• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 155552

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
As for you, Sana gelince... Size gelince,... Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
you said you've been feeling unwell? ...pek iyi değilim demiştin, değil mi? ...rahatsız hissettiğinizi söylemiştiniz. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
Tired? Yorgun musun? Yorgun musunuz? Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
Somewhat. Sayılırım. Biraz. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
Any visual symptoms? Shadows or flashes in your field of vision? Görsel belirtiler var mı? Görüşünde parlamalar ya da gölgeler var mı? Görsel semptomlar var mı? Gölgeler veya görüş alanınızda parlamalar? Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
Sort of. Yes. Biraz. Evet. Biraz var. Evet. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
What about auditory symptoms? Peki ya işitsel belirtiler? Peki ya işitsel semptomlar? Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
Occasional ringing or buzzing or whistling? Arada sırada çınlama, vızıldama ya da fısıldama falan var mı? Ara sıra çınlama, uğultu veya vınlama oluyor mu? Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
We need to talk. Konuşmamız gerek. Konuşmamız gerekiyor. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
Yes. The occasional buzzing. Somewhere private. Evet. Arada sırada vızıldama var. Özel bir yerde. Evet. Ara sıra uğultu oluyor. Tenha bir yerde. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
There it goes again. İşte yine oluyor. Şimdi yine var. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
I bet you haven't been sleeping very well, Bu inceleme nedeniyle... Sanırım fazla iyi uyuyamıyorsunuz,... Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
what with this whole probationary review... ...pek iyi uyuyamadığına dair bahse girerim. ...bu değerlendirme süreci başladığından beri. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
Of course. That's it exactly. Tabii ya. Kesinlikle o yüzden. Tabii ki. Kesin ondandır. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
You're obviously under a lot of stress, and sometimes anxiety Görünüşe göre büyük bir stres ve gerginlik altındasın... Belli ki stres altındasınız ve bazen endişe... Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
can manifest itself in a variety of ways, ...o da kendini bir kaç şekilde gösterebilir... ...birçok şekilde kendini gösterebilir,... Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
but these are gonna help you relax ...ama bunlar rahatlamana... ...ama bunlar sizin rahatlamanızı... Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
and sleep through the night. ...ve gece uyumana yardımcı olacak. ...ve gece boyunca uyumanızı sağlayacaktır. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
And hopefully, once you're well rested, you'll be feeling much better, Ve umarım ki, iyice dinlendiğinde, çok daha iyi hissedeceksin... Ve umarım, dinlendiğinizde, çok daha iyi hissedeceksiniz,... Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
and your symptoms will disappear. But if they don't, ...ve belirtiler kaybolacak. Ama eğer kaybolmazlarsa... ...ve semptomlarınız kaybolacak. Ama kaybolmazlarsa,... Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
come back and see me. Okay? ...tekrar gelip beni gör. Olur mu? ...beni tekrar görün. Tamam mı? Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
Thank you, Doctor. Teşekkürler, Doktor. Teşekkür ederim, Doktor. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
I wouldn't advise taking those. Onları almanı tavsiye etmem. Onları almayı tavsiye etmem. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
How long have you been standing there? Sorry. I didn't wanna disturb you. Ne kadar zamandır orada duruyorsun? Affedersin. Ben sadece... seni rahatsız etmek istemedim. Ne kadardır orada dikiliyorsun? Üzgünüm. Sadece seni rahatsız etmek istemedim. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
You seemed deep in thought. I'm always deep in thought. Derin düşüncelere dalmış gibiydin. Her zaman öyleyimdir. Derin düşünceye dalmış gibiydin. Ben hep derin düşünceye dalarım. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
Keeps me sharp. Beni hazır tutuyor. Beni uyanık tutuyor. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
And sleepless. Ve uykusuz. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
So, what are you working on? Peki, ne üstünde çalışıyorsun? Eee, ne üzerinde çalışıyorsun? Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
I'm just analyzing the readings from the radiation of the device. Cihazın yaydığı radyasyon ölçümlerini Sadece cihazın yaydığı radyasyon ölçümlerini analiz ediyorum. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
Jeez, the radiation. Tanrım, tekrar mı radyasyon. Tanrım, yine mi radyasyon. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
I'm just killing time till Woolsey gives us the green light Sadece Woolsey bize o şeyden verileri almamız için... Sadece Woolsey bize bu şeyin içinden bilgi çıkarmaya... Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
to start data retrieval on that thing. ...yeşil ışık verene kadar zaman öldürüyorum. ...yeşil ışık yakana kadar zaman öldürüyorum. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
You think he will? Of course. This is huge... Sence izin verecek mi? Elbette. Bu devasa bir şey... Sence yeşil ışık yakacak mı? Tabii ki. Bu muazzam bir şey. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
The achievements of an alien race, are you kidding me? Uzaylı bir ırkın kaydedilmiş günlükleri bunlar, benimle dalga mı geçiyorsun? Bir uzaylı ırkının başarılarının kayıtları, dalga mı geçiyorsun? Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
The modulated, ultra low frequency emanating from the device... Cihazdan gelen, ayarlanmış, süper düşük frekans... Cihazdan yayılan ayarlanmış, çok düşük frekans... Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
I've seen something like this before. Daha önce buna benzer bir şey görmüştüm. Daha önce bunun gibi bir şey görmüştüm. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
I'm sorry I made you doubt your sanity. Akıl sağlığını düşünmene neden olduğum için üzgünüm. Akıl sağlığından şüphe etmene neden olduğum için üzgünüm. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
Who are you? What are you? Kimsin sen? Nesin sen? Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
A physical manifestation Senin bilinçaltındaki romantik ve cinsel ideallerin... Ben senin bilinçaltı romantik... Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
of your subconscious romantic and sexual ideals. ...fiziksel bir sunumuyum. ...ve cinsel hayallerinin fiziksel bir görünümüyüm. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
You're not crazy. You're really seeing me. Sen deli değilsin. Beni gerçekten görüyorsun. Deli değilsin. Beni gerçekten görüyorsun. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
Why? I'm sorry I had to deceive you, Neden? Seni kandırmak zorunda kaldığım için üzgünüm... Neden? Seni aldattığım için üzgünüm,... Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
but the survival of an entire civilization is at stake. ...ama bütün bir uygarlığın kurtuluşu tehlikede. ...ama bütün bir medeniyetin hayatı tehlikede. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
This has something to do Bunun Dr. McKay'in bulduğu cihazla... Bu Dr. McKay'in bulduğu... Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
with that device Dr. McKay recovered, doesn't it? ...bir ilgisi var, değil mi? ...cihazla alakalı, değil mi? Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
She can't see me. O beni göremez. Beni göremez. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
I thought I heard you talking with someone. Seni biriyle konuşurken duydum sanki. Senin biriyle konuştuğunu duydum sanki. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
I was running through the pep talk Mikrobiyolojideki gruba vereceğim... Mikrobiyoloji ekibine yapacağım... Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
I'm going to be giving the gang in microbiology. ...destekleyici konuşmanın üstünden geçiyordum. ...moral konuşmasının üzerinden geçiyordum. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
You know, I saw you on the balcony this afternoon talking with... Biliyor musun, seni akşam üzeri balkonda... Biliyor musun, seni bu öğleden sonra balkonda kendi kendine... Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
yourself. ...kendi kendine konuşurken gördüm. ...konuşurken gördüm. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
occasionally do verbalize my thoughts. It helps me put things in perspective. ...arada sırada düşüncelerimi sözle söylerim. İşlere bakış açısı getirmeme yardım ediyor. ...ara sıra düşüncelerimi dile getiririm. Olayları daha derinlemesine incelememi sağlıyor. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
A casual observer might find that sort of behavior a little disconcerting, Tesadüfi bir izleyici, o tür davranışı biraz rahatsız edici bulabilir... Rastgele bir gözlemci bu tip bir davranışı biraz endişelendirici bulabilir,... Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
especially coming from someone in your position... ...özellikle de zor bir kararla karşı karşıya kalan... ...özellikle senin konumunda ve önemli bir kararla... Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
faced with a very important decision. ...senin pozisyonundaki biri bunu yapıyorsa. ...karşı karşıya olan biri için. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
Another nail in my coffin? Tabutumdaki başka bir çivi daha mı? Bana son darbeyi mi vuruyorsun? Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
Dr. McKay briefed me on the device he recovered. Dr. McKay bana bulduğu cihazı anlattı. Dr. McKay bana bulduğu cihaz hakkında kısaca bilgi verdi. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
Yes, it is an impressive find. Evet, etkileyici bir keşif. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
That doesn't belong to you. Please... O sana ait değil. Lütfen... O size ait değil. Lütfen... Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
sit down. Otur. ...oturun. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
He tells me you've delayed giving the go ahead Bana senin verileri alma işlemini... Bilgi çıkarma işlemini... Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
on the data retrieval. ...ertelediğini söyledi. ...ertelediğinizi söyledi. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
I'm not sure if Dr. McKay explained the dilemma we're facing... Dr. Mckay sana benim içinde olduğum ikilemden bahsetti mi, bilmiyorum... Dr. McKay size karşı karşıya olduğumuz ikilemden bahsetti mi bilmiyorum... Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
I can't even believe you're considering letting this slip away. Senin bunun gitmesine izin vermeyi düşündüğüne inanamıyorum. Bunun sıvışıp gitmesine izin vermeyi düşündüğünüze bile inanamıyorum. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
There are other issues to consider. Göz önüne alınması gereken başka noktalar da var. Göz önünde bulundurulması gereken başka sorunlar da var. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
Such as? The fate of another race. Ne gibi? Başka bir ırkın kaderi gibi. Ne gibi? Başka bir ırkın kaderi. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
Will you stay out of this! Şuna karışmayı kesecek misin! Bu işe karışmasan olmaz mı? Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
I will do no such thing. Öyle bir şey yapmayacağım. Öyle bir şey yapamam. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
Their civilization is dead. Ours, on the other hand, is alive, Uygarlıkları öldü. Diğer yandan, bizimkisi hayatta... Onların medeniyeti yok oldu. Bizimkisi ise diğer yandan hala hayatta... Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
and we could use that information. ...ve biz o bilgiyi kullanabiliriz. ...ve o bilgi işimize yarayabilir. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
We'd be robbing a civilization of the opportunity to rebuild itself. Bir uygarlığın kendini tekrar inşa etme şansını çalıyor olacağız. Bir medeniyetin kendini yeniden inşa etme fırsatını elinden almış oluruz. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
There's no guarante that a civilization will evolve O uygarlığın tohumlama işleminden... Tohumlama işlemi sonucunda bir medeniyetin... Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
from the seeding process. ...sonra evrim geçireceği garanti değil. ...gelişeceğinin garantisi yok. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
The entire race could die out before it even reached sentient status. Bilinçli seviyeye gelemeden bile bütün bir ırk ölebilir. Akıllı seviyeye gelmeden bütün ırk ölebilir bile. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
And we would be throwing away an incredible opportunity. Ve biz muhtemelen mükemmel bir şansı kaçırmış oluruz. O zaman da biz inanılmaz bir fırsatı ziyan etmiş oluruz. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
consigning billions of potential lives ...milyarlarca potansiyel yaşamı... ...milyarlarca potansiyel yaşamı ölüme... Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
to oblivion. ...unutulmaya mahkum ederiz. ...terk etmiş oluruz. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
I can't believe your good fortune, Richard. Seni şansına inanamıyorum, Richard. Bu kadar şanslı olduğuna inanamıyorum, Richard. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
This is your opportunity to show the team back home you can play ball. Bu senin evdeki takıma oyunu oynayabileceğini göstermek için şansın. Bu Dünya'daki ekibe işbirliği yapabileceğini gösterme fırsatı. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
Follow procedure and save your job, Prosedürü izleyip işini kurtar... İşleme devam emri ver ve işini kurtar,... Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
or you can hand it to me on a silver platter. ...ya da onu bana gümüş tepside sunabilirsin. ...ya da bana gümüş tepside sunabilirsin. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
How dare you threaten me? Beni nasıl tehdit edersin? Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
It's not a threat, Richard. Bu bir tehdit değil, Richard. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
I'm simply telling you how things are going to play out Eğer o cihazı kaybedersek... Ben sadece sana o cihazı kaybedersek, işlerin... Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
if we lose that device. ...olacakların basitçe bir açıklaması. ...nasıl gelişeceğini anlatıyorum. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
Richard, please. They were a kind and peaceful race, Richard, lütfen. Onlar kurtarılmayı hak eden... Richard, lütfen. Onlar kurtarılmayı hak eden,... Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
one well worth saving. ...nazik ve barışçıl bir ırktılar. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
We need to get rid of it! Ondan kurtulmamız lazım! Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
The energy signature that device is giving off Cihazdan gelen enerji izi M1B 129'da... Cihazdan yayılan enerji sinyali... Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
is very similar to one we encountered on M1B 129. ...karşılaştığımızla çok benzer. ...M1B 129'da karşılaştığımızınkine çok benzer. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
It can induce mass hallucinations. Toplu halüsinasyonlara sebep olabilir. Toplu halüsinasyonlara neden olabilir. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
Or function as a means of communication between two very different species. Ya da iki değişik ırk arasında iletişim aracı olabilir. Ya da iki farklı türün birbirleriyle iletişim kurması için bir araç olabilir. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
Let's act quickly. Çabuk hareket edelim. Hemen hareket edelim. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
Salvage the data and destroy the device. Verileri alıp, cihazı yok et. Veriyi kurtarıp cihazı yok edelim. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
Thank you all... İkinize de... Hepinize beni... Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
both for enlightening me. ...beni aydınlattığınız için teşekkür ederim. ...aydınlattığınız için teşekkür ederim. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
I'll make my decision shortly. Kararımı kısa zamanda vereceğim. Birazdan kararımı vereceğim. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
Why don't you tell me what's going on? ...neden bana neler olduğunu anlatmıyorsun? Bana neler olduğunu söylemeye ne dersin? Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
This has gone on long enough. Use your other hand. Bu yeterince uzadı. Diğer elini kullan. Bu iş çok uzun sürdü. Diğer elini kullan. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
I have no intention of letting you die. Seni ölüme bırakmak gibi bir niyetim yok. Ölmene izin vermeye niyetim yok. Stargate: Atlantis Remnants-1 2008 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 155547
  • 155548
  • 155549
  • 155550
  • 155551
  • 155552
  • 155553
  • 155554
  • 155555
  • 155556
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim