Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 164197
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
They're dead. | Öldüler. Onlar artık hayatta değil. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
It happened in Japan. | Japonya'da olmuştu. Japonya da. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Father murdered his wife and son before hanging himself. | Baba kendini asmadan önce eşini ve çocuğunu öldürdü. Baba kendini asmadan önce, karısıyla çocuğunu öldürmüş. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Did you know a girl named Allison Fleming who lived in your building, | Sizin binada yaşayan Allison Fleming adında... Apartmanınızda oturan ve ziyaretlere gelen... | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
the one who went missing? | ...bir kız tanıyor musun? ...Allison Fleming adında bir kız tanıyor musun? | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Not really. She was always away at school. | Pek sayılmaz. Okula gelen bir tip değildi. Pek sayılmaz. Okulda devamlılığı olan biri değildi. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Jake thought she brought something back with her, | Jake onun geçmişinden bir şey getirdiğine inanıyordu. Jake, onun geçmişten bir şeyler taşıdığını düşünüyordu. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
something dark that changed her. | Onu değiştiren kötü bir şey. Karanlık bir şeyin onu değiştirdiğini söylüyordu. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Allison visited the house where the Saeki family died. | Allison, Saeki ailesinin öldüğü evi ziyaret etmiş. Allison, Saekiler'in öldüğü evi ziyaret etmiş. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
This is footage from my very first session with Jake. | Bu, Jake ile yaptığım ilk seansa ait bir kayıt. Jake ile yaptığım ilk seansa ait. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
At the time, his stepmother was the primary suspect. | Aynı zamanda üvey annesi birinci dereceden şüpheliydi. O sıralar üvey annesi birinci derece şüpheliydi. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
My job was to evaluate his mental condition. | Görevim Jake'in akli dengesinin yerinde olup olmadığını tespit etmekti. Amacım, Jake'in akli dengesinin yerinde olup olmadığını tespit etmekti. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
I'm not making it up. | Sorunu çözmedim. Uydurmuyorum. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
I don't believe you, Jake. | Sana inanmıyorum, Jake. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
You see her when no one else is around. | Etrafta kimse yokken onu görürsün. Etrafta tanık olacak kimse yokken görüyorsun onu hep. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Well, I don't see her. | Onu göremiyorum. Peki, ben görmüyorum öyleyse. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
She's real. Describe her again. | O gerçek. Onu tekrar tarif et. O gerçek. Tekrar tarif eder misin onu? | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
She... She has black hair, and it hangs over her face. | Siyah uzun saçları tüm yüzünü kapatıyor... Siyah saçları var... ve yüzünü kaplıyor. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
All over, on her body, there's... | ...tüm bedenini kaplıyor. Bütün vücudunda... | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
There's blood all over her body? | Onun üzerinde kan mı var? Bütün vücudu kanla mı kaplı? | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
And it's like she's dead. | O tıpkı ölü gibi. Ve ölü gibiydi. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
I reasoned he'd witnessed his stepmother kill his sister and father. | Bana göre sebep, üvey annesinin kız kardeşini ve babasını öldürmesine tanık olması. Bana göre sebep, üvey annesinin ailesini katletmesine tanık olması. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Unable to cope with what he saw, | Gördüğü şeyle baş edemedi. Gördükleriyle başa çıkamayınca... | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
he invented these gruesome ideations of a boy and a woman | Kendini gerçeklerden soyutlayarak... ...hayal ürünü kadın ve çocuğu uydurdu... | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
in order to disassociate himself from the truth. | ...korkunç çocuk ve kadını uydurdu. ...ve kendini gerçeklerden soyutladı. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
But I saw the boy myself. | Fakat çocuğu bende gördüm. Ama o çocuğu ben de gördüm. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, I was wrong. | Evet, yanılmışım. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Unimaginably wrong. | İnanılmaz bir hata yapmışım. Telafisi olmayan bir hata. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
You never told me how he died. | Onun nasıl öldüğünden bana hiç bahsetmedin. Nasıl öldüğünden bahsetmedin hiç. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Our surveillance system shows him reacting to a hallucination. | Kamera sistemimiz onun halüsinasyonik tepkileri olduğunu gösterdi. Kamera kayıtları onun sanrılar geçirdiğini gösterdi. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Only somehow that hallucination broke nearly every bone in his body. | Fakat halüsinasyon her nasılsa vücudundaki tüm kemiklerini kırdı. Nasıl bir sanrıysa, vücudunda kırılmamış kemik bırakmamış. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Where have you been? I was with Andy. | Nerelerdeydin? Andy'leydim. Neredeydin? Andy ile beraberdim. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Rose was in the hospital. | Rose'u hastaneye götürdüm. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Doctor said she overexerted herself. | Doktor, onun kendisini çok yıprattığını söyledi. Doktorun söylediğine göre kendini fazla yormuş. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Doing what? I don't know. | Ne yaparken? Bilmiyorum. Ne yapmış da yorulmuş? Bilmiyorum. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
