Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 166834
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Come inside, sweetheart. | İçeri gel, tatlım. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
Cortez's is back elevator, second floor. | Cortez'inki arka asansör. İkinci kat. Cortez'in evi arka tarafta, ikinci katta. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
Oh, shit. | Oh tanrım. Kahretsin. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
Don't get up. You scared me, man. | Kalmana gerek yok dostum. Korkuttunuz beni. Kalkma. Korkuttun beni, dostum. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
What are you still doing here, Cortez? | Hala burada ne yapıyorsun, Cortez? Hâlâ burada ne arıyorsun, Cortez? | The Man-1 | 2005 | ![]() |
You were supposed to meet us at the warehouse over three hours ago. | Üç saat önce bizimle depoda buluşman gerekiyordu. Üç saat kadar önce, depoda buluşmamız gerekiyordu. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
Do you mind? I'm, uh... | İzin verir misiniz? Ben ... İzin verir misin? Ben... | The Man-1 | 2005 | ![]() |
I'm in the middle of something here. | Burada bir işin tam ortasındayım. Bir işin ortasındayım. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
I truly don't care. | Gerçekten umurunda değil. Hiç umurumda değil. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
Hey, look. There's too much heat on those guns, all right? | Bakın. Bu silahların üzerinde çok fazla bela var, tamam mı? Bak, o silahlarda çok fazla bela var, tamam mı? | The Man-1 | 2005 | ![]() |
I mean, you killed a cop. That was not in the deal. | Yani, bir polisi öldürdünüz. Anlaşmada bu yoktu. Bir polisi öldürdün. Anlaşmada bu yoktu. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
Yeah, well, he became a problem. | Evet, pekala. O sorun çıkardı. Evet, sorun yaratmıştı. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
Listen, we got the merchandise. | Dinle, mallar bizde. Dinle, mal elimizde. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
You need to pay us for it. | Bize ödeme yapman gerekiyor. Parayı vermen gerekiyor. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
I'm out, all right? | Ben yokum. Tamam mı? Ben yokum, tamam mı? | The Man-1 | 2005 | ![]() |
I cannot do shit with those guns. You know what, Cortez? | O silahlar hiçbir işeme yaramaz. Biliyor musun, Cortez? O silahlarla hiçbir şey yapamam. Biliyor musun, Cortez? | The Man-1 | 2005 | ![]() |
That's your problem. You got the money or not? | Bu senin sorunun. Para sende mi değil mi? Bu senin sorunun. Paran var mı, yok mu? | The Man-1 | 2005 | ![]() |
Find another buyer, all right? | Başka bir alıcı bulun, tamam mı? | The Man-1 | 2005 | ![]() |
And you know what? I suggest you get out of town | Ve biliyor musunuz? Size tavsiyem, kasabayı... Kasabayı mümkün olduğunca çabuk... | The Man-1 | 2005 | ![]() |
as quickly as possible. | ...en kısa zamanda terk edin. ...terk etmeniz gerek. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
Hey. Yo. Close the door on your way out. | ve bir de. Çıkarken kapıyı kapatın. Çıkarken kapıyı kapat. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
Well, I guess that just leaves the Turk. | Sanırım geriye sadece Türk kaldı. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
I guess so. | Öyle görünüyor. Öyle sanırım. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
Well, you've got a very nice family. | Çok güzel bir ailen var. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
You've just got a wonderful daughter | Harika bir kızın var ve... Olağanüstü bir kızın... | The Man-1 | 2005 | ![]() |
and a lovely wife. Ex wife. | ..harika bir karın var. Eski karım. ...ve harika bir eşin var. Eski eşim. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
Ex wife, yes, well, she seems like a very nice person. | Eski karın evet. Hoş birisine benziyor. Eski eşin, peki. Çok iyi birine benziyordu. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
Yeah. Yeah, so... so... | Evet. Evet. Yani... Evet. Evet, yani... | The Man-1 | 2005 | ![]() |
so it just didn't work out, huh? | Yani, işler beklenildiği gibi gitmedi ha? ...yürümedi, öyle mi? | The Man-1 | 2005 | ![]() |
Well, whatever. | Pekala, herneyse. Neyse. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
Would you like to see my family? No! | Benim ailemi görmek ister misin? Hayır! | The Man-1 | 2005 | ![]() |
Well, I would like to see my family. | Ben görmek isterdim ama. Ben ailemi görmek istiyorum ama. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
This is my oldest... Hannah, she's 12. | Bu en büyüğüm... Hannah, 12 yaşında. Bu en büyükleri, Hannah, 12 yaşında. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
I'm trying to get her interested in the dental equipment game, | Onun da diş malzemeleriyle ilgilenmesi için oyunlara alıştırıyorum... İlgisini diş ürünleri piyasasına çekmeye çalışıyorum... | The Man-1 | 2005 | ![]() |
but I guess at that age, you know, it's just not cool yet. | ...ama sanırım bu yaşta, ona pek de çekici gelmiyor. ...ama sanırım onun yaşına göre, pek havalı değil. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
This is my little ballerina right here. | İşte bu da benim minik balerinim. Bu da benim küçük balerinim. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
And this is my wife Susan, holding our newest addition... Emily. | Bu da karım Emily. Son ürünümüzü tutuyor...Emily. Bu eşim Susan, elinde ailemizin en yeni üyesi Emily var. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
Just turned 2. Already talking a mile a minute. | 2 yaşına bastı. Hiç susmadan konuşşuyor. Daha yeni iki yaşına girdi. Şimdiden konuşuyor da konuşuyor. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
Just talk talk talk talk talk talk talk talk talk talk | Sadece konuşuyor konuşuyor konuşuyor konuşuyor konuşuyor konuşuyor konuşuyor konuşuyor. Konuşuyor, konuşuyor, konuşuyor, konuşuyor, konuşuyor, konuşuyor,... | The Man-1 | 2005 | ![]() |
talk talk talk. A regular little chatterbox. | Minik bir konuşma makinesi gibi. ...konuşuyor. Minicik bir geveze. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
I wonder who she got that from. I think she got it from me. | Merak ediyorum kime çekmiş. Sanırım bana çekmiş. Bunu kimden kapmış, merak ediyorum. Sanırım benden kapmış. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
You think? Oh... | Sanıyor musun? Öyle mi dersin? | The Man-1 | 2005 | ![]() |
Well, I am, uh... I'm sorry about your... situation. | Şey ben... Ben... üzgünüm... Senin durumun için üzgünüm. Durumun için üzgünüm. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
What situation would that be? | Hangi durumdan bahsediyorsun? Hangi durum bu acaba? | The Man-1 | 2005 | ![]() |
Well, you've got people who love you, | Seni seven insanlar var... | The Man-1 | 2005 | ![]() |
and yet you seem like a very sad and lonely man. | ...ama yine de üzgün ve yalnız birisi gibi görünüyorsun. ...ama üzgün ve yalnız biri gibi duruyorsun. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
I'm not lonely. Well, I think you're lonely. | Yalnız değilim. Ben öyle olduğunu düşünüyorum. Yalnız değilim. Bence yalnızsın. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
I'm not lonely. Fine, you're not lonely. You're alone. | Yalnız değilim. Pekala, yalnız değilsin. Tek başınasın. Yalnız değilim. Peki, değilsin ama tek başınasın. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
Yes, I'm alone, but I'm not lonely. | Evet tek başımayım. Ama yalnız değilim. Evet, tek başınayım ama yalnız değilim. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
It's two different things. | Bunlar farklı şeyler. İkisi farklı şeyler. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
Does the expression "No man is an island" ring any bells? | "Hiçbir erkek ada değildir" deyimi sana birşey çağrıştırıyor mu? "Hiçbir erkek ada gibi değildir" tabiri sana bir şey ifade ediyor mu? | The Man-1 | 2005 | ![]() |
Does the expression "Shut your ass up" ring any bells? | "Kapa çeneni" sözü sana birşey çağrıştırıyor mu? "Kapa çeneni" tabiri sana bir şey ifade ediyor mu? | The Man-1 | 2005 | ![]() |
What now? | Şimdi ne oldu? Yine ne oldu? | The Man-1 | 2005 | ![]() |
I have to go visit a friend of mine. | Bir arkadaşımı ziyaret etmem gerek. Bir dostumu ziyaret etmem gerek. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
Can I go with you? No. | Ben de gelebilir miyim? Hayır. Seninle gelebilir miyim? Olmaz. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
Oh, well, I would really like to go with you. | Ama ben gerçekten senle gelmek isterdim. Seninle gelmek isterdim. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
Look, everybody in this neighborhood knows my ride. | Bak, bu mahallede herkes benim arabamı tanır. Bak, bu civardaki herkes arabamı tanır. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
Nobody messes with it. Okay. | Kimse de bulaşmaz. Tamam. Kimse bulaşmaz. Pekâlâ. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
Cortez. | Cortez. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
You hiding under the bed again? | Yine yatağın altına mı saklandın? Yine yatağın altında mı saklanıyorsun? | The Man-1 | 2005 | ![]() |
Woo! Manny. | Manny! Manny. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
A.T.F. Yeah, this is Vann. | A.T.F. Ben Vann. ATF. Evet, ben Vann. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
Would you send a bag wagon over to Manny Cortez's place? | Manny Cortez'in evine ceset ekibini yollayın. Manny Cortez'in evine cenaze aracını getirir misiniz? | The Man-1 | 2005 | ![]() |
The gun dealer? Yeah, he took the deluxe cruise | Silah kaçakçısının mı? Evet, bok cennetine birinci... Silah kaçakçısı olan mı? Evet, eşek cennetine birinci sınıf... | The Man-1 | 2005 | ![]() |
up shit's creek... | ...sınıf yolculuk yapmış. ...bir yolculuk yapmış. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
compliments of a.45 to the chest. | Göğsünde bir .45'likle. Göğsündeki 45 kalibrelik kurşunun yardımıyla. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
Good afternoon. Out of the car. | İyi günler. Arabadan çık! İyi akşamlar. Arabadan çık. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
Oh! Oh! Oh ah! Whoa! What are you doing? | Ne yapıyorsun! Ne yapıyorsun sen? | The Man-1 | 2005 | ![]() |
This was not a good idea. | Bu iyi bir fikir değildi. Bu hiç iyi bir fikir değildi. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
Drives pretty good. | İyi gidiyormuş. Yol tutuşu gayet iyi. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
You idiot! Moron! | Seni aptal! Moron! Seni aptal! Gerzek! | The Man-1 | 2005 | ![]() |
Well, you left the keys in the ignition. | Anahtarları kontakta unuttun. Anahtarları kontakta bıraktın. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
Not the smartest thing to do for a policeman. | Bir polis için akıllıca değildi. Bir polisin yapacağı en zekice iş değildi. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
This would be a good time for you to be quiet. | Sessiz olman için güzel bir zaman. Şu an, sessiz durman için iyi bir zaman olabilir. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
I know that's nearly impossible for you, | Bunun senin için neredeyse imkansız olduğunu biliyorum... Biliyorum, senin için bu neredeyse imkânsız... | The Man-1 | 2005 | ![]() |
but if I hear the sound of your voice right now, | ...ama senin sesinin çıktığını duyarsam eğer... ...ama senin sesini duyarsam... | The Man-1 | 2005 | ![]() |
I can't be responsible for my actions. | ...yapacaklarımdan sorumlu olmayacağım. ...yapacaklarımdan ben sorumlu değilim. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
So this would be a very good time for you to shut up! | O yüzden, şu anda sessiz kalman için en iyi zaman! Yani çeneni kapatman için harika bir zaman! | The Man-1 | 2005 | ![]() |
I have a small question. | Ufak bir sorum var. Küçücük bir sorum var. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
I still have a question, and I think I'm entitled... | Halen bir sorum var ve aklıma takılıyor... Hâlâ bir sorum var ve sanırım şey için yetkim var... | The Man-1 | 2005 | ![]() |
What the hell is that supposed to mean? | Bu da ne demek oluyor? Bu da ne anlama geliyor? | The Man-1 | 2005 | ![]() |
If you fail to plan, you plan to fail. | Eğer bir planın yoksa, başarısız olmak için plan yapmışsın demektir. Plan yapmakta başarısız olduysan, başarısızlığı planlamışsın demektir. | The Man-1 | 2005 | ![]() |
Just a little constructive criticism, okay? | Ufak bir kritik yaptım, tamam mı? Sadece yapıcı bir eleştiri, tamam mı? | The Man-1 | 2005 | ![]() |
That's how two people working together help ea... | İki insan birlikte bu şekilde çalışmalıdır... Böylece birlikte çalışan iki insan, birbirine... | The Man-1 | 2005 | ![]() |
Whoa whoa whoa whoa! We're not working together, | Bekle bekle bekle! Biz birlikte çalışmıyoruz. Birlikte çalışmıyoruz... | The Man-1 | 2005 | ![]() |
to professionals | ...ürünler sağlamak. | The Man-2 | 2005 | ![]() |
what you're talking about! l'm talking about a telephone pole. | Neden bahsediyorsun! Telefon klübesinden bahsediyorum! | The Man-2 | 2005 | ![]() |
Santos, what's cracking, dawg? | Santos, naber dostum? | The Man-2 | 2005 | ![]() |
Where the love, dawg? | Aşk nerede dostum? | The Man-2 | 2005 | ![]() |
Look, man, l did what you asked me to do. l'm done with this. | Bak dostum. Ben üzerime düşeni yaptım. Benden bu kadar. | The Man-2 | 2005 | ![]() |
lt's the man that was sitting here he j he just left. | Az önce...Az önce burada oturan adam bırakıp gitti. | The Man-2 | 2005 | ![]() |
Oh shit. They think you're me. They think l'm black? | Silahı bırak hemen! Tabi | The Man-2 | 2005 | ![]() |
He took my bag. Who is this guy? | Çantamı aldı. Kim bu adam? | The Man-2 | 2005 | ![]() |
and wait there. | Ve orada bekle. | The Man-2 | 2005 | ![]() |
He's international. | Uluslararası birisi. | The Man-2 | 2005 | ![]() |
Boy, sometimes you just have to speak up. | Oğlum, bazen sadece konuşmak yetebiliyor. | The Man-2 | 2005 | ![]() |
to be sent to us when we got back home. | Eve bizim için postalamaları için. | The Man-2 | 2005 | ![]() |
You know, my little girl's a ballerina too, and she's exactly your age. | Biliyor musun, benim küçük kızım da balerin. Ve tam olarak senin yaşında. | The Man-2 | 2005 | ![]() |
Daddy can't come tonight. l'm sorry. | Baba bu gece gelemeyecek. Üzgünüm. | The Man-2 | 2005 | ![]() |
talk talk talk. A regular little chatterbox. | Minik bir konuşma makinesi gibi. | The Man-2 | 2005 | ![]() |