Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 156091
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Now, officer, that's a lie. | Bu, bir yalan. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
The boy was in the bar, | Çocuk bardaydı. Bizi destekleyecek bir kadın daha vardı o barda. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
What girl? | Hangi kadın? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
I asked you what girl? | Sana bir soru sordum. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Her name was Rose. | İsmi Rose. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
George's Rose? | George'un eşi Rose mu? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
She came in after we did. | Bizden sonra geldi. Cennet kokteyli sipariş etti. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
You've got to remember that. | Bunu hatırlıyorsundur. Bu doğru mu, Mikey? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
No, Rose wasn't in there. You son of a bitch. | Hayır. Rose burada değildi. Seni orospu çocuğu! | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
My boy is missing. | Oğlum kayboldu. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
You're lying through your teeth! Hey! | Yalan söylüyorsun! Hey! | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Mikey, go inside. | Mikey, içeri! | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
That's it, you're just gonna let him go? | Bu kadar mı? Öylece gitmesine izin mi vereceksin? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Hey, you want to come with me to the filling station | Benimle benzin istasyonuna gelip, George'a karısının dışarıda olup olmadığını sormak ister misin? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
'Cause we can do that. | Bunu yapabiliriz. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
You're a real gentleman, aren't you? | Gerçekten tam bir beyefendisin, değil mi? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
It don't matter if my son was in the bar or not. | Oğlumun barda olup olmaması önemli değil. Önemli olan, kaybolmuş olması. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
I'm just asking to give me a few more men | Sadece aramamda yardımcı olması için birkaç kişi daha vermeni istiyorum, hepsi bu. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
I'm gonna need your names. | İsimleriniz gerekli. Adaletle başım belaya girsin istemiyorum. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Sorry, Christian. | Üzgünüm, Hıristiyan. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
You come to the station in the morning. | Yarın sabah, merkeze gelip kayıp raporu doldurmalısın. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
We'll talk then. | O zaman konuşabiliriz. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
That's it? | Bu kadar mı? Bu kadar mı? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
My son is missing now. | Benim oğlum kayboldu, diyorum. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
All right, come on, Christian, | Pekâlâ, haydi, Hıristiyan. Bu gece hiçbir şey yapmayacak. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
We'll keep looking. We'll find him. | Devam edelim biz. Onu bulacağız. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Christian, what are we doing this far out? | Hıristiyan, burada ne işimiz var? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Everybody has to come by here. | Herkes buraya gelecek. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Thought we had an understanding. | Anlaştığımızı sanıyordum. Oğlum, evlâdım kayboldu. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
The retard? | Özürlü olan mı? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, seems, uh, the retard boy went missing. | Evet, anlaşılan özürlü çocuk kaybolmuş. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Call him that again, | Ona tekrar böyle dersen, Tanrı şahidim olsun ki kafanı koparırım. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Let him go. | Bırak, gitsin. Hıristiyan, buna değmez. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
He don't understand. | Anlamıyor. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
You see him, you call me. | Onu görünce, beni ararsın. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Someone comes by here with him, you get their plates, | Birilerini görürsen onunla birlikte plâkalarını al ve beni ara. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
I'm at Birdie Wheeler's. | Polis karakolunda olacağım. Tamam, olmuş bil. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
All right, where to next? | Pekâlâ. Şimdi nereye? Seni eve götüreceğim. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Christian. | Hıristiyan. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
No. | Hayır. Herhangi bir iz var mı? Hayır. Her yere baktım. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
I called all morning for him. | Sabahtan beri arıyorum onu. Ama hiçbir şey olmamış. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Did you go to the police this morning? | Bu sabah polise gittin mi? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, he listened to everything I had to say, but... | Evet. Söylediğim her şeyi dinledi ama gözlerine bakınca hiçbir şey yapmayacağı anlaşılıyordu. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
I got to keep searching. | Aramaya devam etmeliyim. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
I want to thank you for being a good friend to us. | Bu kötü dönemimde bana arkadaşlık ettiğin için sağ ol. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
I hate to see a good man suffer like that. | İyi bir adamın bu şekilde acı çekmesine dayanamıyorum. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
You think he'll find his kid? | Sence bulabilecek miyiz onu? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
We have to pour the cement. | Çimentoyu dökmemiz gerekiyor. Tamamdır. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Four days ago in this very hole, | Dört gün önce, halkımızın içerisine hapsolmuş bir çukurda... | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
a gruesome discovery has shocked our quiet community. | ...çok korkutucu bir şey bulundu. Kasabanın sakinleri şok oldular. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
In a wooden box, the body of a child, | Tahta bir kutunun içerisinde, bir çocuk cesedi bulundu. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
