Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 165060
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
I want to see her. | O kadını görmek istiyorum. Onu görmek istiyorum. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Where you been? | Nerelerdeydin? Nerdeydin? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
You weren't in the room. | Odada değildin. Odada yoktun. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Tim, what's wrong? What happened? | Tim, sorun ne? Ne oldu? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
What's wrong? Nothing's wrong. | Sorun ne mi? Sorun falan yok. Sorun ne? Sorun yok. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Did you just ask me if I want to talk? | Sen şimdi bana, konuşmak ister miyim diye mi sordun? Az önce bana konuşmak ister misin diye mi sordun? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Well, yeah. | Şey, evet. Evet. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Yeah. We could talk. | Evet. Konuşabiliriz. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
What? What are we gonna talk about, Dad? | Ne mesela? Ne hakkında konuşacağız baba? Ne? Ne hakkında konuşacağız, baba? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Please... Please, Tim, come on. | Lütfen... Lütfen Tim, hadi ama. Lütfen...Lütfen Tim, hadi. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
There's nothing to talk about. | Konuşacak hiçbir şey yok. Konuşacak bir şey yok. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Come on. Give me a chance. | Yapma. Bana bir şans ver. Hadi. Bana bir şans ver. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Don't ruin my chances. | Şansımı harcama. Şanslarımı mahvetme. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
You don't have any chances left to ruin, dude. | Harcanacak şansın falan kalmadı, ahbap. Mahvedecek şans bırakmadın ki, ahbap. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Come on, Tim, you don't mean that. | Yapma, Tim. Ciddi olamazsın. Hadi Tim, bunu demek istemezsin. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
There's nothing. | Hiçbir şey kalmadı. Bir şey yok. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
There's nothing. Just accept it. | Hiçbir şey kalmadı. Kabullen artık. Bir şey yok. Kabul et. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
It's easier that way. Just forget it. | Böylesi daha kolay. Boşver gitsin. Bu daha kolay yol. Boş ver. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
There's nothing you can tell me, | Bana söyleyebileceğin hiçbir şey kalmadı... Bana söyleyebileceğin bir şey yok... | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
and there's nothing I'm going to tell you, Dad, | ...ve benim de sana söyleyebileceğim bir şey kalmadı baba. ...benim de sana söyleyebileceğim bir şey yok, baba... | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
that's gonna make any difference. | Bu hiçbir şeyi değiştirmeyecek. ...değişen bir şey olmayacak. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Some fucking blond kid came by the house. | Sarı kafalı bir velet geldi eve. Eve sarışın bir çocuk geldi. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, what did he say? | Öyle mi? Ne dedi? Evet, ne dedi? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
He was asking me about a package. Yeah? | Paketi sordu. Öyle mi? Bana bir paket sordu. Evet? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Did you give it to him? | Verdin mi peki? Ona verdin mi? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
No, I told him we didn't have it. | Hayır, bizde olmadığını söyledim. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
What did Dirk say? What? You know his fucking name? | Dirk ne dedi? Nasıl yani? Herifin adını biliyor musun? Dirk ne dedi? Ne? Adını biliyor musun? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
What did Dirk say, Jack? | Dirk ne söyledi sana, Jack? Dirk ne dedi, Jack? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
He said he'd be back. Fuck! | Geri döneceğini söyledi. Hasiktir! Tekrar geleceğini söyledi. Hassiktir! | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
They're gonna kill us! They're gonna kill us! | Öldürecekler bizi! Öldürecekler bizi! Bizi öldürecekler! Bizi öldürecekler! | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Who the fuck are these people? | Kim bu siktiğimin herifleri? Kim bunlar? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
I think it would be in our best interest if you get your shit | Sanırım bizim için en hayırlısı, pılı pırtı toplayıp... Galiba en iyi merakımız olacak, eşyalarınızı toplarsanız... | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
and we get the fuck out of here, okay? | ...buradan siktir olup gitmemiz, tamam mı? ...buradan defolup gideriz, tamam mı? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
I told you. I told you we shouldn't have come here. | Demiştim sana. Sana buraya gelmemeliydik demiştim. Sana söyledim. Sana buraya gelmememiz gerektiğini söyledim. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Shut the fuck up, Mary! | Mary, bir sus amına koyayım! Kapa çeneni Mary! | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Just get your shit and let's get out of here, okay? | Pılını pırtını topla da buradan çıkıp gidelim, tamam mı? Eşyalarını al da gidelim buradan, tamam mı? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
No, it's not my fucking problem. | Hayır, bu benim sorunum değil. Hayır, benim problemim değil. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
I got a fucking job. I can't just fucking pack up and move. | Benim bir işim var. Götüm alev almış gibi toplanıp taşınamam. Bir işim var. Eşyalarımı toplayıp gidemem. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
You don't know what they're capable of, okay? | Ne yapabileceklerini bilmiyorsun, tamam mı? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
You ain't got a goddamn clue. They're like out of a fucking nightmare. | En ufak bir fikrin yok. Herifler boktan bir kabustan fırlamış gibiler. Aklının ucundan bile geçmez. Bir kâbustan çıkmış gibidirler. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
So get your shit together and let's get the fuck out of here. | Yani pılını pırtını topla da buradan siktir olup gidelim. O yüzden eşyalarını topla da buradan gidelim. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Come on, Mary! | Hadisene, Mary! Hadi, Mary! | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Listen, if we leave the kid here and they find him, | Dinle, çocuğu burada bırakırsak ve onlar bulursa... Bak, çocuğu burada bırakırsak ve onu bulurlarsa... | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
this is a more humane way than letting them get their hands on him. | ...bunu yapmak, onların çocuğu yakalamasından daha insancıl olur. ...onların çocuğa ellerini sürmelerine izin vermemizden bu daha insancıl olur. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Let me do it. | İzin ver ben yapayım. Bırak ben yapayım. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Let you do what? | Ne yapmana izin vereyim? Neyi bırakayım yapasın? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Let you do what? I'll handle it. | Ne yapmana izin vereyim? Ben hallederim. Neyi bırakayım yapasın? Ben halledeyim. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
How are you gonna handle it? | Nasıl halledeceksin? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
I'm gonna cut his fucking throat. | Gırtlağını keseceğim amına koyayım. Boğazını keseceğim. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Get the fucking van ready. | Sen de git kahrolası arabayı hazırla. Sen minibüsü hazırla. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Clean yourself. Just clean yourself up. | Üstünü temizle. Üstünü temizle hadi. Temizlen. Temizlen. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Hello? Yes, hello, I'm looking for Graham. | Alo? Şey, alo. Graham'ı arıyordum ben. Alo? Evet, alo, Graham'ı arıyordum. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Yeah? Graham, it's Nina Metro. | Evet? Graham, ben Nina Metro. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
I'm calling about... Who? | Şey için arıyordum... Kim? Şey hakkında aramıştım... Kim? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
We've actually got an emergency with Christie. | Aslında Christie'yle alakalı acil bir durum vardı. Christie'nin acil durum düzeyinde bir rahatsızlığı var. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
I was hoping you could come down. | Gelebilirsin diye umuyordum. Umarım gelebilirsin. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Hello, can I help you? Hi. | Merhaba, yardımcı olabilir miyim? Selam. Alo, yardımcı olabilir miyim? Merhaba. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
I'm Graham. You're Graham? | Ben Graham. Sen Graham mısın? Ben Graham. Graham sen misin? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
She's really sick. | Kız çok hasta. O çok hasta. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
She needs to see a doctor, but she's so stubborn, we can't talk her into it. | Doktora gitmesi lazım ama çok inatçı. Onu ikna edemiyoruz. Bir doktora görünmesi lazım, ama çok inatçı, bu konu hakkında onunla konuşamıyoruz. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Well, where's her dad? He's on location in ltaly. | Peki, babası nerede? Stüdyo dışında, İtalya'da. Babası nerde? İtalya'da bir yerde. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
That's an answer? She needs help, Graham. | Bu cevap mı şimdi? Yardıma ihtiyacı var, Graham. Cevap bu mu? Yardıma ihtiyacı var, Graham. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Why do you think I can help her? Well, aren't you the one that loves her? | Benim yardım edebileceğimi nereden çıkardın? Ona neden yardımcı olabileceğimi düşünüyorsun? Onu seven sen değil misin? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
What's that gonna fix? | Bu neyi düzeltecek? Bu neyi düzeltir ki? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Is that gonna help her? | Ona bir yardımı olacak mı? Ona yardımı dokunur mu? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
What are you trying to tell me, baby? What are you saying? | Ne söylemeye çalışıyorsun bebeğim? Ne diyorsun? Ne demeye çalışıyorsun, hayatım? Ne diyorsun? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
I want... | Ben... Kalmak... | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
I want to stay. | Ben kalmak istiyorum. Kalmak istiyorum. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
But it's getting cold. | Ama hava soğuyor. Ama hava gittikçe soğuyor. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
But I need more sun. | Ama biraz daha güneşlenmem gerekiyor. Ama daha fazla güneşe ihtiyacım var. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
There's no more sun. | Artık güneş kalmadı. Hava fazla güneşli değil. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
I used to live here, didn't I? | Eskiden burada yaşardım, değil mi? | The Informers-2 | 2008 | ![]() |
So you're telling me that he's not gonna sign off... | Yani konuşan domatesi yeniden tasarlamazsak... Yani, konuşan domatesi yeniden tasarlamazsak... | The Informers-2 | 2008 | ![]() |
...until we redesign the talking tomato? | ...herifin imzalamayacağını mı söylüyorsun? ...imza atmayacağını mı söylüyorsun? | The Informers-2 | 2008 | ![]() |
We don't let 25 year olds tell us how to make movies. | 25'lik veletlerin bize nasıl film yapacağımızı söylemelerine izin vermeyiz. 25 yaşındakilerin bize filmin nasıl yapıldığını anlatmasına müsaade etmeyiz. | The Informers-2 | 2008 | ![]() |
Fast acting Power Soap really gets in and blasts stains... | Anında etki eden Power Soap, lekelere derinden nüfuz ederek kökünü kazır. Çabuk etkili Power Soap içlere nüfuz eder ve lekeleri yok eder... | The Informers-2 | 2008 | ![]() |
...leaving your whole wash fresh and clean... | Tüm çamaşırlarınızı yepyeni... ...çamaşırlarınızı ışıl ışıl ve tertemiz bırakır... | The Informers-2 | 2008 | ![]() |
...with a brightness that people will really notice. | ...ve herkesin fark edeceği bir ışıltıyla tertemiz yapar. ...parlaklığı insanlar fark eder. | The Informers-2 | 2008 | ![]() |
President and Mrs. Reagan visited the grieving families and bereaved widows... | Başkan Reagan ve eşi... Başkan ve Bayan Reagan geçen Pazar Beyrut’ta öldürülen 200'den fazla... | The Informers-2 | 2008 | ![]() |
...of the more than 200 Marines killed last Sunday in Beirut. | ...kederli ailelerini ve yas içindeki dul eşlerini ziyaret etti. ...deniz askerinin yaslı dul eşlerini ve ailelerini ziyaret etti. | The Informers-2 | 2008 | ![]() |
He used the occasion to condemn the actions of what he called... | Bu vesileyle de, kendi deyimiyle "acımasız teröristlerin"... Merhametsiz teröristlerin eylemleri adı verilen olayı... | The Informers-2 | 2008 | ![]() |
"ruthless terrorists who... " | ...eylemlerini kınadı. ...kınadığını... | The Informers-2 | 2008 | ![]() |
Neither do I. | Benim de. Ben de. | The Informers-2 | 2008 | ![]() |
Listen, I'm calling you from a payphone outside of Barstow... | Seni Barstow'un dışında bir ankesörlü telefondan arıyorum... Bak, Barstow'un dışındaki bir telefon kulübesinden arıyorum... | The Informers-2 | 2008 | ![]() |
...and I ain't got any more quarters. It's simple. | ...ve üzerimde başka çeyreklik kalmadı. Gayet basit. ...ve başka 25 sentim yok. Bu kadar basit. | The Informers-2 | 2008 | ![]() |
When you lose a child... | Bir evlat kaybettiğinizde... Bir çocuk kaybettiğinizde... | The Informers-2 | 2008 | ![]() |
...you can't help but wonder what that child's life would have been like. | ...o evladın hayatı nasıl olacaktı diye merak etmekten kendinizi alamazsınız. ...yardım edemezsiniz ama o çocuğun hayatı nasıl olurdu merak edersiniz. | The Informers-2 | 2008 | ![]() |
A future that now... | Bu öyle bir gelecek ki... Şu an... | The Informers-2 | 2008 | ![]() |
...doesn't exist. | ...artık var olmayacak. ...var olmayan bir geleceği. | The Informers-2 | 2008 | ![]() |
And that he was a good boy... | İyi bir çocuk olması ve... Ayrıca iyi bir çocuktu... | The Informers-2 | 2008 | ![]() |
...and that he had done all the things he had ever wanted to do. | ...yapmak istediği her şeyi yapmış olması da bizim için teselli kaynağı. ...ve yapmak istediği her şeyi yaptı. | The Informers-2 | 2008 | ![]() |
That the privilege and freedom that was granted to him... | Onu mutlu eden şeyler, bu dünyadaki kısacık yaşamında... Bu dünyada ona verilen kısa zamandaki imtiyaz ve özgürlük... | The Informers-2 | 2008 | ![]() |
...during his brief time in this world were what made him happy. | ...ona lütfedilen ayrıcalık ve özgürlük oldu. ...onu mutlu etti. | The Informers-2 | 2008 | ![]() |
And now, in conclusion... | Şimdi de kapanış olarak... Şimdi son olarak... | The Informers-2 | 2008 | ![]() |
I can't believe you guys are acting this way. Acting? | Bu şekilde davrandığınıza inanamıyorum. Nasıl yani? Böyle yapmanıza inanamıyorum. Böyle yapmamıza mı? | The Informers-2 | 2008 | ![]() |
What way, Ray Ray? | Ne şekilde, Ray Ray? Nasıl, Ray Ray? | The Informers-2 | 2008 | ![]() |
I watched him fucking bleed to death just like you did... | Senin gibi ben de onun kan kaybından öldüğünü seyrettim... | The Informers-2 | 2008 | ![]() |
...so don't give me this shit about how I don't care. | ...yani nasıl umursamıyorsun diye saçmalayıp durma. ...o yüzden bana umursamıyorum ayağı çekme. | The Informers-2 | 2008 | ![]() |
It's a movie about this 12 year old boy who becomes the president. | 12 yaşında başkan olan bir çocuk hakkında bir film. 12 yaşında başkan olan çocukla ilgili bir film. | The Informers-2 | 2008 | ![]() |
But I'm sure he's upset about his friend's death... | Ama eminim ki arkadaşının ölümünden dolayı üzgündür... Ama eminim arkadaşının ölümüne üzülmüştür... | The Informers-2 | 2008 | ![]() |