Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 172755
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Just ask me. I'll tell you. | Benden iste. Sana anlatırım. Yanlızca sor bana. Sana anlatırım. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
What do you want to see? You. | Ne görmek istiyorsun? Seni mesela. Ne görmek istiyorsun? Seni. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
I'm here. That's me. | Burdayım. İşte bu benim. Buradayım. Bu benim. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
I've the papers. Sign them now. | Evraklar yanımda. Şimdi imzalarsın. Evraklar bende. Şimdi imzala. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
And I'll mail them. | Öğleden sonra postaya veririm. Onları postalarım. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
I must think about the dates. | Gitme tarihi konusunu düşünmem lazım. Tarihler üzerinde düşünmeliyim. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
I'm going on holiday with my son. Two weeks. | Oğlumla tatile gidiyorum. İki haftalığına. Oğlumla iki haflalık tatile çıkıyoruz. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
You never told me. | Bana hiç bahsetmedin. Bana söylemedin hiç. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
I saw him this morning. | Onu bu sabah gördüm. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
Going to R� lsland? | Ré Adası'na mı gidiyorsun? Ré adasına mı gidiyorsunuz? | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
Catherine will be glad. | Catherine sevinecek. Catherine memnun olacak. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
Nothing to do with Catherine. | Catherine ile bir ilgisi yok. Catherine'le ilgisi yok. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
Only my son. | Sadece oğlumla gidiyorum. Yalnız oğlum. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
Would you like dessert? | Tatlı ister misiniz? Tatlı ister misin? | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
Yes, I believe you... entirely. | Evet, sana inanıyorum...kesinlikle. Evet, inanıyorum...tümüyle. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
Then when would we leave? | Bu durumda biz ne zaman gidiyoruz? Öyleyse ne zaman ayrılıyoruz? | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
I don't quite get it. | Tam anlayamadım... Tam olarak anlayamadım. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
You said you'd both be presenting your plans in Tunis. | İkinizin Tunis'te planlarınızı sunacağınızı söylemiştin. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
You and the ltalian. | Sen ve İtalyan. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
If you're not there, they'll choose the ltalian. | Orda olmazsan, İtalyan'ın projesini seçerler. Orada olmazsan, İtalyan'ı seçerler. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
If my plan's the best, they can wait 2 weeks. | Benim planım en iyisiyse, 2 hafta bekleyebilirler. Planım en iyisiyse, iki hafta bekleyebilirler. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
I'm not their flunkey. | Onların uşağı değilim. Hizmetçileri değilim onların. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
We'll never leave! | Asla gitmeyeceğiz. Hiç ayrılmayacağız ! | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
What's up? Looking for a chair. | Ne oldu? Sandalye bakınıyorum. Ne var? Sandalye arıyorum. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
Take mine, I'm going. | Benimkini al, ben gidiyorum. Benimkini al, gidiyorum. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
I'll be the most sorry when you leave. | Gittiğinde en çok üzülen ben olacağım. Ayrılırsan çok üzülürüm. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
Do you realize? 32 years. | Farkında mısın? 32 yıl. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
Inseparable! | Ayrılmak imkansız! Ayrılınmaz ! | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
And you're leaving me for a woman! Bastard! | Ve sen bir kadın için beni bırakıyorsun. Hergele! Beni bir kadın için terk ediyorsun ! Piç! | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
Are you thirsty? No. | Susadın mı? Hayır. Susadın mı? Hayır. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
Let's drink all the same. Milani's got some Pacherenc. | Yine de birşeyler içelim. Milani'de biraz Pacherenc var. Gel içelim. Milani'de biraz Pacherenc var. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
Do you know Pacherenc wine? | Pacherenc şarabını biliyor musun? | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
Then imagine a field of buttercups with a river running through. | Bir düğün çiçeği tarlası ve yanından geçip giden bir ırmak düşün. Düğünçiçeği tarlası düşün, yanından geçip giden bir ırmak. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
April... You're drinking the month of April. | Nisan...Nisan ayını içiyorsun. Nisan...Nisan ayını içer gibi. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
Milani's got a barrel. | Milani'de bir fıçı var. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
It's a young wine which rarely travels. | Nadir bulunan genç bir şarap. Taze şarap bu, nadiren bulunur. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
I think I don't. | Sanırım sevmiyorum. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
You are beautiful. | Çok güzelsin. Güzelsin. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
Where's the switch? Never mind, I rang. | Düğme nerde? Boş ver, zile bastım. Zil nerede? Boşver, ben çaldım. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
Here they are! Good evening, my dear. | İşte geldiler! İyi akşamlar, tatlım. Geldiler işte ! İyi akşamlar, tatlım. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
Your flowers are wonderful. | Çiçekleriniz muhteşem. Çiçekleriniz harika. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
You've never been so lovely! | Hiç bu kadar güzel olmamıştın. Hiç böyle hoş olmamıştın! | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
That's because she's happy. | Mutlu olduğu içindir. Mutlu oluşundandır. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
That's not surprising at her age. | Onun yaşında pek şaşırtıcı değil. Onun yaşında sürpriz değildir bu. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
Nice party... | Güzel partiydi... Hoş parti... | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
Charming, yes. | Evet, hoştu. Hoş, evet. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
I knew it'd be detestable. | Tiksindirici olacağını biliyordum. İğrenç olacağını biliyordum. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
Why detestable? It's the family. | Neden tiksindirici olsun? Onlar ailen. Niye iğrenç olsun. Onlar ailen. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
Don't you like your family? | Aileni sevmiyor musun? | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
I hate to waste my time. | Zamanımı boşa harcamaktan hiç hoşlanmıyorum. Zamanımı boşa geçirmekten nefret ediyorum. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
In that case, it's annoying. | Boşa harcamak sinir bozucu. Bu durumda, sinir bozucu oluyor. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
Yes, it's annoying. | Evet sinir bozucu. Evet, sinir bozucu. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
Like a man who can spend a whole evening without talking to me. | Tıpkı tüm geceyi benimle tek kelime etmeden geçiren bir adam gibi. Tıpkı tüm geceyi benimle konuşmadan geçiren bir adam gibi. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
Extremely annoying. | Fazlasıyla sinir bozucu. Aşırı sinir bozucu. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
I was busy talking to your mother, father and friends... | Meşguldüm. Annenle, babanla, arkadaşlarınla konuşuyordum. Annen, baban ve onların dostlarıyla konuşmakla meşguldüm. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
Do you want us to split up? | Derdin ne, Pierre? Ayrılmamızı mı istiyorsun? Ayrılmamızı mı istiyorlar? | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
I did that to you one year ago. | Bunu bir yıl önce yaptım. Bunu bir yıl önce yaptım sana. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
That glumness. | Bu suratsızlık. Şu asık suratlılık. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
That silence. | Bu sessizlik. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
Because you'd spent an evening with a girl. | Sebebi geceyi bir kadınla geçirmen. Çünkü geceyi bir kızla harcadın. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
Usually, men say: "Stop talking". You said: "Stop keeping quiet". | Genelde erkekler: "Kes şu konuşmayı" der. Sen, "Kes şu susmayı" dedin. Genellikle, erkekler der ki: "konuşmayı kes". Sen dedin ki: "sessiz durmayı kes". | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
And I stopped. | Ben de kestim. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
Because I thought you'd leave. | Çünkü ayrılacağını sandım. Çünkü ayrılacağını düşündüm. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
When you're in R� with Catherine, it'll change. | Catherine ile Ré'de olduğunda bu değişecek. Catherine ile Ré'de olsaydın, iş değişirdi. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
The evenings will be happier. | Akşamlar daha mutlu geçecek. Geceler daha mutlu olurdu. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
I hope so. | Öyle olur umarım. Umarım. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
And when I'm elsewhere with you? | Ya seninle başka bir yerde olduğumda? Ya seninle başka yerdeyken? | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
We'll never be elsewhere. | Biz asla başka bir yerde olmayacağız. Asla başka bir yerimiz olmayacak. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
I'm going to tear up the papers. | Evrakları yırtıp atacağım. Evrakları yırtacağım. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
Fine! | Güzel! Güzel ! | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
After your son, there'll be something else. | Oğlundan sonra, bu kez de başka şeyler çıkacak. Oğlundan sonra, sırada başka birşey olacak. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
Your father. Your work. | Baban, işin. Baban. İşin. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
Your pal Fran�ois. Your island. Anything, anyone. | Dostun François. Adan. Başka biri, başka birşey. Dostun François. "Ada"n. Başka birşey, birisi. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
You don't want to go. | Gitmek istemiyorsun. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
You're afraid to be told, but I'm telling you. | Söylenmesinden korkuyorsun, ama ben sana söylüyorum. Sana söylenmesinden korkuyorsun, ama ben söylüyorum. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
You love me because I'm here. | Beni seviyorsun çünkü burdayım. Beni seviyorsun çünkü buradayım. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
But if you had to cross the street, you'd be lost. | Ama bana ulaşmak için caddeyi geçmek zorunda kalsaydın, kaybolurdun. Ama caddeyi geçmek zorunda kalsaydın, kaybolurdun. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
You're like an old man. | Yaşlı bir adam gibisin. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
Why don't you go back home? You're expected. Go on. | Neden evine dönmüyorsun? Bekliyorlardır. Hadi git. Neden evine dönmüyorsun? Bekleniyorsun. Devam et. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
What am l? | Neyim ben? Ben neyim? | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
A woman making a scene in a car. Awful! | Arabada olay çıkaran bir kadın. Rezalet! Arabada konu mankeni bir kadın. Müthiş! | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
Just to keep you from sleeping! | Sadece seni uyumaktan alıkoyan bir kadın. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
Get out... | İniyor musun? Dışarı çık... | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
I'm looking at you... | Sana bakıyorum... | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
and I want to weep. Because I'm tired. | ...ve ağlamak istiyorum. Çünkü yoruldum. ve ağlamak istiyorum. Çünkü yoruldum. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
Tired of loving you. | Seni sevmekten yoruldum. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
Get out, Helen. | İnsene, Helen. Çık, Helen. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
You can't leave the car right here. | Arabayı park et. Caddenin ortasında bırakamazsın. Arabayı buraya bırakamazsın. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
I'm going to Rennes. | Rennes'e gidiyorum. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
I've an appointment. | Yarın sabah bir randevum var. Bir randevum var. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
You're not taking anything? | Yanına birşey almıyor musun? Birşey almıyor musun? | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
I'll buy a shirt on the way. It'll be an adventure. | Yolda bir gömlek alırım. Bir macera olacak. Yolda bir gömlek alırım. Macera olur. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
I can't give you what you no longer have: | Artık sahip olmadığın şeyleri sana veremem:... Sahip olmadığın birşeyim yok ki vereyim sana: | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
an island, old friends, a boat... | ...bir ada, eski dostlar, bir tekne... bir ada, eski arkadaşlar, bir tekne... | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
a school, I don't know... | ...bir okul, bilmiyorum... bir okul, bilmiyorum... | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
streets, towns, a garden... | ...sokaklar, şehirler, bir bahçe.... caddeler, kasabalar, bir bahçe... | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
a story. | ...bir hikâye. bir hikaye. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
We have no story. For you, it's like childless couples... | Bir hikâyemiz bile yok. Sana göre, çocuksuz çiftlere benziyor bu. Hiç hikayemiz yok. Senin için, çocuksuz çiftler gibi... | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
It's a failure. | Başarısızlık bu. Başarısızlık. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |
I can do nothing about it. | Bunun için yapacak birşeyim yok. Bu konuda birşey yapamam. | The Things of Life-1 | 1970 | ![]() |