Search
English Turkish Sentence Translations Page 19105
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
I think you're great. Thank you. | İlk slayt lütfen. Harika birisin. Teşekkür ederim. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Adam... what are you doing? | Adam... ne yapıyorsun? | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
I'm not sure. Adam, I have a boyfriend. | Emin değilim. Adam, bir erkek arkadaşım var. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Oh, God. Really? | Tanrım. Ciddi misin? | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Yes, and this isn't a good time for me. I know. I'm sorry. | Evet ve iyi bir dönemde değilim. Biliyorum. Çok özür dilerim. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
I'm gonna go. Okay. | Ben gidiyorum. Tamam. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Thanks for the party. | Partiye çağırdığın için sağ ol. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
It was really fun. | Çok eğlendim. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Wait here. | Burada bekleyin lütfen. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
This is unbelievable. I didn't know who else... | İnanılır gibi değil. Başka kimi | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Dad, I'm not your sponsor. It's just you don't understand | Baba, ben senin sponsorun değilim. Çocuğunu hata yaptığını... | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
how heartbreaking it is to see your child making mistakes. | ...görmenin ne kadar üzücü bir şey olduğunu bilmiyorsun. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Are you serious? Do you understand how manipulative that is? | Ben gerçekten harikadır. Tamamen benim hatamdı. Ciddi misin? Ne kadar çıkarcı bir davranış olduğunu idrak ediyor musun? | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Using this to threaten me? I apologize... | Beni korkutmak için bunu kullanıyor olman? Özür dilerim, affedersin. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Dad, your apologies mean nothing to me. You understand me? | Baba, özürlerin bana hiçbir şey ifade etmiyor. Hiç! Anlıyor musun? | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
You wanna drink? Fine, go drink. But if you do, I will never forgive you. | İçmek mi istiyorsun? Tamam, git iç. Ama içersen seni asla affetmem. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
I will never forgive you. I don't wanna drink, all right? | Seni asla affetmem. İçmek istemiyorum, tamam mı? | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
I don't wanna drink, that's why I called you. | İçmek istemediğim için seni aradım. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Let's go. Where? | Yürü. Nereye? | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
I'm putting you in a cab. I know I am a bad father, | Seni taksiye bindireceğim. Kötü bir baba olduğumu biliyorum... | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
I know you and I know you won't be able to live with yourself | ...ama seni tanıyorum ve doğru olanı yapmazsan... | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
if you don't do the right thing. Just get in the cab and go home. | ...kendini asla affetmezsin. Taksiye bin ve evine git. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
You're too good a person. | Sen bunu yapmayacak kadar iyi birisin. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
How did it go with your dad? It was okay. | Babanla işler nasıl gitti? İyi. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
About what? About this whole thing. | Ne hakkında? Olanlar hakkında. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
I wanna talk to you about it, but it feels like you're avoiding me. | Bunun hakkında konuşmak istiyorum ama benden uzak duruyormuşsun gibi geliyor. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
I have been avoiding you. | Evet, uzak duruyordum. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Why? 'Cause I don't know what to say. | Neden? Çünkü ne diyeceğimi bilmiyorum. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
You can say whatever you want. | Ne istiyorsan söyleyebilirsin. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Hey... I mean, I just wanna know what you're thinking. | Ciddiyim. Sadece ne düşündüğünü öğrenmek istiyorum. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
I just keep thinking... about... | Devamlı düşünüyorum... | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
about what you said. | ...dediklerini. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
About how this isn't gonna change anything. | Hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini söylemeni. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
And I'm trying to believe that. | İnanmaya çalışıyorum. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
But I don't know if I do. | Ama inandığıma emin değilim. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
I mean, I know you. I know how you are. | Seni tanıyorum. Nasıl biri olduğunu biliyorum. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
And this choice that you've made, I just... | Ve verdiğin bu karar, sadece... | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
I don't know if you're going to be able to live with that. | ...kendini affedebileceğinden emin değilim. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Yeah, my dad said the same thing. | Babam da aynı şeyi söyledi. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Did you get lucky? | Şans yüzüne güldü mü? | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Did you? | Senin? | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
No. Well, don't let me stand in your way. | Hayır. Sana engel olmayayım. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Yeah, I think... I think I was standing in your way. | Evet, bence... sanırım ben sana engel oluyorum. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
I just wanna go out once in a while. | Sadece arada bir dışarı çıkmak istiyorum. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
I just want you to like one of my ideas. | Ben de fikirlerimden bir tanesini beğenmeni istiyorum. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
the shoes I was wearing tonight | ...bu gece giydiğim ayakkabı... | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
were really uncomfortable. | ...pek rahat değildi. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Do you have anything for that? | Bunun için bir fikrin var mı? | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Have you ever heard of shoe covers? | Ayakkabı kılıfı diye bir şey duydun mu hiç? | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
What are those? | Nedir? | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
They go over your sneakers. | Spor ayakkabılarının üstüne geçiriyorsun. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Looks like you're wearing fancy shoes. | Şık ayakkabılar giyiyormuşsun gibi görünüyor. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Fancy shoes... | Şık ayakkabılar... | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Hmm. That sounds like just what I need. | ...tam ihtiyacım olan şeyler gibi geldi. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Why don't we go out tomorrow night? | Yarın akşam dışarı çıkalım mı? | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Can I wear my shoe covers? | Ayakkabı kılıflarımı takabilir miyim? | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
I'm so sorry. | Çok özür dilerim. Aramızda olanlar yüzünden bu işi teklif etmiyorum. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Noel? Noel. | Noel? Noel. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Hey. Hey, what are you doing here? | Hiç etmedim. Selam. Burada ne yapıyorsun? | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Uh, nothing. How'd things go with Adam? | Hiç. Adam'la işler nasıl gitti? | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Good. Good. He's, um, a really great guy. | Güzel. Güzel. Harika biri. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
He called me after the party. He felt terrible about what happened. | Partiden sonra beni aradı. Olanlardan dolayı kendini çok kötü hissediyormuş. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Oh, yeah, it was a little awkward. I can believe it. | Evet, biraz tuhaf oldu. İnanırım. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
But, you know, who can blame him, right? | Ama çocuğu suçlayabilir misin? | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
You doing all right? Yeah. | İyi misin? Evet. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Yeah? You seem a little... No, I just have a lot going on. | Öyle mi? Biraz İyiyim, sadece bir sürü şey olmakta. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Do you wanna sit down? | Oturmak ister misin? | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Uh, no, actually I'm... | Hayır, aslında ben | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Zoe. Hey. Sorry I'm late. | Zoe. Selam. Kusura bakma geciktim. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
No problem. How are you? Good. | Ziyanı yok. Nasılsın? İyiyim. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Uh, did you guys meet last night? No, I don't think so. | Dün gece tanıştınız mı? Hayır, sanmıyorum. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Hi, I'm Felicity. Zoe. | Merhaba, ben, Felicity. Zoe. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
We, uh, we work together. | Beraber çalışıyoruz. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
So shall we... Yeah, I'm starving. | Acaba...? Evet, karım zil çalıyor. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
We're getting a bite to eat. | Bir şeyler yiyeceğiz. Tamam. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Nice meeting you. You too. | Tanıştığımıza memnun oldum. Ben de. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
* I once got lost in the back of a cab * | * Bir keresinde kayboldum bir taksinin arka koltuğunda * | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
* But I am lucky in love * | * Aşık olduğum için çok şanslıyım ama * | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
* Lucky in love * | * Âşık olduğum için çok şanslıyım * | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
* That's what I am * | * Budur durumum * | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
* Oh, that's what I am... * | * Budur durumum * | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Thanks for coming. Sure. | Geldiğin için sağ ol. Rica ederim. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
So, what's going on? | Neler oluyor? | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
I just, um... | Sadece... | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
I just wanted to talk to you. | Bak, söyleyeceklerimi duymak istemediğini biliyorum... ...seninle konuşmak istedim. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Ben, I'm sorry about last night. | Ben, dün gece için çok üzgünüm. Sanat tarihi ödevim var ya? Evet? | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
I just... I think you might be right. | Haklı olduğunu düşünüyorum. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
About me doing this. | Ne? Hukuki olarak gitmeni engellemeye çalışabilirim. Bunu yapmam hakkında. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
I just don't... I don't know where to start. | Bilmiyorum... Nereden başlayacağımı bilmiyorum. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
It's new to me too. Just... | Bunlar benim için de yeni. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
I'll help you in any way I can. | Elimden geldiğince yardım ederim. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
* Looks like I'm down here once again * | * Bunları daha önce yaşadım sanki * | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
* Searching for answers * | * Cevaplar aradım * | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
* Problems to mend * | * Problemlere çareler * | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
* What did you really think I'd learn? * | * Ne öğrendiğimi sanmıştın ki? * | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
* Life's flying by me * | * Hayat hızla uçup gidiyor * | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Hey, how you doing? I'm Ben. | Selam, nasılsınız? Adım, Ben. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Nice to meet you. How you doing? | Tanıştığımıza memnun oldum. Nasılsın? | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
All right, see you, honey. Bye, Mom. | Bize demek istiyorum. Seneye bu zaman kim bilir nerede olacağız. Görüşürüz, tatlım. Hoşça kal, anne. | Felicity-1 | 1998 | ![]() |
Oscar? I'm Ben. How you doing? | Oscar? Benim adım, Ben. Nasılsın? | Felicity-1 | 1998 | ![]() |