Search
English Turkish Sentence Translations Page 14532
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
No, Alan's not retarded, John. He's autistic. | Hayır, Alan özürlü değil, John. Otistik. Hayır, Alan özürlü değil, John. Otistik. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
There are milder forms of it and these things go undiagnosed. | Ama otizmin hafif türleri de var ve teşhis edilemeyebilir. Ama otizmin hafif türleri de var ve teşhis edilemeyebilir. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Is this what you've been doing? You've just been studying my dad? | Bunca zaman otizm üzerinde mi çalışıyordun? Bunca zaman otizm üzerinde mi çalışıyordun? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
No. How could you even say that? | Hayır. Nasıl böyle söylersin? Hayır. Nasıl böyle söylersin? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
I've lived with my dad my entire life. Put up with him my entire life. | Bütün hayatın boyunca babamla yaşadım. Bütün hayatın boyunca babamla yaşadım. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
You think I need you to tell me he's not normal? | Onun normal olmadığını söylemene gerek mi vardı? Onun normal olmadığını söylemene gerek mi vardı? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Hey, soldier, leaving so soon, huh? | Selam asker, bu kadar erken mi gidiyorsun? Selam asker, bu kadar erken mi gidiyorsun? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Here, have a beer. It's on me. | İşte bir bira al. Benden olsun. İşte bir bira al. Benden olsun. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Come on, you should drink. It'll make you feel better. | Haydi, iç şunu. Daha iyi hissedersin. Haydi, iç şunu. Daha iyi hissedersin. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Now's not a good time, all right? You sad? | Şu an pek uygun bir zaman değil, tamam mı? Üzgün müsün? Şu an pek uygun bir zaman değil, tamam mı? Üzgün müsün? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
No, come on. You just need to relax. Come on. Just relax a little bit. | Haydi ama. Rahatla biraz. Haydi. Sakin ol. Haydi ama. Rahatla biraz. Haydi. Sakin ol. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
What's going on with Savannah? | Savannah ile aranızda neler oluyor? Savannah ile aranızda neler oluyor? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Just leave me alone. What's with Savannah? | Rahat bırak beni. Savannah'nın nesi var? Rahat bırak beni. Savannah'nın nesi var? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
How about you get your hands off? Come on. | Ellerini çeker misin üzerimden? Haydi ama. Ellerini çeker misin üzerimden? Haydi ama. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
What is happening with you and Savannah...? | Savannah ile aranızda ne oluyor...? Savannah ile aranızda ne oluyor...? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Hey, man, what are you doing? | Dostum ne yapıyorsun? Dostum ne yapıyorsun? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Oh, my... Oh, my God! | Tanrım! Aman Tanrım! Tanrım! Aman Tanrım! | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
John! Stop him. What is he doing? | John! Durdur onu! Ne yapıyor öyle? John! Durdur onu! Ne yapıyor öyle? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Help him! Oh, I'm so sorry. | Yardım et ona. Çok üzgünüm. Yardım et ona. Çok üzgünüm. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
I don't think she's home now. | Evde olduğunu sanmıyorum. Evde olduğunu sanmıyorum. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
But she hasn't gone back to school yet. | Ama okula da gitmedi. Ama okula da gitmedi. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
She normally comes by and says goodbye before she heads back, but... | Genelde gitmeden önce veda etmek için uğrardı ama... Genelde gitmeden önce veda etmek için uğrardı ama... | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Oh, shit, Tim. | Kahretsin, Tim. Kahretsin, Tim. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Jesus, I'm sorry, man. | Tanrı aşkına, özür dilerim dostum. Tanrı aşkına, özür dilerim dostum. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Hey, I like it. | Aslında çok hoşuma gitti. Aslında çok hoşuma gitti. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
I think it makes me look pretty tough. | Beni çok sert gösterdi. Beni çok sert gösterdi. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
I just... I had no idea it was you back there. | Şey ben...Senin arkamda olduğundan haberim yoktu. Şey ben...Senin arkamda olduğundan haberim yoktu. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Hey, it was my fault. | Benim hatamdı. Benim hatamdı. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
I don't know what I was thinking, sneaking up behind a green beret. | Yeşil bereli birinin arkasından sinsice yaklaşarak ne düşünüyordum. Yeşil bereli birinin arkasından sinsice yaklaşarak ne düşünüyordum. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Hey, if you see her... | Eğer onu görürsen... Eğer onu görürsen... | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
...can you give her a message for me? | ...benim için ona bir mesaj iletir misin? ...benim için ona bir mesaj iletir misin? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Just tell her I came by... | Ona, uğradığımı... Ona, uğradığımı... | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
...and that I... | ...ve benim... ...ve benim... | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
You wanna write it down? | Yazmak ister misin? Yazmak ister misin? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
I'll make sure she gets it. | Mesajı ona iletirim. Mesajı ona iletirim. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
I didn't know if anyone else was coming so... | Misafirimizin olup olmayacağını bilmiyordum. Misafirimizin olup olmayacağını bilmiyordum. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
...I made double. | Ama yinede, iki tane yaptım. Ama yinede, iki tane yaptım. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
No, I'll do it. | Ben hallederim. Ben hallederim. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
I got it, Dad. It's okay. I got it. No, I'll do it. | Tamam, baba. Önemli değil. Ben hallederim. Hayır, ben yaparım. Tamam, baba. Önemli değil. Ben hallederim. Hayır, ben yaparım. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
They're clean. I'll do it. I'll do it. | Gayet temizler. Tamamdır, hallederim ben. Gayet temizler. Tamamdır, hallederim ben. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Looks like you're gonna have leftovers for once. | Görünüşe bakılırsa lazanya biraz artacak. Görünüşe bakılırsa lazanya biraz artacak. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Oh, I'll have it next Sunday. | Önümüzdeki Pazar'a yerim. Önümüzdeki Pazar'a yerim. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Excuse me, Pop. | Affedersin, baba. Affedersin, baba. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Got your note. | Notunu aldım. Notunu aldım. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Short, sweet, to the point. I'm sorry. | Kısa, hoş ve açık. Üzgünüm... Kısa, hoş ve açık. Üzgünüm... | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
John, I'm sorry. | John, asıl ben üzgünüm. John, asıl ben üzgünüm. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
I'm so sorry. No, I'm sorry. | Çok üzgünüm. Hayır, ben üzgünüm. Çok üzgünüm. Hayır, ben üzgünüm. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
I didn't mean to make you feel that. | Öyle hissetmeni istememiştim. Öyle hissetmeni istememiştim. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
I have no idea what I'm talking about. No business pretending I'm a doctor. | Ne dediğimin farkında değildim. Doktor gibi davranmama gerek yoktu. Ne dediğimin farkında değildim. Doktor gibi davranmama gerek yoktu. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
I was watching him today. John. | Bugün onu izliyordum. John. Bugün onu izliyordum. John. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Please, I'm serious. I don't know what I'm talking about. | Lütfen, ben ciddiyim. Ne konuştuğumu bilmiyordum. Lütfen, ben ciddiyim. Ne konuştuğumu bilmiyordum. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
I really don't. It means nothing. | Gerçekten bilmiyordum. Hiçbir önemi yoktu. Gerçekten bilmiyordum. Hiçbir önemi yoktu. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
I'm headed back to school. | Okula geri dönüyorum. Okula geri dönüyorum. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
And I just wanted to make sure that, you know... | Ve, şeyden emin olmak istemiştim, bilirsin... Ve, şeyden emin olmak istemiştim, bilirsin... | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Make sure that what? | Neyden? Neyden? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
I made you a promise, didn't I? | Sana bir söz vermiştim, değil mi? Sana bir söz vermiştim, değil mi? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
You wrote your first note so I wrote mine. | İlk notunu yazdığın için, bende sana bir tane yazdım. İlk notunu yazdığın için, bende sana bir tane yazdım. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Don't read it now. Wait till I'm gone. | Hemen okuma. Ben gidene kadar bekle. Hemen okuma. Ben gidene kadar bekle. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Hey, can you...? You hungry? Yes. | Şey, acaba... Aç mısın? Evet. Şey, acaba... Aç mısın? Evet. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Yeah? My dad made a little extra for you. | Öyle mi? Babam senin için fazladan yemek yapmış. Öyle mi? Babam senin için fazladan yemek yapmış. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
You know, it's Sunday. | Biliyorsun, bugün Pazar. Biliyorsun, bugün Pazar. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
I can only stay a little while. I know. | Çok fazla kalamam. Biliyorum. Çok fazla kalamam. Biliyorum. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Dear John... | Sevgili John... Sevgili John... | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
... two weeks together... | ...beraber iki hafta geçirdik... ...beraber iki hafta geçirdik... | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
... that's all it took. | ...ve fazlasıyla yetti. ...ve fazlasıyla yetti. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Two weeks for me to fall in love with you. | Sana aşık olmam için bana iki hafta yetti. Sana aşık olmam için bana iki hafta yetti. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Now we have one year apart. | Ve şimdi bir yıl ayrı kalacağız. Ve şimdi bir yıl ayrı kalacağız. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
But what's one year apart after two weeks like that together? | Ama iki haftalık öyle bir birliktelikten sonra bir yıl nedir ki? Ama iki haftalık öyle bir birliktelikten sonra bir yıl nedir ki? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