a boy between the ages of eight and ten was unearthed | Sekiz ila on yaşları arasında olan çocuğun cesedi... | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
at the Byrnes construction site on North Dixon. | ...North Dixon'da bulunan Byrnes İnşaat'taydı. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
And once again, this town finds itself asking, | Kasabamız tekrar aynı soruyu soruyor şimdi: | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
'Why?' | "Neden?" | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
For Detective Tom Adkins, | Diğer üç çocukla birlikte, sekiz yıl önce çocuğu kaçırılan... | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
along with three other children, | ...Dedektif Tom Adkins'e göre; bulunanlar oldukça can sıkıcıydı. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
WXIW Channel 2 News now joins Detective Tom Adkins | Şimdiyse, WXIW Kanal 2 haberlerinde Barnstable Polis Merkezi'nden... | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
of the Barnstable police department live at the scene. | ...Dedektif Tom Adkins canlı olarak katılacak. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Through my office at the Barnstable police department, | Sorularınız, Barnstable Polis Merkezi'ndeki ofisime yöneltilecek. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Needless to say, | Söylemeliyim ki, çocuğun kimliği hakkında oldukça az bilgimiz var. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Andrews, what's up? | Andrews, n'aber? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
No, I can't deal with that right now. | Hayır, şu an seninle uğraşamam. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
I'm here over at the construction site | Şu inşaat alanında bulunan kutuya tıkılmış çocukla ilgili haber yapıyoruz. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, well, what do you want me to do? | Evet, ne yapmamı istiyorsun peki? Susie'yi ver o işe. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Help you with something, sir? | Yardım edebilir miyim, efendim? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
No, I was just wondering what's going on. | Hayır, sadece neler olduğunu merak ediyordum da. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
They talking about that boy they found? | Buldukları çocuk hakkında mı konuşuyorlar? Evet, efendim. Evet, gazetede okumuştum. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Sorry to trouble you. Oh, it's no trouble. | Rahatsız ettiysem affedersiniz. Hayır, sorun değil. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Heck of a ride you got here, huh? | Arabanız çok güzelmiş. Teşekkür ederim. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Well, if that doesn't get 'em, nothing will. | Eğer bu onları tatmin etmezse, hiçbir şey etmez. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Hey, Sarge, I don't know if it's anything, | Sarge, bir şey çıkar mı bilmiyorum; ama eski bir Chevelle'in plâkasını aldım. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Seen it around here a couple times. | Birkaç defa buralarda gezerken gördüm. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Looked like he wanted to snoop around but didn't dare. | Etrafa göz atmak istiyor ama cesaret edemiyor gibiydi sanki. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
All right, well... | Pekâlâ, bu işin üstünde dur. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Hey, Sarge? | Hey, Sarge? Tam zamanında döndünüz. Ne oldu ki? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Phones started ringing off the hook 20 minutes ago. | Yaklaşık yirmi dakika önce telefon yağmaya başladı. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Maybe we're onto something. | Belki bir şey bulmuş olabiliriz. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
You get started on these. | Sen bunlarla ilgilen. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Call DMV about that old Chevelle. | Trafik polislerini eski Chevelle hakkında bilgilendir. Tamam, olmuş bil. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Don't forget about Mrs. Adams. | Bayan Adams'ı da unutma. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Fiola and Kramer Toys and Novelties. | Fiola, Kramer ve Novelties oyuncakları. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Hello? | Alo? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Mrs. Adams, this is Detective Adkins. | Bayan Adams, ben Dedektif Adkins. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Mrs. Adams? | Bayan Adams? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
I'm Detective Tom Adkins. | Ben, Dedektif Tom Adkins. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
This is Pete Dunn. | Bu da, Pete Dunn. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
We're here about the boy we found. | Bulduğumuz çocukla ilgili olarak buradayız. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
You called us? | Bizi aramışsınız? Sizi bu kadar erken beklemiyordum. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Please call me Edvena. | Lütfen bana Edvena deyin. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
So when Uncle Matthew came back to get the other two boys, | Matthew amca, diğer çocukları almak için geldiğinde annemle babam konuşuyorlardı. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Excuse me, other boys? | Affedersiniz, diğer çocuklar mı? John, tek çocuk değil miydi? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Oh, heavens, no. | Elbette hayır. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Mark, he was the eldest. | En büyükleri Mark'tı. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Flying was his passion. | Uçmak onun tutkusuydu. Vietnam kahramanı. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
He died young, though. | Erken yaşta öldü. Babasından birkaç yıl sonra. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
And the... the other son? | Peki ya diğer çocuk? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Luke. | Luke. Luke, bizden oldukça uzaklaşmıştı. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
People do that, you know. | İnsanlar yapar böyle şeyler, bilirsiniz. Bir evden bahsetmiştiniz? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Uncle Matthew told everyone | Matthew amca, herkese John'un onun gibi çocuklar için olan bir yerde olduğunu söyledi. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |