Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 164628
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Just kiddin�. I love it rough. Hit me. | Şaka yapıyorum. Sert severim ben. Vur bana. Şaka yapıyordum. Daha sert vur! Vur bana. Şaka yapıyordum. Daha sert vur! Vur bana. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
I�m Eddie, your computer. | Ben Eddie, bilgisayarınız. Ben Eddie, geminizin bilgisayarı. Ben Eddie, geminizin bilgisayarı. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
I�m pleased to report that it�s a fleet of 100 Vogon battle destroyers. | 100 Vogon destroyer gemisi olduğunu söylemekten memnuniyet duyuyorum. 100 gemiden oluşan Vogon savaş filosunun yaklaştığını bildirmekten onur duyarım. 100 gemiden oluşan Vogon savaş filosunun yaklaştığını bildirmekten onur duyarım. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
They�re sending you a message. | Size bir mesaj gönderiyorlar. Size mesaj gönderiyorlar. Size mesaj gönderiyorlar. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
or we will take action as defined and permitted by,,. | aksi takdirde Yıldızlararası Galaktik Uzay Kanunu'nun... ...yoksa Yıldızlararası Galaktik Uzay Kanunları'nın... ...yoksa Yıldızlararası Galaktik Uzay Kanunları'nın... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
section 1 8 of the Galactic Interstellar Space Bylaws,,. | 1 8 maddeleri uyarınca zor kullanmak durumunda kalacağım... ...verdiği yetkiler dahilinde saldırıya geçeceğiz. ...verdiği yetkiler dahilinde saldırıya geçeceğiz. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
Zaphod, please come back now, This is ridiculous. | Zaphod, lütfen geri dön, bu yaptığın çok saçma. Zaphod, lütfen hemen geri dön. Yaptığın şey çok saçma. Zaphod, lütfen hemen geri dön. Yaptığın şey çok saçma. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
[messenger] l�m coming, sir. [footsteps] | Geliyorum, efendim. Getiriyorum, efendim. Getiriyorum, efendim. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
[panting] l�m boiling! Oh, oh. Here�s the form, sir. | Kaynıyorum! Oh, oh. İşte form, efendim. Yanıyorum! İzin belgelerini getirdim, efendim. Yanıyorum! İzin belgelerini getirdim, efendim. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
You okay? Yeah. Don�t suppose there�s any tea. | İyi misin? Evet. Herhalde burada çay falan yoktur. Sen iyi misin? Evet. Bu uzay gemisinde çay var mı? Sen iyi misin? Evet. Bu uzay gemisinde çay var mı? | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
Yes, there is. Come on. I�ll show you the kitchen. | Evet, var. Gel hadi. Sana mutfağı göstereyim. Evet, var. Gel haydi. Sana mutfağı göstereyim. Evet, var. Gel haydi. Sana mutfağı göstereyim. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
When you see what l�m about to show you, you�ll beg me to take you with us. | Az sonra sana göstereceğim şeyi görünce, bizimle gelmek için yalvaracaksın. Göstereceğim şeyi gördükten sonra, bizimle gelmek için yalvaracaksın. Göstereceğim şeyi gördükten sonra, bizimle gelmek için yalvaracaksın. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
[Guide] The best drink in existence is the Pan Galactic Gargle Blaster. | Evrendeki en iyi içecek Pan Galaktik Gargara Bombasıdır. Evrendeki en iyi içki, Pan Galaktik Gargara Bombası'dır. Evrendeki en iyi içki, Pan Galaktik Gargara Bombası'dır. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
Ape man, Earth dude, sorry, what�s your name again? | Maymun adam, Dünya insanı, afedersin, ismin neydi? Maymun adam, Dünyalı ahbap, adın neydi? Maymun adam, Dünyalı ahbap, adın neydi? | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
Got these boots there. But don�t mention it to the girl. | Bu botları oradan aldım. Ama olanları kıza anlatma, tamam mı? Bu çizmeleri oradan almıştım. Kıza sakın çaktırma, tamam mı? Bu çizmeleri oradan almıştım. Kıza sakın çaktırma, tamam mı? | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