All right, Pop. Okay. | Pekâlâ, baba. Tamam. Pekâlâ, baba. Tamam. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
You be good, okay? Okay. | Kendine dikkat et, tamam mı? Tamam. Kendine dikkat et, tamam mı? Tamam. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
So... | Şey... Şey... | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
We're good. All right. See you later. Okay. | Tamamdır. Peki bakalım. Görüşürüz. Tamam. Tamamdır. Peki bakalım. Görüşürüz. Tamam. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
You made me a promise. | Bana bir söz verdin. Bana bir söz verdin. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
A promise I know you'll keep. | Tutacağına inandığım bir söz verdin. Tutacağına inandığım bir söz verdin. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
So I only want one more promise from you during this time we spend apart. | Ayrı kalacağımız bu süreç içinde bana bir söz daha vermeni istiyorum. Ayrı kalacağımız bu süreç içinde bana bir söz daha vermeni istiyorum. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Tell me everything. | Bana her şeyi anlat. Bana her şeyi anlat. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Write it all down, John. Scribble it in a notebook. | Her şeyi yaz, John. İster bir deftere karala... Her şeyi yaz, John. İster bir deftere karala... | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Type it out, e mail it to me... | ...istersen mektup at veya e posta olarak yolla. ...istersen mektup at veya e posta olarak yolla. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
... I don't care, but I wanna know everything. | Umurumda değil ama her şeyi bilmek istiyorum. Umurumda değil ama her şeyi bilmek istiyorum. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Then we'll be with each other all the time even if we're not with each other. | O zaman yan yana olamasak bile beraber olabiliriz. O zaman yan yana olamasak bile beraber olabiliriz. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
That way before we know it, I'll see you soon, then. | Bu şekilde farkında bile varamadan, seni yeniden göreceğim. Bu şekilde farkında bile varamadan, seni yeniden göreceğim. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
What's up, girls? Johnny! | N'aber kızlar? Johnny! N'aber kızlar? Johnny! | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
What up, man? | Nasılsın dostum? Nasılsın dostum? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Hey, there he is. Look who it is. | İşte geldi. Bakın hele kimler gelmiş. İşte geldi. Bakın hele kimler gelmiş. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Welcome back, John. Look at you. | Hoş geldin, John. Şuna bak. Hoş geldin, John. Şuna bak. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Welcome back. Take a look at your voucher. | Hoş geldin. Belgelerine bir göz at. Hoş geldin. Belgelerine bir göz at. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
How was Atlantic City, man? | Atlantik Şehri nasıldı dostum? Atlantik Şehri nasıldı dostum? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
No, laugh it up. That's great. Yeah. That's the one thing I ask him. | Tabii, gülün bakalım. Harika. Bir daha, sana bir şey anlatmayacağım. Tabii, gülün bakalım. Harika. Bir daha, sana bir şey anlatmayacağım. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
I didn't say. First time I've seen him. | Ona ben söylemedim. Daha ilk kez karşılaştım. Ona ben söylemedim. Daha ilk kez karşılaştım. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Wouldn't ask if you didn't know. How could he know? | Eğer bilmeseydi, sormazdı. Nereden duymuş olabilir ki? Eğer bilmeseydi, sormazdı. Nereden duymuş olabilir ki? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Don't even bother unpacking, guys. | Hiç boşuna yerleşmeyin, çocuklar. Hiç boşuna yerleşmeyin, çocuklar. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
We move out bright and early. Enjoy. | Sabahın köründe yola çıkıyoruz. Keyfinize bakın. Sabahın köründe yola çıkıyoruz. Keyfinize bakın. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Well, I'm excited. | Çok heyecanlandım. Çok heyecanlandım. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Dear Savannah, I promise. I promise I'll see you soon, then. | Sevgili Savannah, söz veriyorum. Sevgili Savannah, söz veriyorum. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
I promise I'll write all the time. | Söz veriyorum, sana hep yazacağım. Söz veriyorum, sana hep yazacağım. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
I promise I'll tell you everything. | Söz veriyorum, sana her şeyi anlatacağım. Söz veriyorum, sana her şeyi anlatacağım. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Be patient with me, it may take a while for these letters to get back to you. | Sabırlı ol, mektupların sana ulaşması vakit alabilir. Sabırlı ol, mektupların sana ulaşması vakit alabilir. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
We've already been deployed out on a mission. | Şimdiden bir göreve çağırıldık. Şimdiden bir göreve çağırıldık. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Come on, soldier, move it, move it. Let's go! | Haydi, asker. Kıpırda, kıpırda! Gidelim! Haydi, asker. Kıpırda, kıpırda! Gidelim! | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
The problem is we can't exactly use the local postal system here. | Sorun şu ki, burada yerel posta sistemini kullanamıyoruz. Sorun şu ki, burada yerel posta sistemini kullanamıyoruz. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |