in the ring boxer? | Bir boksör, ringlerdekiler gibi mi? Bildiğimiz ringe çıkan boksörlerden mi? | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
ì, my? father trained me since I was a ragazzin | Babam beni hep bir erkek olmam için eğitirdi. Çocukluğumdan beri babam beni çalıştırırdı. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
I've been training since I was little. | Küçüklüğümden beri eğitmenim oldu. Pekin Olimpiyatları'na gitmemi sağladı. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Oh, you must be really good. | Oh, sen gerçekten iyi olmalısın. O zaman çok iyi olmalısın. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
I won a silver medal. | Bir gümüş madalya kazandım. Gümüş madalya kazandım. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Is not it? Oh, shit ... | Bu omu? Oh, kahretsin ... Bu o mu? Hassiktir... | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
You have on you? I do not usually ... I happened to be today. | Hep üzerinde mi olur? Genellikle olmaz ... Ama bu günlük öyle. Üstünde mi taşıyorsun? Genelde taşımam ama bugün öyle olmuş. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Can I? | Bakabilir miyim? Bakabilir miyim? | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
This is really cool. It is not gold, but ... | Bu gerçekten havalı. Altın değil, ama ... Çok güzelmiş. Altın değil tabii ama... | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
It 's amazing. | Muhteşem. İnanılmaz. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
I've never been good at anything. | Benim asla böyle güzel bir şeyim olmadı. Ben hiçbir şeyde başarılı olamadım. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Here we go ... Are you going to help me. Keep your child. | İşte oldu ... Bana yardım edecek misiniz. Bebeği tut. Al bakalım. Yardım etmen lazım. Bebekle ilgilenmelisin. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
This guy needs you. Is that okay? | Bu adamın sana ihtiyacı var. Tamam mı? Bu küçük adamın sana ihtiyacı var, tamam mı? | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
We can not do this without you. | Sen olmadan bunu yapamayız. Sen olmadan hayatta kalamaz. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Here we go. | Haydi. Al bakalım. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Liza, you can help your mother and the baby. | Liza, sen annene ve bebeğe yardım et. Lisa, annenle ve bebekle ilgilenmelisin. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Accompany them, go to in a blanket and accompany them. | Yanlarına uzan ve onlara sarıl. İşte böyle. Onları buraya yatırıyorum. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Cuddle up real tight. I had to do something. | İkisine de sıkıca sarıl. Sana bir madalya vereceğim. İyice sokulun birbirinize. Benim işlerim var. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Now, Liza, I tried to imagine how you feel. | Şimdi, Liza, nasıl hissettiğini hayal etmeye çalışıyorum. Lisa, neler hissettiğini anlamaya çalışıyorum. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
I think it will ... complicated feelings. | Sanırım bu şeyler ... fazlasıyla karışık duygular. Duyguların karışmış olmalı. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
I think at this moment nothing in the whole world seems secure. | Ben şu an hiçbir şey düşünemiyorum. Bütün dünya güvenli görünüyor. Şu an sana dünyanın hiçbir yeri güvenli gelmiyordur. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Step dad is gone. | Üvey baban gitti. Üvey baban öldü. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Your mother is ill. | Annen hasta. Annen hasta. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
And you were in the woods with a stranger. | Ormanın içinde bir evde bir yabancı ile birliktesin. Ormanın ortasında yabancı bir adamlasın. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Well, I got in a fight ... | Şey, küçük bir kavga ettim ... Şey... Biriyle kavga ettim. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
With the great Indian chief. | Büyük yerli şefiyle. Kızıldereli Şefi'yle. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
He cut my finger. | O parmağımı kesti. Parmağımı kesti. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Did you kill him? Yes, I did. | Onu öldürdün mü? Evet, öldürdüm. Onu öldürdün mü? Evet, öldürdüm. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Are you going to kill me? | Beni de öldürecek misin? Beni de öldürecek misin? | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
You're still a child. children should be protected. | Sen daha çocuksun. Çocuklar korunmalıdır. Sen çocuksun. Çocukların korunmaya ihtiyacı vardır. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
The angels protect me. | Melekler beni korur. Melekler beni koruyor. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Maybe this is how you should think of me. | Belki de sen benim öyle olduğumu düşünmelisin. Belki beni de onlardan biri olarak düşünmelisin. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
I was an angel got out of the storm. | Kar fırtınasının içinden çıkıp gelen bir melek. Fırtınanın ortasından çıkıp gelen... | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
And remove this man from your life. | Hayatınıza hareket getiren bir adam. ...ve o herifi hayatından çıkaran bir melek olarak. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Why would you do this trip alone? | Burada ne yaptığımız hakkında bir fikrin var mı? Buralara kadar tek başına gelmişsin. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
What is your excuse? | Neler oluyor? Sonra ne olacak? | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
I do not know. | Bilmem. Bilmiyorum. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
I just wanted to think for a moment, you know ... | Ben sadece şu anı düşünüyorum, anlarsın... Biraz düşünmeye ihtiyacım var. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
I can take it. | Bunu hep yapabilirim. Ben buna dayanamazdım. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
I hate to be alone, I'm scared ... it always has. | Yalnız olmaktan nefret ederim, Beni korkutur ... daima böyle oldu. Yalnız olmaktan nefret ederim. Beni korkutuyor, eskiden beri. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Do you still want to ... do it? | Hala istiyor musun ... bunu yapmayı? Hala sınıra kadar gitmek istiyor musun? | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
I hope you're the one. | Seninle yalnız olmak istiyorum. Keşke beni yoldan almamış olsaydın. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
I hope that no one else is coming. | Başka hiç kimse olmasın. Keşke senle eve giden biri olsaydım. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
I hope no one else. | Sadece sen ve ben. Keşke bambaşka biri olsaydım. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Pretend ... okay? | Sadece hayal et ... tamam mı? Sadece rol yapıyoruz, değil mi? | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
I pretend to ... | Ben hayal etmiyorum ... Ben rol falan yapmıyorum. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Fuck me Addison. | Becer beni Edison. Becer beni Addison. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
So you want to be when you grew up? | Büyüdüğünde ne olmak istiyorsun? Büyüyünce ne olmak istiyorsun? | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Nurse, I wanted to be a nurse. | Hemşire, Bir hemşire olmak isterim. Hemşire, anneannem de bir hemşire. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
I always wanted to be a farmer. | Ben daima bir çiftçi olmak istemişimdir. Ben hep çiftçi olmak isterdim. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
We have a farm food, mostly peaches. | Bizim bir çifliğimiz vardı, çok fazla şeftali ağacı. Meyve çiftliğimiz vardı, şeftali ekerdik çoğunlukla. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
But my father was an alcoholic. And I run into the ground. | Ama babam alkoliğin biriydi. Ve ben orada çalışarak büyüdüm. Babam alkolik herifin tekiydi. Yere yığılır kalırdı hep. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
When I was a child I always want to fix it up. | Çocukken bile hep bunu düzeltmek istedim. Çocukken bütün bunları düzeltmek isterdim. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
The farmer right. | Bir çiftçi gibi. Çiftçi aklı işte. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Can I change the baby? | Bebeğin altını değiştirebilir miyim? Bebeğin altını değiştirebilir miyim? | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Yes. | Evet. Tabii. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Make a great nurse. | Harika bir hemşire olacaksın. Çok iyi bir hemşire olacaksın. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
I had a baby sitter ... | Bir dadım vardı ... Benim de küçük kardeşim vardı. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
When we were kids I used to take care of her, just as you are. | biz çocukken bize o bakardı, aynı senin gibi. Çocukken, aynı senin gibi ben de onunla böyle ilgilenirdim. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Where is he now? | O şimdi nerede? Nerede o şimdi? | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
I would like that is out there somewhere. | Sanırım dışarılarda bir yerlerdedir. Umarım buralarda bir yerdedir. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
I see you're going leave her alone. | Sanırım sen onu yalnız bırakmamalısın. Bence kardeşini yalnız bırakmamalısın. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
It 'my daughter Ammy, you know? Of course his friends from school, please. | Kızım Ammy, onu tanırsın? Elbette, okuldan arkadaşız, lütfen oturun. Kızım için geldim. Adı Amy, sen de tanırsın. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Then you know that it is always afraid of him for a lifetime. | Sen bilirsin hayatım boyunca başına bir şey gelmesinden korktum. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
It 's probably because I've never ... Madam, tell me what happened? | Muhtemelen ben asla ... Bayan, ne olduğunu anlatır mısınız? Babasıyla benim hep Neler olduğunu anlatın lütfen. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
He did not come home last night. | O geçen akşam eve gelmedi. Kızım dün gece eve gelmedi. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
He must come to my house. | Eve gelmesi gerekirdi. Benim evime geleceklerdi. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
She and her son, her husband Bobby is a bad guy. | O ve onun çocukları, Onun kocası, Boby kötü bir adam. Çocuklarıyla beraber. Yeni kocası Bobby çok kötü biri. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
The men who do not know him? | Nasıl biri olduğunu bilirsin? Şiddet yanlısı bir adam, tanıyor musun onu? | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
We met at his house on several occasions. | Biz çeşitli nedenlerle onun evine gittik. Birkaç kere gözaltına almıştık. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Have you ever divorce him yesterday? | Dün ondan boşanacaktı? Kızım, dün ona boşanmak istediğini söyleyecekti. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Are you trying to call? No, | Hiç aramayı denediniz mi? Hayır, Telefon ettiniz mi? Hayır. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Bobby in a hunting cabin with no phone and all that was in the forest. | Bobby, bir av kulübesinde, orada ne telefon var, ne de başka bir şey, sadece orman. Ormanda, Bobby'in av kulübesindeler, telefon falan hiçbir şey yok orada. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Could you please check? | Bir kontrol edemez misiniz? Lütfen, gidip kontrol edebilir misiniz? | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Be sure, please let me all is well. | Emin olun, lütfen, iyi olup olmadıklarından. Her şey yolunda mı diye bakmak için. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Let me feel like a stupid old woman. | Aptal bir kadın gibi davranıyorum, ama ben onun annesiyim. Yoksa rahat edemeyeceğim. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Sure. | Tabiki. Tamam. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
I'll be home pretty late. | Öğleye dönerim. Eve öğlene doğru gelirim. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
It is not necessary waiting. | Beni beklemesende olur. Tabii bir avın peşine takılıp kalmazsam. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Hey. Yes? | Hey. Evet? Baksana. N'oldu? | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
You're a little 'silent this morning, are you okay? | Bu sabah biraz daha sessiz ol, tamam mı? Bu sabah çok sessizsin, bir şey mi oldu? | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Yes. | Tamam. Hayır. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Parents know it is not easy for anyone. | Senin için kolay olmadığını biliyorum, Jed. Hiç kimse için değil. Anne baba olmak kolay bir şey değil, Chet. Hiç kimse için değil. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
You have done it this way. Well, because they are more hide hardest part. | Senin yolun böyle. Peki, bu işler böyle, en zoru ise gizlemek. Sana bakınca kolaymış gibi geliyor. Zor kısımları gizlemekte ustayım da ondan. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
And you're always grateful. | Sana daima minnettar olacağım. Aynı zamanda minnettarsın da. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Who knew you were hungry. | Oralarda aç kalmaman için. Acıkırsan yanında bulunsun. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
I think you said your beam residence. I'd like to take in case of need. | Senin emekli olduğunu sanıyordum. Gerekli olduğunda yanımda olması daha iyi. Ava gidiyorsun sanıyordum. İhtiyaç olmasa da yanında taşımak iyidir. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
All right, then. | Tamam, o zaman. Öyle olsun. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
I would like to keep warm. | Kendini sıcak tut. Üşütme kendini. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Do not tell me what to do. | Bana ne yapacağımı söyleme. Bana ne yapacağımı söyleme. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Began to seem obvious. | Dışarlarda bir yerde gibi görünüyor. Hava kararıyor. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Are you still alive? | Hala yaşıyor musun? Hayatta mısın? | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
I can hear when you're dead there was nothing else I think. | Ölseydin bunu hissederdim, ama hiçbir şey hissetmedim. Ölseydin hissederdim galiba. Hissetmem lazımdı. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
I just felt the need to keep moving. | Ben sadece bir adama yaslanmak istedim. Hareket etmek. Yoluma devam... Devam etmem gerek sanırım. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Now listen, | Şimdi dinle, Addison... | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |