• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 14531

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
I want to show you something. Sana bir şey göstermek istiyorum. Sana bir şey göstermek istiyorum. Dear John-1 2010 info-icon
The family that lived here, their home was damaged by the hurricane. Burada yaşayan ailenin evi, fırtınada büyük hasar görmüştü. Burada yaşayan ailenin evi, fırtınada büyük hasar görmüştü. Dear John-1 2010 info-icon
What, so now you're rebuilding it? Yup. Well, not just me. Ne yani, şimdi onu yeniden mi inşa ediyorsun? Ne yani, şimdi onu yeniden mi inşa ediyorsun? Dear John-1 2010 info-icon
You're starting to make me a little nervous. Beni biraz endişelendiriyorsun. Beni biraz endişelendiriyorsun. Dear John-1 2010 info-icon
Why am I starting to make you nervous? Neden seni endişelendireyim ki? Neden seni endişelendireyim ki? Dear John-1 2010 info-icon
Because I'm starting to think you might be too good of a person for me. Çünkü benim için fazla iyi olduğunu düşünmeye başlıyorum. Çünkü benim için fazla iyi olduğunu düşünmeye başlıyorum. Dear John-1 2010 info-icon
No, I'm not that good of a person. Hayır, o kadar da iyi biri değilim. Hayır, o kadar da iyi biri değilim. Dear John-1 2010 info-icon
You're sneaking off every day to do manual labor on a house for charity. Sırf yardım amaçlı, her gün bu evi inşa etmek için çalışıyorsun. Sırf yardım amaçlı, her gün bu evi inşa etmek için çalışıyorsun. Dear John-1 2010 info-icon
On your spring break. Yeah, you're right. Hem de bahar tatilinde. Evet, haklısın. Hem de bahar tatilinde. Evet, haklısın. Dear John-1 2010 info-icon
It's selfish, really, me being this generous. Çok bencilce, gerçekten. Yani ancak bu kadar verimli olabiliyorum. Çok bencilce, gerçekten. Yani ancak bu kadar verimli olabiliyorum. Dear John-1 2010 info-icon
You probably don't sleep around. Absolutely not. Muhtemelen önüne gelenle yatmazsın. Kesinlikle hayır. Muhtemelen önüne gelenle yatmazsın. Kesinlikle hayır. Dear John-1 2010 info-icon
Okay, look, you gotta have a fault. Tamam, ama mutlaka bir hatan olmalı. Tamam, ama mutlaka bir hatan olmalı. Dear John-1 2010 info-icon
I do. Okay, care to enlighten me? Var zaten. Pekâlâ, anlat bakalım. Var zaten. Pekâlâ, anlat bakalım. Dear John-1 2010 info-icon
I curse. İnsanları lanetlerim. İnsanları lanetlerim. Dear John-1 2010 info-icon
No. I do. Haydi canım. Gerçekten. Haydi canım. Gerçekten. Dear John-1 2010 info-icon
No, you don't. I do. Hayır, atıyorsun. Doğru söylüyorum. Hayır, atıyorsun. Doğru söylüyorum. Dear John-1 2010 info-icon
I haven't heard you. Well, that's because it's in my mind. Daha önce lanetlediğini görmedim. Çünkü zihin yoluyla lanetliyorum. Daha önce lanetlediğini görmedim. Çünkü zihin yoluyla lanetliyorum. Dear John-1 2010 info-icon
There's a never ending stream of curse words... Sürekli olarak düşündüğüm... Sürekli olarak düşündüğüm... Dear John-1 2010 info-icon
...that I'm thinking at all times. ...hiç sonu gelmeyen bir lanet büyüsü var. ...hiç sonu gelmeyen bir lanet büyüsü var. Dear John-1 2010 info-icon
Okay, fine, just say one then. Peki o zaman, bir tanesini söyle. Peki o zaman, bir tanesini söyle. Dear John-1 2010 info-icon
No, I can't tell you because it's filthy. Hayır, söyleyemem çünkü çok iğrenç. Hayır, söyleyemem çünkü çok iğrenç. Dear John-1 2010 info-icon
Right. Yeah. Tabii. Evet. Tabii. Evet. Dear John-1 2010 info-icon
Okay, all right. Fair enough. Peki bakalım. Öyle olsun. Peki bakalım. Öyle olsun. Dear John-1 2010 info-icon
No, I have faults, John. Hayır, benimde hatalarım var, John. Hayır, benimde hatalarım var, John. Dear John-1 2010 info-icon
Trust me, I have plenty of them. You'll see. Güven bana, hem de çok var. Göreceksin. Güven bana, hem de çok var. Göreceksin. Dear John-1 2010 info-icon
I hope so. Umarım. Umarım. Dear John-1 2010 info-icon
We have to be finished with this in three weeks. Üç hafta içerisinde evi bitirmiş olmalıyız. Üç hafta içerisinde evi bitirmiş olmalıyız. Dear John-1 2010 info-icon
Hope that actually happens. Umarım başarabiliriz. Umarım başarabiliriz. Dear John-1 2010 info-icon
These are to be the bedrooms, parents' room... Buralar, yatak odaları olacak. Ebeveyn yatak odası... Buralar, yatak odaları olacak. Ebeveyn yatak odası... Dear John-1 2010 info-icon
...the boys' rooms, two boys, 7 and 9. ...yedi ve dokuz yaşlarındaki iki erkek çocuğun odası. ...yedi ve dokuz yaşlarındaki iki erkek çocuğun odası. Dear John-1 2010 info-icon
Living room and the bathroom. Oturma odası ve banyo. Oturma odası ve banyo. Dear John-1 2010 info-icon
And then this is the kitchen. Ve burası da mutfak. Ve burası da mutfak. Dear John-1 2010 info-icon
This is the best room because the mom's a really good cook. Burası en iyi oda olmalı çünkü anneleri çok iyi bir aşçı. Burası en iyi oda olmalı çünkü anneleri çok iyi bir aşçı. Dear John-1 2010 info-icon
We're gonna make it really beautiful with white tile floors and tiles... Yerlere beyaz seramik döşeyip, set üstlerini de seramikle kaplayacağız. Yerlere beyaz seramik döşeyip, set üstlerini de seramikle kaplayacağız. Dear John-1 2010 info-icon
...on the countertops and there's gonna be a roof. Harika görünecek ve tabii bir de çatı olacak. Harika görünecek ve tabii bir de çatı olacak. Dear John-1 2010 info-icon
Here, John, come here. A roof would definitely be good. İşte, John, gel. Çatı kesinlikle harika olurdu. İşte, John, gel. Çatı kesinlikle harika olurdu. Dear John-1 2010 info-icon
It's gonna be like this, but it's gonna be everywhere. Şu şekilde olacak, ama her tarafı böyle olacak. Şu şekilde olacak, ama her tarafı böyle olacak. Dear John-1 2010 info-icon
It's the only cover we have. Şimdilik tek çatımız burası. Şimdilik tek çatımız burası. Dear John-1 2010 info-icon
Nice, we're gonna be here for a while. Harika, biraz burada takılacağız desene. Harika, biraz burada takılacağız desene. Dear John-1 2010 info-icon
Where'd you get your scar? Bu yara nasıl oldu? Bu yara nasıl oldu? Dear John-1 2010 info-icon
That one? Bu yara. Bu yara. Dear John-1 2010 info-icon
A knife fight. Bıçaklı bir kavgada. Bıçaklı bir kavgada. Dear John-1 2010 info-icon
It was five years ago, we were really drunk and the guy went for my eye. Beş yıl önceydi, sarhoştuk ve adam gözüme doğru sapladı. Beş yıl önceydi, sarhoştuk ve adam gözüme doğru sapladı. Dear John-1 2010 info-icon
That's terrible. Bu korkunç. Bu korkunç. Dear John-1 2010 info-icon
Why? He missed. Neden? Iskaladı ama. Neden? Iskaladı ama. Dear John-1 2010 info-icon
The way people act around you, the way they treated you at that restaurant. Etrafındaki insanlar, sana restoranda sergilenen tavırlara da bakarsak... Etrafındaki insanlar, sana restoranda sergilenen tavırlara da bakarsak... Dear John-1 2010 info-icon
It's like they're scared of you. They're not scared of me. ...sanki hepsi senden korkuyor gibi. Benden falan korktukları yok. ...sanki hepsi senden korkuyor gibi. Benden falan korktukları yok. Dear John-1 2010 info-icon
They might be scared of who I used to be. Eskiden olduğum kişiden korkuyorlardır. Eskiden olduğum kişiden korkuyorlardır. Dear John-1 2010 info-icon
And who is that? Kimmiş o? Kimmiş o? Dear John-1 2010 info-icon
Somebody different? Farklı birisi. Farklı birisi. Dear John-1 2010 info-icon
So when did you change? When you went into the Army? Peki ne zaman değiştin? Orduya yazıldıktan sonra mı? Peki ne zaman değiştin? Orduya yazıldıktan sonra mı? Dear John-1 2010 info-icon
Yeah. Yeah, I mean, partly yeah. Evet. Evet, yani hemen hemen. Evet. Evet, yani hemen hemen. Dear John-1 2010 info-icon
And the other part? Peki değişmeyen tarafların ne oldu? Peki değişmeyen tarafların ne oldu? Dear John-1 2010 info-icon
I don't know, I'm still working on that. Bilmiyorum, halen çabalıyorum. Bilmiyorum, halen çabalıyorum. Dear John-1 2010 info-icon
So you used to be tough. Demek eskiden çok serttin. Demek eskiden çok serttin. Dear John-1 2010 info-icon
And maybe you still are a little bit. Ve belki de halen öylesin. Ve belki de halen öylesin. Dear John-1 2010 info-icon
You don't scare me, John. No? Beni hiç korkutmuyorsun, John. Öyle mi? Beni hiç korkutmuyorsun, John. Öyle mi? Dear John-1 2010 info-icon
Well, you scare me. Ama sen beni korkutuyorsun. Ama sen beni korkutuyorsun. Dear John-1 2010 info-icon
Don't worry about him. Onu boş ver. Onu boş ver. Dear John-1 2010 info-icon
John! John! John! Dear John-1 2010 info-icon
What, you think you're safe in there? Okay. Ne yani orada güvende olduğunu mu zannediyorsun? Pekâlâ. Ne yani orada güvende olduğunu mu zannediyorsun? Pekâlâ. Dear John-1 2010 info-icon
It's all right. Everybody understands. Önemli değil. Herkes anlayacaktır. Önemli değil. Herkes anlayacaktır. Dear John-1 2010 info-icon
What are you doing over here? Burada ne yapıyorsun? Burada ne yapıyorsun? Dear John-1 2010 info-icon
You're missing the party. Partiyi kaçırıyorsun. Partiyi kaçırıyorsun. Dear John-1 2010 info-icon
The party's just managing fine without me. Parti bensiz gayet iyi gidiyor. Parti bensiz gayet iyi gidiyor. Dear John-1 2010 info-icon
Why are you all the way over here by yourself? Burada tek başına ne yapıyorsun? Burada tek başına ne yapıyorsun? Dear John-1 2010 info-icon
I'm dying, John. Ölüyorum, John. Ölüyorum, John. Dear John-1 2010 info-icon
That's not even funny. Bu hiç komik değil. Bu hiç komik değil. Dear John-1 2010 info-icon
I'm gonna miss you. Seni özleyeceğim. Seni özleyeceğim. Dear John-1 2010 info-icon
It's almost over. Neredeyse sona geldik. Neredeyse sona geldik. Dear John-1 2010 info-icon
No, it's not almost over. Hayır, sona geldiğimiz falan yok. Hayır, sona geldiğimiz falan yok. Dear John-1 2010 info-icon
I leave tomorrow. I have to go back to school. Yarın gidiyorum. Okula geri dönmeliyim. Yarın gidiyorum. Okula geri dönmeliyim. Dear John-1 2010 info-icon
So? And you. Yani? Ve sen. Yani? Ve sen. Dear John-1 2010 info-icon
No, and me nothing. My commitment's up in 12 months. Hayır, benim için önemli değil. on iki aylık bir işim kaldı. Hayır, benim için önemli değil. on iki aylık bir işim kaldı. Dear John-1 2010 info-icon
And then I'm back. For good. Sonra temelli döneceğim. Sonra temelli döneceğim. Dear John-1 2010 info-icon
A lot could happen in 12 months, John. On iki ay içinde çok şey olabilir, John. On iki ay içinde çok şey olabilir, John. Dear John-1 2010 info-icon
You don't think I know that? Sence ben bilmiyor muyum? Sence ben bilmiyor muyum? Dear John-1 2010 info-icon
I know that. Gayet iyi biliyorum. Gayet iyi biliyorum. Dear John-1 2010 info-icon
And I'm not afraid at all. Ve hiç korkmuyorum. Ve hiç korkmuyorum. Dear John-1 2010 info-icon
I promise you... Sana söz veriyorum... Sana söz veriyorum... Dear John-1 2010 info-icon
...that it'll all be over sooner than you think. ...bu ayrılık sandığından da kısa sürecek. ...bu ayrılık sandığından da kısa sürecek. Dear John-1 2010 info-icon
Then I'll be back for good. Sonra hep senin yanında olacağım. Sonra hep senin yanında olacağım. Dear John-1 2010 info-icon
You promise? Söz mü? Söz mü? Dear John-1 2010 info-icon
I promise. Söz. Söz. Dear John-1 2010 info-icon
I'm probably gonna be out of the Army way before you're out of school. Sen yola çıkmadan önce ben çoktan yolda olacağım. Sen yola çıkmadan önce ben çoktan yolda olacağım. Dear John-1 2010 info-icon
Am I gonna be in the audience when you graduate? Peki mezuniyet törenine katılabilecek miyim dersin? Peki mezuniyet törenine katılabilecek miyim dersin? Dear John-1 2010 info-icon
I think I might take a little longer to graduate. Sanırım mezuniyeti biraz geciktireceğim. Sanırım mezuniyeti biraz geciktireceğim. Dear John-1 2010 info-icon
Been spending so much time around your dad... Baban ile beraber o kadar vakit geçirdikten sonra... Baban ile beraber o kadar vakit geçirdikten sonra... Dear John-1 2010 info-icon
...and I think now I want to teach special education. ...artık özel bir eğitmen olmaya karar verdim. ...artık özel bir eğitmen olmaya karar verdim. Dear John-1 2010 info-icon
You don't say. I don't know why it's taken me... Öyle deme. Neden bu kadar geç fark ettim... Öyle deme. Neden bu kadar geç fark ettim... Dear John-1 2010 info-icon
...so long to realize. I mean, I've lived next to Alan my whole life... ...bilmiyorum. Yani, ben Alan'ın yanı başında büyüdüm... ...bilmiyorum. Yani, ben Alan'ın yanı başında büyüdüm... Dear John-1 2010 info-icon
I'm sorry, back up. What does that have to do with my dad? Üzgünüm, dur biraz. Bunların babamla ne ilgisi var? Üzgünüm, dur biraz. Bunların babamla ne ilgisi var? Dear John-1 2010 info-icon
Well, there's... Şey, görünen o ki... Şey, görünen o ki... Dear John-1 2010 info-icon
I mean, there's an explanation for why he is the way he is. Yani, babanın öyle olmasının bir açıklaması var. Yani, babanın öyle olmasının bir açıklaması var. Dear John-1 2010 info-icon
Forget it. Never mind. Boş ver. Unut gitsin. Boş ver. Unut gitsin. Dear John-1 2010 info-icon
No, no, no. No, let's go. Come here. Hayır, boş ver. Hayır, bekle. Gel. Hayır, boş ver. Hayır, bekle. Gel. Dear John-1 2010 info-icon
What? So, just, what were you saying? Devam et, ne söylüyordun? Devam et, ne söylüyordun? Dear John-1 2010 info-icon
I grew up next to a kid with autism. Otistik bir çocukla yan yana büyüdüm. Otistik bir çocukla yan yana büyüdüm. Dear John-1 2010 info-icon
I have a frame of reference. Whoa, autistic? Yani bu konuda bilgim var. Otistik mi? Yani bu konuda bilgim var. Otistik mi? Dear John-1 2010 info-icon
You saying my dad's like Alan? You're saying my dad's retarded? Babam da Alan gibi mi demek istiyorsun? Yani, babam bir özürlü mü oluyor? Babam da Alan gibi mi demek istiyorsun? Yani, babam bir özürlü mü oluyor? Dear John-1 2010 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 14526
  • 14527
  • 14528
  • 14529
  • 14530
  • 14531
  • 14532
  • 14533
  • 14534
  • 14535
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim