• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 14529

English Turkish Film Name Film Year Details
John. John. John. John demek. John. John demek. Dear John-1 2010 info-icon
Brave man. This is my life in here, so I owe... I owe you. Çok cesurdun. Bütün hayatım bunun içindeydi, yani sana borçlandım. Çok cesurdun. Bütün hayatım bunun içindeydi, yani sana borçlandım. Dear John-1 2010 info-icon
Don't worry about it. Önemli değil. Önemli değil. Dear John-1 2010 info-icon
Nice to meet you. Nice to meet you. Tanıştığımıza memnun oldum, John. Ben de. Tanıştığımıza memnun oldum, John. Ben de. Dear John-1 2010 info-icon
You all have a good night. Hepinize iyi geceler. Hepinize iyi geceler. Dear John-1 2010 info-icon
Yeah, thanks. I was in the water for that. Tabii, teşekkürler. Bende çantanı almak için suya girmiştim. Tabii, teşekkürler. Bende çantanı almak için suya girmiştim. Dear John-1 2010 info-icon
I was seriously getting it for you. Sırf senin için yani. Sırf senin için yani. Dear John-1 2010 info-icon
This guy's crazy. Adam tam bir çatlak. Adam tam bir çatlak. Dear John-1 2010 info-icon
Yeah, no, I swear I'm not. I'm not stalking you. I just gotta get my board. Şey, ben... Seni takip falan etmiyorum. Sadece sörf tahtamı alacaktım. Şey, ben... Seni takip falan etmiyorum. Sadece sörf tahtamı alacaktım. Dear John-1 2010 info-icon
Are you staying here? Yeah, yeah, I'm from around here. Burada mı kalıyorsun? Evet, tabii, bu civarlarda oturuyorum. Burada mı kalıyorsun? Evet, tabii, bu civarlarda oturuyorum. Dear John-1 2010 info-icon
Hey, John, do you want to...? My house is right over there. Hey, John, acaba...? Evim az ileride. Hey, John, acaba...? Evim az ileride. Dear John-1 2010 info-icon
We were actually going back right now. Do you want to join us? Bizde şimdi geri dönecektik. Sen de gelir misin? Bizde şimdi geri dönecektik. Sen de gelir misin? Dear John-1 2010 info-icon
We're having a barbecue. Barbekü yapacaktık. Barbekü yapacaktık. Dear John-1 2010 info-icon
It's okay. I don't want to intrude on y'all. My dad's making dinner. Sağolun. Zorla davet etmenize gerek yok. Babam da yemek yapacaktı zaten. Sağolun. Zorla davet etmenize gerek yok. Babam da yemek yapacaktı zaten. Dear John-1 2010 info-icon
Well, I could at least give you a beer for the walk home. Şey, en azından eve giderken yolda içmen için bir bira verebilirim. Şey, en azından eve giderken yolda içmen için bir bira verebilirim. Dear John-1 2010 info-icon
Where is it? Right over there. Nerede oturuyordun? Biraz ileride. Nerede oturuyordun? Biraz ileride. Dear John-1 2010 info-icon
You in the military or something? Yeah. Ordu da falan mısın sen? Evet. Ordu da falan mısın sen? Evet. Dear John-1 2010 info-icon
What branch are you in? Hangi bölümdesin? Hangi bölümdesin? Dear John-1 2010 info-icon
Army, Special Forces. Özel kuvvetler ordusundayım. Özel kuvvetler ordusundayım. Dear John-1 2010 info-icon
Oh, Special Forces. That's impressive. That's... Özel Kuvvetler demek. Çok etkileyici. Yani... Özel Kuvvetler demek. Çok etkileyici. Yani... Dear John-1 2010 info-icon
Is that like a Special Forces ring they give you? Is that what it says on it? Bu yüzüğü de Özel Kuvvetler mi verdi? Üzerinde böyle mi yazıyor? Bu yüzüğü de Özel Kuvvetler mi verdi? Üzerinde böyle mi yazıyor? Dear John-1 2010 info-icon
It looks nice on you. Sana çok yakışmış. Sana çok yakışmış. Dear John-1 2010 info-icon
Aren't you supposed to be wearing a hat too? Like a French hat, a beret. Şapka da takman gerekmiyor mu? Fransız şapkası gibi, bere mesela. Şapka da takman gerekmiyor mu? Fransız şapkası gibi, bere mesela. Dear John-1 2010 info-icon
That's what it's called? Randy. Bere deniliyordu, değil mi? Randy. Bere deniliyordu, değil mi? Randy. Dear John-1 2010 info-icon
I'm just joking with him. Takılıyorum ya. Takılıyorum ya. Dear John-1 2010 info-icon
You shouldn't make fun of a guy who can kill you with his bare hands. Seni tek harekette öldürebilecek biriyle bu şekilde dalga geçmemelisin. Seni tek harekette öldürebilecek biriyle bu şekilde dalga geçmemelisin. Dear John-1 2010 info-icon
Big guy. Koca adam. Koca adam. Dear John-1 2010 info-icon
Rock them, sock them, let's go. Vur, kır, parçala demek. Vur, kır, parçala demek. Dear John-1 2010 info-icon
How about that? Şuna bak hele? Şuna bak hele? Dear John-1 2010 info-icon
You know, I'm gonna go get a beer. Ben bir bira alayım en iyisi. Ben bir bira alayım en iyisi. Dear John-1 2010 info-icon
Soldier. Pleasure. Bir asker. Onurlandım. Bir asker. Onurlandım. Dear John-1 2010 info-icon
I'm sorry about him. He thinks he likes me. Onun adına özür dilerim. Beni sevdiğini zannediyor da. Onun adına özür dilerim. Beni sevdiğini zannediyor da. Dear John-1 2010 info-icon
Yeah, I think he likes you too. Evet ama bence gerçekten seviyor. Evet ama bence gerçekten seviyor. Dear John-1 2010 info-icon
No, I'm not his type. He just doesn't know it yet. Hayır, ben onun tipi değilim. Ama o bunu henüz bilmiyor. Hayır, ben onun tipi değilim. Ama o bunu henüz bilmiyor. Dear John-1 2010 info-icon
Come on, I just think you're probably everybody's type. Haydi ama, bence sen herkesin tipisin. Haydi ama, bence sen herkesin tipisin. Dear John-1 2010 info-icon
See what I mean? Gördün mü? Gördün mü? Dear John-1 2010 info-icon
Is this who I think it is? Alan, Alan. Bu düşündüğüm kişi mi? Alan? Alan? Bu düşündüğüm kişi mi? Alan? Alan? Dear John-1 2010 info-icon
Hey, buddy, I want you to meet John. John, this is Alan. Canım, işte arkadaşım John ile tanış. John, bu Alan. Canım, işte arkadaşım John ile tanış. John, bu Alan. Dear John-1 2010 info-icon
Alan, nice to meet you. Say hi. Alan, tanıştığıma memnun oldum. Merhaba desene. Alan, tanıştığıma memnun oldum. Merhaba desene. Dear John-1 2010 info-icon
He's a little bit shy, isn't he? Biraz utangaç değil mi? Biraz utangaç değil mi? Dear John-1 2010 info-icon
Hey, where's your dad? Hey, baban nerede? Hey, baban nerede? Dear John-1 2010 info-icon
Over there. Two steps behind, as usual. Orada. İki adım arkanda, her zamanki gibi. Orada. İki adım arkanda, her zamanki gibi. Dear John-1 2010 info-icon
Sorry, he's like a heat seeking missile every time he sees you. Kusura bakma, seni ne zaman görse deli gibi fırlıyor işte. Kusura bakma, seni ne zaman görse deli gibi fırlıyor işte. Dear John-1 2010 info-icon
Oh, hey, I'm Tim. John. Merhaba, ben Tim. John. Merhaba, ben Tim. John. Dear John-1 2010 info-icon
Oh, you Special Forces, huh? Özel Kuvvetler demek? Özel Kuvvetler demek? Dear John-1 2010 info-icon
You stationed out at Fort Bragg? Fort Bragg dışında mı görevdesin? Fort Bragg dışında mı görevdesin? Dear John-1 2010 info-icon
No, Germany, actually. Hayır, aslında Almanya. Hayır, aslında Almanya. Dear John-1 2010 info-icon
Oh, you're on leave. Yes, sir. Demek izindesin. Evet, efendim. Demek izindesin. Evet, efendim. Dear John-1 2010 info-icon
I hope you're enjoying yourself. Umarım keyfin yerindedir. 1 Umarım keyfin yerindedir. 1 Dear John-1 2010 info-icon
Yeah, I think I am. Evet, sanırım. Evet, sanırım. Dear John-1 2010 info-icon
I'm sorry, I didn't mean to interrupt. It's nice to meet you though. 1 Üzgünüm, bölmek istemedim. Seninle tanışmak güzeldi. Üzgünüm, bölmek istemedim. Seninle tanışmak güzeldi. Dear John-1 2010 info-icon
Nice to meet you too. Come on, son. Let's go. Seninle de. Haydi evlat, gidelim. Seninle de. Haydi evlat, gidelim. Dear John-1 2010 info-icon
Hello. Hello, John. Merhaba. Selam, John. Merhaba. Selam, John. Dear John-1 2010 info-icon
Hello, Alan. Merhaba, Alan. Merhaba, Alan. Dear John-1 2010 info-icon
Wow, that was really amazing. Yeah? Vay canına, bu gerçekten harikaydı. Öyle mi? Vay canına, bu gerçekten harikaydı. Öyle mi? Dear John-1 2010 info-icon
He never talks to anybody. Only his family. Ailesi hariç genelde kimseyle konuşmaz. Ailesi hariç genelde kimseyle konuşmaz. Dear John-1 2010 info-icon
He talked to you. Ama seninle konuştu. Ama seninle konuştu. Dear John-1 2010 info-icon
Yeah, but I'm practically his family. I've known him since he was born. Evet ama ben de onun ailesinden sayılırım. Evet ama ben de onun ailesinden sayılırım. Dear John-1 2010 info-icon
When do you go back? Ne zaman dönüyorsun? Ne zaman dönüyorsun? Dear John-1 2010 info-icon
Two weeks. İki hafta sonra. İki hafta sonra. Dear John-1 2010 info-icon
It must be scary what you do. Orduda olmak korkutucu olmalı. Orduda olmak korkutucu olmalı. Dear John-1 2010 info-icon
Boring mostly. You know, long stretches of boring. Çoğunlukla sıkıcı. Bilirsin, ağır ve de sıkıcı. Çoğunlukla sıkıcı. Bilirsin, ağır ve de sıkıcı. Dear John-1 2010 info-icon
Occasional flashes of scary. Arada sırada korkutuyor tabii. Arada sırada korkutuyor tabii. Dear John-1 2010 info-icon
Full moon tonight. Bu gece dolunay var. Bu gece dolunay var. Dear John-1 2010 info-icon
Do you ever notice how big the moon is when it's rising? Ay yükselirken hiç ne kadar büyük olduğu gözüne çarptı mı? Ay yükselirken hiç ne kadar büyük olduğu gözüne çarptı mı? Dear John-1 2010 info-icon
And how little it gets when it's up in the sky. Ve sonra gökyüzüne çıktığında da ne kadar küçük olduğu. Ve sonra gökyüzüne çıktığında da ne kadar küçük olduğu. Dear John-1 2010 info-icon
You know, that's just your perspective. Bu aslında bakış açısından kaynaklanıyor. Bu aslında bakış açısından kaynaklanıyor. Dear John-1 2010 info-icon
...if you hold your hand up and close one of your eyes... ...eğer elini kaldırıp, tek gözünü kapattığın zaman... ...eğer elini kaldırıp, tek gözünü kapattığın zaman... Dear John-1 2010 info-icon
...it's never bigger than your thumb. ...ayın büyüklüğü baş parmağını bile geçmez. ...ayın büyüklüğü baş parmağını bile geçmez. Dear John-1 2010 info-icon
Where'd you learn that? Bunu nereden öğrendin? Bunu nereden öğrendin? Dear John-1 2010 info-icon
Somewhere. Bir yerden. Bir yerden. Dear John-1 2010 info-icon
You just made your own fire. Ateşi nasıl da yaktın öyle! Ateşi nasıl da yaktın öyle! Dear John-1 2010 info-icon
That's very impressive. Gerçekten çok etkileyiciydi. Gerçekten çok etkileyiciydi. Dear John-1 2010 info-icon
Very primal. İlk adımı attın. İlk adımı attın. Dear John-1 2010 info-icon
But you're still not gonna be able to cook that hotdog, I fear. Ama yine de sosisleri pişiremeyeceksin sanırım. Ama yine de sosisleri pişiremeyeceksin sanırım. Dear John-1 2010 info-icon
I fear that as well. Sanırım öyle. Sanırım öyle. Dear John-1 2010 info-icon
I should probably be getting going anyways. Neyse, ben gitsem iyi olacak. Neyse, ben gitsem iyi olacak. Dear John-1 2010 info-icon
I'm sorry. I hope you don't get into too much trouble. Üzgünüm. Seni çok zahmete sokmadım umarım. Üzgünüm. Seni çok zahmete sokmadım umarım. Dear John-1 2010 info-icon
I think it's probably too late for that. Bence artık bunun için çok geç. Bence artık bunun için çok geç. Dear John-1 2010 info-icon
Yeah. No, you're welcome. Evet. Hayır, ben teşekkür ederim. Evet. Hayır, ben teşekkür ederim. Dear John-1 2010 info-icon
Would you wanna maybe do this again tomorrow night? Belki yarın akşam tekrar deneriz istersen? Belki yarın akşam tekrar deneriz istersen? Dear John-1 2010 info-icon
Tomorrow is chicken. I don't think you're gonna wanna try it. Yarın tavuk günü. Denemek isteyeceğini sanmıyorum. Yarın tavuk günü. Denemek isteyeceğini sanmıyorum. Dear John-1 2010 info-icon
I was kind of hoping maybe we'd let somebody else do the cooking. Yemek işini başkası halleder diye düşünüyordum. Yemek işini başkası halleder diye düşünüyordum. Dear John-1 2010 info-icon
Type of thing. Ya da onun gibi bir şey. Ya da onun gibi bir şey. Dear John-1 2010 info-icon
Okay. Yeah? Olur. Tamam mı? Olur. Tamam mı? Dear John-1 2010 info-icon
So maybe I'll come by around 6 or something? O zaman akşam altı gibi gelirim. O zaman akşam altı gibi gelirim. Dear John-1 2010 info-icon
Okay. All right. Tamam. Pekâlâ. Tamam. Pekâlâ. Dear John-1 2010 info-icon
So I'll see you soon, then? Sonra görüşeceğiz, o zaman. Sonra görüşeceğiz, o zaman. Dear John-1 2010 info-icon
I'll see you soon, then. Sonra görüşeceğiz, o zaman. Sonra görüşeceğiz, o zaman. Dear John-1 2010 info-icon
Yeah. Soon. Evet, yakında. Evet, yakında. Dear John-1 2010 info-icon
Hey. Hey, man. Selam. Selam, dostum. Selam. Selam, dostum. Dear John-1 2010 info-icon
We're headed into town for some ice cream. You want a ride? Biraz dondurma almak için şehre iniyorduk. Gelmek ister misin? Biraz dondurma almak için şehre iniyorduk. Gelmek ister misin? Dear John-1 2010 info-icon
No, no, no, it's fine. I don't mind walking at all. It's fine. Hayır, hayır, böyle iyiyim. Yürümeyi severim. Sorun değil. Hayır, hayır, böyle iyiyim. Yürümeyi severim. Sorun değil. Dear John-1 2010 info-icon
Sure? Emin misin? Emin misin? Dear John-1 2010 info-icon
All right. I appreciate it. Yeah. Pekâlâ. Teşekkür ederim. Oldu o zaman. Pekâlâ. Teşekkür ederim. Oldu o zaman. Dear John-1 2010 info-icon
Hey, Alan, move on over here. Alan, şuraya geç bakalım. Alan, şuraya geç bakalım. Dear John-1 2010 info-icon
Here, I'll undo your belt. İşte, kemerini açayım. İşte, kemerini açayım. Dear John-1 2010 info-icon
Five, six, seven, eight... Beş, altı, yedi, sekiz... Beş, altı, yedi, sekiz... Dear John-1 2010 info-icon
So how long are you in town for? ...nine. Ne kadardır burada kalıyorsunuz? Ne kadardır burada kalıyorsunuz? Dear John-1 2010 info-icon
We live here year round now. Bir yıldır burada yaşıyoruz. Bir yıldır burada yaşıyoruz. Dear John-1 2010 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 14524
  • 14525
  • 14526
  • 14527
  • 14528
  • 14529
  • 14530
  • 14531
  • 14532
  • 14533
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact