Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 169778
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| You should be pleased. We're on our way! | Mutlu olmalısın. İşimiz yolunda gidiyor. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| This is a letter from my aunt. She arrives on Friday. | Bu mektup halamladan. Cuma günü geliyor. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Arrives? Mrs. Hookstratten? | Geliyor mu? Bayan Hookstratten? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Yes! She's going to the San for her nerves. | Evet! Sinirleri için Sağlıkevi'ne gelmeyi planlıyor. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| She wants to visit the factory. What factory? | Fabrikayı ziyaret etmek ister. Ne fabrikası? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Oh! Oh, yes. Our factory. | Oh! Oh, evet. Bizim fabrikamız. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Well, that is rather inconvenient. | Gerçi, daha doğrusu sıkıntı yapıyor. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Inconvenient? | Sıkıntı mı? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| You hooked me like a fish, Bender. | Beni bir balık gibi oltana taktın, Bender. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| You scaled me, you gutted me, you stuffed me and fried me! | Bana tırmandın, beni yıktın, beni doldurdun ve fırına verdin! | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Chewed me up, swallowed me, and shat me out again! | Çiğneyip yuttun beni, ve yeniden tükürüp attın! | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| You bet your ass it's inconvenient! Don't you see? | Kıçının üzerine bahse girdin, sıkıntı bu! Anlıyor musun? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| We have no factory! These orders are for someone else's cornflakes! | Bir fabrikamız yok! Bu siparişler başkasının gevrekleri! | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| You made me lie, you son of a bitch! Bender, I lied! | Beni yalancı yaptın, seni kaltağın oğlu! Bender, yalan söyledim! | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| As day follows night, Charles, one truth is undeniable: | Günün geceyi takip etmesi gibi, Charles, bir gerçek yadsınamaz: | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Behind every shining fortune lurks the shadow of a lie. | Arkadaki her şans ışığı gizler yalanın gölgesini. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| That's what business is. | Bu, işin ne olduğudur. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Good bye, Will. Time to go. | Hoşça kal Will. Gitme vakti. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| If I eat any more roughage, I feel I'd do my back passage a permanent injury. | Eğer biraz daha kalırsam, sanırım, eski halimden beter olacağım. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Good bye, Endymion. | Hoşça kal, Endymion. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| I've grown quite fond of you these past few months. | Bu son birkaç ayda senin saflığını tamamiyle geçirmiştim. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Take care of yourself, dear boy. It's worth it. | Kendine iyi bak, aziz oğul. Buna değer. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Is it? Is all of this worth it? | Cidi mi? Hepsine değer mi? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Dear Will, what is life... | Sevgili Will, hayat nedir ki... | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| but a temporary victory over that which causes our inevitable death? | geçici zafer hangi sebeplerle kaçınılmaz sonumuzun önüne geçebilir? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Looks like rain. | Yağmuru andırıyor. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Oh! I have a little gift for you. What is it? | Oh! Sana küçük bir hediyem var. Nedir o? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| It's a Dusselberg Belt. German apparatus. | Bir Dusselberg kemeri. Alman aleti. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Most sexual inventions are these days. Sexual? | Bu günlerdeki en iyi cinsel keşif. Cinsel mi? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| I didn't use it. I thought it might be useful to you in the twilight hours. | Ben hiç kullanmadım. Eminim, senin alacakaranlık saatlerin için çok kullanışlı olabilir. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Thank you. Endymion, I'll miss you. | Teşekkürler Endymion, seni özleyeceğim. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Good bye, Will. | Hoşça kal, Will. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Follow your heart. It's the one organ... | Kalbini dinle. O bir vasıtadır... | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| that will surely let you down one day, so don't waste it while you're living. | Kesinlikle o seni bir gün hayal kırıklığına uğratacak, bu yüzden yaşıyorken onu atma. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| I'll remember. Endymion, you're a special man. | Bunu hatırlayacağım. Sen olağandışı birisin Endymion. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Bye, Will. | Bye, Will. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Bye, Endymion. | Bye, Endymion. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Come then, ja? | Gel o zaman, ha? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Please, you will remove your clothing and slip into this. | Lütfen, kıyafetini çıkar ve bunu giy. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| And then please, lie on the table and relax... | Ve şimdi lütfen, masaya yat ve rahatla... | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| and dream and think only beautiful thoughts. | ve hayal kur ve yalnızca güzel şeyler düşün. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Here we have a beast of the wild. | Burada yabani bir dört ayaklı görüyoruz. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| And over here, folks, on the table, docile and benign... | Ve öbür tarafta,millet, masanın üzerinde, uysal ve sevecen... | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| we have our dearest Fauna. | Pek sevgili Fauna'mız var. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| The San's much loved vegetarian wolf. | Sağlıkevi'nin pek sevimli vejetaryen kurdu. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| And relax, Mrs. Lightbody. | Ve rahatlayın, Bayan Lightbody. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| That's good. Yes. | Böyle iyi, evet. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Breathe in, breathe out. | Nefes alın, nefes verin. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Open your legs, please. Just relax. | Dizlerinizi açın lütfen, sadece rahatlayın. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Don't worry. I am a doctor. That's good. | Kaygılanma, ben doktorum. Böyle iyi. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Relax. Yeah. | Rahatla, evet. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| That's good. Enjoy it. Yes. | Böylesi iyi. Tadını çıkar. Evet. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Think beautiful thoughts. | Güzel şeyler düşün.... | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Dream. | En güzel şeyleri. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| See, not the slightest interest. | İzle, en ufak bir tuhaflık yok. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| A beautiful passive animal. | Güzel bir durgun hayvan. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| A beast of the wild. | Çok yabani. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| He's known only the carnal pleasures. | O sadece cinsel zevkleriyle bilinir. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Are you okay? Yes, I'm fine. Thank you. | İyi misin? Evet, iyiyim, teşekkürler. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| I think that I'm getting better. | Sanırım daha iyi hissediyorum. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| I'll come back after you've had your nap. Can I get you anything? | Şekerlemeni yaptıktan sonra yeniden geleceğim. Senin için bir şey yapabilir miyim? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| No, not at the moment. Thank you, Irene. Maybe later. | Hayır, şimdi değil. Teşekkürler Irene. Belki sonra. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| I shall introduce it to the San early next year. | Size Sağlıkevi'nin gelecek yılbaşısını anlatmak isterim. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Mrs. Hookstratten! | Bayan Hookstratten! | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| How delightful to see you again. | Sizi yeniden görmek ne hoş. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| I'm so sorry to hear about your nerves. | Sizin sinirlerinizle ilgili duyfuklarıma çok üzüldüm. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Please sit beside me. Tell me all about it. | Lütfen yanıma oturun. Bana neler olup bittiğini anlatın. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| But didn't the Alcotts practice free love, is it called? I mean, really. | Ama Alcotts uygulaması serbest aşka aykırı, değil mi? Niyetim ciddi. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| You shouldn't sneer at free love. Its roots are purely feminist. | Serbest aşkı küçümsememelisiniz. Onun kökleri tamamen feminizme dayanır. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Conventional marriage is a prison. | Geleneksel evlilik bir hapishanedir. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| One should go wherever love leads. | İnsan aşkın öncülüğü her neredeyse gitmeli. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| It's jealousy that's the obscenity. | It's jealousy(kışkançlık) that's the obscenity(müstehcenlik). Müstehcen olan kışkançlık getirir. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| And I want to see my nephew Charles whilst I'm here. | Ve yeğenim Charles'ı burada olduğum sürece görmek isterim. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| He's not really my nephew. He's the son of one of my under parlor maids. | O benim gerçek yeğenim değil. Benim alt salon hizmetçilerimden birinin oğlu. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Stupid woman. Always getting pregnant by some gate man or other. | Aptal kadın. Sürekli kapı bekçilerinden ya da diğerlerinden hamile kalırdı. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Anyway, he has a thriving new breakfast food company. | Her neyse, o yeni kahvaltılık gıda şirketini geliştiriyor. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Oh, really? What is it called? | Oh, gerçekten mi? İsmi nedir peki? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Kellogg's. Of course. Kellogg's Per Fo. | Kellogg'un Yeri. Tabîki. Kellogg'un Yeri Per Fo. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| I thought you would've known, what with your son being one of the partners. | Ortaklarından birinin sizin oğlunuz olduğunu bildiğinizi sanıyorum. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| George Kellogg? What seems to be the problem? | George Kellogg? Problem ne gibi görünüyor? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| I don't think he feels well, sir. | Onun iyi hissettiğini sanmıyorum, efendim. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| No? Then perhaps he needs a purgative. | Hayır mı? O zaman belki onun iç sürücüye ihtiyacı vardır. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| What about calomel or castor oil? | Şambrel veya tekerlek yağı ister misin? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Or shall we stop this nonsense and eat up our food? | Ya da bu zırvalığı kesip tabağımızdakini yemeliyiz? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Food? You call this food? | Yemek mi? Buna yemek mi diyorsun? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| We want proper food. Meat and potatoes is what we want. | Biz hakiki yemek istiyoruz. Bizim istediğimiz et ve patates. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Ida, stop laughing! David, stop laughing! | Ida, gülmeyi kes! David, gülmeyi kes! | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Meat and potatoes! | Et ve patates! | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Stop it, George! | Kes şunu, George! | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| I command you to stop now! | Şimdi sana durmanı emrediyorum! | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| George, stop it! | George, dur hemen! | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Why is he like this? | Neden o bunu seviyor? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| I mean, didn't I give him everything? Everything? | Demek istediğim, ona herşeyi vermedim mi? Herşeyi? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Everything you could. | Sen herşeyi verdin. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Then why does he hate me so? | O zaman neden benden bu kadar nefret ediyor? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Maybe what you're giving him isn't what he wants. | Belki o ne istemiyorsa onu veriyorsundur. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Mr. Bender, please. It's Charles Oss... | Mr. Bender, lütfen. O Charles Oss... | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| I know, sir. Mr. Charles Ossining. You're president of Per Fo Food Company. | Biliyorum efendim. Bay Charles Ossining. Per Fo Gıda Şirketi'nin başkanı. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Indeed. Well, tell Mr. Bender I'm here, will you? | Evet, öyle. Şimdi Bay Bender'a benim geldiğimi söyle, tamam mı? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| That's not possible, sir. Unfortunately, Mr. Bender is no longer a resident. | Bu mümkün değil, bayım. Maalesef, Bay Bender uzun süre kalmadı. | The Road to Wellville-1 | 1994 |