Because if you do... I�ll pull your spleen out through your throat. | Çünkü eğer yaparsan... Dilini boğazından dışarı çekerim. Eğer söylersen... Dalağını sökerim. Eğer söylersen... Dalağını sökerim. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
Hey, hey, Zaphod, what�s with the two head thing? | Hey, hey, Zaphod, şu iki kafa olayı da nedir? Hey, Zaphod, şu iki kafa numarası ne ayak? Hey, Zaphod, şu iki kafa numarası ne ayak? | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
Oh, yeah. Apparently, you can�t be president with a whole brain. | Oh, evet. Bütün bir beyinle başkan olamazsın. Maalesef, tek bir beyinle başkan olunmuyormuş. Maalesef, tek bir beyinle başkan olunmuyormuş. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
It�s crazy. | Bu çılgınlık olurdu. Biraz çılgınca. Biraz çılgınca. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
Parts of my personality weren�t exactly what you�d call presidential. | Kişiliğimin kısımları tam olarak başkana ait diyebileceğin türden değildi. Kişiliğimin bazı bölümleri, başkanlığa pek uygun değildi. Kişiliğimin bazı bölümleri, başkanlığa pek uygun değildi. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
You know what l�m talkin� about. | Ne demek istediğimi biliyorsun. Neden söz ettiğimi anlarsın. Neden söz ettiğimi anlarsın. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
I suppose I should�ve said it resembles tea. [laughs] | Sanırım sana çay olmadığını, ona benzediğini söylemem gerekirdi. Sanırım, tadı çayı andıran bir şey desem daha doğru olurdu. Sanırım, tadı çayı andıran bir şey desem daha doğru olurdu. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
I mean, if l�d had two heads, or three... | Yani, benim de iki ya da üç kafam olsaydı... Yani, eğer benim de iki ya da üç kafam... Yani, eğer benim de iki ya da üç kafam... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
Anything else he�s got two of? | İki tane olan başka bir şeyi var mı? İki tane olan başka şeyleri var mı? İki tane olan başka şeyleri var mı? | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
Come on, Arthur, don�t be like that. | Hadi, Arthur, böyle olma. Yapma Arthur, böyle konuşma. Yapma Arthur, böyle konuşma. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
This detects what you�re craving and makes it for you. | Bu makine düşündüğün şeyleri hazırlayabiliyor. Bu makine canının istediği şeyleri algılayıp, senin için yapabiliyor. Bu makine canının istediği şeyleri algılayıp, senin için yapabiliyor. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
This toasts bread while you�re slicing it. | Bu şey, sen keserken ekmeği tosta çeviriyor. Bununla, ekmeği keserken kızartabiliyorsun. Bununla, ekmeği keserken kızartabiliyorsun. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
We�re on a spaceship, Arthur. In space. | Bir uzaygemisindeyiz, Arthur. Uzaydayız. Uzaygemisindeyiz, Arthur. Uzaydayız. Uzaygemisindeyiz, Arthur. Uzaydayız. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
How badly does it hurt? It doesn�t feel great. | Ne kadar acı veriyor? Pek iyi bir şey değil. Sana çok acı verdi mi? Pekiyi olduğu söylenemez. Sana çok acı verdi mi? Pekiyi olduğu söylenemez. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
Tricia... Trillian, sorry. There�s something I have to tell you. | Tricia... Trillian, pardon. Sana söylemem gereken bir şey var. Tricia... Trillian affedersin. Sana söylemem gereken bir şey var. Tricia... Trillian afedersin. Sana söylemem gereken bir şey var. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
Please, don�t. [Zaphod] Showtime, Trill. | Lütfen, söyleme. Şov zamanı, Trill. Lütfen, söyleme. Gösteri zamanı, Trill. Lütfen, söyleme. Gösteri zamanı, Trill. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
I�m going to set up. Buttons aren�t toys. | Ben kurarım. Butonlar oyuncak değildir. Ban hallederim. Düğmeler oyuncak değildir. Ben hallederim. Düğmeler oyuncak değildir. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
Buttons aren�t toys. | Butonlar oyuncak değildir. Düğmeler oyuncak değildir. Düğmeler oyuncak değildir. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
Anyway... When I saw what l�m about to show you. | Neyse... Sana göstereceğim şeyi gördüğümde, Her neyse... Az sonra sana göstereceğim şeyi ilk gördüğümde... Her neyse... Az sonra sana göstereceğim şeyi ilk gördüğümde... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
that�s when I realized why I had to do what I did to my brain. | beynime yapmış olduğum şeye karar verdim. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
I think. It�s all a little... | Bence. Bunların hepsi biraz... Bence, bunlar biraz... Bence, bunlar biraz... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
[Marvin] l�ve seen it. It�s rubbish. | Ben bunu izledim. Saçmalık. Ben görmüştüm. Tamamen saçmalık. Ben görmüştüm. Tamamen saçmalık. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
[Guide] Many millions of years ago. | Milyonlarca yıl önce, Milyonlarca yıl önce... Milyonlarca yıl önce... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
got so fed up with the constant bickering about the meaning of life. | hayatın anlamı üzerine yapılan tartışmalara bir son vermek amacıyla, ...hayatın anlamı üzerine yapılan beyhude tartışmalara son vermek için... ...hayatın anlamı üzerine yapılan beyhude tartışmalara son vermek için... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
O Deep Thought. | Derin Düşünce, Ey Derin Düşünce... Ey Derin Düşünce... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
[girl 1 ] We�d really like an answer. Something simple. | Gerçekten bir yanıta ihtiyacımız var. Basit bir yanıta. Bir cevap bekliyoruz. Basit bir cevap. Bir cevap bekliyoruz. Basit bir cevap. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
[Deep Thought] Hmm, I�d have to think about that. | Hmm, düşünmem lazım. Biraz düşünmek zorunda kalacağım. Biraz düşünmek zorunda kalacağım. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
[Ford] Is it finished? No, there�s more. They go back. | Bitti mi? Hayır, dahası var. Geri döndüler. Bitti mi? Hayır, daha var. Tekrar gidiyorlar. Bitti mi? Hayır, daha var. Tekrar gidiyorlar. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
Seven and a half million years later? That�s right, they do. | Yedi buçuk milyon yıl sonra mı? Bu doğru, döndüler. Yedi buçuk milyon yıl sonra mı? Evet, gidiyorlar. Yedi buçuk milyon yıl sonra mı? Evet, gidiyorlar. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
[Deep Thought] An answer for you? Yes, but you�re not going to like it. | Yanıtım mı? Evet, ama hoşunuza gitmeyecek. İstediğiniz cevap mı? Evet var, ama pek hoşunuza gitmeyecek. İstediğiniz cevap mı? Evet var, ama pek hoşunuza gitmeyecek. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
It doesn�t matter. We must know it. All right. | Farketmez. Bunu bilmemiz gerek. Pekala. Önemli değil. Öğrenmek zorundayız. Pekâlâ. Önemli değil. Öğrenmek zorundayız. Pekâlâ. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
The answer to the ultimate question,,. | Büyük sorunun, yani... Nihai Soru'nun cevabı... Nihai Soru'nun cevabı... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
...of life, the universe and everything,,. | ... yaşam, evren ve her şeyin... ...hayatın, Evren'in ve her şeyin... ...Hayat'ın, Evren'in ve Her Şey'in... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
...is,,. | ... yanıtı... ...cevabı... ...cevabı... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
[Deep Thought] Yes, I thought it over quite thoroughly, It�s 42. | Evet. Dikkatlice kontrol ettim. Yanıt 42. Evet, çok dikkatli bir şekilde kontrol ettim. Cevap 42. Evet, çok dikkatli bir şekilde kontrol ettim. Cevap 42. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
It would�ve been simpler to have known what the question was. | Eğer gerekli soruyu doğru düzgün bilseydiniz daha kolay olurdu. Ama soruyu bilseydim bulmak daha kolay olurdu. Ama soruyu bilseydim bulmak daha kolay olurdu. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
That�s not a question. | Bu bir soru değil. O bir soru değildi. O bir soru değildi. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
Give us the ultimate question then. I can�t, But there is one who can. | O zaman bize o büyük soruyu söyle. Söyleyemem. Ama yapabilecek birini biliyorum. Bize doğru soruyu söyle o zaman. Yapamam. Ama yapabilecek biri var. Bize doğru soruyu söyle o zaman. Yapamam. Ama yapabilecek biri var. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
A computer of such infinite complexity. | Öylesine sonsuz ve ustaca bir karmaşıklıkta olacak ki, Bu bilgisayar öylesine sonsuz karmaşıklıkta ki... Bu bilgisayar öylesine sonsuz karmaşıklıkta ki... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
And you yourselves shall take on new, more primitive forms. | Ve siz de, yeni biçimler alarak bizzat bilgisayarın içine girecek Ve siz de yeni biçimlere bürünüp bilgisayarın... Ve siz de yeni biçimlere bürünüp bilgisayarın... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
I shall design this computer for you, and it shall be called,,. | Bu bilgisayarı size tasarlayacağım, adı da şöyle olacak... Bu bilgisayarı sizin için ben tasarlayacağım ve ismi de... Bu bilgisayarı sizin için ben tasarlayacağım ve ismi de... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
That�s it? That�s it. | Bitti mi? Bitti. Bu kadar mı? Bu kadar. Bu kadar mı? Bu kadar. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
[Ford] You�re looking for the ultimate question? You? Why? | Büyük soruyu mu arıyorsun sen? Sen? Niçin? Nihai Soru'yu mu arıyorsun? Neden? Nihai Soru'yu mu arıyorsun? Neden? | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
[Zaphod] I tried that. Why? 42. Doesn�t work. | Bunu denedim. Niçin? 42. İşe yaramıyor. Onu denedim. Neden 42 diye. Ama işe yaramadı. Onu denedim. Neden 42 diye. Ama işe yaramadı. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
Let�s get it ready, baby. Why... | Hadi şunu hazırla, bebeğim. Neden... Şunu hazırla, bebeğim. Neden... Şunu hazırla, bebeğim. Neden... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
Partly curiosity, partly a sense of adventure. | Biraz meraktan, biraz macera için, Biraz merak, biraz da macera... Biraz merak, biraz da macera... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
but, uh, mostly I think it�s for the fame and the money. | ama, uh, en çok sanırım para ve şöhret için. ...ama en çok para ve şöhret için sanırım. ...ama en çok para ve şöhret için sanırım. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
You�re President of the Galaxy. | Sen Galaksi Başkanısın. Sen zaten Galaksi Başkanısın. Sen zaten galaksi başkanısın. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
I find the question, that�s permanent. It sticks. | Soruyu bulursam, kalıcı olur. Yapışır üzerine. Eğer soruyu bulursam, bu kalıcı olur. Üzerine yapışır. Eğer soruyu bulursam, bu kalıcı olur. Üzerine yapışır. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
Plus, everyone thinks you�re deep. Win win. | Artı, herkes derin biri olduğunu düşünür. Kazan kazan. Ayrıca, herkes senin derin biri olduğunu düşünür. Ayrıca, herkes senin derin biri olduğunu düşünür. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
We just hit that button and bam, we�re at Magrathea, I think. | Butona basıyoruz ve bam, Magrathea'dayız, sanırım. Yalnızca şu düğmeye basacağız ve güm, Magrathea'dayız, yani sanırım. Yalnızca şu düğmeye basacağız ve güm, Magrathea'dayız, yani sanırım. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
We�ve hit it twice and we�re still not there, but anyway... | Şimdiye dek iki defa bastık, hala orada değiliz, ama neyse... Aslında daha önce iki kere bastık fakat gidemedik, ama her neyse... Aslında daha önce iki kere bastık fakat gidemedik, ama her neyse... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
of crossing interstellar distances in a few seconds. | yıldızlararası o uçsuz bucaksız mesafeleri, saniyenin hiç de biri kadar bir sürede ...yıldızlar arası engin mesafeleri birkaç saniye içinde... ...yıldızlar arası engin mesafeleri birkaç saniye içinde... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
As the Improbability Drive reaches infinite improbability. | Motor, sonsuz olasılığa yaklaştıkça, İhtimalsizlik Motoru, sonsuz ihtimalsizliğe eriştiğinde... İhtimalsizlik Motoru, sonsuz ihtimalsizliğe eriştiğinde... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
So you�re never sure where you�ll end up | Yani nereye varacağınızı ve oraya vardığınızda O yüzden en son nerede duracağınızı... O yüzden en son nerede duracağınızı... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
or even what species you�ll be when you get there. | hangi türe dönüşeceğinizi asla bilemezsiniz. ...ya da durduğunuzda nasıl bir varlığa dönüşeceğinizi asla bilemezsiniz. ...ya da durduğunuzda nasıl bir varlığa dönüşeceğinizi asla bilemezsiniz. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
It�s therefore important to dress accordingly. | Bu nedenle, duruma göre giyinmek gereklidir. O bakımdan duruma uygun giyinmek önemlidir. O bakımdan duruma uygun giyinmek önemlidir. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
by making all the molecules in the hostess �s undergarments | ...ve evsahibesinin iç çamaşırlarının bütün moleküllerinin... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
Many physicists said they wouldn �t stand for that sort of thing. | Birçok fizikçi, bu tür bir şeye katlanamayacaklarını açıkladılar Pek çok saygı değer fizikçi böyle bir şeyi desteklemeyeceğini açıklamıştı... Pek çok saygı değer fizikçi böyle bir şeyi desteklemeyeceğini açıklamıştı... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
partly because it debased science. | kısmen fiziğin itibarı zedelendiği için, ...çünkü buluş, bilimin itibarını kısmen zedelemekteydi... ...çünkü buluş, bilimin itibarını kısmen zedelemekteydi... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
but mostly because they didn �t get invited to those sort of parties. | ama çoğunlukla bu tür partilere davet edilmedikleri için. ...ama asıl neden, böyle partilere davet edilmemeleriydi. ...ama asıl neden, böyle partilere davet edilmemeleriydi. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
[Marvin] Ah, I think the Earthman�s about to be sick. | Ah, sanırım Dünyalı kusmak üzere. Sanırım Dünyalı hasta olmak üzere. Sanırım Dünyalı hastalanmak üzere. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
[Zaphod] In the trashcan, ape man. This ship�s new. | Çöpe, maymun adam. Bu gemi yeni. Çöp kutusuna kus, maymun adam. Bu gemi daha yeni. Çöp kutusuna kus, maymun adam. Bu gemi daha yeni. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
Yeah. We�re here. Magrathea! | Evet. Geldik. Magrathea! | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
I don�t think so. Eddie... | Sanmıyorum. Eddie... Ben öyle düşünmüyorum. Eddie... Magrathea! Ben öyle düşünmüyorum. Eddie... Magrathea! | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
[Eddie] I�m checking for you. | Sizin için kontrol ediyorum. Araştırıyorum. Araştırıyorum. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
[Eddie] Thank you for waiting, Sorry to disappoint. | Beklediğiniz için teşekkürler. Hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm, Beklediğiniz için teşekkürler, millet. Ama üzülerek söylemeliyim ki... Beklediğiniz için teşekkürler, millet. Ama üzülerek söylemeliyim ki... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
Magrathea�s gonna have to wait. I got a score to settle on this planet. | Magrathea biraz beklesin. Burada yapmam gereken işler var. Magrathea, bekleyebilir. Bu gezegende bitirmem gereken bir iş var. Magrathea, bekleyebilir. Bu gezegende bitirmem gereken bir iş var. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
Many races believed it was created by some sort of god. | Pek çok yaşam formu evrenin, bir tür Tanrı tarafından yaratıldığına inandı, Birçok ırk, Evren'in bir çeşit tanrı tarafından yaratıldığına inanıyordu. Birçok ırk, Evren'in bir çeşit tanrı tarafından yaratıldığına inanıyordu. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
Hey, all right. How you doin�? | Hey, pekala. Nasıl gidiyor? Hey, merhaba. Nasılsınız? Hey, merhaba. Nasılsınız? | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
You guys related? Don�t go changing. | Siz ilgili misiniz? Değiştirmeyin. Siz birlikte misiniz? Sakın değişeyim demeyin. Siz birlikte misiniz? Sakın değişeyim demeyin. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
I think l�ve been here before. Have I been here before? | Buraya daha önce gelmiş gibiyim. Buraya daha önce de gelmiş miydim? Sanırım buraya daha önce gelmiştim. Daha önce geldim mi acaba? Sanırım buraya daha önce gelmiştim. Daha önce geldim mi acaba? | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
l�ve been here before. [Zaphod] Humma kavula! | Buraya daha önce de geldim. Humma Kavula! Daha önce gelmişim. Humma Kavula! Daha önce gelmişim. Humma Kavula! | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
So that�s Humma kavula. I thought he was just swearing. | Yani Humma Kavula bu mu? Ben küfür ettiğini sanıyordum. Demek Humma Kavula bu. Sadece küfür ettiğini sanıyordum. Demek Humma Kavula bu. Sadece küfür ettiğini sanıyordum. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
We lift our noses, clogged and unblown. | Burunlarımızı kaldırdık, içleri dolu bir şekilde Burunlarımızı, tıkalı ve içleri dolu bir şekilde... Burunlarımızı, tıkalı ve içleri dolu bir şekilde... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
[door bangs] [Zaphod] We goin� in here? | Buraya mı giriyoruz? Burası mı? Burası mı? | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
All right, I like it. It�s big, it�s gold, it�s fancy. Fancy pants. | Pekala, bunu sevdim. Büyük, altın, süslü. Süslü pantalon. Evet, güzelmiş. Hoşuma gitti. Büyük, altından ve süslü. Evet, güzelmiş. Hoşuma gitti. Büyük, altından ve süslü. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
[Zaphod] Oh, I think you know why l�m here. | Oh, sanırım neden geldiğimi biliyorsun. Sanırım neden burada olduğumu biliyorsun. Sanırım neden burada olduğumu biliyorsun. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
No, I don�t think I do. | Hayır, bildiğimi sanmıyorum. Bildiğimi sanmıyorum. Bildiğimi sanmıyorum. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
I think you think you don�t. But we both know... you do. | Bence bilmediğini sanıyorsun. Ama ikimiz de biliyoruz ki... biliyorsun. Bence bilmediğini sanıyorsun. Ama ikimizde bildiğini biliyoruz. Bence bilmediğini sanıyorsun. Ama ikimizde bildiğini biliyoruz. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
[Zaphod] That�s funny. During the campaign, Humma. | Çok komik. Kampanyan sırasında, Humma, Çok komik. Kampanya sırasında, Humma... Çok komik. Kampanya sırasında, Humma... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
when you were my opponent running against me. | rakibimken ve bana karşı duruyorken ...rakibim olduğun sırada... ...rakibim olduğun sırada yani... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
...if memory serves, you won. | ...hafızam yanıltmıyorsa, sen kazandın, ...eğer hafızam beni yanıltmıyorsa, sen kazandın... ...eğer hafızam beni yanıltmıyorsa, sen kazandın... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
Uh, I just want to say, there�s been some sort of terrible mix up | Uh, söylemeliyim ki, çok büyük bir karışıklık oldu Büyük bir karışık olduğunu söylemek istiyorum... Büyük bir karışıklık olduğunu söylemek istiyorum... | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |
�cause, actually, he�s not with us. | çünkü, aslında, o bizimle birlikte değil. ...çünkü, aslında, biz birlikte değiliz. ...çünkü, aslında, biz birlikte değiliz. | The Hitchhiker's Guide to the Galaxy-14 | 2005 | ![]() |