Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 20378
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Oh, no. | Hayır... | Free Birds-1 | 2013 | |
| Come on boys. We're gonna have a feast. | Hadi beyler. Ziyafet çekeceğiz. Hadi çocuklar. Çekeceğimiz bir ziyafet var. | Free Birds-1 | 2013 | |
| This is all your fault! | Bunların hepsi senin suçun! Hepsi senin hatan. | Free Birds-1 | 2013 | |
| Jake! I knew he was a coward. | Jake! Korkak olduğunu biliyordum. Jake! Korkak olduğunu biliyordum. | Free Birds-1 | 2013 | |
| Everyone, quickly! Initiate the evacuation plan! | Herkes hemen tahliye planını uygulasın! Herkes, çabuk olsun! Tahliye planını başlatıyorum! | Free Birds-1 | 2013 | |
| Go, go, go! Oh, Justy. | Yürü, yürü, yürü! Justy. Hadi, hadi, hadi! Oh, Justy. | Free Birds-1 | 2013 | |
| I'm sorry, Jenny. We failed. We led them right to you. | Üzgünüm, Jenny. Başarısız olduk. Onları bize çektik. Özür dilerim Jenny. Başaramadık. Onları peşinize taktık. | Free Birds-1 | 2013 | |
| That doesn't matter right now. Come on! | Şu anda bunun bir önemi yok. Gel hadi! Şu an da bu önemli değil. Hadi. | Free Birds-1 | 2013 | |
| Quickly, this way! | Çabuk olun, bu yoldan! Çabuk, bu taraftan. | Free Birds-1 | 2013 | |
| Come here, my little friend! | Buraya gel bakalım, küçük dostum! Hadi, toplayın hepsini! Buraya gel küçük arkadaşım! | Free Birds-1 | 2013 | |
| Come on, grab them all! | Hadi hepsini yakalayın! | Free Birds-1 | 2013 | |
| Hey, friend. | Dostum! | Free Birds-1 | 2013 | |
| Ah! Gotcha! | Yakaladım seni! Yakaladım! | Free Birds-1 | 2013 | |
| Down the line then, down the line! | Sırasın sonuna doğru, sona doğru! Elden ele! Elden ele! | Free Birds-1 | 2013 | |
| Got two more! | İki tane daha! | Free Birds-1 | 2013 | |
| I gotcha, brother! No, no! | Tuttum seni, birader! Hayır, hayır! Tuttum seni kardeşim. Hayır, hayır! | Free Birds-1 | 2013 | |
| Come on everybody. | Hadi millet. Bu taraftan! Hadi millet. | Free Birds-1 | 2013 | |
| Oh! Back this way! | Bu taraftan! | Free Birds-1 | 2013 | |
| Go get them, boys! | Yakalayın onları, çocuklar! Yakalayın onları, çocuklar! | Free Birds-1 | 2013 | |
| If you won't come out... | Eğer siz çıkmıyorsanız... Dışarı çıkmazsanız... | Free Birds-1 | 2013 | |
| ...we'll burn you out! | ...biz de yakarak çıkartırız! ...bizde her yeri yakarız. | Free Birds-1 | 2013 | |
| To the tide pools! It's our only way out now! | Gelgit havuzlarına! Tek çıkış yolumuz orası! Havuzlara gidin! Tek çıkış yerimizi orası! | Free Birds-1 | 2013 | |
| Reggie, the nursery! We have to go back! | Reggie, çocuk odası! Geri dönmeliyiz! Reggie, çocuk odası! Geri dönmek zorundayız! | Free Birds-1 | 2013 | |
| Get down to the pools! Whoa! | Havuzlara atlayın! Hemen havuza atlayın! | Free Birds-1 | 2013 | |
| Quickly! Come on, hurry up! | Çabuk! Hadi, acele edin! Çabuk! Hadisene acele et! | Free Birds-1 | 2013 | |
| Jenny! Jenny! | Jenny! Jenny! Jenny! Jenny! | Free Birds-1 | 2013 | |
| I'll find another way! But there is no other way! | Başka bir yol bulacağım! Başka yol yok! Başka bir yol yol buluruz. Başka bir yol yok ki! | Free Birds-1 | 2013 | |
| Jake! | Jake! Jake! | Free Birds-1 | 2013 | |
| Come on, let's go! | Hadi, gidelim! Hadi! Gidelim! | Free Birds-1 | 2013 | |
| Don't be scared, Furley. Órale! | Korkma, Furley. Ãrale! Korkmana gerek yok Furley! | Free Birds-1 | 2013 | |
| Gather everyone onto the beach. Yes, Father. | Herkesi kumsalın orada toplayın. Tamam, baba. Herkesi sahile topla. Peki baba. | Free Birds-1 | 2013 | |
| C'mon, c'mon, c'mon, c'mon, c'mon! | Hadi, hadi, hadi, hadi, hadi. | Free Birds-1 | 2013 | |
| This way, run, run! | Bu taraftan, koşun, koşun! Bu taraftan, koşun! | Free Birds-1 | 2013 | |
| Go! Hurry! | Gidin! Çabuk! Acele edin! | Free Birds-1 | 2013 | |
| Get the eggs to safety! | Yumurtaların güvenliğini sağlayın! Yumurtaları güvenli bir yere götürün! | Free Birds-1 | 2013 | |
| Go! Join the others! Not without you! | Git! Diğerlerine katıl! Sensiz gitmiyorum! Diğerlerinin yanına gidin! Sen olmadan olmaz! | Free Birds-1 | 2013 | |
| Jenny... | Jenny... Babacım! Jenny... | Free Birds-1 | 2013 | |
| I'll always be with you. | Her zaman seninle olacağım. Ben her zaman seninle birlikte olacağım. | Free Birds-1 | 2013 | |
| Got dinner! We got dinner! | Akşam yemeğimiz oldu! Yemeğimiz var! Yemek! Yemeğimiz var! | Free Birds-1 | 2013 | |
| This half shell was my father's. | Bu yarım deniz kabuğu babama aitti. Bu yarım deniz kabuğu babamındı. | Free Birds-1 | 2013 | |
| Whichever of his children has the other half, will be Chief. | Diğer yarısına sahip olan çocuğu Reis olacak. Hangi çocuğu diğer yarısını tamamlarsa, o yeni Şef olacaktır. | Free Birds-1 | 2013 | |
| Father chose wisely. | Babam akıllıca bir seçim yapmış. Babamız seni seçti. | Free Birds-1 | 2013 | |
| My father loved this flock. | Babam bu sürüyü severdi. Babam bu yuvayı her zaman sevdi. | Free Birds-1 | 2013 | |
| And he will always be a part of it. | Ve her zaman sürünün bir parçası olacak. Ve her zaman da bir parçası olacak. | Free Birds-1 | 2013 | |
| He gave his life to give us ours. | Bizim için canını verdi. Bizim için canını verdi. | Free Birds-1 | 2013 | |
| So, we will honor him. | Bu yüzden onu onurlandırmalıyız. Bizde onu onurlandıracağız. | Free Birds-1 | 2013 | |
| But right now, we need to do what we must to survive. | Ama şu anda, hayatta kalmak için yapmamız gereken her şeyi yapacağız. Ama şimdi hayatta kalmak için ne gerekiyorsa onu yapacağız. | Free Birds-1 | 2013 | |
| This is all my fault. | Hepsi benim suçum. Hepsi benim hatam. | Free Birds-1 | 2013 | |
| They have taken our home. They've taken our family. | Evimizi aldılar. Ailemizi aldılar. Evimizi aldılar. Ailemizi aldılar. | Free Birds-1 | 2013 | |
| We have only one choice now. | Şu anda sadece tek bir seçeneğimiz var. Şu an da tek bir şansımız var. | Free Birds-1 | 2013 | |
| We will fight! | Savaşacağız! Savaşacağız! | Free Birds-1 | 2013 | |
| We will stand and fight! This is our home! | Ayakta durup savaşacağız! Burası bizim evimiz! Ayakta durup savaşacağız! Burası bizim evimiz! | Free Birds-1 | 2013 | |
| No more hiding! We will attack the fort, | Daha fazla saklanmak yok! Kaleye saldıracağız... Artık gizlenmek yok! Kasabaya saldırıp... | Free Birds-1 | 2013 | |
| free our family and make our flock whole once again! | ...ailemizi kurtaracağız ve sürümüzü yeniden kuracağız. ...ailemizi özgür bırakıp, yuvanın tekrar bir arada olduğundan emin olacağız. | Free Birds-1 | 2013 | |
| Who's with me!? | Kimler benimle? Kimler benimle? | Free Birds-1 | 2013 | |
| We fight! We fight! | Savaşacağız! Savaşacağız! Savaşacağız! Savaşacağız! | Free Birds-1 | 2013 | |
| We fight, brother! | Savaşacağız, birader! Savaşacağız, kardeşim! | Free Birds-1 | 2013 | |
| Good morning, Reggie. | Günaydın, Reggie. Günaydın, Reggie. | Free Birds-1 | 2013 | |
| Why the long face? That is a punch line from a joke. | Suratın neden asık? Bu şakanın sonuydu herhalde. Suratın niçin asık? Bu iyiye işaret değil. | Free Birds-1 | 2013 | |
| Just take me home. Reggie, wait! | Eve götür beni. Reggie, bekle! Sürünün başı dertte. Sadece beni evime götür. Reggie, bekle. | Free Birds-1 | 2013 | |
| The flock is in trouble. | Yuvanın başı belada. | Free Birds-1 | 2013 | |
| Yup! And you know why? Because of us! | Evet! Neden biliyor musun? Bizim yüzümüzden! Niçin biliyor musun? Bizim yüzümüzden! | Free Birds-1 | 2013 | |
| We didn't save anyone. We made everything worse! | Kimseyi kurtaramadık! Daha da kötü hale getirdik! Kimseyi kurtaramadık. Her şeyi daha da kötü yaptık. | Free Birds-1 | 2013 | |
| But Reggie, The Great Turkey told me... | Ama Reggie, Yüce Hindi bana... Ama Reggie, Yüce Hindi bana dedi ki... | Free Birds-1 | 2013 | |
| There is no Great Turkey! 1 | Yüce Hindi diye bir şey yok! Yüce Hindi falan yok! | Free Birds-1 | 2013 | |
| There is no mission. You made it all up in your head. | Görev de yok. Bunların hepsini sen uydurdun. Bir görevde yok. Hepsini kafandan uydurdun. | Free Birds-1 | 2013 | |
| It's all a lie. | Hepsi yalandan ibaret. Hepsi bir yalan. | Free Birds-1 | 2013 | |
| Now, I'm leaving, all right, before we mess things up even more! | Her şeyi daha da batırmadan önce ben gidiyorum! Her şeyi daha da kötü yapmadan ayrılıyorum. | Free Birds-1 | 2013 | |
| And if you're smart you'll come with me. | Eğer birazcık aklın varsa sen de benimle gel. Aklın varsa sende benimle gelirsin. | Free Birds-1 | 2013 | |
| I can't give up. | Vazgeçemem. Pes edemem. | Free Birds-1 | 2013 | |
| Yeah, if you're smart. | Evet, aklın varsa. Tabi, akıllıysan. | Free Birds-1 | 2013 | |
| Look who I'm talking to. | Kiminle konuştuğuma bir bakın. Ben kimim ki konuşuyorum. | Free Birds-1 | 2013 | |
| Turkey! Turkey! Turkey! Turkey! Turkey! | Hindi! Hindi! Hindi! Hindi! Hindi! Hindi! Hindi! Hindi! Hindi! Hindi! | Free Birds-1 | 2013 | |
| I wanna fly the spaceship. | Uzay gemisiyle uçmak istiyorum. Uzay gemisiyle uçmak istiyorum. | Free Birds-1 | 2013 | |
| Hey, guess who's back? Bet you were wondering where I... | Kim dönmüş bakalım? Bahse girerim ki nerede olduğumu merak... Bil bakalım kim döndü? Bahse varım olmadığım için... | Free Birds-1 | 2013 | |
| I'm tired now. | Yoruldum. ...ediyorsundur. Yoruldum. | Free Birds-1 | 2013 | |
| ...was. | ...endişelenmişsindir. | Free Birds-1 | 2013 | |
| See you later, S.T.E.V. E... Goodbye, Reggie. | Görüşürüz, S.T.E.V.E.. Güle güle, Reggie. Sonra görüşürüz, S.T.E.V. E. Güle güle, Reggie. | Free Birds-1 | 2013 | |
| Hey, hey, hey! Wait! Wait! | Dur! Dur! Hey, hey, hey! Bekle! Bekle! | Free Birds-1 | 2013 | |
| Snap out of it Reggie, we don't have time for this! | Hemen söyle Reggie, bunun için zamanımız yok! Bırak bu işleri Reggie, bunun için zamanımız yok! | Free Birds-1 | 2013 | |
| Ah! Hey! | Ah! Hey! | Free Birds-1 | 2013 | |
| I'm breaking like a hundred time travel rules, | Yüzlerce kez zamanda yolculuk kurallarını çiğnedim. | Free Birds-1 | 2013 | |
| and this might destroy the universe, but I don't have a choice. | ...bu evreni yok edebilecek bile olsa başka çarem yoktu. Bu evreni yok edebilir ama başka seçeneğim yok. | Free Birds-1 | 2013 | |
| I've come back from the future to tell you something really important. | Sana çok önemli bir şey söylemek için gelecekten geldim. Sana çok önemli bir şeyi söylemek için gelecekten geldim. | Free Birds-1 | 2013 | |
| What is it? You're an idiot. | Neymiş o? Sen tam bir aptalsın. Nedir o? Tam bir aptalsın. | Free Birds-1 | 2013 | |
| Whoa! That's a little harsh. I may not be a genius but... | Bu biraz sert oldu. Belki dahi değilim ama... Bu biraz kabaca olmadı mı. Tamam dahi olmayabilirim ama... | Free Birds-1 | 2013 | |
| Everything you want is back in 1621. | İstediğin her şey 1621'de kaldı. İstediğin her şey 1621'de. | Free Birds-1 | 2013 | |
| Jenny, Jake, a whole flock of friends. | Jenny, Jake ve sürüdeki tüm arkadaşların. Jenny, Jake, arkadaşlarınla dolu bir yuva. | Free Birds-1 | 2013 | |
| Yeah, a flock that I totally messed up! | Evet, tamamen batırdığım bir sürü! Ben olmadan daha iyidirler. Evet, gerçekten mahvettiğim bir yuva. | Free Birds-1 | 2013 | |
| They're better off without me. | Bensiz daha iyiler. | Free Birds-1 | 2013 | |
| I've come from even farther in the future | Jenny ve sürünün kaleye saldıracaklarını söylemek için... Ben daha ileri bir gelecekten... | Free Birds-1 | 2013 | |
| to tell you that Jenny and the flock are gonna attack the fort! | ...ben daha uzak bir gelecekten geliyorum. ...Jenny ve yuvanın kasabaya saldıracaklarını söylemeye geldim. | Free Birds-1 | 2013 | |
| They don't stand a chance! Oh, no. | Hiç şansları yok! Olamaz. Hiçbir şansları yok. Hayır! | Free Birds-1 | 2013 | |
| What do we do?! We need a plan. | Ne yapacağız? Plana ihtiyacımız var. Ne yapacağız? Plan yapmamız gerekiyor. | Free Birds-1 | 2013 | |
| Exactly! | Kesinlikle! Aynen! | Free Birds-1 | 2013 | |
| The Sacred Time Knob. | Kutsal Zaman Kapı Kolu. Kutsal Zaman Tokmağı. | Free Birds-1 | 2013 | |
| The Sacred Time Knob! The Sacred Time Knob! | Kutsal Zaman Kapı Kolu. Kutsal Zaman Kapı Kolu. Kutsal Zaman Tokmağı! Kutsal Zaman Tokmağı! | Free Birds-1 | 2013 | |
| Wait! Yeah? | Durun biraz! Ne oldu? Bekleyin. Evet? | Free Birds-1 | 2013 | |
| You know what this means? What does it mean? | Bu ne anlama geliyor biliyor musunuz? Ne anlama geliyor? Bu ne anlama geliyor biliyor musun? Ne anlama geliyor? | Free Birds-1 | 2013 | |
| It's so simple. It means... | Çok basit. Bu... Çok basit. Bu... | Free Birds-1 | 2013 |