• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 14528

English Turkish Film Name Film Year Details
I'd like to talk to him. Onunla konuşmak istiyordum. Dear Doctor-1 2009 info-icon
He won 't even know who you are. Kim olduğunu bile anlamayacak. Dear Doctor-1 2009 info-icon
Hel lo, it's me, Osamu. Alo, benim, Osamu. Dear Doctor-1 2009 info-icon
Oh, I see. Ah, öyle mi? Dear Doctor-1 2009 info-icon
Your penlight... Cep fenerin... Dear Doctor-1 2009 info-icon
I lost it. Onu kaybettim. Dear Doctor-1 2009 info-icon
Your penlight... Fenerin... Dear Doctor-1 2009 info-icon
I'm the one that stole it. Onu çalan bendim. Dear Doctor-1 2009 info-icon
Mom, why don't you get examined at my hospital? Anne, neden benim hastanemde tedavi olmuyorsun? Dear Doctor-1 2009 info-icon
There's no one left here to give you medicine if your stomach hurts. Miden ağrırsa ilaç verecek kimse kalmadı burada. Dear Doctor-1 2009 info-icon
I'd feel better if you were in my hospital's care, too. Hastanemin gözetimi altında olursan kendimi daha iyi hissederim. Dear Doctor-1 2009 info-icon
You're going to examine me? How scary. Beni muayene mi edeceksin? Ne ürkütücü. Dear Doctor-1 2009 info-icon
I'm not going to be your doctor. C'mon, Mom. Doktorun ben olmayacağım. Hadi ama anne... Dear Doctor-1 2009 info-icon
That doctor said you have hemorrhoids... O doktor hemoroidin olduğunu söylemişti... Dear Doctor-1 2009 info-icon
At our hospital we can rush tests through and all the doctors... Bizim hastanede sana acil testler yaparlar ve tüm doktorlar... Dear Doctor-1 2009 info-icon
Why should I go all the way to Tokyo when I feel just fine? Kendimi böyle iyi hissederken onca yol aşıp Tokyo'ya neden geleyim ki? Dear Doctor-1 2009 info-icon
The potatoes are just starting to grow in. Patatesler yeni yeni olgunlaşmaya başladı. Dear Doctor-1 2009 info-icon
If I don't water them everyday, they wilt right away. Her gün sulamazsan hemen solarlar. Dear Doctor-1 2009 info-icon
Yoshida and Hayashi, Yoshida san da, Hayashi san'da... Dear Doctor-1 2009 info-icon
Auntie Kakei and everyone, are all looking forward to them. ...Kakei hala da, herkes onları dört gözle bekliyor. Dear Doctor-1 2009 info-icon
Maybe I'll try going. Gitmeyi deneyebilirim belki. Dear Doctor-1 2009 info-icon
Her ghost was playing your favorite song. Hayaleti en sevdiğin şarkıyı çalıyordu. Dear Doctor-1 2009 info-icon
Ohisa, please forgive me. Ohisa, yalvarırım affet beni. Dear Doctor-1 2009 info-icon
I didn 't know any of that. Hiçbir şey bilmiyordum. Dear Doctor-1 2009 info-icon
Thank you for caring so deeply for me. Benimle böylesine içten ilgilendiğin için teşekkür ederim. Dear Doctor-1 2009 info-icon
For the rest of my life, I will... Bundan sonraki hayatım boyunca, ben... Dear Doctor-1 2009 info-icon
So eventual ly, you plan to talk to your mother about her illness? Annenizle hastalığı hakkında konuşmaya karar verdiniz yani sonunda? Dear Doctor-1 2009 info-icon
I fully intend to, but it's not so easy... Niyetim kesinlikle o, ama hiç kolay değil... Dear Doctor-1 2009 info-icon
It's strange, it is my profession. Bu çok garip, benim mesleğim bu. Dear Doctor-1 2009 info-icon
How has she been feeling? Kendisini son zamanlarda nasıl hissediyor? Dear Doctor-1 2009 info-icon
In the worst case, you could consider suing the village. En kötü ihtimalle, köye dava açmayı düşünebilirsiniz. Dear Doctor-1 2009 info-icon
Please hold off on that. O konuda biraz bekleyin lütfen. Dear Doctor-1 2009 info-icon
I want to do everything I can for her. Onun için elimden gelen her şeyi yapmak istiyorum. Dear Doctor-1 2009 info-icon
It's all I can do for her. Yapabileceğim de sadece bu. Dear Doctor-1 2009 info-icon
Besides, aren't I the one that should be sued? Ayrıca, dava açılan kişi ben olmamalı mıyım? Dear Doctor-1 2009 info-icon
That's not true. You saved your hometown. Doğru değil bu. Siz kasabanızı kurtardınız. Dear Doctor-1 2009 info-icon
Sometimes, I wonder. Bazen, merak ediyorum. Dear Doctor-1 2009 info-icon
If I hadn't gone home, what he would have done. Eve gitmemiş olsaydım, ne yapardı diye. Dear Doctor-1 2009 info-icon
How that doctor O doktor... Dear Doctor-1 2009 info-icon
would have cared for my mother through her death. ...ölecek olmasına rağmen, annemle nasıl bu kadar ilgilenebildi? Dear Doctor-1 2009 info-icon
Yes, I'm on my way. Tamam, geliyorum. Dear Doctor-1 2009 info-icon
If you ever catch him, please ask him for me. Onu yakalarsanız, bunu benim için sorun lütfen. Dear Doctor-1 2009 info-icon
I promise I will. Soracağıma söz veriyorum. Dear Doctor-1 2009 info-icon
Get better. Rahatla... Dear Doctor-1 2009 info-icon
The smoking section is over there, please smoke there. Efendim, sigara içilebilen mekan şurası. Sigaranızı orada için lütfen. Dear Doctor-1 2009 info-icon
Welcome, that will be 120 yen. Hoş geldiniz, 120 yen tutuyor. Dear Doctor-1 2009 info-icon
You should get married. Evlenmelisin. Dear Doctor-1 2009 info-icon
Yes, I don't even have a girlfriend. Evet, ama kız arkadaşım bile yok. Dear Doctor-1 2009 info-icon
I think you should have a girlfriend. Bence kendine bir kız arkadaş edinmelisin. Dear Doctor-1 2009 info-icon
You're right. At least one. Haklısınız. En azından bir tane. Dear Doctor-1 2009 info-icon
Take it with you, hurry. Yanına al bakalım, çabuk. Dear Doctor-1 2009 info-icon
His hat and his teacher's book. Şapkası ve hocasının kitabı. Dear Doctor-1 2009 info-icon
She told you to pack it! Hazırlanmanı söylemişti sana! Dear Doctor-1 2009 info-icon
Yotaro! Your teacher's book! Yotaro! Hocanın kitabı! Dear Doctor-1 2009 info-icon
Have Matsuo's vitals stabilized? Matsuo san hayati tehlikeyi atlattı mı? Dear Doctor-1 2009 info-icon
Her blood pressure's low and she's not passing urine. Kan basıncı düşük ve tuvalete çıkamıyor. Dear Doctor-1 2009 info-icon
Shall we up her Catecholamine? Catecholamine versek mi? Dear Doctor-1 2009 info-icon
Yes we should. Evet, verelim. Dear Doctor-1 2009 info-icon
Doctor, please go ahead. Doktor bey, siz önden gidin. Dear Doctor-1 2009 info-icon
Hey there. İyi günler. Dear Doctor-1 2009 info-icon
After I got shot... Vurulduktan sonra, bayılmak üzereyken... Vurulduktan sonra, bayılmak üzereyken... Dear John-1 2010 info-icon
... you wanna know the very first thing that entered my mind... ...zihnimde o anda neyin canlandığını... ...zihnimde o anda neyin canlandığını... Dear John-1 2010 info-icon
... before I blacked out? ...bilmek ister misin? ...bilmek ister misin? Dear John-1 2010 info-icon
Coins. Bozuk paralar. Bozuk paralar. Dear John-1 2010 info-icon
I'm 8 years old again on a tour of the U.S. Mint. Sekiz yaşındayken, A.B. Darphanesi turuna katıldığım zamana döndüm. Sekiz yaşındayken, A.B. Darphanesi turuna katıldığım zamana döndüm. Dear John-1 2010 info-icon
I'm listening to a guide explain how coins are made. Rehber bizlere, bozuk paraların nasıl yapıldığını anlatıyordu. Rehber bizlere, bozuk paraların nasıl yapıldığını anlatıyordu. Dear John-1 2010 info-icon
How they're punched out of sheet metal. Metalin nasıl dövülerek işlendiğini... 1 Metalin nasıl dövülerek işlendiğini... 1 Dear John-1 2010 info-icon
How they're rimmed and beveled. 1 ...nasıl şekillendirildiğini... ...nasıl şekillendirildiğini... Dear John-1 2010 info-icon
How they are stamped and cleaned. ...nasıl kalıplanıp, parlatıldığını... ...nasıl kalıplanıp, parlatıldığını... Dear John-1 2010 info-icon
And how each and every batch of coins are personally examined. ...ve her bir paranın, nasıl tek tek incelendiğini açıklıyordu. ...ve her bir paranın, nasıl tek tek incelendiğini açıklıyordu. Dear John-1 2010 info-icon
Just in case any have slipped through with the slightest imperfection. Sırf, küçücük bir hatayı bile gözden kaçırmamak için. Sırf, küçücük bir hatayı bile gözden kaçırmamak için. Dear John-1 2010 info-icon
That's what popped into my head. O anda zihnimde bir şimşek çaktı. O anda zihnimde bir şimşek çaktı. Dear John-1 2010 info-icon
I am a coin in the United States Army. Ben de Birleşik Devletler Ordusunda, bir bozuk paraydım. Ben de Birleşik Devletler Ordusunda, bir bozuk paraydım. Dear John-1 2010 info-icon
I was minted in the year 1980. I've been punched from sheet metal. 1980 yılında basılmıştım. Metal sacdan dövülerek yapılmıştım. 1980 yılında basılmıştım. Metal sacdan dövülerek yapılmıştım. Dear John-1 2010 info-icon
I've been stamped and cleaned. Kalıplanıp, parlatılmıştım. Kalıplanıp, parlatılmıştım. Dear John-1 2010 info-icon
My ridges have been rimmed and beveled. Düzleştirilmiş ve şekillendirilmiştim. Düzleştirilmiş ve şekillendirilmiştim. Dear John-1 2010 info-icon
But now I have two small holes in me. Ama şu anda iki küçük deliğim var. Ama şu anda iki küçük deliğim var. Dear John-1 2010 info-icon
I'm no longer in perfect condition. Artık defoluyum. Artık defoluyum. Dear John-1 2010 info-icon
So there's something else I wanna tell you. Sana bir şey daha söylemek istiyorum. Sana bir şey daha söylemek istiyorum. Dear John-1 2010 info-icon
Right before everything went black... Her şey kararmadan önce... Her şey kararmadan önce... Dear John-1 2010 info-icon
... you wanna know the very last thing that entered my mind? ...aklıma gelen en son şeyi bilmek ister misin? ...aklıma gelen en son şeyi bilmek ister misin? Dear John-1 2010 info-icon
Why not? Because there are a lot of things you'd be doing. Neden olmasın? Zaten yapacağın pek çok şey olacak. Neden olmasın? Zaten yapacağın pek çok şey olacak. Dear John-1 2010 info-icon
Just like playing tennis. Mesela tenis oynamak gibi. Mesela tenis oynamak gibi. Dear John-1 2010 info-icon
Wimbledon? I don't know. Wimbledon'a falan mı katılsam? Bilemiyorum. Wimbledon'a falan mı katılsam? Bilemiyorum. Dear John-1 2010 info-icon
Just gonna go. I'm gonna host the thing. Six thirty. Gitmem gerek. Ev sahipliği yapacağım. 6:30'da çıkıyorum. Gitmem gerek. Ev sahipliği yapacağım. 6:30'da çıkıyorum. Dear John-1 2010 info-icon
And you and I could go at 10? Sence ikimiz 10'da çıkabilir miyiz? Sence ikimiz 10'da çıkabilir miyiz? Dear John-1 2010 info-icon
Oh, shit! Oh, no! Kahretsin! Olamaz! Kahretsin! Olamaz! Dear John-1 2010 info-icon
Oh, no, Randy, no! I'm sorry. Hayır, Randy, yapma ama! Üzgünüm. Hayır, Randy, yapma ama! Üzgünüm. Dear John-1 2010 info-icon
I'll get it, I'll get it, I'm on it. I'm sorry. I'm sorry. Tamam, ben alırım. Üzgünüm, kusura bakma. Tamam, ben alırım. Üzgünüm, kusura bakma. Dear John-1 2010 info-icon
Okay? I'm on it. Tamam mı? Ben alırım. Tamam mı? Ben alırım. Dear John-1 2010 info-icon
My whole life is in that bag. Bütün hayatım o çantanın içindeydi. Bütün hayatım o çantanın içindeydi. Dear John-1 2010 info-icon
I got it. I got it. Tamamdır, hallederim. Tamamdır, hallederim. Dear John-1 2010 info-icon
You got it. Aldı işte. Aldı işte. Dear John-1 2010 info-icon
Dude. I was gonna get that. Dostum, ben alırdım. Dostum, ben alırdım. Dear John-1 2010 info-icon
I mean, thanks for jumping in. Yani, sen hallettiğin için sağol. Yani, sen hallettiğin için sağol. Dear John-1 2010 info-icon
Yeah, no problem. Tabii, sorun değil. Tabii, sorun değil. Dear John-1 2010 info-icon
But I mean, hey, I'll take it. Şey, ben taşırdım. Şey, ben taşırdım. Dear John-1 2010 info-icon
Thank you so much! Çok teşekkürler! Çok teşekkürler! Dear John-1 2010 info-icon
Who jumps off a 20 foot pier? Kim beş metrelik bir iskeleden atlar ki? Kim beş metrelik bir iskeleden atlar ki? Dear John-1 2010 info-icon
Gosh, I'm a mess. You are a lifesaver. I'm Savannah. Tanrım, ne dikkatsizim. Hayatımı kurtardın. Ben, Savannah. Tanrım, ne dikkatsizim. Hayatımı kurtardın. Ben, Savannah. Dear John-1 2010 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 14523
  • 14524
  • 14525
  • 14526
  • 14527
  • 14528
  • 14529
  • 14530
  • 14531
  • 14532
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact