Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 15494
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
"Hey, who's wearing the coleslaw?" | "Oha! Biri lahana suyu falan mı sürmüş?" "Oha! Biri lahana suyu falan mı sürmüş?" | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Do you know how hard it is to get laid when you smell like coleslaw? | Lahana gibi kokarken, yatağa atacak birini bulmak ne kadar zor biliyor musunuz? Lahana gibi kokarken, yatağa atacak birini bulmak ne kadar zor biliyor musunuz? | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Jesus, Josh, why don't you show a little class? | Tanrım Josh, iş ahlâkı denen bir şey var herhalde? Tanrım Josh, iş ahlâkı denen bir şey var herhalde? | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
The guy just got fired. | Adam daha yeni kovuldu. Adam daha yeni kovuldu. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
You can't go lower. It's a shitty job, Tim. | Sen düşecek adam değilsin. Bu iş çok boktan bir iş be Tim. Sen düşecek adam değilsin. Bu iş çok boktan bir iş be Tim. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Do you think Julie's gonna marry you then? | Hem o zaman Julie seninle evlenir mi dersin? Hem o zaman Julie seninle evlenir mi dersin? | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
The whole reason we bought the plant was to shut the factory, | O fabrikayı almamızın tek nedeni, imalathaneyi kapatmak... O fabrikayı almamızın tek nedeni, imalathaneyi kapatmak... | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
shed the workforce and sell the equipment. | ...çalışanları şutlamak ve ekipmanları satmaktı. ...çalışanları şutlamak ve ekipmanları satmaktı. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
But now, it's all contaminated with low level radiation. | Ama şimdi, her yerinden düşük seviyeli radyasyon yayılıyor. Ama şimdi, her yerinden düşük seviyeli radyasyon yayılıyor. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
hat our colleague, Doug Jacobson, has been relieved of his duties. I | ...Doug Jacobson arkadaşımız, görevinden azledildi. ...Doug Jacobson arkadaşımız, görevinden azledildi. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
I want ten ideas to make up for his mistakes. | ...herkesten, onun hatalarını telafi edecek 10 fikir bekliyorum. ...herkesten, onun hatalarını telafi edecek 10 fikir bekliyorum. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
What are you doing? I have an idea. | Ne yapıyorsun sen öyle? Benim bir fikrim var. Ne yapıyorsun sen öyle? Benim bir fikrim var. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
An analyst... | Bir analist... Bir analist... | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Novelty lamps. Great idea. | Kovandan lamba. Çok orijinal bir fikir. Kovandan lamba. Çok orijinal bir fikir. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
When Martin isn’t busy running his family’s business into the ground, | Martin, aile işini batırmak haricindeki zamanlarında... Martin, aile işini batırmak haricindeki zamanlarında... | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
The business is going under, but his personal fortune is vast. | Şirkette işler berbat durumda ama şahsî serveti muazzam büyüklükte. Şirkette işler berbat durumda ama şahsî serveti muazzam büyüklükte. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
But we'll make millions managing his personal portfolio. | Fakat, kendisinin özel portföyünü yönetmek bize milyonlar kazandıracaktır. Fakat, kendisinin özel portföyünü yönetmek bize milyonlar kazandıracaktır. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Actually, I was hoping I could take the lead. | Aslında bu işi ben yönetirim diye düşünmüştüm. Aslında bu işi ben yönetirim diye düşünmüştüm. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Let me think... no. | Bir düşüney...Hayır. Bir düşüney...Hayır. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
You know what they say... tallest tree gets chopped down first. | Ne derler bilirsin hani... Çabuk uzayan dal, ilk kesilen olurmuş. Ne derler bilirsin hani... Çabuk uzayan dal, ilk kesilen olurmuş. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Have you got a second? | Bir saniyeniz var mı? Bir saniyeniz var mı? | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Come in! | Gel içeri! Gel içeri! | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
You can just set your bombs by the door. | Bombalarını kapının yanına bırakabilirsin. Bombalarını kapının yanına bırakabilirsin. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
You put on quite a show in there. Sit down, | İçeride güzel bir gösteri yaptın doğrusu. İçeride güzel bir gösteri yaptın doğrusu. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Yep. Better than it did on Jacobson. You're gonna need a nicer watch. | He valla. Jacobson'dan daha kalıplı duruyor. Güzel bir de saat aldın mı tamamdır. He valla. Jacobson'dan daha kalıplı duruyor. Güzel bir de saat aldın mı tamamdır. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Nicer watch, nicer suit. | Güzel bir saat. Güzel bir takım. Güzel bir saat. Güzel bir takım. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Hey, to the ballsiest guy on the sixth floor. | Altıncı katın en taşaklı adamına içelim o zaman. Altıncı katın en taşaklı adamına içelim o zaman. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Does that mean this is my new office? | Bu oda artık benim mi yani? Bu oda artık benim mi yani? | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
We're... collectors. | Bizler...koleksiyoncuyuz. Bizler...koleksiyoncuyuz. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
There you go. Look at that. | Al bak. İzle. Al bak. İzle. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
He took first prize. He's an idiot. 1 | Birincilik ödülünü o aldı. Salağın teki ya bu. Birincilik ödülünü o aldı. Salağın teki ya bu. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
You invite idiots to dinner and make fun of them? | Salakları yemeğe çağırıyor, sonra da onlarla eğleniyorsunuz yani? Salakları yemeğe çağırıyor, sonra da onlarla eğleniyorsunuz yani? | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
I know, right? It's completely messed up. | Aynen öyle. Bildiğin gibi değil. Aynen öyle. Bildiğin gibi değil. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
and we release him out in the wild, none the wiser. | ...sonra da salıvereceğiz gidecek, hepsi bu. ...sonra da salıvereceğiz gidecek, hepsi bu. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Just have a little subtlety when you pick your guy. | Ama adamını seçerken zekice davran. Ama adamını seçerken zekice davran. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Fender's a connoisseur. | Fender bu işin piridir. Fender bu işin piridir. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Exactly. And you don't see his shit here, anymore, do you? | Aynen. Bak bakalım etrafta ondan bir iz var mı? Aynen. Bak bakalım etrafta ondan bir iz var mı? | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Hey. Hey! | Selam. Selam. Selam. Selam. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Congratulations. | Bravo. Bravo. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
So how did it go? What happened today? | Nasıl geçti? Neler oldu bugün? Nasıl geçti? Neler oldu bugün? | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Oh, I'll tell you later. Look at this crowd! | Sonra anlatırım. Şu kalabalığa bak! Sonra anlatırım. Şu kalabalığa bak! | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
I know, it's amazing. We actually sold every painting. | Evet, inanılmaz. Tüm tabloları sattık. Evet, inanılmaz. Tüm tabloları sattık. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
The director of San Francisco MoMA is here. | MoMA San Francisco Müdürü de geldi. MoMA San Francisco Müdürü de geldi. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
His name is Steve Doche. | İsmi Steve Doche. İsmi Steve Doche. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
And I thought that it was pronounced "Douche." | Ama ben soyadının "Douche" (pislik) şeklinde söylendiğini sanıyordum. Ama ben soyadının "Douche" (pislik) şeklinde söylendiğini sanıyordum. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
...and he's giving Kieran a solo show, and he wants me to curate it. | ...ve Kieran'a sergi teklif etti, benim de bu işi yönetmemi istiyor. ...ve Kieran'a sergi teklif etti, benim de bu işi yönetmemi istiyor. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
You’re stunning and you’re smart an you’re just awful with pronunciation. | Büyüleyicisin, zekisin ama telaffuzun sıfır. Büyüleyicisin, zekisin ama telaffuzun sıfır. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
I want to spend the rest of my life with you. | Hayatımın kalanını seninle geçirmeyi çok istiyorum. Hayatımın kalanını seninle geçirmeyi çok istiyorum. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
But remember when you asked me before, | Ama hatırlarsan daha önce de sormuştun... Ama hatırlarsan daha önce de sormuştun... | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Wow, it's packed. | Vay canına, ana baba günü. Vay canına, ana baba günü. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
may said, "i mink mars disgusting." | "İğrenç ötesi bir şey." demişti. "İğrenç ötesi bir şey." demişti. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
I said, "Good! I want it to disgust you." | Ben de dedim ki "Ne güzel işte! İğrenilsin diye yaptım zaten." Ben de dedim ki "Ne güzel işte! İğrenilsin diye yaptım zaten." | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Sometimes I'll be working on a piece and I'll think, "No, this is bullshit." | Bazen, bir parça üzerinde çalışırken içimden derim ki "Yok artık bokunu çıkardın." Bazen, bir parça üzerinde çalışırken içimden derim ki "Yok artık bokunu çıkardın." | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
So I will literally rub bull excrement on the piece as a meta... metaphor. | O zaman o eserin üzerine bok alıp sıvarım, mecazi bir anlam vermek için. O zaman o eserin üzerine bok alıp sıvarım, mecazi bir anlam vermek için. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
The stockbroker. No. No. | Borsacı. Hayır. Hayır. Borsacı. Hayır. Hayır. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
I work for a private equity firm that specializes in distressed assets. | Haczedilmiş aktifler konusunda uzmanlaşmış bir özel sermaye şirketinde çalışıyorum. Haczedilmiş aktifler konusunda uzmanlaşmış bir özel sermaye şirketinde çalışıyorum. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
So kind of a stockbroker. Almost nothing like a stockbroker. | Yani bir çeşit borsacı işte. Yani bir çeşit borsacı işte. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
It's the way I remember people. You're stockbroker Tim. | İnsanları ancak bu şekilde hatırlayabiliyorum. Sen borsacısın Tim. İnsanları ancak bu şekilde hatırlayabiliyorum. Sen borsacısın Tim. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Hey, so what do you think? | Ne düşünüyorsun? Ne düşünüyorsun? | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
They're so big. And you're in all of them. | Kocaman kocamanlar. Hepsinde de sen varsın. Kocaman kocamanlar. Hepsinde de sen varsın. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Enjoy. | Keyfine bak. Keyfine bak. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
I have a little ranch... I say little. | Küçük bir çiftliğim var benim. Küçük dediğime bakma... Küçük bir çiftliğim var benim. Küçük dediğime bakma... | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
It's absolutely massive if you actually measure, | ...ölçmeye kalksan günler yetmez. ...ölçmeye kalksan günler yetmez. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
One of my zebras was in labor. It was a messy business. | Zebralarımdan birisi doğurmak üzereydi. Çok pis bir iştir. Zebralarımdan birisi doğurmak üzereydi. Çok pis bir iştir. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
The foal was in breech. At about the 22nd hour, | Yavru ters geliyordu. Doğumun 22. saatinde... Yavru ters geliyordu. Doğumun 22. saatinde... | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
I just said, "Stuff it." | ...artık dedim ki "Kesin şunu" ...artık dedim ki "Kesin şunu" | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
And I just thrust my hand in, turned the little guy around. | Sonra soktum elimi dirseğime kadar ve çevirdim ufaklığı. Sonra soktum elimi dirseğime kadar ve çevirdim ufaklığı. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Do you have any idea what it’s like | Nasıl bir şey olduğunu düşünebiliyor musun Tim? Nasıl bir şey olduğunu düşünebiliyor musun Tim? | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
No, I don't. You should try it, Tim. It's magical. | Hayır, düşünemiyorum. Hayır, düşünemiyorum. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Oh, wow, that's disgusting. I don't think I get it, Kieran. | Vay be, iğrenç bir şey. Hiç anlamıyorum ben bunları Kieran. Vay be, iğrenç bir şey. Hiç anlamıyorum ben bunları Kieran. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
What does it make you think of? | Peki burada ne görüyorsun? Peki burada ne görüyorsun? | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Then you get it. | Doğru görmüşsün. Doğru görmüşsün. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Julie gets it. | Julie de gördü. Julie de gördü. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Hi, I need you to talk to a buyer. This way. | Gel, bir alıcıyla tanışmanı istiyorum. Şurada. Gel, bir alıcıyla tanışmanı istiyorum. Şurada. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
See you in a bit. | Hemen geliyorum. Hemen geliyorum. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
OK, so you're just completely immune to his animal magnetism? | Tamam, yani diyorsun ki onun hayvani çekiciliği beni hiç etkilemedi? Tamam, yani diyorsun ki onun hayvani çekiciliği beni hiç etkilemedi? | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
He looks good in a pair of hooves. What can I say? | Toynaklı hali hiç fena değildi. Ne diyebilirim ki? Toynaklı hali hiç fena değildi. Ne diyebilirim ki? | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
So, are you gonna tell me what happened today? | Bugün olanları anlatacak mısın artık bana? Bugün olanları anlatacak mısın artık bana? | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
I think I might've gotten that promotion. | Galiba o beklediğim terfii aldım. Galiba o beklediğim terfii aldım. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Well... When? When do you start? | Şey... Ne zaman? Ne zaman başlıyorsun? Şey... Ne zaman? Ne zaman başlıyorsun? | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
No, it's not really a girlfriend type thing. | Hayır. Kızların katılacağı türden bir şey değil bu. Hayır. Kızların katılacağı türden bir şey değil bu. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
OK, that is messed up. I know, | Manyakça bir şey. Biliyorum. Manyakça bir şey. Biliyorum. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Oh, yeah. No, absolutely. | Evet. Tabi ki öyle yaptım. Evet. Tabi ki öyle yaptım. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
and I have to stay in bed for a few days. | ...birkaç gün evde yatmam gerektiğini söyle. ...birkaç gün evde yatmam gerektiğini söyle. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
but sometimes in life you have to do the right thing. | ...ama bazen, hayatta doğru şeyi yapman gerekir. ...ama bazen, hayatta doğru şeyi yapman gerekir. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Just lie. l!'s not that hard. I'm texting a lie right now! | Bas yalanı gitsin! O kadar zor değil. Şu anda yalan bir mesaj yazıyorum mesela. Bas yalanı gitsin! O kadar zor değil. Şu anda yalan bir mesaj yazıyorum mesela. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Yeah, I'm OK. | Evet, iyiyim. Evet, iyiyim. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Is that a Porsche? Yeah. | Porsche mi bu? Evet. Porsche mi bu? Evet. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
I have been hit by a Datsun before. | Daha önce bir Datsun'a çarpılmıştım. Daha önce bir Datsun'a çarpılmıştım. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Never a Porsche. Oh, man... | Porsche ilk oluyor. Tanrım... Porsche ilk oluyor. Tanrım... | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Are you sure you're OK? I didn't see you. What were you doing? | İyi olduğundan emin misin? Seni görmedim. Ne yapıyordun sen öyle? İyi olduğundan emin misin? Seni görmedim. Ne yapıyordun sen öyle? | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Well, I saw this little guy in the street, I was trying to save him. | Şey, yolda şu küçük arkadaşı gördüm, onu kurtarmaya çalışıyordum. Şey, yolda şu küçük arkadaşı gördüm, onu kurtarmaya çalışıyordum. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
I think it's dead. Yes, that's why he couldn't run away. | Ölüye benziyor o. Evet. O yüzden kaçamadı işte. Ölüye benziyor o. Evet. O yüzden kaçamadı işte. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
A couple more seconds, you would've squished him. | Birkaç saniye daha geciksen, onu ezmiş olacaktın. Birkaç saniye daha geciksen, onu ezmiş olacaktın. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Ready? | Peynir. Peynir. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
No. I would rather not have lawyers get involved. | Hayır, avukatları bu işe karıştırmamak en iyisi. Hayır, avukatları bu işe karıştırmamak en iyisi. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
What would it take to keep the lawyers out? | Avukatları karıştırmamak için ne istiyorsun? Avukatları karıştırmamak için ne istiyorsun? | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
I don't... What do you mean? | Ben...Anlayamadım? Ben...Anlayamadım? | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Hundred dollars. I don't want anything. | Yüz dolar. Ben hiçbir şey istemiyorum. Yüz dolar. Ben hiçbir şey istemiyorum. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
All right... As long as you're OK, then... | Pekâla, tamam. Senin için de uygunsa... Pekâla, tamam. Senin için de uygunsa... | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |