Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 155909
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
What's his name? Henry Letham. | Adini? Henry Letham. Adını? Henry Letham. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Sounds familiar. You served him coffee in a diner a couple of times. | Tanidik geliyor. Bir restoranda ona bir kac kez kahve servis etmissiniz. Tanıdık geliyor. Bir restoranda ona bir kaç kez kahve servis etmişsiniz. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
You were nice to him. But the way he tells it, you're the one good thing... | Ona karsi iyi davranmissiniz. Bu arada bana basina gelen... Ona karşı iyi davranmışsınız. Bu arada bana başına gelen... | Stay-1 | 2005 | ![]() |
that ever happened to him. | ...tek iyi sey oldugunuzu soyledi. ...tek iyi şey olduğunuzu söyledi. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Henry. ls he very pale, very thin? | Henry. Cok solgun ve zayif mi? Henry. Çok solgun ve zayıf mı? | Stay-1 | 2005 | ![]() |
His arms are scarred. Yeah, that's him. | Kollarinda yaralar var. Evet, o. Kollarında yaralar var. Evet, o. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
He always ate pecan pie with his coffee. l remember that. | Her zaman kahvesi ile birlikte ceviz tardi yerdi. Simdi hatirladim. Her zaman kahvesi ile birlikte ceviz tardı yerdi. Şimdi hatırladım. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
But l never spoke to him outside the diner. | Ama restoran disinda onunla hic konusmadim. Ama restoran dışında onunla hiç konuşmadım. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Oh. Except | Ancak... | Stay-1 | 2005 | ![]() |
l feel really stupid saying this stuff to a psychiatrist. | Boyle bir seyi bir psikiyatriste soyleyecegim icin gercekten aptal hissediyorum. Böyle bir şeyi bir psikiyatriste söyleyeceğim için gerçekten aptal hissediyorum. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
You'll think l'm insane. No. | Deli oldugumu dusuneceksiniz. Hayir. Deli olduğumu düşüneceksiniz. Hayır. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
l had the strangest feeling about him. | Onunla ilgili cok garip bir sey hissediyordum. Onunla ilgili çok garip bir şey hissediyordum. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
l mean, he's this ragged looking guy. | Demek istedigim, uzerinde yirtik pirtik giysiler vardi. Demek istediğim, üzerinde yırtık pırtık giysiler vardı. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Probably hasn't bathed in months, but something about him. | Buyuk ihtimalle aylardir banyo yapmamistir; ama onunla ilgili bir sey vardi. Büyük ihtimalle aylardır banyo yapmamıştır; ama onunla ilgili bir şey vardı. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
l'd seen him before. Somewhere. | Onu daha once gormustum. Baska bir yerde. Onu daha önce görmüştüm. Başka bir yerde. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
l'd known him. | Onu taniyordum. Onu tanıyordum. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Yeah. What's wrong with him? | Evet. Onun nesi var? | Stay-1 | 2005 | ![]() |
He's going to kill himself. | Kendisini oldurecek. Kendisini öldürecek. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
He thinks he's done something terrible. That's my guess anyway. | Cok kotu bir sey yaptigini zannediyor. En azindan benim tahminim bu. Çok kötü bir şey yaptığını zannediyor. En azından benim tahminim bu. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
l wish there was something l could do to help. | Keske yardim icin yapabilecegim bir sey olsa. Keşke yardım için yapabileceğim bir şey olsa. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Actually, this probably won't help, but l did run into him one time at A. Smith's. | Aslinda, bunun yardimi dokunmayacak; ama onunla bir kez A. Smith's'in orada karsilasmistim. Aslında, bunun yardımı dokunmayacak; ama onunla bir kez A. Smith's'in orada karşılaşmıştım. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
A. Smith's? The art bookstore? | A. Smith's mi? Guzel sanatlar kitapcisi. A. Smith's mi? Güzel sanatlar kitapçısı. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
He was sitting in the back, reading. | Arkalara oturmus, okuyordu. Arkalara oturmuş, okuyordu. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
l don't know. Maybe he hangs out there. | Bilmiyorum. Belki de orada takiliyordur. Bilmiyorum. Belki de orada takılıyordur. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Where is it? Nearby. Come on. l'll show you. | Nerede? Yakinda. Haydi, size gostereyim. Nerede? Yakında. Haydi, size göstereyim. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Athena! Athena! | Athena! Athena! | Stay-1 | 2005 | ![]() |
l'm just trying to figure out if l'm the king or the farmer. | Ben sadece hangisi olduguma karar vermeye calisiyorum; kral mi ciftci mi? Ben sadece hangisi olduğuma karar vermeye çalışıyorum; kral mı çiftçi mi? | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Athena? We think not, my lord. | Athena? Biz oyle dusunmuyoruz lordum. Athena? Biz öyle düşünmüyoruz lordum. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Well, then 'tis none to you, for there is nothing either good or bad... | O zaman, sizi ilgilendirmez, iyi veya kotu hicbir seyin olmamasi... O zaman, sizi ilgilendirmez, iyi veya kötü hiçbir şeyin olmaması... | Stay-1 | 2005 | ![]() |
To me, it is a prison. Prison, my lord? | Bana gore, bir hapishane. Hapishane mi lordum? Bana göre, bir hapishane. Hapishane mi lordum? | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Denmark's a prison. We already had this conversation. | Danimarka bir hapishane zaten. Bu kismi zaten yapmistik. Danimarka bir hapishane zaten. Bu kısmı zaten yapmıştık. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Sonny Rollins. Hmm. | Sonny Rollins. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Are you lonely here? Who's that? | Burada yalniz misin? Kim o? Burada yalnız mısın? Kim o? | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Why isn't Mom with you? | Neden annem seninle degil? Neden annem seninle değil? | Stay-1 | 2005 | ![]() |
l'll call the police. | Polisi arayacagim. Polisi arayacağım. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Put the phone down, Dad. | Telefonu yerine koy baba! | Stay-1 | 2005 | ![]() |
lt's Henry. | Ben Henry'im. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Henry? What are you doing here? | Henry mi? Ne ariyorsun burada? Henry mi? Ne arıyorsun burada? | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Just wanted to see you one more time. | Seni bir kez daha gormek istedim. Seni bir kez daha görmek istedim. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
l need you to leave now. | Simdi ayrilman gerekiyor. Şimdi ayrılman gerekiyor. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
You can't sneak into people's homes. | İnsanlarin evine gizlice giremezsin. İnsanların evine gizlice giremezsin. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
l don't wanna go, Dad. | Gitmek istemiyorum baba. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
You've got the wrong man. | Yanlis adam ile ugrasiyorsun. Yanlış adam ile uğraşıyorsun. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
l've told you before. | Sana daha once de soyledim. Sana daha önce de söyledim. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
l don't wanna die. | Olmek istemiyorum. Ölmek istemiyorum. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
You don't have to die. | Olmek zorunda degilsin. Ölmek zorunda değilsin. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Will you do something for me, Dad? What? | Benim icin bir sey yapar misin baba? Ne? Benim için bir şey yapar mısın baba? Ne? | Stay-1 | 2005 | ![]() |
What are you doing? lt's okay. lt's okay. | Ne yapiyorsun? Tamam, onemli degil. Ne yapıyorsun? Tamam, önemli değil. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
l want you to look at me, okay? | Bana bakmani istiyorum, tamam mi? Bana bakmanı istiyorum, tamam mı? | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Just look at me. | Sadece bana bak. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
lt's just lightning. | Sadece simsek... Sadece şimşek... | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Remember that time we found all those dead sparrows in the yard? | Bahcede tum o olu serceleri buldugumuz zamani hatirliyor musun? Bahçede tüm o ölü serçeleri bulduğumuz zamanı hatırlıyor musun? | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Do you remember that? They were in that tree that got hit by lightning. | Hatirladin mi? Simsegin carptigi o agactaydilar. Hatırladın mı? Şimşeğin çarptığı o ağaçtaydılar. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
l'm your son. | Oglunum. Oğlunum. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Tell Mom l love her, all right? | Anneme onu sevdigimi soyle, tamam mi? Anneme onu sevdiğimi söyle, tamam mı? | Stay-1 | 2005 | ![]() |
You should show your mother your paintings. | Resimlerini annene gostermelisin. Resimlerini annene göstermelisin. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Yeah, well,you know... | Evet, biliyorsun... | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Doesn't Athena look beautiful tonight? | Athena bu aksam guzel gozukmuyor mu? Athena bu akşam güzel gözükmüyor mu? | Stay-1 | 2005 | ![]() |
They remind me of us when we met all those years ago. | Bana yillar once bizim tanistigimiz zamani hatirlatiyorlar. Bana yıllar önce bizim tanıştığımız zamanı hatırlatıyorlar. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
How have you guys stayed so in love after all these years? | Bu kadar sene sonra nasil hâlâ birbirinize âsik kalabiliyorsunuz? Bu kadar sene sonra nasıl hâlâ birbirinize âşık kalabiliyorsunuz? | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Well, it's simple | Cok basit... Çok basit... | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Well, it's simple | Cok basit... 927 1 Çok basit... 927 1 | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Ben, let him in. See what he wants. | Ben, birak girsin. Bak bakalim ne istiyormus. Ben, bırak girsin. Bak bakalım ne istiyormuş. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Can l help you find something? | Aradiginiz sey icin yardim edebilir miyim? Aradığınız şey için yardım edebilir miyim? | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Henry Letham. | Henry Letham. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
A book by Henry Letham or on Henry Letham? | Henry Letham'in bir kitabi mi; yoksa Henry Letham uzerine bir kitap mi? Henry Letham'ın bir kitabı mı; yoksa Henry Letham üzerine bir kitap mı? | Stay-1 | 2005 | ![]() |
No, l l thought he might be here. | Hayir, ben burada olabilecegini dusundum. Hayır, ben burada olabileceğini düşündüm. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
l was told he comes here sometimes. | Bana bazen buraya geldigini soylediler. Bana bazen buraya geldiğini söylediler. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Nobody's here, man, 'cause the store is closed. | Burada kimse yok adamim; cunku dukkân kapali. Burada kimse yok adamım; çünkü dükkân kapalı. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
How about you don't fuck with me right now? | Benimle su an dalga gecmemeye ne dersin? Benimle şu an dalga geçmemeye ne dersin? | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Smitty, you know a guy named Henry Letham? Sure. | Smitty, Henry Letham adinda birini taniyor musun? Elbette. Smitty, Henry Letham adında birini tanıyor musun? Elbette. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Something happen to him? Yeah, l need to find him. | Ona bir sey mi oldu? Evet, onu bulmam gerek. Ona bir şey mi oldu? Evet, onu bulmam gerek. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
l keep telling the kid to get some sun. | Cocuga hep biraz gunese cikmasini soylerdim. Çocuğa hep biraz güneşe çıkmasını söylerdim. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
lt's not healthy spending all your time in bookstores. Yeah, that's his. | Tum zamanini kitapcilarda harcamak saglikli degil. Evet, bu onun. Tüm zamanını kitapçılarda harcamak sağlıklı değil. Evet, bu onun. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
He didn't have any money to pay for the books he wanted, so he gave me this. | İstedigi kitaplar icin hic parasi yoktu, bu yuzden bana bunu verdi. İstediği kitaplar için hiç parası yoktu, bu yüzden bana bunu verdi. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
l think l got a pretty good deal. The kid's got talent, huh? | Sanirim iyi bir anlasma yaptim. Cocuk yetenekli, ne dersin? Sanırım iyi bir anlaşma yaptım. Çocuk yetenekli, ne dersin? | Stay-1 | 2005 | ![]() |
He traded the painting for some books? Which books? | Resimlerin kitaplar icin mi degis tokus yapti? Hangi kitaplar? Resimlerin kitaplar için mi değiş tokuş yaptı? Hangi kitaplar? | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Tristan Reveur. What else? | Tristan Rêveur. Baska ne olabilir ki? Tristan Rêveur. Başka ne olabilir ki? | Stay-1 | 2005 | ![]() |
The kid's obsessed with Reveur. | Cocuk Rêveur konusunda takintili. Çocuk Rêveur konusunda takıntılı. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
You got any more of his books? No, he bought me out. | Onun baska kitabi var mi? Hayir, hepsini aldi. Onun başka kitabı var mı? Hayır, hepsini aldı. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
lt's all secondhand, out of print stuff. | Hepsi ikinci el ve yeni baskisi yok. Hepsi ikinci el ve yeni baskısı yok. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Right. Thanks. | Tamam, tesekkurler. Tamam, teşekkürler. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
So, what do you think? ls he gonna make it? | Ne dusunuyorsunuz? Basarabilecek mi? Ne düşünüyorsunuz? Başarabilecek mi? | Stay-1 | 2005 | ![]() |
You think he's got what it takes? | Onda gereken seyler var mi? Onda gereken şeyler var mı? | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Hello? lt's me. | Alo? Benim. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Jesus, Sam, where are you? Are you okay? | Tanrim, Sam, neredesin? İyi misin? Tanrım, Sam, neredesin? İyi misin? | Stay-1 | 2005 | ![]() |
l'm fine. Listen. Tristan Reveur killed himself on his 21st birthday, right? | İyiyim, dinle. Tristan Rêveur 21. yas gununde kendini oldurdu degil mi? İyiyim, dinle. Tristan Rêveur 21. yaş gününde kendini öldürdü değil mi? | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Oh, God, it's that kid's 21st birthday today. | Aman Tanrim, bugun o cocugun 21. yas gunu! Aman Tanrım, bugün o çocuğun 21. yaş günü! | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Yeah. How'd he kill himself? | Evet. Kendini nasil oldurmustu? Evet. Kendini nasıl öldürmüştü? | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Um, he shot himself on the Brooklyn Bridge. | Brooklyn Koprusu'nde kendini vurmustu. Brooklyn Köprüsü'nde kendini vurmuştu. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
He said it was the best artwork of the 19th century. | 19. yuzyilin en iyi sanat eseri oldugunu soylemisti. 19. yüzyılın en iyi sanat eseri olduğunu söylemişti. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Hello? Lila, listen. | Alo? Lila, dinle. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
l need you to know something. l trust you. | Bir seyi bilmeni istiyorum. Sana guveniyorum. Bir şeyi bilmeni istiyorum. Sana güveniyorum. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
l trust you more than anyone in the world. What's going on, Sam? | Sana dunyadaki herkesten daha fazla guveniyorum. Neler oluyor Sam? Sana dünyadaki herkesten daha fazla güveniyorum. Neler oluyor Sam? | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Listen, if anything happens tonight, you know l love you. | Dinle, bu aksam bir sey olursa, seni sevdigimi biliyorsun. Dinle, bu akşam bir şey olursa, seni sevdiğimi biliyorsun. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
lt's the one thing l know is real. | Gercek oldugunu bildigim tek sey bu. Gerçek olduğunu bildiğim tek şey bu. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
l'm worried about you. | Senin icin endiseleniyorum. Senin için endişeleniyorum. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Don't be. l love you, Lila. | Endiselenme. Seni seviyorum Lila. Endişelenme. Seni seviyorum Lila. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
Leon? l always thought you had brown eyes. | Leon? Hep kahverengi gozlerin var sanirdim. Leon? Hep kahverengi gözlerin var sanırdım. | Stay-1 | 2005 | ![]() |
You can see. l can see everything. | Gorebiliyorsun. Hem de her seyi. Görebiliyorsun. Hem de her şeyi. | Stay-1 | 2005 | ![]() |