Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 20050
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Look, I get a lot of angry phone calls. | Bir sürü kızgın kişiden aramalar alıyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
So, what was Raul so angry about? | Peki Raul neye kızgındı? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
That's exactly why we're building them a new playground. | Bu nedenle onlara yeni bir oyun sahası inşa ediyoruz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Where did you find this guy... the local preservation society? | Bu adamı nereden buldunuz? Halk Koruma Derneği'nden falan mı? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
They all settled in Alphabet City | Hepsi diğer yerler onları kabul etmediği için... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
We live on an island... You want to build something new, | Bir adada yaşıyoruz, yeni bir şey inşa etmek istersen... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
The price of you making my work site a crime scene is 20 grand a day. | Sizin de çalışma alanımı olay mahalli yapmanız günde 20 bin dolara mâl oluyor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Is there anything else? | Aylardır ortalıkta gözükmüyordu. Şehir dışında başka biriyle... Başka bir şey var mı? Yok, bu yeterince bilgi veriyor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
No problem. You have a good day. | Ne demek. İyi günler dilerim. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You're just letting him go? | Gitmesine izin mi veriyorsunuz? Üzgünüm Henry... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
but one phone call from the victim isn't enough to hold him. | ...ama kurbandan gelen bir arama onu tutmak için yeterli değil. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
What about his alibi? | İnan bana zaman benim lehime. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Guy like that's not gonna get his own hands dirty. | ...adaleti engelleme suçundan tutuklanabilirsiniz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
If you're gonna tie this guy to the murder, | Sonra birden kavga etmeye başladılar. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Perfect timing... Happy hour. | Zamanlama süper. İçki saati. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Something's wrong. | Bir terslik var. Bir şey eksik. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Your credenza is just where you left it. | Elimizde ne şüpheli var ne de zehir. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I sold it. To whom? | Şimdi yalan söylemediğini nereden bilelim peki? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
If you don't let go of your past, | Geçmişini bırakamazsan... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Ah, you're right. | Haklısın. Özür dilerim Abe. Bir işyeri işletiyorsun. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Not a particularly lucrative one. | O davadan alındı sanıyordum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Look, if I'd have known that bag was so special, I guess I... | Bak, o çantanın bu kadar özel olduğunu bilseydim... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Hi. Sorry to barge in again. | Merhaba. Pat diye daldığım için tekrardan özür dilerim. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I, um, took a little siesta earlier... | Öğlen Bayan Rosenbaum ile uykumu aldım ben. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Another body? | Bir ceset daha mı? Bir şüpheli daha. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I told you guys like Delgros don't get their own hands dirty. | Sıklıkla ederdi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Lou Spaganelli. | Lou Spaganelli. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
What does it look like I'm doing? I'm eating. | Ne yapıyor gibi görünüyorum? Yemek yiyorum şurada. Bu oda Degas, Monet ve birçok şaheserle dolu. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Putting food in your mouth and eating | Ağza yemek sokmak ve onu yemek iki farklı şeydir. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
are two very different things. | Ama bir resim tanınmayan bir Arjantinli'ye ait. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
That smells nauseating. | İğrenç kokuyor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Henry, you're around dead bodies all day, | Henry, bütün gün cesetlerle... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You know what they put in those? | Onların içine ne koyduklarını biliyor musun? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
What did Delgros just hand him? | Delgros ona ne verdi? Davamıza yeni bir aşama. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
The rec center. | Rekreasyon merkezi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
He left the package inside. | Paketi içeri bıraktı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I got it. | Ben açarım. Ama sen... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Your father. Yep. | Baban öğretti. Evet. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Fabian had the only key to the rec center, | Buranın anahtarı sadece Fabian'daydı yani... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Fabian. | Fabian. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Right this way. | Bu taraftan. Ne hakkında olduğunu söyler misiniz? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
We wanted you to take a last look at your friend. | Alakası bile yok. Arkadaşına son bir kez daha bakmanı istedik. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
As you can see, the rats had a three day head start. | Gördüğün gibi, sıçanlar üç gün boyunca başını yemiş. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Oh, my God. | Ama inan bana zaman geçtikten sonra sonu iyi olmayacak. Aman Tanrım. 50 bin dolar. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
$50,000. | Bunu düzeltmeye çalışıyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Was it worth it? | Buna değer miydi? Neden bahsettiğinizi bilmiyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Well, there was tissue lodged underneath it. | Çok üzgünüm Dr. Morgan ama bu kadar çabuk bitirmeyeceğim. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Tell me, Fabian, | ...ilk gerçek itiraf Şimdi olmaz. Yapacak işlerimiz var. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
whose DNA do you think we'll find on Raul's ring? | ...Raul'un yüzüğünde sence kimin DNA'sını bulacağız? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I swear to God, I did not kill Raul. | Yemin ederim ki Raul'u ben öldürmedim. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
To convince the rest of the neighborhood to sell. | Mahalledekileri satmaya ikna etmem için. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Delgros knew I had their ear, | Delgros bana güvendiklerini biliyordu... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I was gonna use the money to run for city council. | Parayı belediye meclisine adaylığım için kullanacaktım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
blow Delgros' construction project all to hell. | ...Delgros'un inşaat projesini yok edeceğini söyledi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
And when he broke his hand punching you | Ve cinayet gecesi seni yumruklarken elini kırdığında... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
on the night of the murder... | Bir çıkıntıda yapıIması en zekice şeylerden biri değildi elbette. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
That was the last time I saw him. | Onu en son o zaman gördüm. Yemin ederim. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Who else did you tell, Fabian? | Başka kime söyledin Fabian? Ailenin avukatları vasiyete itiraz eder ve tüm para onlara döner. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Who else knew Raul was gonna scuttle that deal? | Başka kim Raul'un anlaşmayı bozacağını biliyordu? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Why didn't you tell me about the DNA on Raul's ring? | Neden bana Raul'un yüzüğündeki DNA'dan hiç bahsetmedin? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Please tell me we can arrest Delgros now. | Lütfen artık Delgros'u tutuklayabileceğimizi söyle. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
What was so important we couldn't talk on the phone? | Telefonda konuşulmayacak kadar önemli olan şey neydi? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I told you Raul was gonna mess up the deal, | Sana Raul'un anlaşmayı bozacağını söylemiştim... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
What is it you want, Fabian? | Ne istiyorsun Fabian? 50 bin. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I got my friend's blood on my hands, | Arkadaşımın ölümünden ben sorumluyum... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Ah, so this is a renegotiation, right? | Demek yeniden pazarlık ediyoruz? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You turned into a rat | Anlaşmayı kabul ettiğinde sen de bir sıçana dönüştün. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Where am I? | Neredeyim ben? Hastanede. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
They found you beaten in the street, | Seni caddede dövülmüş olarak buldular ve buraya getirdiler. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
How long have I been? | Kaç gündür buradayım? Üç. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Where is he? | Nerede o? Burada oturan çocuk nerede? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
He's dead. | O öldü. Komşu tifüs yüzünden öldüğünü söyledi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Did you see Raul that night? | O gece Raul'u gördün mü? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It's okay. | Sorun yok. Başın belada değil. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I don't blame you. | Seni suçlamıyorum. Bazen beni de korkutuyorlar. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
The kid knows who did it. | Çocuk kimin öldürdüğünü biliyor. Ne diyorsun sen? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Doesn't mean he was hanging out there | Bu, cinayet akşamı orada olduğu anlamına gelmez. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You should have seen his face when Lou saw him talking to me. | Lou'nun onu benimle konuşurken gördüğünde çocuğun yüzünü görmeliydin. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Which way was he headed? | Neden annenizin katilini bulmamızı istemiyorsunuz? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Put out an Amber alert for a black male, | Siyahi, 10 12 yaşlarında, mavi bir tişört ve... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I have eyes on Lou... | Gözüm Lou'nun üzerinde. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Pull your vehicle to the side of the road. | Aracını yolun kenarına çek. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Is there a problem? | Bir sorun mu var? Arkadakini göstermek ister misin? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
He's not here, Jo. | Orada değil Jo. Çocuk kamyonette değil. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
That doesn't make any sense. | Bu çok saçma ama. Başka nereye gidebilir? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
He was spooked by Lou in front of the bodega. | Şarap dükkanının önünde Lou onu korkuttu. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Unless it wasn't Lou he was looking at. | Tabii baktığı Lou değilse iş başka. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Why do we have a "closed" sign hanging in the door, | Işıkların açıkken neden "kapalıyız" tabelasını asarsın? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You smell smoke? | Duman kokusu alıyor musun? Duman mı? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Me, too. Probable cause. | Ben de. Olası bir neden. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Henry! | Henry! Burada bir bodrum olmalı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
How do you know where you're going? | Nereye gideceğini nereden biliyorsun? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I was down here once before, a long time ago. | Ben de bir keresinde buradaydım, uzun zaman önce. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You didn't say anything? | Hiçbir şey söylemedin mi? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
What'd I tell you about talking to cops? | Ben sana polislerle konuşma konusunda ne söylemiştim? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
No! | Buraya ait olmayan ne? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Are you okay? Are you hit? | İyi misin? Yaralandın mı? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
He came out of nowhere. | Birden önüme çıktı. Frene basacak vaktim olmadı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I'm sorry, but there's nothing I can do for you. | Üzgünüm ama senin için yapabileceğim hiçbir şey yok. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Don't you want the person that put you up to this punished? | Seni bu duruma sokan kişiyi bulmak istemiyor musun? | Forever-1 | 2014 | ![]() |