She was playing. | Oyun oynuyordu. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
I told you she's getting worse. | Sana durumu kötüleşiyor dedim. Sana kötüye gittiğini söylemiştim. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, but I thought the new medicine was supposed to help... | Evet, ama yeni ilaçların bir yardımı olabileceğini düşünüyordum... Söyledin ama yeni ilaçların faydası olur sandım... | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
It's not enough. | Yeterli değil. Yeterli olmamış demek. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
She may have to start wearing the oxygen thing. | Oksijen tüpünü kullanmaya başlaması gerekiyor. Belki şu oksijen zımbırtısını kullanması gerek. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
I guess I'll keep you updated when you're gone. | Gittiğin zaman seni bilgilendirmeye devam edeceğim. Sen gidince de seni bilgilendirmeye devam ederim. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
I'll be calling. Every day. | Onu her gün arayacağım. Her gün ararım artık. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
It's better than nothing. | Bu hiç yoktan iyidir. Hiç yoktan iyidir. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Why don't you tuck her in? | Neden onun üzerini örtmüyorsun? Neden gidip üzerini örtmüyorsun? | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Make the most of your last day? | Son günlerini en iyi şekilde değerlendir? Son günlerini iyi geçir? | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Hey, Rose. How you doing? | Merhaba, Rose. Nasıl gidiyor? Nasılsın Rose? | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Don't stop. I know. | Durma. Biliyorum. Sakın durma. Biliyorum. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Until you're asleep. | Sen uyuyana kadar. Uykuya dalana dek. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
I love you. You know that? | Seni seviyorum. Bunu biliyorsun değil mi? Seni sevdiğimi biliyorsun, değil mi? | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Rose? Rose, what's wrong? | Rose? Rose, sorun ne? Rose? Rose, neyin var? | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
What is it, Rose? The boy, he's here. | Ne oldu, Rose? Çocuk, o burada. Ne oldu Rose? O çocuk buradaydı. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Where? In my room. | Nerede? Odamda. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
No. | Hayır. Girme. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
There's nothing there. | Orada hiçbir şey yok. Burada bir şey yok. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
You wanna sleep in my room tonight? | Bu gece benim odamda yatmak ister misin? Bu gece benimle uyumak ister misin? | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Ben! Ben, open the door! | Ben! Ben, kapıyı aç! Ben! Kapıyı aç, Ben! | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Ben, help me! Open the door, please! | Ben, yardım et! Kapıyı aç, lütfen! Ben, yardım et! Kapıyı aç lütfen! | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Ben! Please, help me! Help me, Ben! | Ben! Lütfen, yardım et! Yardım et, Ben! Yardım et lütfen, Ben! | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Can I go play in the snow when we get there? | Oraya gittiğimizde karla oynayabilir miyim? | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Sorry, the snow's all gone. | Üzgünüm, kar çoktan kalktı. Üzgünüm ama bütün karlar eridi. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Let's get you buttoned up, though. Let's go. | Şunu da ilikleyelim. Hadi gidelim. Önünü ilikleyelim, hadi bakalım. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Hi. Naoko, right? | Merhaba. Naoko'idi, değil mi? Merhaba. Naoko'ydu değil mi? | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
I was wondering if we could talk. | Biraz konuşabilir miyiz diye merak ediyorum. Biraz konuşabilir miyiz acaba? | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, we were just about to go to the park if you want to come. | Evet, bizde parka gidiyorduk eğer istersen bizimle gelebilirsin. Biz de tam çıkıyorduk, ama istersen sende katıl. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Yes, I would like that. Okay. | Evet çok isterim. Tamam. Tabi, gelirim. Peki öyleyse. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
It's easy sometimes to forget how sick she is. | Bazen ne kadar hasta olduğunu unutuyorum. Bazen nasıl da unutuyorum ne kadar hasta olduğunu. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
I understand. On the outside, she is okay, | Anlıyorum. O sadece dışarıdan iyi görünüyor. Anlıyorum. Dışarıdan baktığında bir şeyi yok gibi... | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
but on the inside, things are getting worse. | Fakat içten durumu gerçekten çok kötü. ...ama içten içe kötüleşiyor. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
It may sound strange but a place can get sick the same way. | Bu biraz tuhaf gelebilir fakat mekanlarda aynı şekilde hasta olabilir. Kulağa garip gelecek ama bazı mekanlar içinde geçerli bu. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
I don't follow. | Tam anlamadım. Anlayamadım. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
I know what happened in your building. | Binanızda neler olduğunu biliyorum. Apartmanınızda neler olduğunu biliyorum. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Guess you changed your mind about moving in? | Bu taşınmaktan vazgeçtiğin anlamına mı geliyor? | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
What happened in your building is the reason I'm here. | Binanızda olan şey yüzünden buradayım. Aksine, burada olmamın sebebi tam da bu. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
In Japan, there is another place, sick because of what happened inside. | Japonya'da içinde yaşananlar yüzünden hastalanan başka bir ev daha vardı. Japonya'da içinde olanlardan dolayı hastalanmış bir yer daha vardı. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
What happened? | Ne oldu? Neler olmuştu? | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
A husband killed his wife and only child, then himself. | Bir adam, karısını ve tek çocuğunu öldürdükten sonra kendini astı. Bir adam kendini asmadan önce karısı ve oğlunu öldürmüştü. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
An evil started with their deaths but has spread. | Kötülüğün oradan başlayıp yayıldığını tahmin ediyorum. Kötülük onların ölümleriyle başladı ve yayılıyor. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Now it gathers here in your building. | Şimdi de sizin binanızda toplandı. Şu an sizin apartmanınızda. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Can I go play on the swings? Yeah, go ahead. | Orada sallanabilir miyim? Evet, git hadi. Gidip salıncakta sallanabilir miyim? Tamam canım. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Who are you? | Kimsin sen? Peki sen kimsin? | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
The woman who was killed, | Öldürülen kişi... Öldürülen o kadın Kayako... | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
she was my sister, Kayako. | ...kız kardeşimdi, Kayako. ...benim kardeşimdi. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Kayako and I had a difficult life. | Kayako ve benim çok zor hayatımız oldu. Kayako ve benim zor bir hayatımız oldu. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Our mother was an itako, someone who can commune with the dead. | Annemiz bir ''Itako''idi. Ruhlarla bağlantı kurabilen birisiydi. Annemiz bir İtako'ydu, ölülerle iletişim kurabiliyordu. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
From the time we were very young, our mother taught us the old ways. | Çok küçükken annem bize eski yöntemleri öğretmişti. Biz daha küçükken eski yöntemleri öğretmişti. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
For me it was frightening. | Benim için çok korkunçtu. Benim için çok korkutucuydu. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
For my sister, it was a nightmare. | Kız kardeşim için ise tam bir kabustu. Kız kardeşim içinse kabus. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Those possessed came to my mother to be healed. | Cinlenmiş kişiyi anneme şifa bulmak için getirdiler. Ruhların musallat olduğu kişiler iyileşmek için gelirdi. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
My mother took the evil from them and fed the spirits to Kayako. | Annem onun içinden kötü ruhu çıkarttı ve onunla Kayako'yu besledi. Annem kötü ruhları çıkartıp, onlarla Kayako'yu beslerdi. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
It silenced them, | Bu onu sakinleştirdi. Bu onu sakinleştirirdi... | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
but my sister was changed forever. | ...fakat kız kardeşimi sonsuza kadar değiştirdi. ...ama sonsuza dek onu değiştirdi. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Gretchen? Got a spill out here. | Gretchen? Dışarıya bir sızıntı var. Gretchen? Dışarı sızan bir şey var. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
When my sister was killed, a ju on was born. | Kız kardeşim öldürüldüğünde bir ''Ju On'' doğdu. Kardeşim öldürüldüğünde, bir "ju on" oluştu. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
In English, it is something like a curse. | Bu İngilizcede bir tür lanet anlamına gelir. Dilinizde, "lanet" gibi bir anlamı var. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
And now you think the curse is here? I am sure of it. | Lanetin burada olduğunu mu düşünüyorsun? Bundan eminim. Şimdi bu lanetin burada olduğunu mu düşünüyorsun? | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Well, then why would you come here? | Neden buraya geldin? Peki neden buraya geldin? | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
To put an end to it. How? | Buna bir son vermek için. Nasıl? | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
A simple ceremony in the place where the curse was reborn. | Kötülüğün tekrar doğduğu yerde basit bir seremoni ile. Kötülüğün yeniden doğduğu yerde basit bir seremoni ile. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
The boy's home. | Çocuğun olduğu evde. Yani çocuğun evinde. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
But I cannot do it alone. I need you. | Fakat bunu tek başıma yapamam. Sana ihtiyacım var. Fakat bunu tek başıma yapamam, sizlere ihtiyacım var. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |