Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 15022
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
where in which I might have overreacted a little bit, and, | ...biraz aşırı tepki vermiş olabilirim, onu tam üç saat... | Descent-1 | 2007 | ![]() |
Ah Hah, I see. Okay. | Gördün mü? Pekala. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
Any more twisted little tales I should know about? | Bilmem gereken böyle başka tuhaf hikayelerin var mı? | Descent-1 | 2007 | ![]() |
Not at this time, your honor. | Şimdilik bu kadar. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
So I was right about fighting over stupid stuff. | Kardeşler aptalca şeyler üzerine kavga eder derken haklıydım yani? | Descent-1 | 2007 | ![]() |
And you admit being wrong for once. | Ayrıca yanıldığını da kabul ettin. Olabilir. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
So, in conclusion, the court finds Maya guilty, | Kısacası mahkeme, Maya'yı suçlu buldu. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
to one amazing kiss from the prosecutor. | ...davacıdan gelecek olan muhteşem bir öpücük. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
I'm suspending that sentence. | Bu cezayı askıya alıyorum. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
And the verdict will have to be returned at a future date. | Jüri kararı ileriki bir buluşmada açıklanacakmış. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
Good night, Jared. | İyi geceler Jared. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
Future date. I hope spring's eternal. | Gelecek buluşma? Umarım bu bahar hiç bitmez. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
I didn't know what to say to you. | Sana nasıl söyleyeceğimi bilemedim. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
I don't. I'm not sorry. | Hayır, özür dilemeyeceğim. Ben bir şey yapmadım. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
You okay? | İyi misin? Sadece biraz yorgunum, o kadar. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
Here are the support beams. | Kiriş destekleri burada. Sağ ol. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
I don't think there's a place for you here. | Sanıyorum sana ayıracak yerimiz yok. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
You see the problem is I have three T.A.'s already | Çünkü elimde üç tane asistan var ve dördüncüyü almama izin vermiyorlar. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
I just wish you would have come to me sooner. | Keşke daha önce gelip görüşseydin benimle. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
Do you realize that last semester you didn't seem interested at all? | Geçen dönem pek ilgilenmiyordun, biliyorsun değil mi? | Descent-1 | 2007 | ![]() |
It's just that I thought I wasn't gonna have the time | O zaman vakit ayıramayacağımı düşünüyordum ama şimdi kendimi tamamen adamaya hazırım. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
Really it's a shame. | Yazık oldu. Benim için büyük bir kayıp olacak. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
Well, the department has rules and my hands are tied. I'm sorry. | Bölümün bazı kuralları var ve onlar karşısında elim kolum bağlı, üzgünüm. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
I understand. I just had to give it a try. | Anlıyorum. En azından denemem gerekiyordu. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
Standouts. | Özelsiniz. Senin gibi öğrenciler, ayrıcalıklılar Maya. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
Smart and articulate. | Hem akıllı hem sosyalsin. Muhteşem bir bileşim. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
I shall miss your input. Well, first on my list next year. | Çalışmalarını özleyeceğim. Seneye listemde en baştasın. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
Maya, hey, it's Jared. | Maya, merhaba. Benim, Jared. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
What are you doing? | Nasılsın? Son görüşmemiz üzerinden tam beş gün geçti. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
Happy anniversary. | 5. gün dönümümüz kutlu olsun. Sürekli seni düşünüyorum. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
I was thinking we should go to some really fancy restaurant, | Dedim ki şöyle havalı lokantalardan birine gitsek güzel olur. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
and just make a romantic night out of it. | Romantik bir gece geçiririz. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
I've been thinking about you a lot. I like you, Maya. | Sürekli aklımdasın. Senden çok hoşlandım ben Maya. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
What are you doing tonight? | Ne yapıyorsun bu akşam? Dışarı çık hadi, dışarı! | Descent-1 | 2007 | ![]() |
We'll make it a night to remember. | Unutamayacağımız bir gece geçirelim. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
I try to get the guys to listen but they shoot me down. | Bizimkilere laf anlatmaya çalışıyorum ama her seferinde susturuyorlar. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
Curious. Football. | Merak ettim, neden futbol? | Descent-1 | 2007 | ![]() |
It pushes me, makes me prove myself. | Sorguluyor beni, sınırlarımı zorluyor. Tıpkı senin gibi. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
But with you it's just not fair, this way you got of seeing right into me. | Ama senin yaptığın biraz haksızlık. Böylece içimi görebiliyorsun. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
Go ahead and try. Read my mind. | Bak dene bir. Aklımı oku. Hadi. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
It's a big void. | Kocaman bir boşluk var. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
That's all right. You'll find out later. | Pekala, sorun değil. Sonradan anlarsın. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
Pepper, please. | Biber alabilir miyiz? | Descent-1 | 2007 | ![]() |
You know I could have been a concert pianist. | Baş piyanist olabilirdim, biliyor musun? 12 yaşımdayken resitallere çıkardım. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
Big hopes for little Jared. | Ufak Jared'e büyük umutlar bağlanmıştı. Sonra ne oldu? | Descent-1 | 2007 | ![]() |
I turned thirteen. | 13 yaşıma girdim. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
Yeah, like, why tickle the ivories when I could be tickling the girls? | Kızları tıngırdatabilecekken, neden piyano çalayım, değil mi? | Descent-1 | 2007 | ![]() |
You wasted your gift. | Yeteneğini heba etmişsin. Hayır, sadece bıraktım. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
It was too controlled, not spontaneous enough for me. | Benim için fazla planlıydı. Ben rahat takılmayı severim. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
Give me, give me a challenge that's dynamic with bite and real risks. | Bana sürekli bir yarış, değişkeni olan, gerçek riskli yarışlar lazım. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
I can do without all the mental yo yo ing. | Beyin jimnastiği olmasa da olur. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
Bringing that music to life. | Bunu müziğine yansıtabilirdin. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
Yeah, two hundred years ago, as it was being created, | Evet, iki bin yıl öncesi olsa, daha yeni keşfediliyor olsa belki. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
Playing it now is like resurrecting the dead. | Ama şimdi müzik yapmak sanki ölüyü diriltmek gibi. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
Why hang on to the past when I can create my own moments now? | Şimdi kendime ait bir zaman dilimi oluşturabilecekken neden geçmişe takılayım? | Descent-1 | 2007 | ![]() |
Beauty like that is hard to find. | Böyle bir güzellik bulmak gerçekten zor. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
I have something I want to show you. | Sana göstermek istediğim bir şey var. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
This is my sanctuary. | Burası benim mabetim. İşler çığrından çıktığında sığındığım yer. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
I'm always sneaking up here. It's like... | Hep buraya kaçarım, tıpkı şey gibi... | Descent-1 | 2007 | ![]() |
You ever feel you're flunking out in every way and no one notices? | Hiç sanki olabilecek her konuda başarısız olmuşsun ve kimse de... | Descent-1 | 2007 | ![]() |
Ever feel that? | ...bunu fark etmemiş gibi hissettin mi? | Descent-1 | 2007 | ![]() |
Sometimes. | Bazen. İşte o his burada kayboluyor. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
A trillion stars each with its own planets, and its own moons. | Milyarlarca yıldız... Hepsinin kendine ait gezegeni, kendi Ay'ı var. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
Suddenly, it's hard to take anything so serious. | İnsan bazı şeyleri birden ciddiye almamaya başlıyor. Gel de şuna bir bak. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
You ever been hurt before? | Hiç üzdüler mi seni? Payıma düşen neyse ben de aldım. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
I kind of doubt it. | Ben pek öyle düşünmüyorum. Benim acılarımı nereden bileceksin ki? | Descent-1 | 2007 | ![]() |
There's just something missing, that's all. | Ortada kayıp bir parça var sanki. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
A sadness, an edge, maybe, I don't know. | Öyle keskin bir üzüntü göremiyorum sanki. Ondan dedim. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
You wouldn't know. | Bunu bilemezsin. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
I only mean that it's, it's packed real low, you know? | Yani, bazen gerçekten derine gömülmüş olabilir, anlarsın ya? | Descent-1 | 2007 | ![]() |
It's deep, it's not for public viewing. | Derinlere. Kimseler görmesin diye. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
But why talk about these things? | Ama niye böyle şeyler konuşuyoruz? | Descent-1 | 2007 | ![]() |
Blah, blah, blah. | Boş konuşma hepsi. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
Everything's the same afterwards. | Her şey zamanla eski haline dönüyor. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
Right, the fact is he was a great guy. | Tamam, gerçekten iyi bir adamdı. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
He still is I imagine, | Sanırım hala da öyledir. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
and every reason was solid and structured, no loopholes. | Bütün gerekçeleri mantıklıydı, açıktı, öyle boş sebepler değildi. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
Amicable in every way. | Dostça konuşup ayrılmıştık. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
And the hurt's all in my head. | Ama yine de acısı hala içimde. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
I need to get over it, I know it, and I will. | Bunu atlatmam lazım, farkındayım. Atlatacağım da. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
There's always the stars. | Yıldızlar her zaman orada. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
Catch! Oh, she's a pro. | Yakala! Vay, kız usta çıktı. Bunlardan var mı hala ya? | Descent-1 | 2007 | ![]() |
You and I don't mix. | Seninle hiç anlaşamazdık. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
The little squirt broke my foot once. | Bu ufaklık bir keresinde ayağımı kırmama sebep olmuştu. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
My cousin had a beat up one, plastic all stripped off. | Kuzenimde plastiği soyulmuş eski bir top vardı. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
I threw it straight up, higher than all the boys, | Yukarı doğru attım topu, diğer çocuklardan daha yükseğe. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
and it flew right into the pool. | O da gitti havuza düştü. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
And I tried stomping on it... | Sıkmaya çalıştım... Güzel bir Cabernet şarabı buldum. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
Never doubted I would come. | Demek geleceğimden emindin? Belli olmaz bu işler. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
You can put that down now. | Şunu kaldırabilirsin artık. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
We should take it downstairs. | Yukarı çıkalım. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
Don't. | Yapma. Öyle vurursan ölürler. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
How's the air up there? | Oralarda durumlar nasıl? | Descent-1 | 2007 | ![]() |
Up where? | Nerede? | Descent-1 | 2007 | ![]() |
You ever see how they look at you? | Sana nasıl baktıklarını gördün mü hiç? Erkeklerin. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
Look at me how? | Nasıl bakıyorlarmış? | Descent-1 | 2007 | ![]() |
Like a juicy plum their dry mouths aren't | Kurumuş ağızlarına ağaçtan sulu bir eriğin düşmesini beklermiş gibi bakıyorlar. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
Their eyes get all helpless, needy. | Gözlerinden anlıyorsun, öyle aciz ve muhtaç sana bakıyorlar. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
I've seen that look in your eyes. | O bakışı sende de gördüm. | Descent-1 | 2007 | ![]() |
I'm a quick learner. | Ben çabuk öğrenirim, geçer. | Descent-1 | 2007 | ![]() |