Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 19904
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Everything is grass based. | İşte sadece otluyorlar.. İşte sadece otluyorlar.. Her şey çimlere dayalı. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
You know, they don't eat corn, dead cows | Vadideki gibi mısır, ölü sığır Vadideki gibi mısır, ölü sığır Mısır yedirmiyoruz, ölü inek eti... | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
or chicken manure like they feed right here in the valley... | tavuk gübresi tavuk gübresi | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
or dead chickens. | ya da ölü tavukla beslenmiyorlar.. ya da ölü tavukla beslenmiyorlar.. Ya da ölü tavuk. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
They actually eat grass, forage... | Sadece otlanıp yeşillik yiyorlar Sadece otlanıp yeşillik yiyorlar Cidden de çim yiyorlar, ya da saman, yonca, ot, çim. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
you know, clover, grass, herbs. | işte bilirsiniz; yonca, çimen, yabani ot.. işte bilirsiniz; yonca, çimen, yabani ot.. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
They're herbivores. | Onlar otobur.. Onlar otobur.. Bunlar otçul hayvan. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
If they were eating corn, | Eğer mısır yeseler Eğer mısır yeseler Mısır yeselerdi, mısırı üretmek... | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
you're gonna have to harvest that corn, transport that corn, | mısırı yetiştir, hasat et, taşı mısırı yetiştir, hasat et, taşı | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
then you're gonna have to haul all that manure somewhere | sonra tüm o gübreyi başka yere götür sonra tüm o gübreyi başka yere götür | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
that comes out the back end. | garip bir döngü.. garip bir döngü.. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
Here... it's... | Burada.. işte tam burada Burada.. işte tam burada İşte bu... | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
there... there is the whole thing. | orada.. her şey burada başlayıp bitiyor. orada.. her şey burada başlayıp bitiyor. Bütün işimiz bu. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
I mean the cow is... she's fertilizing. | Yani sığır.. toprağı gübreliyor Yani sığır.. toprağı gübreliyor Dediğim, inek, gübreleme yapıyor... | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
She's mowing. We don't have to spread any manure. | Kendi biçiyor.. Dışkıları temizlemek zorunda değiliz Kendi biçiyor.. Dışkıları temizlemek zorunda değiliz ...çimleri biçiyor. Gübreleme yapmak zorunda değiliz. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
We don't have to harvest it... she's harvesting it. | Hasadını da kendi yapıyor.. Hasadını da kendi yapıyor.. Otları toplamak zorunda değiliz, kendileri topluyor. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
It's all real time... real solar dollars. | Her şey gerçek zamanda.. gerçek doğal dolarlar.. Her şey gerçek zamanda.. gerçek doğal dolarlar.. Tamamı gerçek. Organik para. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
The industrial food system | Endüstriyel gıda sistemi Endüstriyel gıda sistemi Endüstriyel yemek sistemi artık... | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
gradually became so noisy, smelly, | giderek daha gürültülü, kokulu giderek daha gürültülü, kokulu ...gürültülü, pis kokulu, insanı pek sevmeyen... | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
not a person friendly place, | dost canlısı olmayan bir yer haline geldi.. dost canlısı olmayan bir yer haline geldi.. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
that the people who operate those plants | Bu tesisleri işletenler Bu tesisleri işletenler Öyle ki fabrika sahipleri, kimseyi orada istemiyor. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
don't want anybody to go there, | oralara kimseyi sokmak istemiyorlar.. oralara kimseyi sokmak istemiyorlar.. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
because then people would see the ugly truth. | girenin "çirkin gerçekle" yüzleşeceklerini biliyorlar.. girenin "çirkin gerçekle" yüzleşeceklerini biliyorlar.. Yoksa, insanlar kötü gerçeği görürler. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
When that occurred, | Ve buralara göremediğimizde Ve buralara göremediğimizde Tabii bunlar olduğunda... | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
then we lost all the integrity | işte o zaman gıda sistemi içinde işte o zaman gıda sistemi içinde ...yemek sanayisi itibarını ve güvenilirliğini kaybetmiş olur. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
and all the accountability in the food system. | dürüstlüğümüzü, hesap verme sorumluluğumuzu kaybederiz.. dürüstlüğümüzü, hesap verme sorumluluğumuzu kaybederiz.. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
If we put glass walls | Eğer üretim yapan o mega tesisleri Eğer üretim yapan o mega tesisleri Eğer bu "mega fabrikaların" duvarları camdan olsaydı... | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
on all the megaprocessing facilities, | camdan duvarlarla saydamlaştırsaydık camdan duvarlarla saydamlaştırsaydık | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
we would have a different food system in this country. | bu ülkede değişik bir gıda sistemimiz olurdu. bu ülkede değişik bir gıda sistemimiz olurdu. ...ülkemizde yemek sanayisi çok farklı bir yerde olurdu. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
We have allowed ourselves... | Biz kendimizi böyle uzakta, bağlantısız Biz kendimizi böyle uzakta, bağlantısız Bizi, bilgisiz ve kopuk bırakmalarına izin verdik. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
...to become so disconnected and ignorant... | yediğimiz yiyecek kadar yediğimiz yiyecek kadar | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
...about something that is as intimate... | samimi ve doğal bir samimi ve doğal bir Hem de yediğimiz yemek gibi özel bir konuda. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
...as the food that we eat. | ortama verdik.. ortama verdik.. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
What a difference this is to be out here | Burada dışarıda olmak ne güzel değil mi.. Burada dışarıda olmak ne güzel değil mi.. Burasının oralardan farkı, temiz hava, günışığı, kuş cıvıltıları olması. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
in the fresh air, sunshine, | açık hava, güneş açık hava, güneş | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
birds singing in the trees, you know? | ağaçlarda kuşlar ötüyor.. ağaçlarda kuşlar ötüyor.. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
But you see, according to the U.S.D. A, | Ama bakın, USDA'ya göre Ama bakın, USDA'ya göre Ama, Tarım Bakanlığı'na soracak olursanız... | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
this is unsanitary | bu hijyenik değil bu hijyenik değil ...burası hijyenik değil, açık havayla temas ettiği için. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
because it's open to the air. | çünkü açık havadayız.. çünkü açık havadayız.. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
They tried to close us down. | Bizi kapatmaya çalıştılar.. Bizi kapatmaya çalıştılar.. Bizi kapatmaya çalıştılar. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
One of the biggest showdowns we had was | Hijyenik değilsiniz diye Hijyenik değilsiniz diye En büyük savaşlarımızdan birini... | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
when they tried to close us down | bizi kapatmaya çalıştıklarında bizi kapatmaya çalıştıklarında ...Tarım Bakanlığı "hijyenik olmadığımız" için bizi kapatmaya kalktığında verdik. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
because this was unsanitary. | hayatımızın en önemli mücadelelerinden birini verdik.. hayatımızın en önemli mücadelelerinden birini verdik.. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
Can you imagine? | Düşünebiliyor musunuz? Düşünebiliyor musunuz? Düşünsenize... | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
So we had them cultured at a local microbiology lab. | Alınan örnekler yerel bir laboratuvarda kontrol edildi.. Alınan örnekler yerel bir laboratuvarda kontrol edildi.. Mikrobiyoloji laboratuarlarında bakteri kültürü yaptırdık. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
Ours averaged 133 C.F.U. | Ortalamamız 133 CFU (Bakteriyolojik kirlilik) çıkarken Ortalamamız 133 CFU (Bakteriyolojik kirlilik) çıkarken Ortalama 133 CFU çıktı. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
and the ones from the store | marketlerde satılanların marketlerde satılanların Dükkandakiler ise... | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
averaged 3600. | ortalamaları 3600! ortalamaları 3600! ...3600 çıktı. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
Of course, those have been through 40 trillion baths. | Tabii onlarınki 40 trilyon banyodan geçiyor.. Tabii onlarınki 40 trilyon banyodan geçiyor.. Tabii o şeyler milyonlarca şeyin içinden geçiyor. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
Ours haven't seen any chlorine. | Bizim örneklerde klora rastlanmadı.. Bizim örneklerde klora rastlanmadı.. Bizimkine hiç klor dokunmuyor. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
A lot of people wonder "Is this real? | Pek çok insan merak ediyor bu gerçek mi? Pek çok insan merak ediyor bu gerçek mi? Birçok insan merak ediyor:... | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
I mean, can you really feed the world?" | yani gerçekten dünyayı doyurabilir misiniz? yani gerçekten dünyayı doyurabilir misiniz? "Gerçekten de dünyadaki herkesi besleyebilir miyiz?" | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
That whole thing is such a specious argument | Tüm bu olanlar samimiyetsiz bir tartışma Tüm bu olanlar samimiyetsiz bir tartışma Bu aslında yanıltıcı bir soru. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
because, yes, | çünkü evet çünkü evet Cevabı evet, her yönden aynı derece verimliyz. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
we're every bit as efficient, | biz de tamamıyla verimliyiz biz de tamamıyla verimliyiz | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
especially if you plug in | hele endüstriyel sistemin yetersizliklerini hele endüstriyel sistemin yetersizliklerini | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
all of the inefficiencies of the industrial system. | ..tüm verimsizliğini de katarsanız bu böyle.. ..tüm verimsizliğini de katarsanız bu böyle.. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
I've had people come up at farmer's markets | Doğal gıdaların satıldığı marketlere gelenler oluyor Doğal gıdaların satıldığı marketlere gelenler oluyor İnsanların çiftçi pazarına gelip de... | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
and say "What? $3 a dozen for eggs?" | ve "ne bu bir düzine yumurta için 3 dolar mı" diyor ve "ne bu bir düzine yumurta için 3 dolar mı" diyor ..."Bir düzine yumurta 3 dolara mı?" dediğini duydum. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
And they're drinking a 75¢ can of soda. | ve 75 sente bir kutu meşrubat içiyor.. ve 75 sente bir kutu meşrubat içiyor.. Ve bu insanlar bir kolayı 75 sent'e içiyor. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
Hey, pig. Hey, piggles. | Hey domuz.. Domuzcuk Hey domuz.. Domuzcuk Hey, domuz. Hey, domuzcuk. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
Hey, pigs. | Domuzcuklar.. Domuzcuklar.. Hey, domuzlar. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
I'm always struck by how successful we have been | Her zaman yanlış hedef tahtasının Her zaman yanlış hedef tahtasının Hep yanlış şeyi hedef alıp da tam on ikiden vuruyor olmamız... | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
at hitting the bull's eye of the wrong target. | tam göbeğini vurma konusundaki başarımıza şaşıyorum.. tam göbeğini vurma konusundaki başarımıza şaşıyorum.. ...beni hep şaşırtmıştır. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
I mean we have learned... for example, | Örneğin sığır işinde Örneğin sığır işinde Yani, mesela, sığır işinde... | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
in cattle we have learned how to... | mısırın nasıl ekileceğini mısırın nasıl ekileceğini | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
how to plant, | nasıl gübrelenmesi nasıl gübrelenmesi | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
fertilize and harvest corn | ve hasat edilmesi gerektiğini öğrendik.. ve hasat edilmesi gerektiğini öğrendik.. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
using global positioning satellite technology, | Bunları uzaydan konumlandırma sistemi ile yaparken Bunları uzaydan konumlandırma sistemi ile yaparken ...çok iyi kullanıyoruz. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
and nobody sits back and asks | kimse sırtına yaslanıp kimse sırtına yaslanıp Ama kimse kalkıp da: "İnek mısır yemeli mi?" diye sormuyor. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
"But should we be feeding cows corn?" | "iyi ama bu hayvanları mısırla mı beslemeliyiz" diye sormadı.. "iyi ama bu hayvanları mısırla mı beslemeliyiz" diye sormadı.. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
We've become a culture of technicians. | Hepimiz bir kültürün teknisyenlerine dönüştük Hepimiz bir kültürün teknisyenlerine dönüştük Hepimiz teknisyen mantığıyla düşünmeye başladık. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
We're all into... | Hepimiz Hepimiz Bir şeyin sadece "nasıl" olacağını düşünüyoruz. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
we're all into the how of it | evet hepimiz "nasıl"ın derdindeyiz evet hepimiz "nasıl"ın derdindeyiz | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
and nobody's stepping back | kimse geriye doğru bir adım atıp kimse geriye doğru bir adım atıp Hiç birimiz "neden"ine bakmıyoruz. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
and saying "But why?" | iyi ama neden diye sormuyor.. iyi ama neden diye sormuyor.. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
I mean, a culture that just views a pig | Şimdi o kültür; bu domuzu Şimdi o kültür; bu domuzu Yani, eğer bir insan için bir domuz... | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
as a pile of protoplasmic inanimate structure | yaratıcı bir dokunuşla yaratıcı bir dokunuşla | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
to be manipulated by whatever creative design | yutturabileceğini düşündüğü yutturabileceğini düşündüğü | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
that humans can foist on that critter | protoplasmik bir hücre yığını gibi görüyor.. protoplasmik bir hücre yığını gibi görüyor.. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
will probably view | Aynı, bu toplumun Aynı, bu toplumun | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
individuals within its community | ya da diğer ulusların bireylerini ya da diğer ulusların bireylerini | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
and other cultures in the community of nations | küçümseyici küçümseyici | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
with the same type of disdain, | saygısız saygısız | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
disrespect | ve kontrol edilebilir ve kontrol edilebilir | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
and controlling type mentality. | bir bakış açısı ile gördüğü gibi.. bir bakış açısı ile gördüğü gibi.. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
The town where the plant is located | Tesisin bulunduğu yer Tesisin bulunduğu yer Tesis, Tar Heel adında, çok fakir bir bölgede bulunan... | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
is a small town called Tar Heel | ekonomik krizden iyice etkilenmiş bir bölgenin tam ortasında ekonomik krizden iyice etkilenmiş bir bölgenin tam ortasında | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
in the middle of a very economically depressed area. | Tar Heel adlı küçük bir kasaba.. Tar Heel adlı küçük bir kasaba.. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
Smithfield has mastered | Eduardo, Sendika Yetkilisi... Smithfield şirketi Eduardo, Sendika Yetkilisi... Smithfield şirketi Eduardo Pena Sendika Organizatörü Smithfield, sömürülecek insanı bulup çıkarmakta uzman bir şirket. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
the art of picking and choosing | sömürebileceği işgücü bulma konusunda sömürebileceği işgücü bulma konusunda | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
a workforce that they can exploit, | oldukça yetenekli.. oldukça yetenekli.. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
initially from the local workforce... | İlkin, o çevrenin yoksul siyah ve beyazlarını İlkin, o çevrenin yoksul siyah ve beyazlarını | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
the poor whites, the poor black. | işe başlattılar.. işe başlattılar.. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
They went through that workforce very quickly. | ve bu adamları çok çabuk harcadılar.. ve bu adamları çok çabuk harcadılar.. O kısmı çabucak tükettiler. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
Now they have to bus their workers | Şimdi otobüslerle Şimdi otobüslerle Şimdi, işçileri ta Dentsville, Güney Carolina'dan... | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
all the way from Dentsville, South Carolina, | Dentsville, Güney Carolina'dan Dentsville, Güney Carolina'dan | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
to Clinton, North Carolina. | Kuzey Carolina'daki Clinton'a kadar Kuzey Carolina'daki Clinton'a kadar | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
You have to draw a circle 100 miles in diameter, | 150 km. çapında bir alandan 150 km. çapında bir alandan Buradan 150 km. çaplı bir daire çizin. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
and that's where all of your workers are coming from. | adam getirtiyorlar.. adam getirtiyorlar.. İşçiler işte öyle bir alandan geliyor. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |