Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 149099

İngilizce	Türkçe	Film Adı	Film Yılı	Ayrıntılar
There's a huge thunderstorm. Look.	Dışarıda büyük bir fırtına var. Bak.	Shorts-1	2009
REPORTER [ON TV]: The biggest rainstorm in Texas history.	Texas tarihindeki en büyük fırtına. MUHABİR [TV'de]: Texas tarihindeki en büyük fırtına.	Shorts-1	2009
Well, folks, it looks like we're....	Görünüşe göre...	Shorts-1	2009
That's strange. It's raining everywhere else.	Bu tuhaf. Başka her yerde yağmur var.	Shorts-1	2009
LUG: What the...?	Ne oluyor? LUG: Ne oluyor?	Shorts-1	2009
Outside! Bring the treasure map!	Dışarı! Define haritasını getirin!	Shorts-1	2009
LASER: Wait a minute, guys.	Bir dakika bekleyin, çocuklar. LASER: Bir dakika bekleyin, çocuklar.	Shorts-1	2009
What are we going to do about Baby?	Bebeği ne yapacağız?	Shorts-1	2009
It's in baby monitor mode.	Bebek izleme modunda.	Shorts-1	2009
If she wakes up, I'll hear it on my Black Box...	Uyanırsa, Kara Kutudan duyarız...	Shorts-1	2009
...and we'll come back and give her a bottle.	...ve buraya gelip biberonunu veririz.	Shorts-1	2009
I don't get it. What happened to the storm?	Anlamıyorum. Fırtınaya ne oldu?	Shorts-1	2009
Maybe it's global warming.	Belki de küresel ısınmadır.	Shorts-1	2009
This sucks.	Bu iyi değil.	Shorts-1	2009
Even my brain feels hot.	Beynim bile sıcaklığı hissediyor.	Shorts-1	2009
I read once that yawning cools the brain.	Esnemenin beyni serinlettiğini okumuştum.	Shorts-1	2009
LUG: Well, just keep talking and I'll start yawning for sure.	O halde konuşurken, esnemeye devam et. LUG: O halde konuşurken, esnemeye devam et.	Shorts-1	2009
You know what's at the end of a rainbow, don't you?	Gök kuşağının sonunda ne olduğunu biliyorsunuz, değil mi?	Shorts-1	2009
Skittles? No, a pot of gold!	Kuka şişesi? Hayır, bir küp altın!	Shorts-1	2009
LUG: Treasure!	Hazine! LUG: Hazine!	Shorts-1	2009
LASER: Awesome! Lodge: Let's go!	Harika! Haydi gidelim! LASER: Harika! LOOGIE: Haydi gidelim!	Shorts-1	2009
Guys, look. It's the end of the rainbow. No way.	Çocuklar bakın. Gökkuşağının sonu. Kesinlikle.	Shorts-1	2009
Or the beginning of the rainbow.	Ya da gökkuşağının başı.	Shorts-1	2009
Lodge: This rock wasn't here before.	Bu taş daha önceden burada yoktu. LOOGIE: Bu taş daha önceden burada yoktu.	Shorts-1	2009
What if the rain dropped the rock from the sky...	Ya bu taşı yağmur gökyüzünden düşürdüyse...	Shorts-1	2009
...and the sun comes out, hits the rock...	...ve güneş ışığı gelip çarptıysa...	Shorts-1	2009
...creating this prismatic separation of the light from the sun...	...güneşten gelen ışığın prizmatik olarak dağılmasıyla...	Shorts-1	2009
...thus causing a rainbow.	...bu gökkuşağı taşı oluşmuş olabilir.	Shorts-1	2009
Okay, Dr. Dumb Butt.	Tamam, Doktor Budala.	Shorts-1	2009
Feels powerful.	Güçlü hissettiriyor.	Shorts-1	2009
I wish I knew.	Bilmeyi isterim.	Shorts-1	2009
It's a wishing rock.	Bu bir dilek taşı!	Shorts-1	2009
LASER: How do you know?	Nereden biliyorsun? LASER: Nereden biliyorsun?	Shorts-1	2009
It just told me.	O söyledi.	Shorts-1	2009
Okay, then, wish for something.	Tamam. O zaman bir şey dile.	Shorts-1	2009
I wish for a never ending supply of chocolate bars.	Hiç bitmeyen bir çikolata kaynağı istiyorum.	Shorts-1	2009
LASER: Huh?	Ne? LASER: Ne?	Shorts-1	2009
Well, there's one.	Bir tane var.	Shorts-1	2009
And another and another.	Bir tane daha ve bir tane daha.	Shorts-1	2009
And two more. And another.	Ve iki tane ve başka biri daha.	Shorts-1	2009
Cool. A never ending pocketful of candy. Do you realize what we have here?	Harika. Hiç bitmeyen çikolata. Elimizde ne var farkında mısın?	Shorts-1	2009
Lots of chocolate. No. This is	Bir dünya çikolata. Hayır. Bu...	Shorts-1	2009
Hey. This is mine.	Hey. O benim.	Shorts-1	2009
It was my idea to go on an adventure, so the wishing rock belongs to me.	Macera aramaya çıkmak benim fikrimdi, bu yüzden dilek taşı bana ait.	Shorts-1	2009
Don't make any wishes, Logier. We don't even know the rules yet.	Başka dilek tutma, Loogie. Daha kuralları bile bilmiyoruz.	Shorts-1	2009
I mean, that thing doesn't even come with any instructions.	Demek istediğim, bu kullanmaya talimatıyla gelmedi bize.	Shorts-1	2009
Yeah, no strategy guide, cheat codes, or nothing.	Evet, strateji rehberi yok, hile kodları yok, hiç bir şeyi yok.	Shorts-1	2009
I wish for the instructions.	Kullanma talimatını istiyorum.	Shorts-1	2009
LUG: We can't read all that.	Bunun hepsini okuyamayız. LUG: Bunun hepsini okuyamayız.	Shorts-1	2009
I wish for the short version of the instructions.	Bunun daha küçük halini istiyorum.	Shorts-1	2009
Puff. " Make a wish."	"Bir dilek tut"	Shorts-1	2009
Then I wish for a fortress.	O halde bir kale istiyorum.	Shorts-1	2009
With a canyon around it filled with man eating crocodiles...	Bu dilek taşını hırsızlardan korumak için bir kanyon...	Shorts-1	2009
...and venomous snakes to protect the Rainbow Rock from thieves.	...ve etrafında insan yiyen timsahlar ve zehirli yılanlar istiyorum.	Shorts-1	2009
ALL: Whoa!	Vay canına! HEPSİ: Vay canına!	Shorts-1	2009
LASER: How about putting an end to global warming?	Küresel ısınmaya son vermeye ne dersiniz? LASER: Küresel ısınmaya son vermeye ne dersiniz?	Shorts-1	2009
World hunger?	Dünyanın açlığına?	Shorts-1	2009
Wish for world peace. Yeah.	Dünya barışı için bir şey dile. Evet.	Shorts-1	2009
Let me finish my canyon of doom first. People would kill for this.	İlk önce kanyonumu bitireyim. İnsanlar bunun için adam öldürür.	Shorts-1	2009
Not if there's world peace!	Dünyada barış olursa öldürmezler.	Shorts-1	2009
[LASER GRUNTS]	[LASER BAĞIRIR]	Shorts-1	2009
I was about to wish for superpowers.	Tam süper güçler dilemek üzereydim.	Shorts-1	2009
[ALL Grunting]	[HEPSİ IHLAR]	Shorts-1	2009
I think one of us has to go get it.	Sanırım birimiz onu almalı.	Shorts-1	2009
LASER: Well, you wanted an adventure, didn't you?	Macera istemiştin, değil mi? LASER: Macera istemiştin, değil mi?	Shorts-1	2009
What'd you wish for again?	Ne dilemiştin sen?	Shorts-1	2009
LUG: Snakes? Crocodiles?	Yılanlar mı? Timsahlar mı? LUG: Yılanlar mı? Timsahlar mı?	Shorts-1	2009
I think that's all.	Sanırım, hepsi o kadar.	Shorts-1	2009
You don't like my canyon?	Kanyonumu beğenmediniz mi?	Shorts-1	2009
Does it need more doom?	Daha fazla ürkütücü şeye ihtiyacı var mı?	Shorts-1	2009
[LASER Sighs]	[LASER ÖFLER]	Shorts-1	2009
Hey, look. It's the rock.	Hey, bak. İşte taş!	Shorts-1	2009
LASER: Logier.	Loogie. LASER: Loogie.	Shorts-1	2009
Almost got it. No, it's almost got you.	Neredeyse aldın. Hayır, neredeyse o seni alacak.	Shorts-1	2009
What? Aah!	Ne? Ah!	Shorts-1	2009
[BOTH GRUNT]	[İKİSİ DE HOMURDANIR]	Shorts-1	2009
[SNAKES Hassling]	[YILAN SESLERİ]	Shorts-1	2009
Lodge: Run, Laser, run!	Koş, Laser, koş! LOOGIE: Koş, Laser, koş!	Shorts-1	2009
[LASER YELLS]	[LASER BAĞIRIR]	Shorts-1	2009
LASER: Remind me to wish for something big!	Bana hatırlat büyük bir şey dileyeceğim! LASER: Bana hatırlat büyük bir şey dileyeceğim!	Shorts-1	2009
What for? So I can smack you with it!	Ne için? Senin kafana vurmak için!	Shorts-1	2009
[GRUNTS]	[İNLER]	Shorts-1	2009
If it was a video game, you'd go get the rock.	Bu oyun olsaydı, gidip taşı alman gerekirdi.	Shorts-1	2009
Good idea. But it's not a video game.	İyi fikir. Ama bu oyun değil.	Shorts-1	2009
Logier!	Loogie!	Shorts-1	2009
[Whimpers]	[TISLAR]	Shorts-1	2009
I wish the snakes would disappear.	Yılanların yok olmasını istiyorum.	Shorts-1	2009
Did he chew?	Çiğnedi mi?	Shorts-1	2009
No. But he ate my homework.	Hayır. Ama ödevimi yedi.	Shorts-1	2009
And I think I felt him make a wish.	Sanırım timsah bir şey diledi.	Shorts-1	2009
LASER: What would a crocodile possibly wish for?	Bir timsah ne dileyebilir ki? LASER: Bir timsah ne dileyebilir ki?	Shorts-1	2009
He's already strong, fast...	Zaten yeterince güçlü, hızlı...	Shorts-1	2009
...and he can run on all four legs.	...ve dört ayağıyla koşabilir.	Shorts-1	2009
Guys, I think I know what he wished for.	Çocuklar, sanırım ne dilediğini biliyorum.	Shorts-1	2009
Run! LASER: Aah!	Koşun! Ah! Koşun! LASER: Ah!	Shorts-1	2009
Oh, no! We'll never make it! Yes, we will.	Hayır, başaramayacağız! Evet, başaracağız!	Shorts-1	2009
Guys, keep running.	Çocuklar, koşmaya devam edin.	Shorts-1	2009
LASER: Get us out of here.	Çıkar bizi buradan. LASER: Çıkar bizi buradan.	Shorts-1	2009
I wish something would take us away.	Bizi buradan bir şeyin almasını diliyorum.	Shorts-1	2009
[Screeching FROM ABOVE]	[YUKARIDAN BİR ÇIĞLIK GELİR]	Shorts-1	2009