Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 166848
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
The pancreas turns over cells every 24 hours, | Mesela pankreas her 24 saatte bir tamamen yenilenir. Pankreas hücreleri her 24 saatte bir yeniler, Mesela pankreas her 24 saatte bir tamamen yenilenir. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
The stomach lining in three days, | Mide zarını her üç günde bir, | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
The entire body in seven years, | Tüm vücudu yedi yılda bir, | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
But the process falters. | Ama bu süreç yavaşlar. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Waste accumulates, eventually proves fatal to function. | Hücresel artıklar gittikçe artar, ve ölümcül olan, hayati olanın yerini alır. Atık birikir, sonunda ölümcül hale gelir. Hücresel artıklar gittikçe artar, ve ölümcül olan, hayati olanın yerini alır. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Now if a quirk in his immune system | Ama bağışıklık sistemindeki bir tuhaflık | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Led to perfect detox, | mükemmel detoksa neden olursa, | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Perfect renewal, then yeah. | mükemmel hücre yenilenmesi sağlamışsa, mükemmel yenilenmeye, o zaman evet. mükemmel hücre yenilenmesi sağlamışsa, | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
He could duck decay. | Çürümeyebilir. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Mm, that's a secret we'd all love to have. | Bu hepimizin öğrenmek istediği bir sır olurdu. Mm, bu hepimizin isteyeceği bir sır. Bu hepimizin öğrenmek istediği bir sır olurdu. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Would you really want to do that? | Bunu gerçekten yapmak ister misin? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Live 14,000 years? | 14,000 yıl yaşamayı? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Well, if I could stay healthy and I didn't age, | Eğer hep sağlıklı kalacaksam, ve hiç yaşlanmayacaksam... Yani, sağlıklı kalabilsem ve yaşlanmasam, Eğer hep sağlıklı kalacaksam, ve hiç yaşlanmayacaksam... | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I mean, why not? | Neden olmasın? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Yeah. What a chance to learn. | Evet. Öğrenmenin sınırı olmazdı. Evet. Öğrenmek için çok iyi bir şans. Evet. Öğrenmenin sınırı olmazdı. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Is anyone hungry? | Acıkan var mı? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
You know, the more I think about it, yeah, it's possible. | Aslına bakarsan, düşünüyorumda bence bu mümkün olabilir. Aslında, üstünde biraz daha düşününce, evet, bu mümkün. Aslına bakarsan, düşünüyorumda bence bu mümkün olabilir. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Anything is possible, right? | Her şey mümkündür, değil mi? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
After all, one century's magic, another century's science. | Bir çağın hayali, bir sonrakinin gerçeği olmadı mı? Yani, bir yüzyılda sihir olan, öbür yüzyılda bilimdir. Bir çağın hayali, bir sonrakinin gerçeği olmadı mı? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
They thought Columbus was a nut job, right? | Kolombus'a deli diyorlardı, değil mi? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Pasteur, Copernicus? | Pastör, Kopernik? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Aristarchus long before that. | Onlar daha yokken, Aristarchus vardı. Daha öncelerinde Aristarkus. Onlar daha yokken, Aristarchus vardı. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I had a chance to sail with columbus, | Kristof Kolomb'la beraber yelken açma şansım olmuştu, Kolomb'la denize açılmıştım, Kristof Kolomb'la beraber yelken açma şansım olmuştu, | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Only I'm not the adventurous type. | Ama pek maceracı biri değilimdir. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I was pretty sure the earth was round, | Dünyanın yuvarlak olduğundan baya emindim, | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
But at that point, I still thought | Ama o noktada, yine de | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
He might fall off an edge someplace... | bir yerin köşesinden düşebileceğini düşündüm... | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
look around, John. | Etrafına bir bak John. Etrafına bak, John. Etrafına bir bak John. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
We just did. | Biz düştük şimdi. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I suppose there's a joke in there somewhere, | Bir yerde bir şaka yaptın ama, Sanırım bunda bir şaka var ama, Bir yerde bir şaka yaptın ama, | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
But I don't get it. | anlamadım. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
There's nothing to get. | Anlayacak bir şey yok. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
We were just talking about a caveman | Bugüne kadar yaşamayı başarmış... Biraz önce bir bugüne kadar yaşayan bir Bugüne kadar yaşamayı başarmış... | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Who survives until the present time. | mağara adamı hakkında konuşuyorduk. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
As you said, what a chance to learn, | Senin dediğin gibi, öğrenmek için çok iyi bir şans, | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Once I learned to learn. | Öğrenmeyi öğrendiğim anda. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Did you start the whiskey before we got here? | Biz gelmeden içmeye mi başladın sen? Viskiye biz buraya gelmeden mi başladın sen? Biz gelmeden içmeye mi başladın sen? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Pretend it's science fiction. | Bilim kurgu olduğunu farzedin. Bilim kurguymuş gibi düşünün. Bilim kurgu olduğunu farzedin. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Figure it out. | Mantığını bulun. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Okay, a ( Laughs ) Very old Cro magnon | Tamam, eski çağlardan bir Kro magnon... Peki, çok yaşlı bir Kro magnon Tamam, eski çağlardan bir Kro magnon... | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Living until the present. | bugüne kadar yaşayan. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
( Grunts loudly ) | .. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
( Laughing ) | .. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
John just confided that he's 14,000 years old. | John biraz önce, 14.000 yaşında olduğunu itiraf etti. John 14,000 yaşında olduğunu itiraf etti. John biraz önce, 14.000 yaşında olduğunu itiraf etti. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Oh, John, you don't look a day over 900. | Ah, John, 900'den yaşlı görünmüyorsun. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
All right, spock, I'll play your little game. | Tamam Spock, ben bu oyunda varım. Pekala, Spock, Oyununu oynayacağım. Tamam Spock, ben bu oyunda varım. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
What do you want? What's the punch line? | Ne istiyorsun? Can alıcı nokta nedir? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Every ten years or so, when people start | Her on yılda bir, insanlar yaşlanmadığımı farketmeye | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
To notice I don't age, I move on. | başladıklarında, yer değiştiririm. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
That's very good, that's very quick, John. | Bu çok iyi, çok hazır cevap, John. Bu çok iyi, bu baya hızlıydı, John. Bu çok iyi, çok hazır cevap, John. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I wanna read that story when you're done. | Bitirdiğinde o hikayeyi okumak istiyorum. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
You want more? | Devamını istiyor musunuz? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
By all means. This is great. | Kesinlikle. Harika. Şüphesiz. Bu harika. Kesinlikle. Harika. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
All right, now... | Pekala, şimdi... | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
( laughs ) | .. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
So you think that you are a... | Şimdi diyorsunki... Yani sen şimdi bir... Şimdi diyorsunki... | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
a, uh, Cro magnon. | ah, Kro magnon olduğunu düşünüyorsun. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Well, I didn't learn it in school. | Bunu okulda öğrenmedim. Yani, bunu okulda öğrenmedim. Bunu okulda öğrenmedim. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
That's my best guess, | En iyi tahminim bu, | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Based on archaeological data, maps, anthropological research. | Arkeolojik bilgilere, haritalara ve araştırmalara göre | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Since mesopotamia, | Mezapotamya'dan beri, | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I've got the last... 4,000 years straight. | son 4.000 yılı hatırladığımı söyleyebilirim. son 4,000 yılı hatırlıyorum. son 4.000 yılı hatırladığımı söyleyebilirim. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
You're ahead of most people, so please, go on. | Çoğu insandan ileridesin, bu yüzden lütfen, devam et. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Well, you know the background stuff, | Eh, geçmişi biliyorsunuz, | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
So I'll make it brief. | O yüzden kısa keseceğim. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
In what I call my first lifetime, | Benim "ilk hayatım" olarak adlandırdığım hayatta... İlk yaşamım diye adlandırdığım süreçte, Benim "ilk hayatım" olarak adlandırdığım hayatta... | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I aged to about 35... | 35 yaşına kadar yaşlandım... | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
what you see. | gördüğünüz halime kadar. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I ended up leading my group. | Kendimi kabilemin lideri olarak buldum. Grubuma liderlik yaptım. Kendimi kabilemin lideri olarak buldum. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
They saw me as magical. | Beni olağanüstü görüyorlardı. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I didn't even have to fight for it. | Liderlik için kavga etmem gerekmedi bile. Bunun için savaşmam bile gerekmemişti. Liderlik için kavga etmem gerekmedi bile. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Then fear came, and they chased me away. | Sonra zamanla korkuları arttı, ve beni uzaklaştırdılar. Sonra korku geldi ve beni kovaladılar. Sonra zamanla korkuları arttı, ve beni uzaklaştırdılar. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
They thought that I was | Genç kalmak için onların yaşamlarını çaldığımı | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Stealing their lives away to stay young. | onların hayatlarını çalıyorum diye düşündüler. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
The prehistoric origin of the vampire myth. | Vampir efsanesinin tarih öncesi orijini. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
That is good! | Bu çok iyi! | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
First thousand years, | İlk bin yıl, sağımı solumdan ayırt edemedim bile. İlk birkaç bin yıl, İlk bin yıl, sağımı solumdan ayırt edemedim bile. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I didn't know up from sideways. | Sağımı solumu, aşağı yukarıdan ayıramıyordum. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
How do you know the first thousand years? | İlk bin yılı nasıl hatırlıyorsun? İlk birkaç bin yılı nasıl biliyorsun? İlk bin yılı nasıl hatırlıyorsun? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
An informed guess, based on what | Bilgili bir tahmin, anılarımdan | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I've learned in my memories. | öğrendiklerime göre. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Most people can scarcely remember their childhood, | Bir çok insan kendi çocukluğunu bile zor hatırlar. Çoğu insan çocukluk dönemlerini çok az hatırlar, Bir çok insan kendi çocukluğunu bile zor hatırlar. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
But you have memories of that time? | Ama senin o dönemden anıların mı var? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Like yours, selective. | Seninkiler gibi, seçici. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
You know, the high points, the low points, traumas. | Bilirsin, tepe noktaları, çöküşler ve travmalar. Bilirsin, yüksek noktalar, düşük noktalar, travmalar. Bilirsin, tepe noktaları, çöküşler ve travmalar. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
They stick in the mind forever. | Zihinde kazılı kalırlar. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Put down at 3 or 35, you still feel a twinge. | Üç yaşında, ya da 35 yaşında, hiç farketmez. O acıyı hep hissedersin. 3 ya da 35 yaşında, yine de bir sancı hissedersin. Üç yaşında, ya da 35 yaşında, hiç farketmez. O acıyı hep hissedersin. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I kept getting chased because I wouldn't die, | Hiç ölmediğim için, sürekli takip edildim durdum. Sürekli kovalandım çünkü ölmüyordum, Hiç ölmediğim için, sürekli takip edildim durdum. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
So I got the hang of joining new groups I found. | Sonra bulduğum yeni gruplara katılmaya alıştım. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I also got the idea of periodically moving on. | Periyodik olarak yer değiştirme fikri de aklıma geldi. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
We were semi Nomadic, of course, | O zamanlar, yarı göçmendik. Yarı göçebeydik tabi ki, O zamanlar, yarı göçmendik. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Following the weather and the game we hunted. | İyi havayı izler, av neredeyse oraya giderdik. Havayı ve avladığımız oyunu takip ederdik. İyi havayı izler, av neredeyse oraya giderdik. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
The first 2,000 years were cold. | İlk 2000 yıl soğuktu. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
We learned it was warmer at lower elevations. | Sonra farkettik ki, aşağılara indikçe hava ısınıyordu. Düşük rakımlarda havanın daha sıcak olduğunu öğrendik. Sonra farkettik ki, aşağılara indikçe hava ısınıyordu. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Late glacial period, I assume. | İleri buz çağı sanırım. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
What was the terrain like? | Arazi nasıldı? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Mountainous. | Dağlı. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Vast plains to the west. | Batıya uzanan, geniş düzlükler. Batıya doğru uzun düzlükler. Batıya uzanan, geniş düzlükler. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
West Something you learned in school. | Batı, okulda öğrendiğin bir şey. Batı Okulda öğrendiğin bir şey. Batı, okulda öğrendiğin bir şey. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Towards the setting sun. | Batan güneşe doğru. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |