Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 172975
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Nice. | Güzel. Hoşmuş. Güzel. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
To bed, for we rise at daybreak! | Yatağa, şafakta kalkalım diye! Yataklara bakalım, gün doğarken uyanacağız. Yatağa, şafakta kalkalım diye! | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Very good. Very good. Very impressive. | Çok iyi... Çok İyi... Çok etkileyici. Çok iyi, çok iyi Oldukça etkileyici. Çok iyi...Çok İyi... çok etkileyici. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Always leave at daybreak. | Daima şafakta ayrıl. Her zaman şafakta ayrılırlar. Daima şafakta ayrıl. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
No, they never leave at, you know, 9:30. | Asla 9:30'da ayrılmazlardı anlıyor musun? Hayır, bilirsin, bir gün de olsun saat 9.30'da filan ayrılmazlar. Asla 9:30'da ayrılmazlardı anlıyor musun? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
[authoritative voice] Gentlemen, to bed, | Baylar, yatağa. Efendiler, yataklarımıza. Baylar,yatağa. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
for we leave at 9:30. | 9:30'da gidelim diye. Sabah 9.30'da ayrılmak üzere. 9:30'da gidelim diye. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Ish. Ish. | Ish. Ish. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Gentlemen, to bed, for we rise at... | Baylar yatağa, kalkalım diye... Beyler, sabah şeyde kalkmak üzere... Baylar yatağa, kalkalım diye... | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
What time is the battle? | Savaş ne zaman? Savaş kaçtaydı yahu? Savaş ne zaman? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
It's about, oh, 12:00? | 12:00 gibi. Yaklaşık, aa 12:00 gibi? 12:00 gibi. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Right, 12:00. | Tamam, 12:00. Tamamdır, 12'de. Tamam, 12:00. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
That's about, on horseback, about three hours or something. | At sırtında, yaklaşık üç saat veya şey. Peki o zaman, atla işte yaklaşık üç saate filan varırız. At sırtında, yaklaşık üç saat veya şey. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
So we leave about 8:00, 8:30? | Yani yaklaşık 8:00, 8:30'da ayrılıyor muyuz? O zaman, sekiz, sekiz buçuk gibi yola çıkalım mı? yani yaklaşık 8:00, 8:30'da ayrılıyor muyuz? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
8:30 for 9:00. Yes. | 8:30'den 9:00. Evet Sekiz buçuk, dokuz arası. Evet! 8:30'den 9:00. Evet | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Gentlemen, to bed, for we leave at 8:30 for 9:00, | Baylar yatağa, 8:30'dan 9:00'a yola çıkmak için Efendiler, yataklarımıza. Saat sekiz buçukla dokuz arasında yola çıkıyoruz. Baylar yatağa, 8:30'dan 9:00'a yola çıkmak için | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
and we rise at just after day... 7:30, so just after daybreak. | Sadece şafakta kalkıyoruz. 7:30'da, yani sadece şafaktan sonra. Ve şeyden sonra da, şafaktan sonra da 7:30 gibi uyanırız. Sadece şafakta kalkıyoruz. 7:30'da, yani sadece şafaktan sonra. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Gentlemen, to bed, for we leave at 9:30 on the dot. | Baylar yatağa,dakikası dakikasına. 9:30'da yola çıkmamız için. Efendiler, herkes yataklara. Saat tam 9:30'da yola çıkıyoruz. Baylar yatağa,dakikası dakikasına. 9:30'da yola çıkmamız için. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
On the dot. | Dakikası dakikasına. Tam tamına. dakikası dakikasına. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Do you want to have a run, sire, in the morning? | Sabah koşu yapmak ister misin? Sabah koşusu da yapalım ister misiniz nefendim sabah? Sabah koşu yapmak ister misin? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Yes. Yes. To loosen up, sire. | Evet, evet. Babayı gevşetmek için. Tabi, tabi. Bacaklarımız açılsın diye n'efendim. Evet,evet. Babayı gevşetmek için. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
You know the other thing they never say is... | Hiç söylemedikleri diğer şeyi biliyor musun? Bir de şu hiçbir zaman söylemedikleri şey var ya... Hiç söylemedikleri diğer şeyi biliyor musun? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
[authoritative voice] Right, well, | Pekâlâ. Ah, şey... Tamam pekâlâ. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
we'd better make a move. | Harekete geçsek iyi olur. Yola çıksak iyi olacak. Harekete geçsek iyi olur. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I want to get back in daylight. We'd better make a move. | Aydınlıkta geri dönmek istiyorum. Bir hamle yapsak iyi olur. Gün batmadan geri dönmek istiyorum. Yola çıkmalıyız. Aydınlıkta geriye dönmek istiyorum. Bir hamle yapsak iyi olur. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
To bed. Tomorrow we rise. We leave at 10:00 ish. | Yatağa, yarın kalkıyoruz, 10:00'da yola çıkıyoruz. Yataklara. Yarın kalkacağız. Terkedeceğiz burayı saat 10 gibi filan. Yatağa, Yarın kalkıyoruz, 10:00'da yola çıkıyoruz. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
But now to bed, unless you are one of those people, like me, | Fakat şimdi yatağa, benim gibi bir insan olmadığın sürece... Ama şimdi doğru yataklara, tabi benim gibi peynir yedikten sonra Fakat şimdi yatağa, benim gibi bir insan olmadığın sürece. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
who finds it very hard to get off after he's eaten cheese, | ...peynir yedikten sonra, uyumayı zor bulan biri... uykuya dalmayı zor bulanlardan olup da peynir yedikten sonra,uyumayı zor bulan biri. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
in which case, stay awhile by the fire, | ...ki bu durumda, bir süre ateşle... Ateşin başında biraz daha durup ki bu durumda, bir süre ateşle, | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
talk of battles past and old, | ...geçmişteki ve eski savaşları konuşur.. Geçmiş günlerden dem vurup, geçmişteki ve eski savaşları konuş, | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
and then and only then, sire, go thee to bed. | ve sonra sadece, baba, yatağa git. Ve ondan sonra da doğruca yatağa çufçuflayacaksanız. ve sonra sadece,baba, yatağa git. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
And sleep well. | Ve iyi uykular. Sonra mışıl mışıl uyuyun. Ve iyi uykular. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Sleep the sleep of 1,000 martyrs. | 1.000 şehit uyku uyuyun. Ashab ı Kehf gibi uyuyun. 1.000 şehit uyku uyuyun. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Sleep well, my brother. | İyi uykular, kardeşim. Güzelce uyu birader. İyi uykular,kardeşim. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Sleep well, my sister. | İyi uykular, kardeşim. Güzelce uyu bacım. İyi uykular,kardeşim. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Sleep with my sister. | İyi uykular, kardeşim. Benimle uyu bacım. İyi uykular,kardeşim. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Sleep well, my brother. | Güzelce uyu birader. İyi uykular,kardeşim. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Sleep well, my sister, but please, | İyi uykular, kardeşim. Lütfen. Güzelce uyu bacım, ama n'olur İyi uykular,kardeşim, lütfen, | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
do not sleep with my sister. | Kız kardeşimle yatma. Benim bacımla uyuma. kız kardeşimle yatma. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Leave my sister out of it, all right? | Kız kardeşimi buna karıştırma, tamam mı? Bacımı karıştırmasana ulan! Kız kardeşimi buna karıştırma, tamam mı? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Leave my sister alone. | Kız kardeşimi yalnız bırak. Rahat bırak bacımı Kız kardeşimi yalnız bırak. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Don't touch her. | Ona dokunma. Sakın dokunma ona! Ona dokunma. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Gentlemen, to bed, for at daybreak, I will... | Baylar yatağa, şafakta... Efendiler, yataklara, şafakta ben... Baylar yatağa, şafakta... | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Breakfast. | Kahvaltı yapacağız. Kahvaltımı yapacağım. Kahvaltı yapacağız. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
We will breakfast. | Kahvaltı yapacağız. Kahvaltımızı yapacağız. Kahvaltı yapacağız. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Sire, sire. Yes? | Efendim, efendim. Evet? N'efendim, n'efendim! Evet? Efendim,efendim. Evet? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
'T is a continental breakfast. | T kıtalar arası bir kahvaltıdır. Bu gavur işi kahvaltı! T kıtalar arası bir kahvaltıdır. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
'Twill only take 20 minutes, max. | Twill en fazla 20 dakikadır. Taş çatlasa yirmi dakika sürer. Twill en fazla 20 dakikadır. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Thank you, Brother Rob. | Teşekkür ederim Rob Kardeş. Teşekkürler, Rob kardeş. Teşekkür ederim Rob Kardeş. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Brother Rob? Don't call me Brother Rob. | Rob kardeş? Beni Rob Kardeş diye çağırma. Rob kardeş? Bana Rob kardeş deme! Rob kardeş? Beni Rob Kardeş diye çağırma. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I'd be Brother Jed. No, no, no. | Kardeş Jed olurum. Hayır, hayır, hayır. Jed kardeş olayım. Hayır, hayır, hayır! Kardeş Jed olurum. Hayır hayır hayır. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Have you seen Rob Roy? Liam Neeson in a kilt. | Rob Roy?'u gördün mü? Liam Neeson iskoç eteği giymiş. Rob Roy'u görmedin mi sen? Liam Neeson'ın iskoç eteği giydiği film. Rob Roy?'u gördün mü? Liam Neeson iskoç eteği giymiş. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Of course you could be called Rob. | Elbette Rob'u çağırabilirdin.. Tabi sen, tabi ki Rob olabilirsin. elbette Rob'u çağırabilirdin.. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
[with Scottish accent] Brother, tomorrow, | Kardeşim, yarın... Kardeşim, yarın, Kardeşim,yarın | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
tomorrow we shall have breakfast. | ...yarın kahvaltı yapmalıyız. Yarın kahvaltımızı eyleyelim. yarın kahvaltı yapmalıyız. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
We shall rise at 9:00, and we shall head off tomorrow morning. | 9:00'da kalkmalıyız ve yarın sabahın yönünü değiştirebiliriz. Saat dokuzda uyanmayı da ifa eder sabahtan ıraklara vasıl oluruz evelallah. 9:00'da kalkmalıyız,ve yarın sabahın yönünü değiştirebiliriz. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Thank you, Brother Rob. | Teşekkürler, Kardeş Rob. Sağ olasın Rob Kardeş Teşekkürler, Kardeş Rob. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
And let me say this. | Söylememe izin verir misin? Şunu söylemeliyim sana. Söylememe izin verir misin. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Look into my eyes. | Gözlerimin içine bak. Gözlerime bak. Gözlerimin içine bak. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
You are my brother, | Benim kardeşimsin. Sen kardeşimsin benim Benim kardeşimsin, | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
and you sound a bit like Billy Connolly. | Ve senin biraz Billy Connolly gibi. Üstelik biraz da Billy Connolly gibi konuşuyorsun. Ve senin biraz Billy Connolly gibi. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
[as Connolly] I know. I know. I can't help it. | Biliyorum. Biliyorum. Yardım edemem. Biliyorum, biliyorum. Elimde değil. Biliyorum. Biliyorum.Yardım edemem. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
[as Connolly] Gentlemen, to bed, | Baylar yatağa... Efendiler, yataklara. Baylar yatağa, | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
for tomorrow we rise at daybreak. | ...yarın şafakta kalkmamız için. Yarın şafakta kalkacağız. yarın şafakta kalkmamız için. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
We rise at daybreak. | Şafakta kalkıyoruz. Şafakta uyanacağız. Şafakta kalkıyoruz. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Why do they do that? They always rise at daybreak. | Neden böyle yapıyorlar? Çünkü, her zaman şafakta kalkarlar. Neden yapıyorlar ki bunu? Hep şafakta uyanıyorlar. Neden böyle yapıyorlar? Çünkü her zaman şafakta kalkarlar. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
They'd always... their expressions would really match... | Hep kalkarlardı... İfadeleri gerçekten eşleşiyordu... Onlar hep, yani onların ifade biçimi tıpkı şöyle... They'd always... their expressions would really match... | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Dee ba dee bop bop bop ba dah | Dee ba dee bop bop bop ba dah | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Yeah, big, open face. Happy faces. | Büyük açık bir yüz. Mutlu yüzler. Evet, kocaman, eblek suratlar. Mutlu suratlar. Büyük açık bir yüz. Mutlu yüzler. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Ooh, ba da, bop bop ba | Ooh, ba da, bop bop ba | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
It was nice. | Harikaydı. Güzeldi bu. Harikaydı. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
It was a very un cynical kind of music. | Alaycı tür bir müzikti. Çok iyimser bir tarzda müzik oldu. Alayıcı tür bi müzikti. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I miss it. I really miss it. | Özledim. Gerçekten özledim. Karıştırdım, gerçekten de karıştırdım. Özledim. Gerçekten özledim. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Hey, you all right? Yes. | Selam, iyi misin? Evet. Merhaba, iyi misin? Evet. Selam,iyi misin? Evet. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
This is Yolanda, the photographer. | Ben Yolanda, fotoğrafçı. Bu Yolanda, fotoğrafçı olan. Ben Yolanda, fotoğrafçı. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Hi. This is Steve. | Selam. Ben Steve. Selam. Bu Steve. Selam. Ben Steve. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Nice to meet you. | Tanıştığıma memnun oldum. Memnun oldum. Tanıştığıma memnun oldum. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Rob. Hi. | Rob. Selam. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Nice to meet you. Nice to meet you. | Memnun oldum. Memnun oldum. Memnun oldum. Ben de memnun oldum. Memnun oldum. Memnun oldum. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Hi, Emma. How are you? | Selam, Emma. Nasılsın? Selam Emma. Nasılsın? Selam, Emma. Nasılsın? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
I'm very good. Are you all right? | Çok iyiyim. Sen nasılsın? Çok iyi. Sen iyi misin? Çok iyiyim. Sen nasılsın? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Don't do that. That's very funny. | Şunu yapma. Çok komik. Yapma şunu. Çok komik. Şunu yapma. Çok komik. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Yeah, there's been none of that on the trip. | Evet, yolculukta bunların hiçbiri olmadı. Tabi, yolculukta böyle bir şey olmadı. Evet,yolculukta bunların hiç biri olmadı. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
No, none of that. Heavy petting. | Bu sevişmelerin hiçbiri. Hayır, hiç böyle bir şey olmadı. Ön sevişme. Bu sevişmelerin hiç biri. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Heavy petting. We draw the line. | Ağır sevişme. Çizgi çizelim. Ön sevişme. Kendimize bir sınır koyduk. Ağır sevişme. Çizgi çizelim. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Pass the time somehow. | Bir şekilde vakit geçirelim. Bir şekilde geçti zaman. Bir şekilde vakit geçirelim. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
But no penetration. | Fakat temas yok. Ama sokuşlu bir şey olmadı. Fakat temas yok. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Very good. Absolutely. | Çok iyi. Kesinlikle. Çok güzel. Kesinlikle. Çok iyi. Kesinlikle. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Okay, it's just up here, and I looked at all the rooms, | Tamam, o burada yukarıda. ve bütün odalara baktım... İşte, şurada yukarda, ve bütün odalara baktım da, Tamam,o burada yukarıda. ve bütün odalara baktım, | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
and yours is the nicest. | ...ve seninki en güzeli. En güzeli seninki. ve seninki en güzeli. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Good. Good. | Güzel. Güzel. Güzel.Güzel. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
What's Rob's room like? | Rob'un odası nasıl? | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
It's nice. It's nice. | Güzel. Güzel. Güzel.Güzel. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
It's not as big as yours, but, yeah. | Senin ki kadar büyük değil ama iyi. Seninki kadar geniş değil ama, güzel. Senin ki kadar büyük değil ama iyi. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
There you go. | Buraya gidiyoruz. İşte. Buraya gidiyoruz. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Oh, very nice. Very beige. | Çok güzel. Çok bej. Bayağı güzelmiş. Bayağı bej. Çok güzel. Çok bej. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
Yeah, well, yeah. | Evet, çok iyi, evet. Evet, şey... Evet. Evet,çok iyi,evet. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
The bathroom's through there. | Banyo şurada. Banyo orada. Banyo şurada. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
There's, like, a little study area, | Burada küçük bir çalışma alanı var. Bir tür, bir tür ufak çalışma kısmı var Burada küçük bir çalışma alanı var, | The Trip-2 | 2010 | ![]() |
and, yeah, it's all right. | İşte böyle. Ve evet, öyle işte. işte böyle. | The Trip-2 | 2010 | ![]() |