Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 15885
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
* you've got the lingo and the pedigree to flip the script and get to me *... | Hem bilgilisin hem de soylu İstediğin gibi değiştirirsin senaryoyu Hem bilgilisin hem de soylu İstediğin gibi değiştirirsin senaryoyu | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
* but you just can't get off the phone *... | Ancak kapatamıyorsun telefonunu Ancak kapatamıyorsun telefonunu | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
* don't mean to burst your bubble *... | İstemem meydana çıkarmak foyanı İstemem meydana çıkarmak foyanı | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
* don't want to waste your time *... | İstemem boşa harcamak zamanını İstemem boşa harcamak zamanını | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
* I've got the feeling your priorities are out of line *... | Hissediyorum önceliklerin aştı sınırlarını Hissediyorum önceliklerin aştı sınırlarını | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
* even though I know you're trouble you're gonna do just fine *... | Üstesinden gelirsin Belâya bile soksan başını Üstesinden gelirsin Belâya bile soksan başını | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
* you've rehearsed your lines and now it's time for you to shine *... | Yaptın provanı Şimdi artık gösteri zamanı Yaptın provanı Şimdi artık gösteri zamanı | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
* you're such a star go on and take it away *... | Öyle bir yıldızsın ki Gidip al onu Öyle bir yıldızsın ki Gidip al onu | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
* go on and take it away ay ay ay *... | Gidip al onu Gidip al onu | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
* you play my heart with every word that you say *... | Söylediğin her sözle fethedersin kalbimi Söylediğin her sözle fethedersin kalbimi | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
* and toss it you tear it, rip it up you're gonna smash it *... | Vur, kır, parçala, dilediğin gibi kalbimi Vur, kır, parçala, dilediğin gibi kalbimi | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
* shopping sprees and limousines flash a little je Y...*... | Limuzinlerde dolaşıp yap alışveriş... Limuzinlerde dolaşıp yap alışveriş... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
get her locked down now. | Kızı hemen aşağı kilitle! Kızı hemen aşağı kilitle! Hemen güvenli bir yere götürün! | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I'm sorry. I was dizzy. | Özür dilerim. Başım dönüyor da. Özür dilerim. Başım dönüyor da. Af edersin. Başım döndü. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I didn't want you to get hurt. You're my friend. | Bir yerini incitmenden korktum. Sen benim dostumsun. Bir yerini incitmenden korktum. Sen benim dostumsun. Sana bir şey olmasını istemem. Arkadaşımsın. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Friends help each other out. | Dostlar zor zamanda belli olur. Dostlar zor zamanda belli olur. Arkadaşlar birbirlerini kollarlar. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Yes, they do. | Evet, haklısın. Evet, haklısın. Ever, kollarlar. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You shouldn't have taken the arrow out. | Oku çıkarmamalıydınız. Oku çıkarmamalıydınız. Oku vücudundan çıkarmamalıydın. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You could have bled to death. | Kan kaybından ölebilirdiniz. Kan kaybından ölebilirdiniz. Kan kaybından ölebilirdin. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
And a broadhead arrow does more damage coming out. | Yayvan başlı bir ok, çıkarken daha çok zarar verir. Yayvan başlı bir ok, çıkarken daha çok zarar verir. Geniş başlı bir ok çıkarılırken çok hasar verir. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I'll remember that next time I'm being bow hunted. | Bir dahaki sefere geyik olarak avlanırsam, bunu hatırlayacağım. Bir dahaki sefere geyik olarak avlanırsam, bunu hatırlayacağım. Bir dahaki sefere biri beni yayla avlarken bunu aklımdan çıkarmam. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
But you're healing nicely. | Ama hızlı iyileşiyorsunuz. Ama hızlı iyileşiyorsunuz. Ama düzgün iyileşiyorsun. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
So I'm certified? | Yani onaylandım mı? Yani onaylandım mı? Yani göreve çıkabilir miyim? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I really would recommend you take a few more days, mr. Langton. | Bir kaç gün daha beklemenizi şiddetle tavsiye ediyorum, Bay Langton. Bir kaç gün daha beklemenizi şiddetle tavsiye ediyorum, Bay Langton. İki ya da üç gün izin yapmanızı öneririm, Bay Langton. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You know you can call me boyd. | Bana "Boyd" diyebileceğini biliyorsun. Bana "Boyd" diyebileceğini biliyorsun. Bana Boyd olarak hitap edebilirsin. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Is there a reason I'd want to? | Öyle demem için sebebim var mı? Öyle demem için sebebim var mı? Böyle hitap etmem için bir sebep var mı? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Look, if you don't certify me and echo gets sent out again, | Bak, beni onaylamazsan ve Echo tekrar dışarı çıkarsa... Bak, beni onaylamazsan ve Echo tekrar dışarı çıkarsa... Eğer göreve dönmeme izin vermezsen ve Echo da görevlendirilirse... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
she could end up with some stranger as her handler. | ...yabancı birini kendisine bakıcı olarak alabilir. ...yabancı birini kendisine bakıcı olarak alabilir. ...amiri olarak ona yabancı biri atarlar. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
We're strangs to them. | Hepimiz onlara yabancıyız. Hepimiz onlara yabancıyız. Hepimiz ona yabancıyız. Baş dönmesi, hafif halüsinasyonlar. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
She's my responsibility. | O benim sorumluluğumda. O benim sorumluluğumda. O benim sorumluluğum altında. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
And we both know there's someone out there. | Ve ikimiz de dışarıda birinin olduğunu biliyoruz. Ve ikimiz de dışarıda birinin olduğunu biliyoruz. Ayrıca onu takip eden birilerinin olduğunu ikimiz de biliyoruz. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Someone who wants her dead. | Onun ölmesini isteyen biri. Onun ölmesini isteyen biri. Onu öldürmek isteyen birilerinin. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
The word from upstairs is it can't be alpha. | Yukarıdan, o kişinin Alpha olamayacağı söyleniyor. Yukarıdan, o kişinin Alpha olamayacağı söyleniyor. Yukarıdakilere göre bu kişi Alfa olamazmış. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You're certified. | Onaylandınız. Onaylandınız. Göreve çıkabilirsin. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
And do keep a close eye. | Gözünüz kızın üzerinde olsun. Gözünüz kızın üzerinde olsun. Onu gözünün önünden ayırma. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Someone else is watching. | Başka biri izliyor. Başka biri izliyor. Başkaları da onu izliyor. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Someone always is. | Her zaman birileri izler. Her zaman birileri izler. İzleyen birileri hep olur. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Did you forget your key again... | Yine anahtarını mı unuttun? Yine anahtarını mı unuttun? Yine mi anahtarını unuttun... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Oh, I startle you, you startle me. | Sen beni korkuttun, ben de seni. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Can I help you? I'm, uh, a friend of paul. | Size nasıl yardımcı olabilirim? Paul'ün arkadaşıyım. Size nasıl yardımcı olabilirim? Paul'ün arkadaşıyım. Yardımcı olabilir miyim? Ben Paul'un bir arkadaşıyım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
An old friend from... navy. | Eski bir arkadaşıyım. Navy'den. Eski bir arkadaşıyım. Navy'den. Eski bir arkadaşıyım... "Navy"den. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Friend from old navy. I did retail before. | Old Navy'den bir arkadaşı. Önceden bir şeyler satmıştım. Old Navy'den bir arkadaşı. Önceden bir şeyler satmıştım. "Old Navy" mağazasından bir arkadaşıyım. Daha önce ona bir şeyler satmıştım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
He would buy slacks. | Elbise falan alırdı. Elbise falan alırdı. Pantolon istemişti. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
He told me he would be home. | Evde olacağını söylemişti. Evde olacağını söylemişti. Evde olacağını söylemişti. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
He should be back soon. | Yakında döner. Yakında döner. Birazdan evde olur. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You're a friend of paul, too? Good fend, yeah? | Sen de Paul'ün arkadaşı mısın? Yakın arkadaşı, değil mi? Sen de Paul'ün arkadaşı mısın? Yakın arkadaşı, değil mi? Sen de mi Paul'ın arkadaşısın? Yakın arkadaş olmalısınız. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Waiting by the door? | Kapının önünde mi bekliyorsun? Kapının önünde mi bekliyorsun? Böyle kapısında beklediğine göre. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
No, I just happened to... we're not... | Hayır, ben sadece... Biz... Hayır, ben sadece... Biz... Yok, tesadüfen kapının oradaydım... Biz aslında... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
you're making coffee in there? Enough for two? | Kahve mi yapıyorsun? İkimize yeter mi? Kahve mi yapıyorsun? İkimize yeter mi? Kahve mi hazırlamıştın İki kişiye yeter mi? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Did you want to leave him a message? | Ona bırakmak istediğiniz herhangi bir mesaj var mı? Ona bırakmak istediğiniz herhangi bir mesaj var mı? Ona mesaj bırakmak ister misin? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Here. | Burada. Burada. Al. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Tell him to meet me friday night at this place. Not at work. | Cuma gecesi benimle bu yerde buluşmasını söyle. İş yerinde değil. Cuma gecesi benimle bu yerde buluşmasını söyle. İş yerinde değil. Söyle ona cuma gecesi şurada buluşalım. İşyerime gelmesin. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
He comes by my work, he bothers me... | İşyerime geliyor, bu beni rahatsız ediyor... İşyerime geliyor, bu beni rahatsız ediyor... Eğer iş yerime gelip beni rahatsız ederse... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
and my bosses get very mad. | ...ve patronlarım da çok kızıyor. ...ve patronlarım da çok kızıyor. ...buna patronlarım çok bozuluyor. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
At old navy? You give him card. | Old Navy'den mi? Ona kartımı verirsin. Old Navy'den mi? Ona kartımı verirsin. Mağazadaki patronların mı? Kartımı ver ona. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Bye. | Güle güle. Güle güle. Güle güle. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Hello, biz. | Merhaba, Biz. Merhaba, Biz. Merhaba, Biz. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I did try to respect your no sunglasses rule, but what is this, a greenhouse? | "Güneş gözlüğü olmayacak!" kuralına saygı göstermek istedim ama bu ne? Sera mı? "Güneş gözlüğü olmayacak!" kuralına saygı göstermek istedim ama bu ne? Sera mı? Güneş gözlüğü takmama kuralına uyacaktım ama buranın hâli de ne böyle. Sera gibi. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I'm photosynthesizing here. | Burada fotosentez yapıyorum. Burada fotosentez yapıyorum. Resmen fotosentez yapıyorum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
All right. | Haklısın. Haklısın. Pekâlâ. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Bless. | Tanrı korusun. Tanrı korusun. Dünya varmış. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Didn't know you were in town. | Şehre geldiğini bilmiyordum. Şehre geldiğini bilmiyordum. Şehre geldiğini bilmiyordum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Rayna's at the henry fonda. | Rayna, Henry Fonda'da. Rayna, Henry Fonda'da. Rayna'nın Henry Fonda salonunda gösterisi var. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Not the forum? It's the pre release. | Forumda değil mi? Ön sunum. Forumda değil mi? Ön sunum. Stadyumda değil mi? Albüm öncesi konseri. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You know, the intimate evening gigs. | Özel gece gösterileri. Özel gece gösterileri. Özel bir gece gösterisi var. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Remind everyone that she's an artist. | Onun bir "sanatçı" olduğunu insanlara hatırlatıyor. Onun bir "sanatçı" olduğunu insanlara hatırlatıyor. Gerçek bir sanatçı olduğunu herkese hatırlatmak istiyor. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Actually sings the damned songs. | Aslında berbat şarkılar söylüyor. Aslında berbat şarkılar söylüyor. Ama cidden iyi şarkı söylüyor. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
We do the stadiums in the summer. | Yazın stadyumlarda yaparız. Yazın stadyumlarda yaparız. Stadyum konserlerini yazın veriyoruz. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Sounds exhausting. I can have the twins... | Çok yorucu olmalı. Yorgunluğunu atmak istiyorsan ikizleri bir kaç günlüğüne serbest bıraktırabilirim. Çok yorucu olmalı. Yorgunluğunu atmak istiyorsan ikizleri bir kaç günlüğüne serbest bıraktırabilirim. Yorucu bir iş gibi. Eğer rahatlamak istersen... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Someone's trying to kill rayna. | Birisi Rayna'yı öldürmeye çalışıyor. Birisi Rayna'yı öldürmeye çalışıyor. Birisi Rayna'yı öldürmeye çalışıyor. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
And to my utter astonishment, it isn't me. | Tüm şaşkınlığımla söylüyorum, o ben değilim. Tüm şaşkınlığımla söylüyorum, o ben değilim. Belki inanmayacaksın ama öldürmek isteyen ben değilim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Kill her? Are you certain? | Onu öldürmek mi? Emin misin? Onu öldürmek mi? Emin misin? Öldürmek mi? Emin misin? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Did you hear about the accident in kansas city? | Kansas City'deki kazayı duydun mu? Kansas City'deki kazayı duydun mu? Kansas'daki kaza haberini duydun mu? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Flash pot with a double charge. Girl on fire. | Aşırı yüklenme sonucu ışık patladı. Kız yandı. Aşırı yüklenme sonucu ışık patladı. Kız yandı. Aşırı yüklenmeden dolayı bir spot patladı. Bir kız alev aldı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
It wasn't an accident? 1 | Kaza değil miydi? Kaza değil miydi? Bir kaza değil miydi? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Actually, it was, yes. | Aslında, evet, kazaydı. 1 Aslında, evet, kazaydı. 1 Aslında bir kazaydı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
We changed up the choreography that day. Should have been rayna standing there. | O gün koreografiyi değiştirmiştik. Orada duran Rayna olmalıydı. O gün koreografiyi değiştirmiştik. Orada duran Rayna olmalıydı. Koreografiyi o gün değiştirmiştik. O kızın yerinde Rayna vardı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Was that the only time? | Sadece bir kere mi oldu? Sadece bir kere mi oldu? Tek olay bu mu? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
No, we had a lighting rig come loose in philly. | Hayır, Philly'de şimşek için bir donanımımız vardı. Hayır, Philly'de şimşek için bir donanımımız vardı. Philadelphia'da bir ışıklandırma aletinin vidaları gevşemişti. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Got tangled up in the flies. | Alevlere karışarak yandı. Alevlere karışarak yandı. Düştüğünde ağa takılmıştı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
How's rayna dealing with all this? | Rayna tüm bunlarla nasıl baş ediyor? Rayna tüm bunlarla nasıl baş ediyor? Rayna bu olanları nasıl karşılıyor? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I'm worried about her. | Onun için endişeleniyorum. Onun için endişeleniyorum. Onun için endişeleniyorum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
She seemed erratic, disconnected lately. | Son zamanlarda değişken, ilgisiz görünüyor. Son zamanlarda değişken, ilgisiz görünüyor. Son zamanlarda dengesiz, etrafında bağını koparmış gibi. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Even moodier if that is physically possible. | Fiziksel olarak mümkün olduğunda, keyifli bile oluyor. Fiziksel olarak mümkün olduğunda, keyifli bile oluyor. Hatta sanki mümkünmüş gibi daha da bir kaprisli oldu. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Here. Have a look at this. | İşte. Şuna bir bak. İşte. Şuna bir bak. Buyur şunlara bir bak. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Rayna's had stalkers ever since she was singing for the mouse, but this guy... | Mouse'ta şarkı söylemeye başladığı andan itibaren Rayna'nın sapıkları vardı ama bu adam... Mouse'ta şarkı söylemeye başladığı andan itibaren Rayna'nın sapıkları vardı ama bu adam... Rayna daha hiç tanınmamışken bile sapıkları vardı ama bu eleman iyice... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
and to think, some people don't believe in everlasting love. | Görünüşe bakılırsa bazı insanlar sonsuz aşka inanmıyor. Görünüşe bakılırsa bazı insanlar sonsuz aşka inanmıyor. Bir de bazı insanlar kara sevdanın olduğuna inanmazlar. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Meanwhile, rayna needs to be protected and not by bodyguards. | Bu arada, Rayna'nın korunmaya ihtiyacı var ama korumalar tarafından değil. Bu arada, Rayna'nın korunmaya ihtiyacı var ama korumalar tarafından değil. Bu arada Rayna'nın korunmaya ihtiyacı var ama korumaları tarafından değil. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Oh, she hates those guys. | Korumalardan nefret ediyor. Korumalardan nefret ediyor. Onlardan nefret ediyor. 1 | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Yes, feels like a prisoner, blah biddy, blah blah blah. | Evet, kendini mahkum gibi hissediyormuş. Evet, kendini mahkum gibi hissediyormuş. Hapisteymiş gibi hissediyormuş, falanda filanda... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Anyway, this guy can dodge them. | Her neyse, bu adam onları atlatabilir. Her neyse, bu adam onları atlatabilir. Bu adamlar onu koruyabilir. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
No, what she needs is someone by her side that she likes, she trusts, | Hayır, ihtiyacı olan şey; seveceği, güvenebileceği, haberi olmadan... Hayır, ihtiyacı olan şey; seveceği, güvenebileceği, haberi olmadan... Ama hayır, güvendiği, hoşlandığı biri yanında olmalı... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
and will protect her without even knowing she's supposed to. | ...onu koruyup kollayacak ve yanında olabilecek biri. ...onu koruyup kollayacak ve yanında olabilecek biri. ...ve onu koruduğunun farkında olmadan korumalı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
So there's risk? | Yani risk var mı? Yani risk var mı? Yani bir risk var. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Absolutely. | Kesinlikle. Kesinlikle. Kesinlikle. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
She's got to be willing to take a bullet for my girl. | Kızım için çekinmeden kendini kurşunların önüne atmaya gönüllü olabilmeli. Kızım için çekinmeden kendini kurşunların önüne atmaya gönüllü olabilmeli. Gerekirse benim kızım için kurşunların önüne atlamalı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I will try to make sure it doesn't come to that. | O noktaya gelmemesi için elimden geleni yapmaya çalışacağım. O noktaya gelmemesi için elimden geleni yapmaya çalışacağım. İşlerin o noktaya gelmemesine çalışacağım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
What we do need is a credible reason for our active to be in rayna's life. | Ajanımızın Rayna'nın hayatına girmesi için mantıklı bir sebebe ihtiyacımız var. Ajanımızın Rayna'nın hayatına girmesi için mantıklı bir sebebe ihtiyacımız var. İhtiyacımız olan şey ajanımızın Rayna'nın hayatına girmesi için gerçekçi bir sebep. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Yes, well, as it happens, we do have an opening. | Evet, her zaman olduğu gibi bir açılışımız var. Evet, her zaman olduğu gibi bir açılışımız var. Evet şansa bak ki, kadroda bir kişilik boş yerimiz var. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
* I've got to find the freedom *... | Bulmalıyım özgürlüğü Bulmalıyım özgürlüğü | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |