• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 155912

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
Yeah, I guess it is. Evet, sanırım öyle. Evet, sanirim oyle. Evet, sanırım öyle. Stay-2 2005 info-icon
[Sighs] How's the kid with the hail? "Dolu"yu bilen çocukla nasıl gidiyor? "Dolu"yu bilen cocukla nasil gidiyor? "Dolu"yu bilen çocukla nasıl gidiyor? Stay-2 2005 info-icon
Confused? Is that like exhausted? Karışık mı? Bitkin gibi mi? Karisik mi? Bitkin gibi mi? Karışık mı? Bitkin gibi mi? Stay-2 2005 info-icon
I don't want to get into this right now. Şu an bununla ilgili konuşmak istemiyorum. Su an bununla ilgili konusmak istemiyorum. Şu an bununla ilgili konuşmak istemiyorum. Stay-2 2005 info-icon
I shouldn't have. Bahsetmemeliydim. Stay-2 2005 info-icon
I didn't have time to ask. Sormak için zamanım olmadı. Sormak icin zamanim olmadi. Sormak için zamanım olmadı. Stay-2 2005 info-icon
It scares me. Yeah, I know. Beni korkutuyor. Evet, biliyorum. Stay-2 2005 info-icon
I do. Güveniyorum. Guveniyorum. Güveniyorum. Stay-2 2005 info-icon
[Man] Up slow, Jerry. [Jerry] Got it. Yavaşla, Jerry. Tamamdır. Yavasla, Jerry. Tamamdir. Yavaşla, Jerry. Tamamdır. Stay-2 2005 info-icon
Looking good, Mikey. [Woman] Not Not so fast. İyi gidiyor, Mikey. O... o kadar hızlı değil. İyi gidiyor, Mikey. O... o kadar hizli degil. İyi gidiyor, Mikey. O... o kadar hızlı değil. Stay-2 2005 info-icon
Stop that swaying. [Boy] Come on, Mommy. Faster. Şu sallanmayı durdurun. Haydi, anne. Daha hızlı. Su sallanmayi durdurun. Haydi, anne. Daha hizli. Şu sallanmayı durdurun. Haydi, anne. Daha hızlı. Stay-2 2005 info-icon
[Boy] Wait.! Wait.! My balloon.! Bekle! Bekle! Balonum! Stay-2 2005 info-icon
Sorry, kid. It's gone to balloon heaven. Üzgünüm evlat. Balon cennetine gitti. Uzgunum evlat. Balon cennetine gitti. Üzgünüm evlat. Balon cennetine gitti. Stay-2 2005 info-icon
Tristan R�veur once said... Tristan Rêveur bir zamanlar şöyle demiş: Tristan Rêveur bir zamanlar soyle demis: Tristan Rêveur bir zamanlar şöyle demiş: Stay-2 2005 info-icon
"If we cannot see the wind, we can see the wind's will." "Rüzgarı göremiyorsak onun isteğini görebiliriz." "Ruzgari goremiyorsak onun istegini gorebiliriz." "Rüzgarı göremiyorsak onun isteğini görebiliriz." Stay-2 2005 info-icon
the candle flames and Do�a Juana's veil. ...etkisini görmeye itiyor bizi. ...etkisini gormeye itiyor bizi. ...etkisini görmeye itiyor bizi. Stay-2 2005 info-icon
[Indistinct Voices] The Dead Toreador was originally part of a larger painting... Ölü Toreador orijinali daha büyük olan başka bir resmin parçasıydı... Olu Toreador orijinali daha buyuk olan baska bir resmin parcasiydi... Ölü Toreador orijinali daha büyük olan başka bir resmin parçasıydı... Stay-2 2005 info-icon
Incident in a Bullfight. "Boğa Güreşinde Olay". "Boga Guresinde Olay". "Boğa Güreşinde Olay". Stay-2 2005 info-icon
I didn't know if you'd still be coming to class after what you told me. Bana söylediğin şey sonrasında hâlâ sınıfa geleceğini bilmiyordum. Bana soyledigin sey sonrasinda hâlâ sinifa gelecegini bilmiyordum. Bana söylediğin şey sonrasında hâlâ sınıfa geleceğini bilmiyordum. Stay-2 2005 info-icon
Yeah, well, where else am I gonna go? Evet, şey, başka nereye gideceğim ki? Evet, sey, baska nereye gidecegim ki? Evet, şey, başka nereye gideceğim ki? Stay-2 2005 info-icon
Do you know that Tristan R�veur quote about bad art? ...Tristan Rêveur'ın kötü sanat eserleri ile ilgili sözünü biliyor musun? ...Tristan Rêveur'in kotu sanat eserleri ile ilgili sozunu biliyor musun? ...Tristan Rêveur'ın kötü sanat eserleri ile ilgili sözünü biliyor musun? Stay-2 2005 info-icon
It's "Bad art is more tragically beautiful than good art... "Kötü sanat trajik olarak iyi sanattan daha güzeldir... "Kotu sanat trajik olarak iyi sanattan daha guzeldir... "Kötü sanat trajik olarak iyi sanattan daha güzeldir... Stay-2 2005 info-icon
because it documents human failure." ...çünkü insan başarısızlığını belgeler." ...cunku insan basarisizligini belgeler." ...çünkü insan başarısızlığını belgeler." Stay-2 2005 info-icon
It's my 21 st birthday. 21. yaş günüm. 21. yas gunum. 21. yaş günüm. Stay-2 2005 info-icon
I think the tradition is to go out and get drunk. Sanırım gelenek dışarı çıkmak ve sarhoş olmaktı. Sanirim gelenek disari cikmak ve sarhos olmakti. Sanırım gelenek dışarı çıkmak ve sarhoş olmaktı. Stay-2 2005 info-icon
It's a cemetery in Jersey. Jersey'de bir mezarlık. Jersey'de bir mezarlik. Jersey'de bir mezarlık. Stay-2 2005 info-icon
I thought you read the file. I'm sorry. Dosyayı okudun sanıyordum. Üzgünüm. Dosyayi okudun saniyordum. Uzgunum. Dosyayı okudun sanıyordum. Üzgünüm. Stay-2 2005 info-icon
I did. It didn't mention that. Okudum. O kadar dikkatimi çekmemiş. Okudum. O kadar dikkatimi cekmemis. Okudum. O kadar dikkatimi çekmemiş. Stay-2 2005 info-icon
[Henry] It's a little out of date. Bu biraz geç kaldı. Bu biraz gec kaldi. Bu biraz geç kaldı. Stay-2 2005 info-icon
[Sam] Do you have any other family? Başka bir ailen var mı? Baska bir ailen var mi? Başka bir ailen var mı? Stay-2 2005 info-icon
I thought you were talking about this waitress... Kanal Caddesi'nin üstünde, eskiden gittiğim restorandaki... Kanal Caddesi'nin ustunde, eskiden gittigim restorandaki... Kanal Caddesi'nin üstünde, eskiden gittiğim restorandaki... Stay-2 2005 info-icon
in this diner I used to go to over on Canal Street. ...garson kızdan bahsediyorsun sanmıştım. ...garson kizdan bahsediyorsun sanmistim. ...garson kızdan bahsediyorsun sanmıştım. Stay-2 2005 info-icon
When she filled up my cup of coffee, she would ask me how I was doing. Kahvemi doldururken bana nasıl olduğumu falan sorardı. Kahvemi doldururken bana nasil oldugumu falan sorardi. Kahvemi doldururken bana nasıl olduğumu falan sorardı. Stay-2 2005 info-icon
Waitress things, you know. It doesn't really constitute a girlfriend. Garson lafları, bilirsin. Asla bir kız arkadaşın yerini tutmaz. Garson laflari, bilirsin. Asla bir kiz arkadasin yerini tutmaz. Garson lafları, bilirsin. Asla bir kız arkadaşın yerini tutmaz. Stay-2 2005 info-icon
I was gonna marry her. Onunla evlenecektim. Stay-2 2005 info-icon
Yeah. I bought her a ring and everything. Evet. Ona yüzük ve diğer her şeyi almıştım. Evet. Ona yuzuk ve diger her seyi almistim. Evet. Ona yüzük ve diğer her şeyi almıştım. Stay-2 2005 info-icon
It looked just like the one that you got your girl. Tıpkı senin kız arkadaşına aldığına benziyordu. Tipki senin kiz arkadasina aldigina benziyordu. Tıpkı senin kız arkadaşına aldığına benziyordu. Stay-2 2005 info-icon
I didn't steal your ring, Henry, okay? I promise. Senin yüzüğünü çalmadım Henry. Tamam mı? Yemin ederim. Senin yuzugunu calmadim Henry. Tamam mi? Yemin ederim. Senin yüzüğünü çalmadım Henry. Tamam mı? Yemin ederim. Stay-2 2005 info-icon
Yeah, I lost it. Evet, ben kaybettim onu. Stay-2 2005 info-icon
[Man] He's not going to make it. Başaramayacak. Basaramayacak. Başaramayacak. Stay-2 2005 info-icon
It's beautiful. No. Çok güzel. Hayır. Cok guzel. Hayir. Çok güzel. Hayır. Stay-2 2005 info-icon
It's like the crap tourists buy on Fifth Avenue. Turistlerin 5. Bulvar'da satın aldıkları paçavralara benziyor. Turistlerin 5. Bulvar'da satin aldiklari pacavralara benziyor. Turistlerin 5. Bulvar'da satın aldıkları paçavralara benziyor. Stay-2 2005 info-icon
I don't feel right talking about it. Bunu konuşurken rahat değilim. Bunu konusurken rahat degilim. Bunu konuşurken rahat değilim. Stay-2 2005 info-icon
I've been counting. You haven't taken one in weeks. Sayıyordum. Haftalardır bir tane bile almamışsın. Sayiyordum. Haftalardir bir tane bile almamissin. Sayıyordum. Haftalardır bir tane bile almamışsın. Stay-2 2005 info-icon
I don't need 'em anymore. Onlara artık ihtiyacım yok. Onlara artik ihtiyacim yok. Onlara artık ihtiyacım yok. Stay-2 2005 info-icon
[Sighs] I can't paint on meds. İlaç alırken çizemiyorum. İlac alirken cizemiyorum. İlaç alırken çizemiyorum. Stay-2 2005 info-icon
I can't. Çizemiyorum. Cizemiyorum. Çizemiyorum. Stay-2 2005 info-icon
[Sighs] Well, it makes me nervous. Bu beni ürkütüyor. Bu beni urkutuyor. Bu beni ürkütüyor. Stay-2 2005 info-icon
I'm not happy you did this in secret. Bunu bir sır olarak yapman beni mutlu etmiyor. Bunu bir sir olarak yapman beni mutlu etmiyor. Bunu bir sır olarak yapman beni mutlu etmiyor. Stay-2 2005 info-icon
[Scoffs] Well, I'm not happy you're counting my pills in secret. Ben de senin benim haplarımı gizlice saymandan mutlu değilim. Ben de senin benim haplarimi gizlice saymandan mutlu degilim. Ben de senin benim haplarımı gizlice saymandan mutlu değilim. Stay-2 2005 info-icon
I can't make them disappear. Kaybolmalarını sağlayamam. Kaybolmalarini saglayamam. Kaybolmalarını sağlayamam. Stay-2 2005 info-icon
I wish I could. Keşke yapabilseydim. Keske yapabilseydim. Keşke yapabilseydim. Stay-2 2005 info-icon
I made you a promise. Sana bir söz verdim. Sana bir soz verdim. Sana bir söz verdim. Stay-2 2005 info-icon
[Sighs] I gotta go. Gitmem gerek. Stay-2 2005 info-icon
I'll see you at home. Evde görüşürüz. Evde gorusuruz. Evde görüşürüz. Stay-2 2005 info-icon
Baby, I think I know your name by now. Yeah, but you called me Henry. Bebeğim, sanırım adını şimdiye kadar biliyorumdur. Evet, ama beni Henry diye çağırdın. Bebegim, sanirim adini simdiye kadar biliyorumdur. Evet, ama beni Henry diye cagirdin. Bebeğim, sanırım adını şimdiye kadar biliyorumdur. Evet, ama beni Henry diye çağırdın. Stay-2 2005 info-icon
Sam, I know who you are. I promise. Sam, kim olduğunu biliyorum. Gerçekten. Sam, kim oldugunu biliyorum. Gercekten. Sam, kim olduğunu biliyorum. Gerçekten. Stay-2 2005 info-icon
[Woman] Do you get nervous? Korkuyor musun? Stay-2 2005 info-icon
It's a great part, but she should resist more. Harika bir parça; ama daha fazla direnmeli. Harika bir parca; ama daha fazla direnmeli. Harika bir parça; ama daha fazla direnmeli. Stay-2 2005 info-icon
She just takes his abuse and walks into the river. [Henry] You should use that. Onun suçunu alıp nehre doğru yürüyor. Bunu kullanmalısın. Onun sucunu alip nehre dogru yuruyor. Bunu kullanmalisin. Onun suçunu alıp nehre doğru yürüyor. Bunu kullanmalısın. Stay-2 2005 info-icon
All without a fight. [Woman] Can we come and see you? Kavgasız bir şekilde hepsini. Gelip sizi görebilir miyiz? Kavgasiz bir sekilde hepsini. Gelip sizi gorebilir miyiz? Kavgasız bir şekilde hepsini. Gelip sizi görebilir miyiz? Stay-2 2005 info-icon
She's good. Oh, I got something for her. İyi. Onun için bir şey aldım. İyi. Onun icin bir sey aldim. İyi. Onun için bir şey aldım. Stay-2 2005 info-icon
I hear she's a beautiful girl. Çok güzel bir kız olduğunu duyuyorum. Cok guzel bir kiz oldugunu duyuyorum. Çok güzel bir kız olduğunu duyuyorum. Stay-2 2005 info-icon
The fear to go away, I guess. Korkunun gitmesi için sanırım. Korkunun gitmesi icin sanirim. Korkunun gitmesi için sanırım. Stay-2 2005 info-icon
How do I know she won't try again? Tekrar denemeyeceğini nasıl bilebilirim? Tekrar denemeyecegini nasil bilebilirim? Tekrar denemeyeceğini nasıl bilebilirim? Stay-2 2005 info-icon
Oh, shit. [Laughing] Kahretsin... Stay-2 2005 info-icon
"Father, can't you see that I'm burning?" "Baba, yandığımı görmüyor musun?" "Baba, yandigimi gormuyor musun?" "Baba, yandığımı görmüyor musun?" Stay-2 2005 info-icon
I can come back. No, no. You're all right. Daha sonra gelebilirim. Hayır, hayır. Önemli değil. Daha sonra gelebilirim. Hayir, hayir. Onemli degil. Daha sonra gelebilirim. Hayır, hayır. Önemli değil. Stay-2 2005 info-icon
I don't mind. Do you know Dr. Patterson? Benim için sakıncası yok. Dr. Patterson'ı tanıyor musun? Benim icin sakincasi yok. Dr. Patterson'i taniyor musun? Benim için sakıncası yok. Dr. Patterson'ı tanıyor musun? Stay-2 2005 info-icon
[Whispering] What the fuck? Bu da ne böyle? Bu da ne boyle? Bu da ne böyle? Stay-2 2005 info-icon
[Patterson] Sam? I watched you die. Sam? Ölümünü izledim. Sam? Olumunu izledim. Sam? Ölümünü izledim. Stay-2 2005 info-icon
No, he didn't say anything about you. I don't think Leon even knows you. Hayır, senin hakkında bir şey söylemedi. Leon'un seni tanıdığını bile sanmıyorum. Hayir, senin hakkinda bir sey soylemedi. Leon'un seni tanidigini bile sanmiyorum. Hayır, senin hakkında bir şey söylemedi. Leon'un seni tanıdığını bile sanmıyorum. Stay-2 2005 info-icon
Now, listen, I've known Leon a long time. He doesn't have any children. Şimdi, dinle, Leon'u uzun zamandır tanırım. Onun hiç çocuğu yok. Simdi, dinle, Leon'u uzun zamandir tanirim. Onun hic cocugu yok. Şimdi, dinle, Leon'u uzun zamandır tanırım. Onun hiç çocuğu yok. Stay-2 2005 info-icon
Do you think I don't recognize my own father? Kendi babamı tanımayacağımı mı zannediyorsun? Kendi babami tanimayacagimi mi zannediyorsun? Kendi babamı tanımayacağımı mı zannediyorsun? Stay-2 2005 info-icon
I saw all the blood, and I watched him die. Tüm o kanı gördüm ve onun ölüşünü izledim. Tum o kani gordum ve onun olusunu izledim. Tüm o kanı gördüm ve onun ölüşünü izledim. Stay-2 2005 info-icon
I did it. Ben yaptım. Ben yaptim. Ben yaptım. Stay-2 2005 info-icon
[Sobbing] It's my fault. Benim hatam. Stay-2 2005 info-icon
[Sobbing Continues] I don't remember. Hatırlamıyorum. Hatirlamiyorum. Hatırlamıyorum. Stay-2 2005 info-icon
Sometimes we don't want to remember, but I think you have to try. Bazen hatırlamak istemeyiz; ama sanırım denemek zorundasın. Bazen hatirlamak istemeyiz; ama sanirim denemek zorundasin. Bazen hatırlamak istemeyiz; ama sanırım denemek zorundasın. Stay-2 2005 info-icon
Henry.! Henry! Stay-2 2005 info-icon
[Beeps] [Sam's Voice On Recording] Henry, listen. Henry, dinle. Stay-2 2005 info-icon
Stay with us here, all right? Is that your voice? Burada bizimle kal, tamam mı? Bu senin sesin mi? Burada bizimle kal, tamam mi? Bu senin sesin mi? Burada bizimle kal, tamam mı? Bu senin sesin mi? Stay-2 2005 info-icon
I didn't leave that message. O mesajı ben bırakmadım. O mesaji ben birakmadim. O mesajı ben bırakmadım. Stay-2 2005 info-icon
I'll notify the police, but they won't do anything. Polisi bilgilendireceğim; ama bir şey yapmayacaklar. Polisi bilgilendirecegim; ama bir sey yapmayacaklar. Polisi bilgilendireceğim; ama bir şey yapmayacaklar. Stay-2 2005 info-icon
Then I'll find him. O halde onu ben bulurum. Stay-2 2005 info-icon
[Boy] But is he gonna die? Ama ölecek mi? Ama olecek mi? Ama ölecek mi? Stay-2 2005 info-icon
"Henry Letham has a fertile, powerful imagination. "Henry Letham'ın yaratıcı ve çok güçlü bir hayal gücü var. "Henry Letham'in yaratici ve cok guclu bir hayal gucu var. "Henry Letham'ın yaratıcı ve çok güçlü bir hayal gücü var. Stay-2 2005 info-icon
If he maintains his concentration, he will create new worlds with his art." Konsantrasyonunu sağlayabilirse, sanatı ile yeni dünyalar yaratabilir." Konsantrasyonunu saglayabilirse, sanati ile yeni dunyalar yaratabilir." Konsantrasyonunu sağlayabilirse, sanatı ile yeni dünyalar yaratabilir." Stay-2 2005 info-icon
Did you ever hear of an artist named Tristan R�veur? Yeah, of course. Tristan Rêveur diye bir sanatçı duydun mu hiç? Evet, tabii ki. Tristan Rêveur diye bir sanatci duydun mu hic? Evet, tabii ki. Tristan Rêveur diye bir sanatçı duydun mu hiç? Evet, tabii ki. Stay-2 2005 info-icon
Do you like his work? I've never seen it. Nobody has. Çalışmalarını sever misin? Hiç görmedim ki. Hiç kimse görmedi. Calismalarini sever misin? Hic gormedim ki. Hic kimse gormedi. Çalışmalarını sever misin? Hiç görmedim ki. Hiç kimse görmedi. Stay-2 2005 info-icon
"Un suicide �l�gant est I'oeuvre d'art finale." "Un suicide élégant est I'oeuvre d'art finale." Stay-2 2005 info-icon
"An elegant suicide is the ultimate work of art." "Sade bir intihar en güçlü sanatsal çalışmadır." "Sade bir intihar en guclu sanatsal calismadir." "Sade bir intihar en güçlü sanatsal çalışmadır." Stay-2 2005 info-icon
Ah, Jesus. He's Henry's favorite artist. Tanrım. O Henry'nin en sevdiği sanatçı. Tanrim. O Henry'nin en sevdigi sanatci. Tanrım. O Henry'nin en sevdiği sanatçı. Stay-2 2005 info-icon
Talk to him? First I've gotta find him. Onunla konuşmak mı? Önce onu bulmam gerek. Onunla konusmak mi? Once onu bulmam gerek. Onunla konuşmak mı? Önce onu bulmam gerek. Stay-2 2005 info-icon
Well, even if he does, I can't let you talk to him. Gelse bile, onunla konuşmana izin veremem. Gelse bile, onunla konusmana izin veremem. Gelse bile, onunla konuşmana izin veremem. Stay-2 2005 info-icon
I'd violate every rule in the book. Kitaptaki her kuralı çiğnemiş olurum. Kitaptaki her kurali cignemis olurum. Kitaptaki her kuralı çiğnemiş olurum. Stay-2 2005 info-icon
Yeah, but I treat people every day with conditions I've never experienced myself. Evet, ama her gün benim hiç yaşamadığım koşullara sahip insanları tedavi ediyorum. Evet, ama her gun benim hic yasamadigim kosullara sahip insanlari tedavi ediyorum. Evet, ama her gün benim hiç yaşamadığım koşullara sahip insanları tedavi ediyorum. Stay-2 2005 info-icon
You know, the day I did it... Benim yaptığım günü biliyorsun. Benim yaptigim gunu biliyorsun. Benim yaptığım günü biliyorsun. Stay-2 2005 info-icon
I took two razor blades to the bathtub. Küvete girerken iki tane jilet aldım. Kuvete girerken iki tane jilet aldim. Küvete girerken iki tane jilet aldım. Stay-2 2005 info-icon
Because I knew that once I started to bleed, I'd get weak... Çünkü kanamaya başladığım zaman zayıf düşecektim... Cunku kanamaya basladigim zaman zayif dusecektim... Çünkü kanamaya başladığım zaman zayıf düşecektim... Stay-2 2005 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 155907
  • 155908
  • 155909
  • 155910
  • 155911
  • 155912
  • 155913
  • 155914
  • 155915
  • 155916
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim